Wikileaks'deki "emniyet'ten Abd'ye Brifing" İddialarına Takipsizlik

ANKARA - MEHMET TOSUN - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Wikileaks belgelerindeki, "Türk polisinin 21 Kasım 2008'de ABD Büyükelçiliği'ne, Ergenekon yapılanması hakkında brifing verdiği ve dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a rüşvet ödendiği" iddiasına ilişkin yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararı verdi.

Wikileaks belgelerinde, dönemin ABD Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Daniel O'Grady'nin, 24 Kasım 2008'de, "Bir yasal ateşe isteğine cevap veren Türk Polisinin, 21 Kasım'da Büyükelçiliğe, Ergenekon adlı AKP hükümetini devirmek isteyen karanlık şebeke hakkında, görsellerin de katkısı ile detaylı bir brifing verdiği ve CHP lideri Baykal'a ödenmiş rüşvetin kanıtlarının bulunduğunun kendilerine bildirildiği" yönünde ABD'ye kripto gönderdiği iddiası yer almıştı.

Söz konusu iddia üzerine, Deniz Baykal'ın, kendisi ve emniyet yetkilileri hakkında, 10 Şubat 2012'de yaptığı şikayeti inceleyen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenterler Bürosu, takipsizlik kararı verdi.

İstihbarat Daire Başkanlığı Uluslararası İlişkiler ve Analiz Bölümü'nde görevli Ufuk Ersoy Yavuz tarafından verildiği iddia edilen brifingle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yazılan yazıya, "ABD Büyükelçiliği'ne bilgilendirme faaliyeti yapılmadığı" yönünde cevap geldiği belirtilen kararda, ABD Büyükelçiliği çevresindeki kamera ve mobese kayıtlarından da söz konusu olaya ilişkin bir görüntü elde edilemediği aktarıldı.

-"Elde edilen bilgiler kullanılıyor"

"www.wikileaks.com" adlı internet sitesinin ve buradaki yazıların, Türkçe'ye çevrilerek incelendiği belirtilen kararda, yayımlanan belgelerin, yazışmalarda kullanılan belgeler olup olmadığının ve kişilerin, gerçekte bu sözleri söyleyip söylemediğinin belirlenemeyeceği ifade edildi.

Her devletin, gerçekleşen olayların, ülkesinin çıkarına en çok yarayacak şekilde dizayn edilmesi ve sonuçlanması için uğraş verdiği anlatılan kararda, diplomaside, bu tür değerlendirmelerin "dedikodu" bile olsa devletlerin merkezlerine iletilerek bir havuzda toplandığı, elde edilen bilgilerin, ülkelerin siyasetine ve ekonomisine yön verme amacıyla zaman zaman kullanıldığına dikkat çekildi.

Kararda, bu tür faaliyetlerin, diplomasinin genel kuralları açısından Türkiye tarafından da yürütüldüğünün kabul edilmesi gerektiği ifade edildi.

-"Somut delil yok"

Wikileaks'teki belgelerin, ABD Büyükelçiliği yetkililerince, bağlantıda oldukları kişilerden aldıkları duyum ve yorumlara, kendi yorumlarını da katarak, ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderilmek üzere düzenlendiğinin görüldüğü belirtilen kararda, bu belgelerin hiçbirinin ceza hukukunda delil değeri açısından ıslak imzalı belge niteliğinde bulunmadığı kaydedildi.

Emniyet yetkililerinin başka devletlere soruşturma ile ilgili bilgi verdikleri yönünde somut herhangi bir belge yada bilginin bulunamadığı ifade edilen kararda, büyükelçilik önündeki güvenlik kameralarından herhangi bir görüntü elde edilemediği, bütün görüntülerin çok önceki tarihlerde silindiğinin yapılan yazışmalardan anlaşıldığı aktarıldı.

Baykal'ın dokunulmazlığının kaldırılmasının talep edilmesini gerektirecek delil bulunamadığı kaydedilen kararda, emniyet yetkilileri hakkında da söz konusu suçlamalarla ilgili bir delil tespit edilemediği ifade edildi.

Müştekinin, "ABD'ye brifingin sorulması" talebinin mevcut delil durumuna göre, Wikileaks belgelerindeki iddiaların ciddiye alınması sonucunu doğuracağından gerek görülmediği belirtilen kararda, suçlamalarla ilgili somut hiçbir delilin bulunamadığı, bu nedenle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği bildirildi.

-Baykal'ın avukatı itiraz etti

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği takipsizlik kararına, Deniz Baykal'ın avukatı Muzaffer Yılmaz itiraz etti.

Sincan Ağır Ceza Mahkemesi'ne verilen itiraz dilekçesinde, "Baykal hakkındaki rüşvet iddiaları ve suçlamaları yapan ancak yargı merciine bildirmeyen emniyet görevlileri" hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı.

Savcılığın, Wikileaks belgelerinde brifingi verdiği iddia edilen Ufuk Ersoy Yavuz'u dinlemeyerek ve ABD Büyükelçiliği ile yazışma yapmayarak eksik inceleme ve hatalı değerlendirme yaptığı savunulan dilekçede, savcılığın, somut gerçekliği araştırmak yerine "bunların hepsi dedikodu" mantığıyla hareket ettiği iddia edildi.

Dilekçede, savcılığın kararının kaldırılarak, şüpheliler hakkında kamu davası açması istendi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile