Ümit Boyner: ``gelirlerin Düşmesi ve Nakit Akışının Azalmasıyla Ekonomik Belirsizlik Arttı``

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, "Gelirlerin düşmesi ve nakit akışının azalmasıyla, finansmanın ulaşımı zorlaştı ve ekonomik belirsizlik arttı.

Bu durum şirketleri, inovasyon stratejilerini maalesef yeniden gözden geçirmeye itti" dedi

Sabancı Üniversitesi öncülüğünde Koç, Boğaziçi, İTÜ ve Özyeğin Üniversiteleri ile LES Türkiye tarafından, `araştırmadan ortaya çıkan değerlerin yönetimiyle ekonomik kalkınmayı desteklemek` amacıyla "Araştırma Temelli Entelektüel Varlıklar (ARTEV) Yönetim Platformu" adı verilen ortak bir girişim başlatıldı. İstanbul bölgesinde 5 üniversite ve LES Türkiye`nin bir konsorsiyum çatısı altında birleşerek bilgi ve teknoloji transferi alanında başlattıkları çalışma kapsamında Boğaziçi Üniversitesi`nde toplantıdüzenlendi. Toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, "TÜSİAD olarak bu platformun başarılı sonuçlar üretmesi için her türlü doğrudan katılım ve katkılarımızı sunmak için ARTEV ile birlikte hazır olduğumuzu buradan ifade etmek istiyorum. Ekonomik büyüme ve rekabet gücünün artması inovasyon yeni bilgi yaratılması ve bu bilginin ticarileştirilmesi ile anlamlı hale geldi. Küresel ekonomi öyle bir hal aldı ki sermaye ve teknolojisini uluslar arası dolaşımı işgücü dolaşımını çoktan geride bıraktı. Bubağlamda fikri haklar günümüzde gerek gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin gerekse uluslar arası ticaretin en önemli varlıklarından birini oluşturuyor. Zira dünya genelinde şirketler pazar payı yaratmak ve karlarını arttırmak için inovasyona ve markalaşmaya öncelik veriyorlar. Bu amaçla hem ARGE vilayetlerine hem de markalaşma ve marka yönetimine ciddi miktarda yatırım yapıyorlar" dedi

Küresel rekabet koşullarında markalar ve patentlerin yarıştığını belirten Boyner, "Bu doğrultuda fikri hakların sadece edinilmesi değil, yönetilmesi de firmaların sürdürülebilirliği ve rekabet güçleri açısından kritik bir öneme ulaşmış durumda. Fikri haklar aslında çoğu zaman hukukçu mühendis ve ARGE ile ilgili profesyonellerin ilgilendiği bir konu olarak bir kenarda kaldı. Ancak 21. yüzyıl koşullarında Türk iş dünyası yöneticilerine rekabet güçlerini arttırabilmek ve başarılı iş sonuçlarınıparçalayabilmeleri için fikri mülkiyet haklarından nasıl yararlanacaklarını bilmeleri ve yönetime dahil olmaları da büyük önem taşıyor. Bunun içinde çok iyi bir örnek var. Bu yüzyılda fikri haklarını bizzat çok başarılı şekilde yöneten Steve Jobs ve onun yarattığı değerler küresel ekonomik kriz her alanı etkilediği gibi şirketlerin inovasyon faaliyetlerini de etkiledi" diye konuştu

Ümit Boyner, kamu kaynaklarından ARGE ve inovasyon faaliyetlerinin her geçen gün geliştiğini belirterek "Gelirlerin düşmesi ve nakit akışının azalmasıyla, finansmanın ulaşımı zorlaştı ve ekonomik belirsizlik arttı. Bu durum şirketlerin inovasyon stratejilerine maalesef yeniden gözden geçirmeye itti. 2008 yılında birçok ülke ARGE harcamalarında kasıntıya gitti. Avrupa patent ofisine yapılan başvurularda 2008 yılında 2002 yılından beri ilk kez düşüş yaşandı. Japonya ise tarihinde ki en düşük başvurusayısını yaşadı. Rakamlara baktığımız zaman Türkiye`de son 15 yılda fikri haklar alanında büyük ilerlemeler kaydettiğimiz görüyoruz. Yerli ve yabancı patent başvuruları büyük bir hızla artıyor. Kamu kaynaklarından ARGE ve inovasyon faaliyetlerine ayrılan her geçen yıl gelişiyor. Fakat sadece ARGE yatırımlarına ilişkin teşviklerin arttırılması yeterli değil" dedi

Ülkemizde fikri haklar bilincinin de gelişmesi gerektiğini ifade eden Boyner, "Örneğin ülkemizde bir milyon dolarlık ARGE yatırımından 0.4 tane patent başvurusu çıkabiliyor. Japonya`da bu rakam 2.4 Kore`de ise 3.3. Daha kat etmemiz gereken çok yol var. Yeni ekonomilerin en önemli yanı yeni teknolojilerin içselleştirilmesi yayması ve uygulaması. Yenilikçilik ve yeni teknolojilerin geliştirilmesi artık iş dünyası için öncelikli bir iştir. Birçok sanayi kolunda fikri haklar ve özellikle de patentler yeniürünlerin geliştirilmesinde ve ticarileştirilmesinde kritik öneme sahip. İşte bu noktada fikri hak sisteminin de önemi ortaya çıkıyor. Fikri mülkiyet hakları söz konusu yenilikçilik kapasitesinin oluşturulması geliştirilmesi ve korunması için en temel faktör. Bu sisteme sahip olan ülkelerdeki şirketler yarışa rakiplerinden önce başlama ve rekabet güçlerini sürdürebilme şansına diğerlerine nazaran daha önce sahip olabiliyorlar" şeklinde konuştu

"TÜSİAD olarak önceliğimiz şirketlerimizin gelişen dünya düzenine en üst seviyede entegre olabilmeleri ve rekabet edebilmeleridir" diyen Boyner, "Bu doğrultuda yatırım ortamını iyileştirme koordinasyon kurulu fikri sinai mülkiyet hakları teknik komitesi eylem kapsamında şirket ve kurumların fikri hakları şirket stratejisine entegre etmeleri fikri hakların yönetilmesi ve ticareti hataya aktif kullanılmasına yönelik ödevler geliştirmek amacıyla bir çalışma raporu hazırlıyoruz. Bu raporda yatırım ortamınıniyileştirilmesi Türk ekonomisinin güçlendirilmesi ve Türkiye`nin rekabetçiliğinin arttırılması sinai mülkiyet hakları alanındaki mevcut teşvik sistemleri gözden geçirilmesini ve yeni teşvik sistemlerinin gündeme gelmesini öneriyoruz. Şirketlere sinai mülkiyet hakları personeli istihdamı sinai mülkiyet haklarına ilişkin alt yapı kurulması konusunda teşvik verilmesi ve sinai mülkiyet haklarını ticarileştirilmesi sonucunda elde edilen gelirlerin üzerindeki vergilerin kaldırılması bu olayların ana çerçevesiniiçeriyor" diye konuştu

Fikri hakların işletmelerde kullanılmasını ve ticarileştirilmesinin özendirilmesi açısından son derece yararlı olacağını belirten Ümit Boyner, "Özellikle birleşme ve devralmaların git gide arttığı el değiştiren varlıkların aslında fikri haklarıyla korunan bilginin ta kendisi olduğu bu dönemde şirketler tarafından yaşanan zorluklardan en önemlisinin fikri varlıkların değerinin doğru belirlenmesi olduğunu görüyoruz. Fikri varlıların değerinin tespit edilmesi marka alım satımları lisans ve frençayzinganlaşmaları şirket birleşme ve devralmaları yeni ürün geliştirilmesi ve etkin kaynak dağılımı gibi alanlar başta olmak üzere şirketlerin yönetimini ve değerlerini doğrudan etkiliyor" dedi

Fikri varlAf6zden geçirmeye itti. 2008 yılında birçok ülke Aıkların değerlemesini ciddi bir ihtiyaç olduğunu ortaya çıkmasının ardında da birçok değer metodu geliştirildiğini belirten Boyner sözlerini şu şekilde tamamladı; "Önümüzdeki dönemde bu kadar geniş bir alanda ihtiyaç duyduğumuz bu değerlerimizin nasıl ve hangi yasal çerçevede gerçekleştiğini ulus ve uluslar arası bir perspektiften ortaya koymak amacıyla bu çalışmayı başlatmayı amaçlıyoruz. Değerleme yapılırken fikri varlıkların diğer maddi varlıklardan aslında hiçbir farkının olmadığıdır. Bir başka değişle bir işletme kendi başına herhangi ürününün üzerinden nasıl bir fiyat biçiyorsa fikri varlığının üzerine de aynı şekilde fiyatı belirleyebilmektedir. Biz buçalışmamızı şirketlerin fikri varlıklarına değer biçebilmeleri için yol gösterecekleri bir kılavuz hazırlamaya çalışıyoruz. Fikri ve sinai mülkiyet hak sahipleri bu kadar önemli olduğu günümüzde kurulmuş olan fikri ve mülkiyet sinai haklar kurulunda ülkemize bu konuda kısa uzun ve orta vadeli stratejinin oluşturulmasında ilgili kurumlar arasında koordinasyonun ve işbirliğinin geliştirilmesinde çok önemli bir rol düşüyor. Bu doğrultuda bu kurum içerisinde fikri hak sahiplerinin de yer olarak katkıdabulunmaları ülkemizde bu anlayışın gelişmesi açısından son derece gerekli olduğunu düşünüyoruz."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile