13 Mayıs 2014 günü Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasının ceza davası 4’üncü duruşmanın 7’nci oturumunda tanık olarak dinlenilen ve faciada ağabeyi Rıdvan Koçhan’ı kaybeden Yusuf Koçhan, olay günü yaşadıklarını anlattı. Eynez Ocağı’nda 2011’den bu yana çalıştığını ifade eden Koçhan, tertip aldıktan sonra 4 arkadaş ocakta taramaya başladıklarını belirterek, "14.20’de taramayı bitiriyorduk. Arkamızda çalışanlar vardı. Bantları indireceklerdi. Top atışı yapılırken bizi geri çektiler. Dinamitler atıldıktan sonra duman geldi. Dinamitten 80 metre uzaktaydık" dedi.
Top atıldıktan sonra ilk gelen dumanın normal bir duman olduğunu ancak hemen arkasında çok yoğun siyah bir dumanın geldiğini ifadesine ekleyen Koçhan, "İnsanlar kaçıyordu. Dumanda bir koku yoktu. Oradakiler dumanla birlikte kendilerini zor attılar. O insanlar kıl payı kurtuldular. Ramazan Bali, 5-10 dakika içinde izlemeyi aradı. İsim olarak bilmiyorum ama o sırada emniyetçiler vardı, kül tuttular" diye konuştu.
İfadelerine "Bazı tedbirler alınsaydı bu kadar insan ölmezdi" diye devam eden Koçhan, "Bizim bulunduğumuz noktadan S panosunun oradaki kapıyı kapatsalardı o kadar insan ölmeyecekti. Kapılar var orada. Önlem alınabilirdi. Ters yönde hava verilseydi belki biz ölürdük ama o kadar insan ölmezdi. Ben o anda kardeşimi düşündüm" dedi.
Dinamit atımının yangını tetiklediği iddiasında bulunan Koçhan, "Kontrolsüz dinamit atışı yangını tetikledi. Sıcaklık zaten normalin üstündeydi. Ocak komple yanıyor. Emniyetçilerin bilmesi gerekiyordu. İsmail Aydın’a da söyledim" dedi.
Sanık avukatları tarafından yoğun dumanın geldiği bölgede söndürme çalışmalarının yapılıp yapılamayacağı sorusu üzerine Koçhan şu cevabı verdi: "Söndürme yapmaya gerek yok. Yapamazsın zaten."
"301 KİŞİNİN ÖLMESİYLE BIÇAK GİBİ KESİLECEK ŞEY DEĞİL"
Faciayla ilgili mahkemece ifadesi alınmak üzere tanık olarak dinlenen ve 2006’dan beri madende patlatıcı olarak görev yapan Sezai Gezgin, olay gününü şöyle anlattı: "14.40’ta vardiya amirimiz Vedat bey ayak içini arayarak bir batarya olduğunu ve onu patlatmamı söyledi.
Patlatma bölgesine gittim. Taban alan kalabalık bir grup vardı. Nöbetçileri bıraktım. Patlatma sırasında her şey normaldi. Patlamanın ardından Erkan ustayı çağırdım. Patlatma yaptığımız bölgedeki bantlarda bir hasar olup olmadığına baktık. Sıkıntı yoktu. Ardından kalan rutin işlerimi devam ettirmek için bölgeden ayrıldım."
Patlatmadan sonra dumanı gördüğünü kaydeden Gezgin, "Elimde patlayıcılar vardı. Hemen yukarı çıktım" dedi.
Mahkeme Başkanı’nın "Her patlamada emniyetçi bulunması gerekmiyor mu?" sorusu üzerine Gezgin, "Her patlatmada emniyetçi bulmak mümkün değil" şeklinde cevap verdi. Madene gelen müfettişlerle ilgili önceden hazırlık yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine Gezgin, "Onlar gelirken, Cumhurbaşkanı ilçeye gelirken ne hazırlık yapılıyorsa öyle hazırlık yapılırdı" dedi.
Olay sırasında acil eylem planının yapılmadığını iddia eden Gezgin, gaz maskelerinin de çalıştığı süre içerisinde kendisinden hiç istenmediğini ileri sürdü. Üretim baskılarıyla ilgili sorulan sorular üzerine Gezgin şu cevabı verdi: "Amirlerin ’hadi, hadi’ sözü 301 kişinin ölmesiyle bıçak gibi kesilecek bir şey değil. Adı değişti, şimdi ’çabuk çabuk’ oldu."
"BU SEFER İNSANLAR ÖLDÜ" TEPKİSİ
İfadesinin devamında ocakta 2007 yılında kor göçmesinden meydana gelen bir yangının çıktığını söyleyen Gezgin, o zamanlar madenin üretim aşamasında olmadığını ve kurulma aşamasında olduğunu, bu yüzden de az kişinin çalıştığını belirtti.
O zaman çıkan yangında sadece farelerin öldüğünü söylemesi üzerine duruşma salonunda bulunan madenci yakınları "Şimdi insanlar öldü" diye tepki gösterdi.
Davanın 4’üncü duruşmasının 7’nci oturumunda son olarak dinlenen tanık Yusuf Arslan ise 2009 yılında başladığı Eynez Ocağı’nda külcü olarak görev yaptığını söyledi.
Olay günü yaşananları mahkeme huzurunda anlatan Arslan, "Olay günü taban işi yapıyorduk. 4. bandın altlarına doğru geçtik. Top atıldı. Top atımı sırasında 4. bandın alt tarafındaki güvenli bölgeye geçtik. Ardından ben tertip vermek için telefona gittim. Kül tesisini aradım. Tertibi verirken telefonun arandığını fark ettim. Kapatıp açtım. Biri bana 4. bandın çalışıp çalışmadığını sordu. Ben de telefona gittiğim sırada 4. bandın çalıştığını görmüştüm. Çalıştığını söyledim. Ardından telefon kapandı. Çok geçmeden tekrar arandı. Başka biri aynı soruyu sordu. Baktığımda 4. bant çalışmıyordu" dedi.
Bandın çalışmadığını fark etmesi üzerine hemen yanında bulunan şaltercilere haber verdiğini söyleyen Arslan, şaltercilerin bantla ilgilendiği esnada önce beyaz bir dumanın ardından siyah bir dumanın geldiğini sözlerine ekledi. Arslan ifadesine şöyle devam etti: "Dumanı görünce geri çekildik. Duman üçgen bir alanda sirkülasyon yapıyordu. Bunu oradakilere söyledim."
Arslan’ın ifadelerinin ardından sanıklar Arslan’a sorularını yöneltti. Sanıkların, iddianamede kendilerine kül atılmasıyla ilgili suçlamaların olduğu ve konunun açıklığa kavuşturulması gerekçesiyle sorularını uzatması üzerine mahkemede bulunan madenci yakınları ve mağdur avukatları tepki gösterdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı sanıklara "Yorum yapma sorunu sor" şeklinde uyardı.
8’i tutuklu 46 sanığın yargılandığı davada, duruşmaya alınan beyanların incelenmesi için bir gün ara verilerek 23 Ekim Cuma gününe ertelenmesine oy birliğiyle karar verildi.
Cuma günü ara karar verilmesi bekleniyor.
Yangını Dinamit Atımı Tetikledi İddiası
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Soma Davası 4’üncü duruşmasının 7’nci oturumunda facianın 3 tanığı daha dinlendi.