'Üreticinin Kalkınması Gerçekleşince Gençler Şehirden Dönebilir'

Yerel Tohum Derneği Kurucu Üyesi Hakan Karahanoğlu: 'Büyük üreticiler, hibrit ve kimyasaldan vazgeçmez, vazgeçemez. Aldıkları risk çok büyük. Ama küçük üretici, atalık tohum ve hayvan gübresi ile üretim maliyeti yüksek, rekoltesi düşük de olsa karşılığını aldığı sürece üretir. Yaşlanan küçük üreticinin kalkınması gerçekleşince gençler şehirden toprağının başına dönebilir' 'Anadolu topraklarında ahilik sisteminden örneklenmiş Hollanda kooperatifçiliğinde; bir arazi satın alıp kafanıza göre buğday ekemiyorsunuz. Arazinizin bulunduğu bölge, toprak, iklim, su planına göre önceden belirlenmiş ürünleri ekebiliyorsunuz. Bu ekimi yapmak için kooperatife üye oluyorsunuz' 'Çiftçi, ürünü işleyip pakete koyabilmek için iş yeri ruhsatlı bir binada üretim yapmalı ve bağlı bulunduğu ilçe tarımdan ilgili ürünlerin üretim izinlerini almalı. Bu üretim izinlerini alabilmesinin başında da makine kullanımı olmalı. Yoksa kapasite raporu alamaz. 'Anam babam usulü tarhana yapıyorum' dediğinizde kapasite raporunuz olmadığı için üretim izni alamıyorsunuz. Öte yandan çiftçinin böyle bir vakti de yok'

HANDAN GÜNEŞ - Yerel Tohum Derneği Kurucu Üyesi Hakan Karahanoğlu, Türkiye'nin kooperatifleşmesi gerektiğini belirterek, "Büyük üreticiler, hibrit ve kimyasaldan vazgeçmez, vazgeçemez. Aldıkları risk çok büyük. Ama küçük üretici, atalık tohum ve hayvan gübresi ile üretim maliyeti yüksek, rekoltesi düşük de olsa karşılığını aldığı sürece üretir. Yaşlanan küçük üreticinin kalkınması gerçekleşince gençler şehirden toprağının başına dönebilir." dedi.

Karahanoğlu, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, kooperatifleşmenin önemini vurguladı.

Dünyada kanser ve üreyememe sorunlarının yaygınlaşmasının sağlıklı yaşam bilinci ve sağlıklı gıdaya ulaşma ihtiyacını doğurduğunu ifade eden Karahanoğlu, fast-food akımının yerini slow-food akımına bıraktığını aktardı.

"Türetici" kavramına işaret eden Karahanoğlu, "Türetici, yalnızca üreticiyi, ürünü sorgulayan tüketicinin ötesinde; kullandığı her şeyde, doğaya zarar vermeyen, israf etmeyendir. Evindeki ve iş yerindeki elektrikten su tüketimine, kullandığı deterjandan soğana kadar kendine de, dünyaya da özen gösterendir. Unutulmuş ve çürümeye başlamış meyvelerini sirkeye dönüştürmek, yiyemediği kereviz sapını radyatör kenarında kurutup çorba/salata çeşnisi yapmak veya limonun kabuğunu kurutup çay olarak kullanmak gibi çok güzel örnekler var. Toprağı, suyu, iklimi koruyarak da üretim yapılabiliyor." şeklinde konuştu.

Zaman zaman yurt dışına gönderilen bazı tarım ürünlerinin geri gönderilmesine değinen Karahanoğlu, Türkiye'nin kooperatifleşmesi gerektiğini vurguladı. Karahanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anadolu topraklarında ahilik sisteminden örneklenmiş Hollanda kooperatifçiliğinde; bir arazi satın alıp kafanıza göre buğday ekemiyorsunuz. Arazinizin bulunduğu bölge, toprak, iklim, su planına göre önceden belirlenmiş ürünleri ekebiliyorsunuz. Bu ekimi yapmak için kooperatife üye oluyorsunuz. Kooperatif; arazinize mühendislerini gönderiyor, toprak analizleri yapılıyor. Tohumundan gübresine, ilacına kadar her şey mühendislerin hesapladığı ölçeklerle kullanılabiliyor. Zirai dükkanlara gidip 'ver oradan ilaç-gübre' şeklinde yapılmıyor. Bu da o ülkelerden geri dönmeyen ürünlerin üretilmesini sağlıyor. Kooperatifleşme, yalnızca üreticiyi korumuyor, ürünü ve türeticiyi de koruyor bu yaklaşımda... Ülkemizdeki kooperatiflerin başarısızlığı; bu bağlamı oturtamamak ve serbest piyasa şartlarına salıverilmesi... Yasalar yalnızca yeni yasaklar getirir. Devletin ilçe tarımdaki memurlarıyla denetleyebileceği ve çözebileceği bir sorun olmadığı için kooperatifleşme önemli."

- "Büyük üreticiler hibrit ve kimyasaldan vazgeçmez"

Hakan Karahanoğlu, ne organik tarımın ne de artizan üretimin sağlıklı gıdayı tam olarak karşıladığını belirterek, "Artizan sözlük anlamı; 'sanatkar, zanaatkar...' Ekşi maya ekmeği herkes yapabilir ama ustalıkla yapıldığında ekmek kabarır da... Artizan kelimesi sağlıklı gıdayı tam olarak karşılamıyor." dedi.

İyi tarım ve organik tarım sertifikasyonunda hibrit tohum ya da kimyasal gübreyle ilgili bir yasaklama olmadığını belirten Karahanoğlu, "Kimyasal gübre ve zirai zehir kullanımında kısıtlama var yalnızca. Atalık tohum ve hayvan gübresi ile yapılan tarımı belgeleyecek bir belge yok." dedi.

Karahanoğlu, bu süreçte köyden satış yapan yerlerin öne çıktığına işaret ederek, "Köyden satış yapan yerlerden biriyiz. Türeticilerimizle güven ilişkimiz var. Bir kez denedikten sonra süren bir ilişki kuruluyor aramızda. Yemek tarifinden pırasanın dış kabuğunu nasıl değerlendirebilirim sorusuna kadar tüm soruları yanıtlayarak üretmeye ve türetmeye devam ediyoruz." şeklinde konuştu.

- "Hem sağlıklı gıda üretip hem de iklimi onarmak mümkün"

Yerel Tohum Derneği Kurucu Üyesi Karahanoğlu, çiftçinin tarladaki malını tüccara, yoldan geçenlere veya üretici pazarında müşterilere satabileceğini belirterek, "Çiftçi, ürünü işleyip pakete koyabilmek için iş yeri ruhsatlı bir binada üretim yapmalı ve bağlı bulunduğu ilçe tarımdan ilgili ürünlerin üretim izinlerini almalı. Bu üretim izinlerini alabilmesinin başında da makine kullanımı olmalı. Yoksa kapasite raporu alamaz. 'Anam babam usulü tarhana yapıyorum' dediğinizde kapasite raporunuz olmadığı için üretim izni alamıyorsunuz. Öte yandan çiftçinin böyle bir vakti de yok. Tarlasına mı gitsin, konserve mi kapatsın? Biz 24 üreticiyle birlikte çalıştığımız için bu kadar işin üstesinden gelebiliyoruz. Konu yine kooperatifleşmeye gelip dayanıyor. En ince detayıyla ürünü kavanoza sokması gereken kooperatif..." değerlendirmesinde bulundu.

Kooperatifleşme üzerine çalıştıklarını ve 3 yıldır insanlarla tanışıp çalışarak güven ortamı oluşturduklarını ifade eden Karahanoğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye'de üretici yaş ortalaması giderek artıyor. Gençler çiftçilik yapmak istemiyor. Büyük üreticiler, hibrit ve kimyasaldan vazgeçmez, vazgeçemez. Aldıkları risk çok büyük. Ama küçük üretici, atalık tohum ve hayvan gübresi ile üretim maliyeti yüksek, rekoltesi düşük de olsa karşılığını aldığı sürece üretir. Yaşlanan küçük üreticinin kalkınması gerçekleşince gençler şehirden toprağının başına dönebilir. Önce çiftçinin kazancını artırmalı, sonra çiftçinin iş yükünü azaltacak yeni tasarımlar yapmalıyız.

Kullandıkları makineleri, aletleri geliştirmeli, daha az yorularak daha verimli iş yapabilmelerini sağlamalıyız. Yeni tarım ilaçları geliştirmeliyiz. Doğaya, bitkiye ve insana zarar vermeyen, börtü böceği uzaklaştıran yöntemler geliştirmeliyiz. Tüm bunları yaptıktan sonra üreticileri, iklimi sağaltmak için onarıcı tarım enstrümanlarını kullanmaya ikna edebiliriz. Hem sağlıklı gıda üretip hem de iklimi onarmak mümkün. O zaman büyük üreticiler de çıkan bu modeli kullanmaya başlayabilir."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile