'Vakıf Medeniyetinde Ramazan Ayı' Paneli

Prof. Dr. Saadettin Ökten: 'Vakıf öyle bir hizmet aşkı ve şevki ki bu külliyeler toplumun bütün insanlarına hiçbir şey beklemeden hizmet ediyor. Bu vakıflar zerre kadar devlete yük olmuyor'

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Topkapı Yerleşkesinde, Vakıf Haftası nedeniyle "Vakıf Medeniyetinde Ramazan Ayı" konulu panel düzenlendi.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Duman'ın moderatörlüğünü yaptığı panelde konuşan Prof. Dr. Saadettin Ökten, farklı mekanlarda farklı ramazanlar yaşadığını belirterek, İstanbul'da idrak ettiği ramazanların ise kendisi için ayrı bir anlam taşıdığını söyledi.

Ökten, özellikle Tarihi Yarımada'da geçen çocukluğunun ramazanlarını hasretle andığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Tarihi Yarımada deyince de karşıma muhteşem bir vakıf organizasyonu çıkıyor. Bu organizasyon 250 yıl devam etti. Tarihi Yarımada'da 10 sultan külliyesi bulunuyor. Külliye o zamanki toplumda hayatın içindeydi, hayatın her noktasına dokunurdu. Her sınıftan insana hitap ederdi. Vakıflara çok ciddi bir akar vardı. Bu yapılanmanın devam edebilmesi için arkasında bir zihniyetin olması lazım. Bu zihniyette, bir vakıf senediyle tescil edilmişti. İstanbul, fetihten 100 yıl sonra simge şehir haline geliyor, bu da tamamen vakıf medeniyeti sayesinde oluyor. Bugün yeni yapılan camilerimiz var. Hepsini saygıyla karşılıyorum ama biz daha külliye inşa edemedik. Biz, bu camilerle bütün insanlara dokunamıyoruz ama eskiden böyle değildi. Caminin sebili, haziresi, imareti var mı? Bütün bunlar eskiden külliyelerde vardı ve herkese dokunuyordu. Vakıf öyle bir hizmet aşkı ve şevki ki bu külliyeler toplumun bütün insanlarına hiçbir şey beklemeden hizmet ediyor. Bu vakıflar zerre kadar devlete yük olmuyor. "

Edebiyatta ramazan manileri hakkında bilgi veren Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nihat Öztoprak da ramazan davulcularının insanları sahura kaldırmak için mani okuduklarını hatırlatarak, "Maniler ne yazık ki günümüzde devam etmeyen bir gelenek. Ramazan boyunca ilk geceden itibaren son geceye kadar maniler okunurdu. Yatma değil ibadet vakti olduğunu hatırlatarak insanları uyandırırlardı. 15'ine kadar merhaba ramazan şeklinde maniler okunurken ikinci 15 günden sonra manilerin içeriği değişirdi. Bu manilerin bir kısmında ise mizah hakimdi. Manilerin hem düşündüren hem de güldüren bir yanı vardı." değerlendirmesini yaptı.

İmaretlerde ramazan hizmetlerini anlatan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eyüp Sabri Kala ise imaret denince akla çorba kazanlarının geldiğini vurgulayarak, "20. yüzyılda İstanbul'da 20 imaret vardı. Bunlar kapatılıyor ve 2'si kalıyor. 2 yıl sonra 4 imaretin daha açılmasına karar veriliyor. Fatih Külliyesindeki imareti, İstanbul'un ilk külliyesi olarak söyleyebiliriz. Beyazıt Külliyesi de yine hizmet veren önemli külliyelerden bir tanesiydi. Hayat, bu külliyeler etrafında şekillenirdi. Bu imaretler bacası sönmeyen yerlerdi." ifadelerini kullandı.

Vakıflar Genel Müdürlüğünden Mevlüt Çam da vakıflarda ramazan hizmetlerine değinerek, vakıfların bir iyilik ve merhamet harekatı olmasının yanında bir medeniyete tasavvuru da olduğunu söyledi.

Çam, vakıfların bir iman ve ihya harekatı olduğunu dile getirerek, "Vakıf kültürüyle, akılları ve gönülleri dingin bir nesil olur. Böyle bir nesilde de bir problemin ortaya çıkması söz konusu değildir. Vakıfların hizmet alanları çok geniştir." dedi.

Panele, Vakıflar 1. Bölge Müdürü Mürsel Sarı ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Fatih Andı'nın yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile