Vuslateri 'nin değişimi, sadece oyunculuğunda değil. Madalyonun diğer yüzünde kendi hayatı var. Tempo dergisi, ünlü fotoğrafçı Mehmet Turgut ile ayrılığından aşka ve politikaya, onu değişime zorlayanları konuştu.
Bugünkü çekimlerde nasıl bir role girdiniz?
- Kendimi güzel hissettim. Aslında güzellik nedir bilmiyorum. Kendini güzel hissetmek, birine “Seni seviyorum” demeye benziyor. Gonca güzel bir kız mı? Onu da bilmiyorum.
Ergenlik döneminde bunalıma girenlerden misiniz?
- O zamanlar kendimi çok seksi buluyordum. Aynaya bakıyordum ve “Allahım dudaklarım ne kadar güzel, ne kadar seksiyim!” diyordum. 16 yaşında kaşımı alana kadar sürdü bu.
Sizi en çok ne sıkar?
- Zekâsını kullanamayan insan. Dünyada, insan dışında hiçbir canlı varlık gerilemiyor.
Peki kendinizi nasıl buluyorsunuz?
- Ben de buna dâhilim. Bir şey hakkında fikre sahip olmak için oradan geçmem, onu yaşamam gerekir. Yaptım da zaten. Yadırganabilecek her şeyi ya yaşadım ya kenarından geçtim. Alnım ak.
Pişmanlığınız yok mu?
- Oturup “Üzül Gonca!” dediğimde, aklıma ilk getireceğim şey, tuhaf öfkelerim yüzünden kaybettiğim dostlarım. Dikkatli baktığınızda, tüm bunların altında büyük yoksunluklar taşıyan bir portre olduğumu görebilirsiniz. Bunu anlayan tüm arkadaşlarım yanımda.
Yoksunluklarınız neler?
- Özel meseleler. Oğuz Atay 'ın “Tutunamayan”ları gibi.
En son ne zaman ağladınız?
- İki gün önce, sabaha karşı 04:00 'te. İki yıl öncesine ait birkaç fotoğrafıma ihtiyacım vardı. Onları ararken, Genco Erkal 'ın Fazıl Say eşliğinde okuduğu Nazım Hikmet 'in “Yaşamaya Dair” şiirini altı-yedi kez dinledim. Tüm çocukluk, lise, konservatuvar fotoğraflarıma bakıp ağladım.
Şu anda ne hissediyorsunuz?
- Yine büyümek istiyorum.
KONSERVATUVARDAYKEN KİTAP ÇALDIM, ÇILGINLIK!
En başa dönersek, nerede doğdunuz ve büyüdünüz?
- Bursa 'da doğdum. Babam, astsubaydı. Görevi dolayısıyla yaklaşık 13 yıl Adana 'da lojmanda yaşadık. 1994 yılında emekli oldu ve Bursa 'ya taşındık. 1998 'de anne-babam boşandı. Annem ve ablamla birlikte İstanbul 'a teyzemin yanına yerleştik. Liseden sonra konservatuvar sınavlarına girdim. Oyunculuk eğitimime 2003 'te Müjdat Gezen Sanat Merkezi 'nde başladım.
Oyunculuk nasıl başladı?
- Annem oyuncu olmayı çok istemiş. Beni destekledi. Mesela Atike babaannem de öyle. Ailemizde mizahın temsilcisiydi. Aslında tüm yetenek ondan geliyor.
Sizinle gurur duyuyor olmalı.
- İki yıl önce öpücüklerim ve ellerimle uğurladım onu. 96 yaşındaydı. Yaşamının son anlarını onunla geçirmek, öğlen çayında Sakarya Harekâtı ya da bir Atatürk hikâyesi dinlemek çok güzeldi. Ben de onu çok güldürdüm. Bu, bana güzel bir hediyeydi.
Ölüm döşeğinde çok sevdiğiniz birini güldürüyorsunuz. Bu, güçlü olmak mı?
- Böyle güçlü bir insanın ölümünden korkmazsınız. Atatürk 'ün ölümü gibi. Atatürk 'ün ölümünü bekliyor olmak, kimseyi korkutmazdı, sadece üzerdi.
Dirayetli insanların aynı zamanda çok duygusal olduğu söylenir. Doğru mu?
- Evet. Bugün içeri bağıra bağıra ağlayarak da girebilirdim.
Hiç düşünmeden yaptığınız bir eylem var mı?
- Konservatuvarda okurken kitap çaldım. Çılgınlık! Çok özür diliyorum, ama paramın olmadığı bir andı. Çok istediğim bir kitaptı, ne zamandır arıyordum (gülüyor).
BİR AŞK YAŞIYORUM ONUNLA ÇOK MUTLUYUM
Mehmet Turgut ile yaşadığınız aşkı, Twitter 'da ilan ettiniz. Bu da bir özgürlük işareti mi? Bir sonraki ilişkinizde aynı şeffaflıkta davranır mısınız?
- Bunu artık yapamam. O, yaşanmış, bitmiş, anlam veremediğim bir şey olarak kalacak. Sosyal paylaşım alanlarının duruşu çok değişti, bunu politik açıdan söylüyorum. Bir twit 'in bile hayatımızda çok önemli yeri var. Meltem Arıkan gibi mühim insanları takip ediyorum, onlar da beni. Şu anda bir aşk yaşıyorum. Onu, Twitter 'da yazmayacak kadar çok seviyorum. Bu röportajı okuduğunda, aşkı eski ilişkim üzerinden konuştuğumu görmesini istemem.
Aşka, onu anlatarak devam edelim.
- Onunla çok mutluyum. O kadar gerçek ki, başka hiçbir şey söylemek aklıma gelmiyor. Anladım ki aşk, kalbimde uçuşan kaçışan, şikâyet eden, öfkelenen bir titreşim.
Evlenme teklifi etse kabul eder misiniz?
- Belki uykusuz bir günüme denk gelirse. Önce başka planlarım var. Çünkü evlenirsem, hemen beş çocuk yaparım.
ARTIK BU ÜLKEYLE SEVGİLİ OLAMAM
Varsa yoksa oyunculuk mu?
- İnsan sevdiği işi yapmaktan sıkılmaz. Fakat bu aralar “Hayata bir kere geldik” diye sayıklıyorum. “Şarkı söyleyeyim, dans edeyim” diyorum.
Özgür olmak adına ne yaparsınız?
- Bu ülkede bağıran her meselenin seslerinden biri olmaya koştum. Örneğin sosyal paylaşım alanlarında, “Haydi bugün eşcinseller için yürüyoruz” sloganlarının lafta kalmaması, oraya en ön sıradan girip, çığlıklar atmak gerekiyor. Bu, benim özgürlüğüm.
Eşcinsel yürüyüşlerine gittiniz mi?
- Özgürlükle ilgili net bir cevabım olmaz. Fikir üzerine konuşuyorum, eylem üzerine bir şey söyleyemem.
Politik görüşünüz ne?
- Bu konuda konuşmam. Oyuncu evrenseldir, o her şeyi oynar ve temsil eder.
Gonca Vuslateri olarak ne düşünüyorsunuz?
- Bugün içeride olan gazetecileri, hâlâ davası görülmeyen aydınları akşam haberlerinde çocuklara yemek yedirirken izleyip, neyin politik görüşünden söz edebiliriz? O an ne hissedersem o. Politik görüşüm bu.
Böyle düşünmenizin bir sebebi var mı?
- Sert tokat yediğim de oldu. Dolayısıyla 26 yaşında sanat, sosyal yaşam, müzik, festival anlayışı konusunda bu ülkeyle el sıkışıp, “Arkadaş kalalım” dedim. Bundan sonra bu ülkeyle sevgili olmam ama İstanbul, yasak aşkım olmaya devam eder.
HALİL SEZAİ 9 YILLIK DOSTUM
Bir dönem Halil Sezai ile birlikte olduğunuz yazılmıştı. Bu doğru mu?
- Kendisi, 9 yıllık arkadaşım. Bugün herkes, albümlerini dinliyor, taklidini yapıyor ama biz çok önce bunların olabileceğini konuşup, gülerdik. Böyle bir haberin çıkması, arkadaşıma ayıp oldu. Aramızda çözdük, dostluk bakidir.
Yadırganabilecek Her Şeyi Yaptım
“Canım Ailem” ve “Küçük Sırlar” dizilerinde ağır başlı, olgun karakterleri canlandıran Gonca Vuslateri, şu sıra şaşırtıyor. Star TV’nin komedi dizisi “İbret-i Ailem”de uçuk kaçık genç kadın tiplemesiyle deyim yerindeyse döktürüyor.