Üyesi Doç. Dr. Gülen Hatemi, Behçet hastalığının en sık görüldüğü bölgelerin İpek Yolu üzerinde olduğu için "İpek Yolu" hastalığı olarak da anıldığını belirterek, "Türkiye, hastalığın en sık görüldüğü ülkelerin başında gelir, farklı saha çalışmalarında toplumda sıklığı 100 bin kişide 20 ila 420 hasta olarak bulunmuştur. Hastalık erkek ve kadınları benzer sıklıkta etkiler ancak hastalığın seyri genç erkeklerdebelirgin olarak daha ağırdır" dedi.
Romatoloji Araştırma ve Eğitim Derneği (RAED) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Hamuryudan, Cornella Dıamond Otel`de devam eden ve bugün sona erecek olan Türk Yunan Romatoloji Günleri hakkında bilgiler verdi. Hamuryudan,"2003 yılından beri 2 yılda bir karşılıklı olarak Türkiye veya Yunanistan`da gerçekleşen bu etkinlik şimdiye kadar Marmaris (2003), Girit (2005), Kuşadası (2007), Atina (2009) da gerçekleşti. Bu yılda Antalya`da gerçekleşiyor. Temel amacı iki ülke genç romatologlarının bir araya gelerekfikir paylaşımlarında bulunmaları, ülkelerinde gerçekleştirdikleri projeleri sunmaları ve yeni ortak projeler üretmeleri. Toplantılarda temel araştırmalardan klinik araştırmalara kadar romatolojinin tüm konuları ele alınmakta, konusunda uzman davetli konuşmacılar katılmaktadır" diye konuştu.
Kongreye katılan 80 Türk, 35 Yunanlı kongre açılış konuşmasını yaptığını ifade eden Hamuryudan,"Herkül Millas İnsanlar arasında mı yoksa uluslar arasında mı dostluk? Türk ve Yunan örneği 24 sözlü, 6 poster özgün bilimsel bildiri bilgi güncellendirme konferansları, çok katılımlı olgu tartışmalar yapılıyor" bilgilerini aktardı
RAED Başkanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı, XII. Ulusal Romatoloji Kongresi`nin 16-19 Ekim Cornella Diamond Otel`de yapılacağını söyleyerek, "Kongreye 500 katılımcı var ve bunların 21 tanesi yabancı davetli konuşmacıdır. Yeni romatoid artrit kriterleriyle ilgili münazara ve sempozyumlar yapılacak. Ana tema olarak hastalık tanı kriterleri, hastalık izleme ve hasta değerlendirme yöntemleri, yeni biyolojik ilaçlar, ilaç çalışmalarında yöntem, çocukluk çağının iltihaplı romatizmaları, romatoloji hemşireliğiişlenecek" diye konuştu. "FİZİK TEDAVİ İLE ROMATOLOJİ AYRILMALI" Yazıcı, romatolojik hastalıkların tedavisinde her geçen gün daha fazla kullanılan biyolojik ilaçları etkili ve güvenli kullanabilmek için çok iyi bir iç hastalıklar bilgi ve becerisi olması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:"Bu nedenle ilgili uzmanlık ve yan dal yönetmelikleri hazırlanırken ülke sağlığı için yaşamsal olan bu nokta, halen baskın olan kariyerist etkiler sonucu göz ardı edilmemelidir. Behçet hastalığı ana tema olacak. Bu hastalıkta ilaç tedavileri çok önemli. Oldukça pahalı olan biyolojik ilaçlar var. Yıllık kullanımı kişi başı 35 bin Türk lirası civarında baya pahalı ilaçlar. Bunların yan etkileri de olabiliyor. Dahiliye hastalıklarını iyi bilmemiz gerekir. İç hastalıklara bağlı bir disiplin olması çok gerekli.Ülkemizde halen Avrupa`dan farklı olarak fizik tedavici arkadaşlarda yeni yönetmeliklerle romotalojiye katılıyorlar. Bizim ülkemizde asimetreler var. Ekonomik bakımdan 17. olan ülkenin üniversitesinin 380. olması çok ciddi bir asimetri var. Onun paraleli burada da var. Uygar batıda fizik tedavicilerin romatoloji yapması kalmadı. Çok ciddi bir olay. Çok ciddi iç hastalıklar bilgisi gerekiyor, bizimde artık bilmemiz gerekiyor. İyi fizik tedavici iyi bir romatolog olabilir ama. Eğitimlerinin iyi olmasıgerekir." "20-30 YIL ÖNCEYE GÖRE DAHA İYİYİZ" `Türkiye`de yeterli sayıda ramaotolog var mı?` sorusuna Yazıcı, "Şimdi Türkiye`de sayı 200`e geldi. Yeterli değil ama bundan 20- 30 yıl önceye göre çok daha iyi. Bunun yeterli olmaması bunu fizik tedavici yapar anlamına gelmiyor. Romatologların yardımıyla fizik tedavicilerde yapabilirler. Her ülkede bu var, az çok. Yeni bir branş. O değil biz bunu hep böyle yaparız. Beraber romatologların her üniversitede bölüm var. Orada eğitimleri alsınlar. Çok geride kalıyoruz. Önce yetiştir sonra üniversiteyi aç.Yoksa araştırma çok az çıkıyor" diye cevap verdi
"BU İŞ POLİTİKAYLA OLMAMALIDIR" `Uzmanlıklar politik olarak mı algılanıyor bu politika fizik tedaviciler lehine mi işliyor?` sorusuna ise Yazıcı, "Fizik tedavicilerin sayıları bizden çok daha fazla. Birkaç bin kişi ile birkaç yüz kişinin politik açıdan yapacağı baskı farklı olur. Bu gelenekleri bozmak çok zor. Birkaç bin kişiden oluşan kişilerin tanıdığı milletvekili akrabası ile birkaç yüz kişinin tanıdığı romatologların milletvekili akrabası farklı oluyor. Biz daha yeni birkaç yüz olunca sesimizi duyurmaya başladık. Sadece bilgi,beceri olmalı, bu iş politikayla yapılmamalıdır. Ama bu sorunlar düzgün dile getirilemiyor" yanıtını verdi
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. Gülen Hatemi de aynı soru üzerine, "Yan dal yapmak için talep var. Bugüne kadar açılan hiçbir romatolog kadroları boş kalmadı" dedi
RAED Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sebahattin Yurdakul da, "İç hastalık uzmanı olmayan bir insanın, kalp tahlilleri yapması, tanı koyması, ameliyat yapması bir sanattır. Diğer konudaki bu işleri eğitimi olmayan arkadaşlar yapamaz. Mutlaka iç hastalıklar kn`fdkik hastalık tanı kriterleri, tanı kriterleri, hastalonusunda bilgisi olması gerekir. Yoksa yanlış verilen ilaçlar yanlış sonuçlara yol açabilir" dedi
"AİLE HEKİMİ SADECE REÇETE YAZMAZ" `Aile hekimlerinde romatolog bu uzmanlarının bulunması performans sisteminin katkısı olur mu?` şeklindeki soruyu ise Yazıcı, şöyle yanıtladı: "Dahiliye zor bir iş. Dahiliyecilik sanıldığı gibi her işi yapmaz. Aile hekimliği 2 ya da 6 ayda düzelmez. Dahiliyeciliği aile hekimliğinde kullanmak yanlış. 10 sene 20 sene sonrası için yanlış bir şey. Aile hekimi sadece reçete yazmaz. İcabında doğum yaptırır, gerektiği yerde ameliyatta yaparlar. 2 ay 5 ay kurs ile aile hekimi geldi, olmaz. Çok büyük yanlışlar var. Hekim reçete yazan bir insan değildir. Gerçek aile hekimliği önemlidir. Halka hizmet götürürken çok dürüst hizmet götürmek gerekir.Performansa göre demek ne demek. 10 yıldan beri performansa bağlı sistem konuşuluyor. Bu sistemi geliş tehlikesi de var. Çünkü doktorlar komplike vakalar almamaya başlıyorlar. Başarısız olduğu her hastada çünkü performansı düşecek. Bizimki performans falan değil. Bizim yaptığımız şimdiye kadar ölçmediğimiz kalemleri zaten ölçmüyorduk. Kaç işlem yapıldı, bu bilinmiyordu. Batının terk etmek istediği sistemi oturtmayı `saymayı` oturtmaya çalışıyoruz. Performans deyince sayım yapıyoruz. İngiltere`deki değil.Batıdaki ile performans ile bizdeki tamamen ayrıdır." "PERFORMANS SİSTEMİ DOKTORU ANONİMLEŞTİRİYOR" RAED Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Hamuryudan ise, "Performans sistemi; farklılıkları ortadan kaldıran, doktorları anonimleştiren, gelişmeleri engelleyen bir sistem. Doktor asistanla aynı işi yapıyorum diyor, farklı olmak istemiyor. Tamamen doktoru animeleştiren duraklatan bir sistem" dedi
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. Gülen Hatemi, `Behçet` hastalığı 1937 yılında Hulusi Behçet tarafından tanımlanmış ve nedeni bilinmeyen iltihablı bir hastalık olduğunu hatırlatarak, "Ağız içi ve genital bölgede tekrarlayan ülserler, ciltte kırmızı, ağrılı şişlikler, sivilceler ve gözde kızarıklık ve bulanık görmeye yol açan ataklar hastalığın belirgin özellikleridir. Ancak hastalık diğer organ sistemlerini de tutabilir. Bunlar arasında eklem,toplardamar ve atardamarlar, beyin ve bağırsak tutulumu yer alır" dedi
TEKRARLAYAN AĞIZ YARALARINA DİKKAT Hatemi şöyle devam etti: "Behçet hastalığının sıklığı coğrafi bölgeler arasında farklılık gösterir. Doğu Akdeniz havzası, Orta Doğu, Asya ve Uzak doğu bölgesinde sık, Avrupa ve Amerika kıtasında oldukça seyrektir. En sık görüldüğü bölgeler tarihi İpek Yolu üzerinde olduğu için İpek yolu hastalığı olarak da anılır. Türkiye, hastalığın en sık görüldüğü ülkelerin başında gelir, farklı saha çalışmalarında toplumda sıklığı 100 bin kişide 20 ila 420 hasta olarak bulunmuştur. Hastalık erkek ve kadınları benzer sıklıkta etkiler, ancakhastalığın seyri erkeklerde belirgin olarak daha ağırdır. Genç yaşta, genellikle 20 ila 30 yaşları arasında başlar. Tekrarlayan ağız yaraları en sık başlangıç bulgusudur. Hastalık bulguları yaşlanma ile sönme eğilimindedir." BEHÇET`TE ERKEN TANI VE Tik hastalık tanı kriterleri, EDAVİ ÖNEMLİ Behçet hastalığının genç yaşta başlayan erkeklerde ciddi seyretme potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Hatemi, "Kadınlarda genellikle kalıcı hasar oluşturmayan, tekrarlayıcı deri ve eklem bulguları ile seyrederken genç erkeklerde göz ve damar tutulumu gelişme riski yüksektir. Hastaların yaklaşık yarısında oluşan göz tutulumu en önemli özürlülük nedenidir. Başta erkek hastalar olmak üzere yüzde 25 oranında ciddi görme kaybı ile sonlanır. Yine belirgin olarak erkeklerde gözlenen akciğer damarlarınıntutulumu ve beyin tutulumu nadir, ancak hastalığın en önemli ölümcüllük nedenidir. Erken tanı ve tedavi hastalığın istenmeyen sonuçlarını önlemede çok önemlidir. Hastalığın en erken döneninde oluşuyor. Bunu tedaviyle başarmak mümkün. Günümüzde iyi tedavi edilirse hasta bu hastalıktan kurtulabilir" diye konuştu
"AİLESEL AKDENİZ ATAŞİ AĞRILARI APANDİSİT İLE KARIŞMAMALI" İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. Melike Melikoğlu, `Ailesel Akdeniz Ateşi Apandisit ile karışabilir mi?` konusu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Melikoğlu, "Ailesel Akdeniz ateşi, Türkiye`de, İsrail`de, Ermenistan`da, Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinde sık görülen bir hastalıktır" diyerek, "Hastalık tipik olarak, ani başlangıçlı, karın ağrısı, göğüs ağrısı ve ateş atakları ile seyreder. Bu ataklar genellikle 3 ila 10 gün sürer ve kendiliğindengeçer. Bu ataklar çoğunlukla birkaç ayda bir, bazı hastalarda da ayda birkaç kez ortaya çıkar. Ailesel Akdeniz ateşi tanısı için birinci basamak hekimlerin de çok dikkatli olması gerekir. Tekrarlayan karın ağrısı ve ateş atakları olan çocuklarda, özellikle de ailede başka Ailesel Akdeniz ateşi hastaları varsa tanının Ailesel Akdeniz ateşi olma olasılığı yüksektir. Ailesel Akdeniz ateşi hastaları, karın ağrısı ve ateş atakları ile acile başvurduğunda, ataklar apandisit ile karışabilir. Bu nedenle birçokailesel Akdeniz ateşi hastası çocukluklarında apandisit operasyonu geçirmektedir. Ailesel Akdeniz ateşi tanısından emin olunamayan olgularda da ilaca başlanarak, tedaviye yanıt değerlendirilebilir ve bu yolla tanı konulabilir" ifadelerine yer verdi. "EL EKLEMLERİNDEKİ AĞRI VE ŞİŞLİK HAFİFE ALINMAMALIDIR" İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. Gülen Hatemi, romatizmal hastalıklar içinde en sık görülenlerden biri olan romatoid artrit hakkında da bilgiler aktardı. Kadınlarda erkeklere göre 3 kat daha sık görülen bu durumun genellikle 20 ile 40 yaşları arasında ortaya çıktığını kaydeden Hatemi, "Eklemlerde şişlik, ağrı ve hareket kısıtlılığı ile kendisini gösterir. Genellikle eklemleri simetrik olarak etkiler. En sık etkilenen eklemler elin küçük eklemleri,el bilekleri, ayağın küçük eklemleri, ayak bilekleri, dirsekler, dizler ve omuzlardır. Hastalar eklemlerinde sabahları daha belirgin olan tutukluktan yakınırlar. Ankilozan spondilit tedavisinde olduğu gibi romatoid artrit tedavisinde de son yıllarda önemli ilerlemeler olmuştur. Eski yıllarda tanı konulmuş, veya yeterince tedavi edilmemiş hastalarda görülebilen şekil bozuklukları ve hareket kısıtlılığı, günümüzde tanı konulan ve gerekli tedaviyi alan hastalarda görülmemektedir. Romatoiik hastalık tanıkriterleri, d artrite bağlı kalıcı eklem hasarı ve şekil bozuklukları, en fazla hastalığın ilk yıllarında ortaya çıkar. Bu nedenle romatoid artrit hastalarına erken tanı konulması büyük önem taşır" dedi.
Xıı. Ulusal Romatoloji Kongresi`ne Doğru
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğr.