Uzun Menzilli Hava Savunmasında Karar Aşaması

Demir, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen Stratejik Hava Savunma Sistemleri ve Türkiye’nin Yol Haritası Paneli'nde yaptığı konuşmada, müsteşarlık olarak bir süre önce uzun menzilli hava savunma sistemini gündeme aldıklarını söyledi. İsmail Demir, uzun menzilli hava sistemi derken balistik füzeleri de içeren, menzili 3 bin kilometreye kadar ulaşan füzelere karşı savunmadan bahsettiklerini dile getirdi.

Türkiye’nin hava savunma sistemini geliştirme ve güçlendirmenin müsteşarlığın görevleri arasında bulunduğunu vurgulayan Demir, bu amaca yönelik yapılan ihale sonunda şirketler ve teklifler arasında sıralama yapıldığını anımsattı. İhaleye yönelik halen süren çeşitli tartışmalar olduğuna değinen Demir, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin her alanda olduğu gibi bu alanda da kendine yeterliliği, yetkinliği çok önemli, amacımız da bu. Bu amaca ne zaman varacağımız, hangi sürede varacağımız kendi içimizde çalışmalarla devam ederken, bunun bugünden yarına olmayacağı gerçeğini de düşünerek kısa ve orta menzilli füze savunma sistemi geliştirme çabalarımızın yanında uzun menzil konusunda da bir çalışma yürütüyoruz. Bu biraz daha sofistike. İhtiyaca binaen de Türkiye’nin savunma sistemini kurmak ve bunu yerli yerince tutmak gerekiyor.”

Türkiye komşularıyla sıfır sorun politikasını takip ederken, buna sadık kalmaya çalışırken etrafta olan olaylarla çeşitli tehditlerin ortaya çıktığına işaret eden Demir, “Bu şartlar altında her türlü savunma unsurumuzun hazır olması gerektiği aşikar. Güçlü olmamız ve bizi güçlü kılan bütün unsurların sahada olması çok önemli. Hava savunma sisteminde de Türkiye’nin kendine yeterliliği ve yetkinliği en önemli parametrelerden birisi” dedi.

- “3-5 ayda sonuçlandırılabilecek bir hadise değil”

Bu konudaki değerlendirmelerin yerlileşme, sanayileşme gibi teknik bazı unsurlara dayandığını vurgulayan Demir, şunları kaydetti:

“Bu konudaki değerlendirme ve sonucun dünya politikası ve konjonktüründe yaratacağı yankılanmalar, sonuçlar değerlendirmenin asli faktörlerinden biri değildir. Bunun yanında kendi kendine yeterlilik çok öncelikli bir konumuz. Bu durumda da fiyat ve belli şartlara dayalı değerlendirmelerin ötesinde Türkiye’nin bu sürece girdikten sonra kendi kendine yeterlilik konusunda nereden nereye geldiği ve kendi iç kabiliyetlerimizde, teknoloji geliştirme sürecinde nereye ulaşabildiğimiz en önemli parametrelerden birisi. Son zamanlardaki tartışmalarımızın, konuşmalarımızın, görüşmelerimizin odağında bu mesele var. Bu da çok kolay, 3-5 görüşmeyle, 3-5 ayda sonuçlandırılabilecek, yol haritası net olarak konulabilecek bir hadise değil.”

Demir, teknoloji kazanımı ve geliştirme açısından hava savunma sistemi zincirini oluşturan unsurların her birinde hangi detayda neler yapılabileceğini, hangi şirketlerin neleri gerçekleştirebileceğini ve kabiliyetlerini nerelere getirebileceklerini ayrıntılı olarak konuştuklarını söyledi.

Görüşmeleri bu kriterler doğrultusunda bugüne kadar sürdürdüklerini belirten Demir, şöyle konuştu:

“Artık ülkemizdeki ihtiyaçları göz önüne alarak sonuçlandırılmasıyla ilgili herkeste bir mutabakat var. Tartışmalar artık belli bir yere oturduğu için, kiminle nereden nereye gelebileceğimizi az çok anladığımız için karar noktasına doğru gidiyoruz.

Bu çalışma şu andaki ihale ve tedarikimizin sonlanmasıyla tamamlanacak bir çalışma değil. Füze tehditlerinin katmanlarına göre ayrışması ve değişmesi söz konusu. Bu devam edecek bir yolculuk, teknoloji gelişme süreci olduğu için bir noktada, spesifik bir ürün ya da olayda açığı kapanan, başlığı biten bir olay olmayacaktır. O açıdan başlayan ve devam eden sürecin daha sonrasında bizleri nereye götüreceğiyle ilgili de değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu çok uzun sürecek ve sürekli değişim sağlanacak süreç içerisinde endüstrimizin çeşitli oyuncularının olabildiğince işin içinde olmasını, gerektiğinde ortaklıklar oluşturabilmesini, ortak çalışabilmelerini ve bu tür projelerde yabancılarla çalışma sırasında da maksimum teknik yetkinliği kazanmalarını, mümkünse de işbirliği, ortaklık mekanizmalarını hayata geçirmelerini istiyoruz. Şu anda uygulanan politikanın özeti budur.”