Ev kadar temiz ve mikroplardan arınmış olmayan ortamlar çocukları hastalık riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
Mevsimsel değişimlerle birlikte ailelerin çocukların rahatsızlıklarına karşı dikkatli olması gerekiyor. Sonbaharın gelmesiyle damlacık yolu ile yayılan ve solunum yollarına yerleşen virüslerin yol açtığı enfeksiyonlar da artış görülüyor. Okulda yaygın olarak görülen rahatsızlıkların başında soğuk algınlığına neden olan gribal enfeksiyonlar geliyor. Grip, özellikle Eylül ile Mart ayları arasında sonbahar-kış dönemini kapsayan mevsimsel özellik gösteriyor.
GRİP HASTALIKLARDA BAŞI ÇEKİYOR
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Mir; “Çocuklar 5 yaşından itibaren okula başlıyor. Çocuklara öncelikle hastalıklardan nasıl korunacakları öğretilmelidir. Çocuklar soğuk kış günlerinde giysilerine dikkat etmeli, ağızlarını burunlarını örtmeli iyi giyinmelidir” dedi.
Prof. Dr.Mir; sağlık konusunda çocukların özenle korunması gerektiğini bu konuda mutlaka onları devrenin içinde tutulmasını vurgulayarak; “Burada üç önemli olay var birisi aşılamalar, ikincisi beslenme, üçüncüsü hasta olduğunda hemen müdahaledir” diye ifade etti
Prof. Dr. Sevgi Mir, “Çocukların hasta olmalarında ilk önemli faktör kalabalık mekânlarda yaşamalarıdır. Diğeri ise hastalığın başlangıcında hasta olanların okula gönderilip diğer arkadaşlarını hasta etmesidir. Eğer hasta çocuk varsa, erken evrede doktora götürülüp gerekli tedavi yaptırılmalıdır. Bugün geçer,yarın geçer diye o hasta çocuğu okula gönderirseniz sağlıklı diğer çocukları hastalıktan koruyamazsınız. Çünkü çocuk ne olursa olsun hasta arkadaşına yakın davranıyor, damlacık enfeksiyonuyla birbirlerine enfekte ediyor” dedi.
Çocuğun sağlığının devamı için doğduğu günden itibaren aşılamaların önemine değinen Prof. Dr. Sevgi Mir; “Aşılamaların en büyük amacı çocuğu üretken bir birey olarak topluma kazandırmaktır. Çocuğun üretkenliği ne? Okula devamıdır. Okula devam ederse üretken birey olacaktır. Bebekliğinden itibaren bütün aşılar tamamlanmış olmalıdır. Bununla beraber kış döneminde hekim de uygun bulursa bazı aşıların yapılması önemlidir. Bunlardan bir tanesi grip aşısıdır. Tartışılıyor ama grip aşısını ben de öneren hekimlerden biriyim, sağlıklı olmayı sağlıyor” diye sözlerini sürürdü.
“BİZ DENGELİ BESLENMEYİ ÖNERİYORUZ”
Beslenmenin çocukların hastalıktan korunmasında hayati önem taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Sevgi Mir; “Çocuklara okullarda protein kaynağı olarak süt yoğurt yediriliyor. Aileler de çok uyanık ve çok gayretliler. Kantinlerde de çok yol kat edildi. Yani, onları şişmanlığa götürücü şeylerden kaçınıldı. Biz dengeli beslenmeyi öneriyoruz. Her çocuğun sabah kahvaltısını çok iyi yapmasını istiyoruz. Sabah kahvaltısının içinde mutlaka süt, beyaz peynir, yumurtanın olmasını istiyoruz. Yumurtayı gün aşırı falan değil mümkünse her gün verilmesini istiyoruz. Sebze meyve ve zeytin yedirilebilirsiniz. Badem veya ceviz çok aşırıya kaçmamak koşuluyla verilebilir. Burada proteinle beslenmenin çok büyük bir önemi var. Hem büyüme çağındaki çocukların büyümesi sağlanıyor hem de bunlar bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Yoğurdu asla unutmamamız gerekiyor. Yoğurt aynı anda bir antibiyotik probiyotik hem onların büyümesi için gerekli hem de bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Yemeklerin içinde mümkün olduğu kadar et bulunması lazım. Etli, kıymalı ve tavuklu sebze yemekleri yemelerini istiyoruz. Yalnız et yemesini pek arzu etmiyoruz. Balığı da asla ihmal etmemiz gerekiyor. Süt ve süt ürünlerinin kullanılması gerekiyor” dedi
YÜZDE 70’İMİZ EL TEMİZLİĞİNİ BİLMİYOR
“Temizliğin biz ucunu çok açık bırakıyoruz. Öğretmenler bu konuda çok dikkatli olmalılar. İşe çocukların el temizliğinden başlanması gerekiyor. Ellerin sık sık, iyi yıkaması gerekiyor” diyen Prof. Dr. Sevgi Mir, araştırmalarda “İyi el temizliği yapan gurubun ancak yüzde 30 olduğu ortaya çıktı. Yani yüzde 70 insan iyi el temizliği yapmayı bilmiyor. Bunun içinde tahsilli insanda var” diyerek konuya dikkat çekti.
Prof. Dr. Sevgi Mir,“Dengeli ve iyi beslenmek; posalı gıdayla beslenmek kabız kalmamak bol bol sebze ve meyve yemeyi; meyve suyunu değil meyveyi özellikle yemelerini öneriyoruz. Çocukların karbonhidrattan mümkün olduğu kadar kaçınmalarını istiyoruz. Spor yapmalarını istiyoruz. Spor yapma deyince teneffüsler de kalkıp oyun oynaması ona da varız ama bizim önerimiz 9 yaşından itibaren mümkünse haftada iki gün 45 dakika kadar bir yürüyüş alışkanlığı olsun. Çünkü ritmik yapılmayan bir spor kalıcı değildir. Spor alışkanlığı çocukluktan başlıyor. Spor, onların sağlıklı olmasını getirecektir ve günlere de hoş bakmalarını sağlayacaktır” dedi.
Uzmanından Ailelere Çocuk Sağlığı Reçetesi
Okulların açılması ile çocukların kapalı ve kalabalık ortamlarda daha fazla vakit geçirmesi nedeniyle bulaşıcı hastalıklar hızla yayılıyor.