Konuyla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Abdullah Kaya, 2016 yılının Van Kedisi Araştırma Merkezi için verimli bir sene olduğunu belirterek, “Biz geçen sene doğumların senkronize edileceğini anlatmıştık. Her ay kedi evinde kedi yavrusunun bulunacağını söylemiştik. Bu sayede daha fazla yavru elde edebileceğimizi ifade etmiştik. Nitekim 2016 yılı öyle oldu. Hem burası bir anda doğan yavrulardan sıkışmamış oldu hem de anne kedilerimiz yirmişer tane olmak üzere düzenli bir şekilde doğum yaparak yavrularını büyüttüler” dedi.
“2016’da 120 yavru elde ettik”
2016 yılının hem nesli tehlikede olan tek gözlülük oranı hem de yavru açısından verimli geçtiğini belirten Prof. Dr. Kaya, “Biz kaliteli ve düzgün yavru alabileceğimiz annelerden çiftleştirme yaptık. Burada 120’ye yakın yavru elde ettik. Bizler bunların hepsini merkezimiz bünyesinde tutmak istemiyoruz. Bu bizim kapasitemizi de aşar. Amacımız, Van Kedi Evinde sadece kedi bulunması değil; burada kedilerin en kalitelileri, en safları ve en gençlerinin bulunmasıdır. Bunun yanında ’tekgöz’ anlamında da oranımız yüksek olsun ama aynı zamanda Türkiye’nin her yerinde de Van Kedisi bulunsun istiyoruz. Türkiye’de Van Kedileri varsa, biz bunun neslinin tehlikede olmadığına kanaat getirebiliriz. Sadece bizde olması bunun için yeterli kıstas değildir” şeklinde konuştu.
“Tekgözlülük oranı yüzde 16 civarında”
Van Kedilerinde yüzde 16 civarında tek gözlülük oranı olduğunu ve nesli tehlikede olan kısmının da tekgöz kediler olduğunun altını çizen Kaya şöyle devam etti:
“Bu kısımla alakalı hangi kriterler yerine gelirse biz bunların neslinin tehlikede olmadığını söyleyebiliriz. Ne zaman Van sokaklarında tekgöz beyaz Van kedilerine rastlayabilirsek, her evde bir Van kedisi bulunabilirse, Van’da kedilerimizin sayısında artış meydana gelirse ve Türkiye’de de belli bir seviyeye gelirse, biz o zaman nesli tehlike yok diyebileceğiz. Yapılan çalışmalarla ciddi bir şekilde ilerleme kaydediyoruz. Kırmızı alarm düzeyinde bir nesli tehlike durumu yok. Ama nesli tehlike devam ediyor. Uygulanan sıkılaştırma ve saflaştırma politikalarıyla, dışarıya gidişin azaltılmasıyla ve bu konuda vatandaşlarımızın da bilinçlendirilmesiyle biz bu işin üstesinden gelebiliriz” ifadelerini kullandı.
“Öğrenciler, sınav stresini kedileri severek atmaya çalışıyor”
İlahiyat Fakültesi öğrencisi Siraç Yaman hayatında ilk defa Van Kedisi gördüğünü belirterek, “Kedileri ziyarete geldik. İlk defa görüyorum. Çok tatlılar. Daha önce sadece fotoğraflarda görmüştüm, canlısını hiç görmemiştim” dedi.
Sınavdan yeni çıktıklarını ve sınav stresini atmak için kedileri ziyaret etmeye geldiklerini belirten Edebiyat Fakültesi öğrencisi Serhat Sarı da, “Yeni sınavdan çıktık kedileri ziyarete geldik. Biraz motivasyon sağlamak açısından iyi geldi. Evimizde Van Kedisi besliyoruz. Diğer kedilere oranla çok daha temiz kedilerdir” şeklinde konuştu.
Öte yandan 1992 yılında Van Kedilerinin nesli tehlikelerinin ortaya çıkmasıyla birlikte Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi bünyesinde kurulan Van Kedileri Araştırma Merkezi daha sonraki yıllarda mevcut binasına kavuşarak çalışmalarını genişletti. Şu an bünyesinde 350 kedi bulunduran merkez, düzenli olarak dışarıya da kedi vermektedir.
Van Kedilerinin Kırmızı Alarm Düzeyinde Nesli Tehlikesi Yok
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Van Kedisi Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, 2016 yılı içerisinde kedi evinde yaklaşık 120 yavru elde ettiklerini belirterek, “Van Kedilerinin kırmızı alarm düzeyinde bir nesli tehlike durumu yok” dedi.