Çubuk ilçesindeki seçim çalışmalarına katılan İyimaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul'da tahliye skandalı olarak nitelendirilen olayın, herhangi tarihte veya herhangi bir ülkede bir benzerinin yaşanmadığını söyledi.
İstanbul'da hukukun, tamamen çiğnendiğini ve insanın havsalasını alamayacağı sonuçların meydana geldiğini anlatan İyimaya, bu olaydan Türk hukukçularının ve herkesin ders çıkartmasını istedi.
İyimaya, şöyle devam etti:
"Adaletin temel görevi olayları doğru nitelendirmek, herhangi bir haksızlığa yer vermeksizin lehte olur, aleyhte olur doğru karar vermektir. İstanbul'da gerçekten hukuk tamamen çiğnenmiş ve insanın havsalasını alamayacağı sonuçlar meydana gelmiştir. Ben bundan Türk hukukçularının ve herkesin ders çıkartması gerektiğini düşünüyorum. Her yerde dayanışma olabilir ama yargıda dayanışmalı ve güdümlü bir sürecin yaşaması ve meydana gelmesi sürdürülmesi mümkün değil. Sanıyorum sistem refleksini harekete geçirdi ve hukukun gereği yapıldı. Temennim bundan sonra bir daha bir benzerinin meydana gelmemesidir. Burada bize de siyaset kurumuna da önemli görevler düşmektedir. Bu olaydan hareketle yargı alanında var olan dayanışmacı tutumları, tavırları ve güdümlenmeyi ortadan kaldıracak anayasal reformlarına girmek gerekir. Bu bizim görevimiz."
- "HSYK'da çoğunluğa dayalı seçim yöntemi benimsenecek"
7 Haziran'da milletin anayasayı değiştirme gücünü kendilerine vermesi durumunda anayasanın yürürlükten kaldırılarak yeni bir anayasanın yapılacağını aktaran İyimaya, yeni anayasada yargının tarafsızlık ve bağımsızlık unsurlarının olabildiğince genişleteceğini dile getirdi.
İyimaya, mevcut anayasanın milletin yaptığı bir anayasa olmadığına işaret ederek, şunları ifade etti:
"Şu ana kadarki anayasalar, evet milletin isteklerini kısmen karşılayabilir. Ama milletin yaptığı bir anayasa değildi. Tarihte ilk defa belki, biraz 1921 anayasası olabilir, ama ilk defa Türk Milleti temsilcileri yoluyla bir anayasa yapacak. Orada yöntem önemli. Bir kurucu iktidar yetkisinin elimize geçmesi, büyük milletimizin bu yetkiyi bize tanıması halinde, bir defa müzakereci, uzlaşmacı bir anlayışla toplumsal sözleşmeyi inşa etmeye çalışacağız. Burada yargıda da yargının tarafsızlığını tarafsızlık ve bağımsızlık unsurlarını olabildiğince gerçekleştirecek mekanizmalarla donatacağız. Bilhassa Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu noktasında zannediyorum yasama organının nitelikli, öyle salt çoğunluk değil, nitelikli çoğunluğa dayalı seçim yöntemi benimsenebilir. Burada millet adına yetkisini kullananların demokratik meşrutiyetinin bağını da şöyle veya böyle temelde kazanmış olmaları lazım. Sanıyorum gerçekleşmesi halinde önümüzdeki anayasa, yargıda var olan legalite hukuk meşrutiyeti yanında demokratik meşrutiyeti de tamamlanmış olacak."
- "Oy oranı yüzde 60'ın altına düşmez"
Siyasetin yeni yeni ısınmaya başladığını bildiren İyimaya, milletin kendilerine tanıyacağı destek gücünün yüzde 60'ın altına olamayacağını iddia ederek, "Milletin destek gücü yüzde 60'ın altında olmayacak. Bu da her halükarda 330'un üstünde bir sayıya tekabül eder" dedi.
İyimaya, barış ve kardeşlik içeren çözüm sürecinin emin bir şekilde yürüdüğünü, seçim meydanlarındaki tartışmaların atalet ve durağanlık olarak yorumlanamayacağını vurgulayarak, "Çünkü bu iki gün, üç gün, bir yıl, iki yıl da bitecek süreçler değildir. Şu anda büyük Türk milleti çatışmasızlık sürecinin lezzetini çıkarıyor" ifadesini kullandı.
'Yargıda Güdümü Kaldıracak Reformlar Yapılmalı'
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, "Her yerde dayanışma olabilir. Ama yargıda dayanışmalı ve güdümlü bir sürecin yaşanması ve meydana gelmesi, sürdürülmesi mümkün değildir. Sanıyorum sistem refleksini harekete geçirdi ve hukukun gereği yapıldı" dedi.