Tanrıdağ yaptığı yazılı açıklamada, dünyada 10 milyon alzheimer hastası olduğunu, bu sayının 2025 yılında 25 milyona ulaşmasının beklendiğini bildirdi.
Hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de kalıtımın rol oynadığını belirten Tanrıdağ, alzheimerın eşittir demans olmadığını vurguladı.
Her alzheimer hastasının bir demans hastası olduğunu, ancak her demans hastasının bir alzheimer hastası olmadığını kaydeden Tanrıdağ, ''Beyni etkileyen hastalık ya da durumun ne olduğuna ve beyni nasıl etkilediğine bağlı olarak demans çeşitlenir. Bu çeşitlenmeyi anlayabilmekte beyin bölgeleri ve işlevleri arasındaki ilişkiye dair temel bilgiler önemlidir'' ifadesini kullandı.
-Alzheimer tedavisi zor bir hastalık-
Alzheimerin tedavisi zor bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ bunun nedenini de şöyle açıkladı: ''Bunun gerçek nedeninin tam olarak ortaya konamamış ve spesifik tedavisinin bulunamamış olmasıdır. Diğer nedenler arasında hastalığın ilerleyici olması ve genetik etkilerin bulunması sayılabilir. Yapılan çalışmalar gelecek adına umut verse de hastalık şu anda önemli bir tedavi zorluğu arz etmektedir. Tedavi amacı esasını beyinde eksildiği düşünülen maddelerin geri kazandırılmasına yöneliktir. Ancak hastalığa neden olan ana faktör bilinmediğinden geri verilen maddelerin yeterince verilip verilmediği de belli değildir. Son yıllarda farklı bir tedavi mantığı olan aşı çalışmaları yapılmaktadır.''
-Yakınlarının hayatı da zorlaşıyor-
Hastalığın sadece kişinin yaşamını zorlaştırmadığını belirten Tanrıdağ, hasta yakınlarının da yaşamının en az hasta kadar zora girebildiğini kaydederek, şu önerilerde bulundu:
''Hastalarla hiçbir konuda tartışılmamalı, söyledikleri yanlış da olsa anlayış gösterilmelidir. Onlara gündelik ihtiyaçları için yardımda bulunulmalıdır. Kızgınlık görmek Alzheimer hastalarının durumunu daha da bozar ve içinde bulundukları depresyonu arttırır. Alzheimer hastaları gündelik hayatta insan içinde ve insanlarla birlikte olmalıdır. Yalnız kalan ve az ilgi gören hastalarda hastalığın daha hızlı ilerlediği bilinmektedir. Hastalar insan içindeyken çoğu kez bilmeden hata yapabilirler. Bu gibi durumlarda insanların içinde onların hatalarını yüzlerine vurmak ve onlara kızmak hastalar üzerinde normal insanlardan daha yıkıcı etkilerde bulunur.''
-En zoru ileri evre-
Hasta yakınları için en yorucu dönemin hastalığın ileri evresi olduğunu belirten Tanrıdağ, hastanın bu evrede hasta eski kimliğinden farklı davranışlar içinde olduğunu, hiçbir şeyi kendi başına yapamayacağını, yatağa bağlanan hastaların bakımının daha da zorlaşacağını belirtti.
Tanrıdağ hastalığın ileri evresinde yaşanabilecekleri ise şöyle sıraladı:
''İleri evre hastalarda yakınlarını algılama ve tanıma problemleri önemli sorunlar çıkarır. Algılama problemleriyle bazı hastalar örneğin oğullarını babaları, kızlarını anneleri sanırlar. Onların öldüklerini bildikleri halde bu yanlış tanımalar onları uygunsuz davranışlara iter ve bazen de paniğe kapılırlar. Kıskançlık ve şüphecilik önemli problemlerin arasında yer alır. Bazı hastalar yakınlarından her şeylerini saklarlar. Telefonu açıp yakınlarını hırsız diye ihbar ederler''
Hasta yakınlarının en çok hastalarının kişilik ve davranış değişikliklerinden etkilendiğini açıklayan Tanrıdağ, hastaların yeni durumunu kabullenemeyenlerin, depresyona girebildiklerini, daha önceden sağlık problemleri olan hastaların ise bu problemlerinin artabileceğini kaydetti.
Muhabir: İstanbul
Yayıncı: Sabri Çelebioğlu
Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanrıdağ'ın Açıklaması
Nüfusun yaşlanmasına paralel, istatistiklerde sanayileşmiş toplumlarda en sık görülen hastalık olarak bilinen alzhiemerin tedavi açısından zor olduğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Nörolog Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, alzheimerın eşittir demans olmadığını vurguladı.