Rusya, Suriye'de 'terörle mücadele' iddiasıyla 30 Eylül'de başlattığı hava saldırılarını, ılımlı muhalifleri ve bu grupların kontrolündeki bölgelerde yaşayan sivil halkı hedef alarak sürdürüyor. Rus saldırılarında vurulan DAEŞ hedefleri ise oldukça sınırlı.
Moskova yönetimi kısa vadede, Esed rejimine cephe hatlarında askeri üstünlük kazandırmaya çalışarak, müzakere masasına olabildiğince güçlü oturmasını amaçlıyor.
Rejim ise yoğun hava desteğine rağmen sadece Hama'nın kuzeyinde 3 köy ve 1 belde ile Halep'in güneyinde 3 beldeyi ele geçirirken, bu vilayetin güneyindeki 4 beldeyi ise kaybetti.
Askeri anlamda hedeflediği üstünlüğü henüz kuramayan Rusya, diplomasi alanında da yoğun bir faaliyet içinde.
Dün Viyana'daki toplantının hazırlık çalışmalarının başlamasından bir gün önce basına sızdırılan Rus planına göre, Kremlin Suriye'de 18 ay içinde yeni bir anayasa hazırlanmasını öneriyor. Anayasanın referanduma sunulmasının ardından da erken devlet başkanlığı seçimine gidilecek. Planda önerilen mekanizma bir taraftan 1,5 yıl gibi oldukça uzun bir dönemi öngörüyor, diğer taraftan Esed'in sözde seçimlerle iktidarını sürdürmesine engel getirmiyor.
Esed'in iktidarını güvenceye almaya çalışan Rusya, müzakere masasına oturacak temsil gücü yüksek ve yekpare bir muhalefet olmadığı savını işliyor.
Rus diplomatlar, diğer yandan da kimin muhalif kimin terörist olduğunun belirlenmesi için ABD'yi ikna etmeye çalışarak, muhalefeti daha da parçalamanın peşinde.
Rusya'nın planında muhalefet ve 'terör grupları' arasında ayrım yapılmasının önemi de vurgulanıyor. Müzakerelere katılacak muhalefet heyetinin nasıl oluşturulacağına önceden karar verilmesi gerektiğine işaret eden belgede, 'teröristlerin Suriye'de iktidara gelmesini önlenmesi' gibi ifadeler yer alıyor.
Planda ayrıca, DAEŞ'in BM'nin terör örgütleri listesine eklenmesi ve onun dışındaki diğer grupların da terörist olarak listelenmesi çağrısı yapılıyor.
-Muhaliflerin ve müttefiklerin arasını açma hedefi
Rusların elini güçlendiren sav, muhaliflerin yekpare bir yapı içinde örgütlenmek yerine, dağınık olarak sahada savaşmaları. Rusya, muhaliflerin bu halde müzakere masasına oturamayacağı için öncelikle kimlerin ılımlı muhalifler olduğunun belirlenmesini talep ediyor.
Moskova, Washington'un Suriyeli muhaliflere şüpheci yaklaşımdan istifade ederek, kendi 'geniş' terörist kavramı konusunda ABD'yi de ikna etmeye çalışıyor. Zira PKK'nın Suriye'deki uzantısı Demokratik Birlik Partisi (PYD) dışındaki grupların hemen hepsi, Rusya'ya göre terörist kategorisinde.
ABD için ise durum biraz farklı. Örneğin ABD, sahada rejime karşı en etkili muhalif gruplardan biri olan Ahraru'ş Şam'ı terörist olarak sınıflandırmıyor. Ancak DAEŞ ya da Nusra Cephesi'ne meyil potansiyeli olduğu iddiasıyla Ahraru'ş Şam ile çalışmaktan geri duruyor. Moskova da özellikle, Ahraru'ş Şam konusunda Washington'u yanına çekmeye çalışıyor. Rusya, Suriye'deki hava saldırılarında hedef aldığı Sukur El Cebel, Şam Cephesi, 13. Tümen, Ortanca Birlik, Şam Kolordusu ve Tecemu İzze gibi Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) çatısı altındaki muhalif grupları da terör örgütü olarak kabul ettirme peşinde.
ABD ve Rusya arasında DAEŞ ve Nusra dışındaki muhalif unsurların bazıları ya da büyük bölümünü terör örgütü kabul edilmesinde uzlaşma sağlanması, ABD'nin Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'la ilişkilerinde sorunlara sebep olacak. Zira, söz konusu olası uzlaşmanın ardından pek çok ülkeden ılımlı muhalefete cephe alınması istenebilecek.
-Muhalifler için ucu görünmeyen bir tünel
30 Ekim'deki birinci Viyana görüşmelerinden çıkan kararlar arasında BM'nin Suriye'de savaşan taraflar arasında ateşkes sağlamanın yollarını araması da yer alıyor.
BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'nın, yeni müzakerelerde olağanüstü bir gelişme yaşanmaması halinde gelecek haftadan itibaren savaşan taraflara ulaşmak ve ateşkes planını görüşmek için girişimde bulunması bekleniyor.
Ancak ateşkesin kesin bir hedefi bulunmuyor. Viyana'daki ilk toplantıda belirlenen çerçeve, 'katılımcıların BM ile birlikte Suriye'de savaşan taraflar arasında ateşkes sağlanmasının ve belli bir tarihte, siyasi çözüm sürecine paralel olarak uygulanmasının yollarını araştırması' yönündeydi.
Muhalifler ise ateşkes ilan etmek için kendilerine gerekçe sunulmasını bekliyorlar. Esed'in iktidardan hemen ya da şimdiden belirlenmiş bir tarihte ayrılacağının taahhüt altına alınmasını istiyorlar.
Diplomatik kaynaklar da Suriye'de 5 yılda yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesinin ardından muhaliflerin hiçbir şey yaşanmamış gibi Esed'in işbaşında kalacağı bir formülü kabul etmelerini beklemelerinin, gerçek dışı olduğuna dikkati çekiyor.
Nitekim muhalif gruplar şu ana kadar yaptıkları açıklamalarda Rusya'nın 'Esedli Suriye' planına kapılarının tamamen kapalı olduğunu dile getirdi.
Viyana'da Esed'in çekilmediği bir yol haritasına ABD'nin desteğiyle onay çıkması halinde ise müzakere masasının muhalifler kısmı büyük olasılıkla boş kalacak. Bu da muhaliflerin günah keçisi olarak gösterilmesine zemin hazırlayacak.
- Görüşmelere geniş katılım
29-30 Ekim'de Viyana'da düzenlenen görüşmelerde Rusya, 'yalnız'lıktan kurtulmak için öncelikle görüşmelerin geniş katılımlı olmasını da sağlamayı başarmıştı. Görüşmelere Rusya gibi Esedli çözümden yana olan Mısır, İran, Irak, Lübnan'ın da dahil olduğu 17 ülke katılmıştı.
Yarınki toplantıya ABD, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Rusya, İran, Irak, Lübnan, Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Ürdün, Birleşik Arap Emirliği, Çin ve Oman'ın yanısıra Avrupa Birliği, BM ve Arap Birliği temsilcileri katılacak.
Viyana görüşmelerinde Rus taktikleri
Rusya, Beşşar Esed’in iktidarda kalmasını sağlamak için yeni formüller arıyor. Siyasi çözüm adı altında Esed'in iktidarını güvenceye alan formülleri gündeme getiren Rusya, Viyana'daki Suriye görüşmelerinde muhalefeti, içindeki önemli grupları terör örgütü kategorisine aldırarak zayıflatma peşinde.