Bütün dünyada muhafazakarlığa doğru bir eğilim olduğunu, politikadan edebiyata kadar her alanda bunun etkilerinin görüldüğünükaydeden Uzuner, ekonomideki çalkantıların da bunda önemli etkisinin olduğu görüşünde.
Türk edebiyatında dünyadaki gelişmelere paralel olarak bir mistik yönelim yaşandığını aktaran yazar Uzuner, "Mevlana" konusunda yazılan eserleri buna örnek gösterdi. Uzuner görüşlerini, "O yüzden şimdi bizde derya Mevlana var. Bir Mevlana romanı yazdığınızda satmaması mümkün değil. Onu yazdığınızda bu bir moda gibi gidiyor." sözleriyle ifade etti.
Gerçek bir yazarın modanın etkisinde kalmaması gerektiğini vurgulayan Buket Uzuner, bir yazarın ancak kendi hayal gücünü harekete geçiren şeyleri yazmasının en doğru hareket olacağı görüşünde. Uzuner, kendisinin bu trendin dışında yazmaya özen gösterdiğini belirtiyor. "Ben kitaplarımı 'moda olsun' diye yazmıyorum." diyen Uzuner, bu nedenle 15 sene önce yazdığı kitabıyla hâla geçimimi sağlayabildiğine vurgu yapıyor. Uzuner bu tercihini, "Çünkü entelektüel namus bunu gerektiriyor." sözleriyle gerekçelendiriyor.
TÜRKÇEMİZ NOBELLE RÜŞTÜNÜ İSPAT ETTİ
Yazar Buket Uzuner, Orhan Pamuk'un Nobel ödülü ile birlikte dünyada yavaş yavaş Türk edebiyatından bahsedilmeye başlandığını belirterek, Nobel ödülünü Türk edebiyatına verilmiş bir ödül olarak görüyor. "Türkçe yüksek edebiyat ve felsefe üretecek kalitede bir dil. Fakat Nobel'le birlikte rüştünü ispat etti. Biz biliyorduk; fakat Batı'da şimdi
tescillendi." diyen Uzuner, bir Türk yazarı olarak dünyayı dolaştığında daha 5 - 6 sene önce bazı yabancı okurların kendisine tuhaf sorular sorduklarını ancak şimdi Türk edebiyatının gücünü herkesin anladığını vurguladı. Uzuner, şunları söyledi: "Mesela "Hüzün" kelimesini soruyorlar. Orhan Pamuk'un kitabında "Hüzün" kelimesi aynı kalmış. Eğer dünyada üst başlıkla bir Türk edebiyatı oluşacaksa biz çok çeşitli her bölgeden, her kültürdenyazarlar çıkacak ve edebiyatımızı dünyaya gösterecektir."
