Yargısal Süreçlerle İlgili Şikayetler Uygulama Hatalarından Kaynaklanıyor

İzmir'de Hukuk Bilimleri Araştırma Merkezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen ve iki gün süren 2. Ulusal Hukuk Kongresi sona erdi.

Kongrenin sonuç bildirgesinde, özel yetkili mahkeme olarak tanınan CMK 250 hükümleri uyarınca yargılama yapan mahkemelerdeki yargısal süreçlerle ilgili şikayetlerin yasal düzenlemelerden değil, uygulamalardan kaynaklandığı, CMK’nın ilgili hükümlerinin dünyanın tüm gelişmiş ülkelerindeki mevzuattan farklı olmadığı vurgulandı. Bildirgede, "Nihai hukuki koruma sağlayan davalar sonunda verilecek hükümlerin etkili olabilmesi ve adalet duygularını tatmin edebilmesi bakımından, hukuk devleti ilkesi ve hak arama özgürlüğünün hayata geçirilmesi için geçici, hukuki koruma kararları hayati bir önem taşımaktadır." denildi.Kongrenin ikinci gününde, 'Ceza Muhakemesinde Geçici Koruma Terbirleri' konuşulurken ilk oturumun başkanlığını İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Öztürk, yaptı. Oturuma, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nur Centel ile Muğla Barosu üyesi Av. Ergin Cinmen, konuşmacı olarak katıldı.

İkinci oturumun başkanlığını ise Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cumhur Şahin üstlendi. İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Koca, DEÜ Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Veli Özer Özbek, Çocuk Şube Müdürü Aşkın Çoksever ve İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Özkan Yücel de oturuma konuşmacı olarak katıldı.

Kongrenin sonunda sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, özel hukuk yargılamasında, dava sonunda verilecek kararlar kadar önemi olan geçici hukuki koruma kararları konusunda uygulamada yeteri kadar özen gösterilmediğinin altı çizildi. Sonuç bildirgesinde, "İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları mutlaka tarafların menfaat dengesinin gözetildiği, delillerin ve somut vakıaların tartışıldığı gerekçeli kararlar olmak zorundadır. Gerekçesiz geçici hukuki koruma kararları, ekonomik hayatı çok kısa sure içinde olumsuz etkileyebilmekte ve bazı işletmelerin ekonomik yönden mahvına sebep olabilmektedir." ifadesi yer aldı.

"YARGILAMALAR HAKKINDA KAMUOYUNU BİLGİLENDİRMELİ"

Kongrenin sonuç bildirgesinde, son yıllarda gerçekleşen bazı yargılama süreçlerinin kamuoyunda sıkça tarşıtıldığı ve bunların odak noktasında uzun tutukluluk sürelerinin geldiği vurgulandı. Tutuklama tedbirlerinin cezaya dönüştüğü algısı sebebiyle kamuoyunda yargıya olan güvenin sarsılması tehlikesinin baş gösterdiğinin altı çizilerek, “Bu algının somut bazı gerekçeleri bulunsa da hukuksal değerlendirmelerin ya da tartışmaların ideolojik yaklaşımların gölgesinde yapılması da söz konusu algının yaygınlaşmasında etkin olmaktadır. HSYK tarafından, önemli yargısal süreçler hakkında kamuoyunun doğru ve yeterli bilgi edinmesini sağlayacak iletişim çözümleri hayata geçirilmeli ve geliştirilmelidir. Bu hassas yargı hakkında doğru bir kanaat oluşması ve adalete güvenin tesisi bakımından önemlidir.” denildi. Bildirgede, tutukluluk sürelerinin uzamasının temel sebepleri, adli kolluk teşkilatının bulunmaması, hakim ve savcı sayısındaki yetersizlik, yardımcı personel sayısının yetersizliği, delillerin toplanmasının yargılama aşamasına bırakılması ve CMK sisteminin tam olarak uygulamaya yansıtılmaması olarak sıralandı. Özel yetkili mahkeme olarak tanınan CMK 250 hükümleri uyarınca yargılama yapan mahkemelerdeki yargısal süreçlerle ilgili şikayetlerin yasal düzenlemelerden değil, uygulamalardan kaynaklandığı, CMK’nın ilgili hükümlerinin dünyanın tüm gelişmiş ülkelerindeki mevzuattan farklı olmadığı da ifade edildi.Uygulama hatalarının hayati önem taşıdığı ve toplumda yargıya olan güvenin sarsılmasına sebebiyet verdiği, uygulama hatalarının kanun değişiklikleriyle düzeltilmeye çalışılmasının sorunun ötelenmesinden başka bir yarar sağlamayacağı belirtildi. Bu sorunun çözümünün yargının bileşenleri olan hakim, savcı, ve avukatların sorumluluk bilinci düzeylerinin yükseltilmesi ve meslek etiği konusundaki duyarlılıkların geliştirilmesi ile mümkün olacağı vurgulandı. Ayrıca bildirgede, yargı reform stratejisinin hayata geçirilmesi için daha fazla çaba harcanmasının zorunluluk arz ettiği kaydedildi. Yargının niteliksel gelişimi kadar nicelik yönünden de desteklenmesi gerektiğinin vurgulandığı sonuç bildirgesinde, "Hakim ve savcıların meslek içi eğitimi konusunda yaşanan olumlu gelişmelerin artırılarak sürdürülmesine özen gösterilmelidir. Avukatlıkta mesleğe Kabul, staj ve meslek içi eğitim ise yeniden düzenlenmelidir. Nitelikli bir avukatlık korumunun yargının sorunlarının çözümünde doğrudan etkili olacağı tartışmasızdır." görüşleri yer aldı.

"ANLAŞMAZLIKLARIN YARGI YOLU DIŞINDA ÇÖZÜMÜ OLMALI"

Kongrenin kapanış konuşmasını yapan DEÜ Hukuk Fatülkesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Karakoç, İzmir’de iki gündür verimli bir kongre gerçekleştirdiklerini söyledi.

Seneye Uluslararası 2. Hukuk Kongresi’ni yapacaklarının bu kongrenin konuşunun anlaşmazlıkların yargı yolu dışında çözümü olması gerektiğini belirten Karakoç, “Seller gibi dosyası mahkemelere intikal ettirirseniz 20 bin hakimi de görevlendirseniz dosyaların üzerinden gelemezsiniz.” dedi.

Hakim açığının zaman içinde kapatılması gerektiğini ifade eden Karakoç, “Yargıyı tartışıyoruz. Hakimler de avukatlar da aynı fakülteden mezun. Avukatlar, hakim ve savcılardan memnun değil, akademisyenler hiçbirinden memnun değil. Geniş katılımlı veririmli, başarılı bir kongre gerçekleştirdik. Daha güzel ve verimli konuların tartışıldığı kongrelerde buluşmak dileğiyle” diyerek konuşmasını tamamladı. Kongrenin sonunda konuşmacılara Karakoç ve Hukuk Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Avukat Metin Özyurt tarafından plaket verildi .
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile