OFM Antalya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ömer Lütfi Aksoy, varis tedavisindeki son gelişmeleri anlattı.
Varis hastalığının kadınlarda daha fazla görüldüğüne dikkat çeken Aksoy, "Varis toplumda çok sık görülen bir hastalık. Özellikle kadınların büyük bir problemidir. Kadınlarda 3-4 kat fazla görülmekte. Kılcal varislerden, kıvrımlı bir hal almış ve oldukça büyümüş varis pakelerine kadar uzanan bir bozuklukla karşı karşıya kalınmakta. Son yıllarda varis tedavisinde önemli gelişmeler de olsa varis tedavisi çoğu kadın için hala can sıkıcı bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Erkekler için varis tedavisi çoğu kez ötelenen bir durum. Son yılların varis tedavilerinde getirdiği en önemli durum ’noninvaziv’ yani cildin bütünlüğünü bozmadan, daha az girişimle uygulanan yöntemlerin gelişmesidir. Önceleri varis tedavisinde sadece cerrahi yöntemler mevcutken artık günübirlik, kolay, etkili yöntemler geliştirilmiştir" dedi.
"Hastalık 3 grupta inceleniyor"
Varis hastalığının temelde kılcal varis, orta boyuttaki varis ve kalın varisler olmak üzere 3 grupta incelendiğini ifade eden Op. Dr. Ömer Lütfi Aksoy, "Varisler temel olarak 3 grupta incelenebilir. Bunlardan birincisi kılcal varislerdir. Bu varisler pembemsi-kırmızı renkte ve örümcek ağı gibi gözüken 1-2 mm boyutlarında ince varislerdir. Ergenlik ve sonrasında hemen her yaşta görülebilirler ve yaşla artış gösterebilirler. Bunların neden olduğu bilinmemekle beraber genetik, hormonal, çevresel faktörlerin rol aldığı belirtilmekte. Kılcal varislerin tedavisinde eskiden sadece skleroterapi, yani kılcal varisi besleyen daha büyük ven içine sklerozan denilen ve damarın iç duvarında reaksiyon oluşturarak kapanmasını sağlayan madde vermek şeklinde ifade edilebilecek yöntem mevcutken son yıllarda özel lazer cihazları ve radyofrekans cihazları ile kılcal varislerin tedavileri mümkün hale gelmiştir. Çok ince kılcal varislere iğne ile girmek ve damar dışına çıktığında zararlı olabilecek sklerozan maddeyi verebilmek zor bir işlemdir. Eğer dikkat edilmezse cilt yanıklarına ve etraf dokuda kahverengi renk değişikliğine neden olabilmekte. Bu nedenle yeni tip lazerler veya radyofrekans cihazlar daha rahat kullanılmakta. Özellikle yeni geliştirilen eksternal diod lazerler en yeni yöntemlerdendir. ND-Yag lazerler de diğer etkili lazerlerdir. Fazla sayıda lazer cihazları bulunmakla birlikte iz bırakmayan ve etkili olan cihaz sayısı hala çok az sayıdadır" ifadelerini kaydetti.
"Hamile kadınlarda ve ayakta fazla duran kadınlarda görülüyor"
Op.Dr. Aksoy, hamile kadınlarda sık görülen orta boyuttaki varisler hakkında da bilgiler verdi. Bu varislerin 2 ila 4 milimetre çapında, mor ve mavi renkte olduğunu söyleyen Aksoy, "Kozmetik olarak can sıkıcıdırlar ve pek çok hastada bacaklarda ağrı, şişlik, yanma gibi şikayetlere neden olurlar. Hamilelerde ve uzun süre ayakta kalan bayanlarda daha da sık gözlenebilirler. Retiküler varislerin tedavilerinde uzun yıllardır pek fazla bir şey değişmedi. Skleroterapi sıvı veya köpük şeklinde bu damarlar için etkili olarak kullanılmakta. Yenilik olarak bazı lazer cihazları 2-3 mm’lik varisler için etkilidir. Son birkaç yıldır yenilik olarak sayılabilecek olan, kan alma işlemlerinde de kullanılan özel ven görüntüleme cihazları ile bu kılcal ya da retiküler varisleri besleyen daha büyük damarlar görüntülenmekte ve o damara sklerozan ilaç doğrudan verilebilmektedir" ifadelerini kullandı.
"En kolay yöntem kalın variste"
Varis tedavisinde en kolay yöntemin kalın varislerde olduğunu aktaran Op. Dr. Aksoy, toplardamarın bozulması ile ortaya çıkan kalın varislerin tedavilerinde bir takım yenilikler olduğunu da söyledi.
Op. Dr. Ömer Lütfi Aksoy, "Bu varisler 4 mm ve üzerinde olan ve tedavileri aslında daha kolay olan varislerdir. Sıklıkla şikayetlere neden olurlar. Bu varisler için ana yüzeysel toplardamarlarda yetmezlik varsa bu toplardamarın cerrahi olarak çıkarılması, son yıllarda geliştirilen bazı özel yöntemlerle kapatılması gerekmektedir. Toplardamarlarda kanın yukarıdan aşağı kaçmasını engelleyen kapakçıklar bulunmakta. Bu kapakçıklar toplardamar genişleyip bozulduğunda kan aşağı doğru kaçmakta, oluşan toplardamar basıncı ile varisler oluşmaktadır. Bozulmuş bu toplardamarın kapatılması bu nedenle gereklidir. Son yılların varis tedavilerine getirdiği en önemli yenilikler bu alanda oldu. Bu yeniliklerden birincisi, toplardamarın içerisine özel lazer teller ile girilerek bozulmuş toplardamarın kapatılmasıdır" dedi.
"En başarılı yöntem, yapıştırma"
Varislerin yapıştırıcı yöntemle ortadan kaldırılmasını anlatan Op. Dr. Ömer Lütfi Aksoy, şöyle devam etti:
"En son olarak da bizim de sıklıkla ve başarı ile uyguladığımız bir yöntem daha var ki bu da endovenöz glue yani damar içi yapıştırıcı yöntemidir. Lokal anestezi ile yapılan bu yöntem, hastanede kalmaya gerek bırakmıyor. Damarın içerisinden özel teller ilerletiliyor, yüzeyel toplardamarın kasıkta derin toplardamara döküldüğü yerin hemen altından itibaren yapıştırıcı madde verilerek kateter geri çekiliyor ve toplardamar hızla kapanmış oluyor. Bu toplardamarla ilişkili yan varisler de sonraki aylarda giderek kayboluyor. Büyük yumru şeklinde varisler yine bu işlem esnasında lokla anestezi ile alınabiliyor. İşlem sonrasında birkaç saat istirahat sonrası varis çorabı veya bandaj ile hasta yürüyerek evine gidebilmekte. Yeni çalışmalarda oldukça uzun dönemlerde yüzde 97 ye kadar toplardamarın kapalı kaldığı bildirilmekte. Cerrahi operasyonlar çok etkili olmakla birlikte diğer tüm branşlarda olduğu gibi damar cerrahisinde de noninvaziv yöntemler rağbet görmekte. Modern hayatın gereği bu. İnsanlar işlerine, çalışma hayatlarına hemen dönmek istiyor. Hastalarımız varislerden kurtulmak istiyorlarsa alanında uzman ve yetkili hekimlere müracaat etmeli. Varis tedavilerinde ehil olmayan kişilerin yaptıkları yanlış ve eksik birçok uygulama ile hemen her gün karşılaşmaktayız. ’Doğru hekim, doğru teşhis ve doğru tedavi’üçlemesini hep akılda tutmalıyız" diye konuştu.
Varis Kadınlarda Daha Sık Görülüyor
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ömer Lütfi Aksoy, varisin kadınlarda daha fazla görüldüğüne dikkat çekti. Son yıllarda varis tedavisi ile ilgili pek çok gelişmenin olduğunu aktaran Aksoy, "Varis tedavilerinde ehil olmayan kişilerin yaptıkları yanlış ve eksik birçok uygulama ile hemen her gün karşılaşmaktayız. Doğru hekim, doğru teşhis ve doğru tedavi üçlemesini hep akılda tutmalıyız" dedi.