Yasada Asiya Itiraz Yok

Yasada Asiya Itiraz Yok

Koronavirüs salginina karsi yapilan asilama ile ilgili bilgiler veren Avukat Emir Akpinar, asi olmayan kisilerin belli haklardan mahrum kalabilecegi için asinin zorunlu olmasindan bahsedilebilecegini belirterek, “Çocugun üstün yarari söz konusu oldugunda da asi için anne-babanin rizasi aranmaz” dedi.

Asinin zorunlu hale getirilmesi durumunun beraberinde birçok tartismayi da getirdigini söyleyen Emir Akpinar, "Covid-19 salginina yönelik olarak gelistirilen asilarin son günlerde ülkemizde ve özellikle Avrupa ülkelerinde aktif olarak kullanilmasinin ardindan mecburi bir asi uygulamasinin gündeme gelmesi durumunda bu durumun kisinin temel hak ve özgürlüklerine bilhassa kisinin dokunulmazligi, maddi ve manevi varligi hakkina bir aykirilik teskil edip etmeyecegi hususu bir tartisma olusturmaktadir. Zorunlu bir asilama politikasinin gelecekte mevcut olmasi durumunda bu hususu hukuki açidan irdelemek gerekir. Anayasa’nin Ikinci Bölümü’nde Kisinin Haklari ve Ödevleri basligi altinda Kisinin Dokunulmazligi, Maddi ve Manevi varligi düzenlenmektedir. Anayasanin lafzindan anlasilana göre tibbi zorunluluklar ve kanunda yazili haller disinda kisinin vücut bütünlügüne dokunulamayacak, kisi riza göstermedikçe bilimsel ve tibbi deneylere tabi tutulamayacaktir. Covid-19’un tüm dünyayi sarsan ve bir yildan fazladir etkisini gösteren bir salgin hastalik oldugu nazara alindiginda bu hastalik için gelistirilen asinin kuskusuz bir tibbi zorunluluk olabilecegi söylenebilirse de bu durumun kanunda sayilan hallerden olup olmadigi hususu degerlendirmeye muhtaç görünmektedir. Her ne kadar asilama için 1593 sayili 1930 tarihli Umumi Hifzissihha Kanunu dayanak olarak gösterilebilirse de Anayasanin temel hak ve özgürlüklerin sinirlandirilmasi için aradigi kistaslara göz atilmasi halinde temel hak ve özgürlüklerin kisitlanmasinin ölçülülük ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun düsmesi gerekmektedir. Hal böyle iken günümüzden yaklasik 90 yil önce olusturulmus bir kanun olan Umumi Hifzissihha Kanunu’nun bu anlayisa uygun düsmeyebileceginden bahsedilebilir. Hakeza zaruri bir asilama politikasinin kamu sagligi için manidar oldugu açik bir sekilde söylenilebilirse de bu durumun kanuni bir çerçeveye oturtulmasi gerekmektedir” dedi.

Akpinar, asi olmayan kisilerin bazi haklardan mahrum kalacagi için asinin zorunlu bir asi olarak nitelendirebilecegini söyleyerek, sözlerine su sekilde devam etti:

“Asi yaptirmaktan imtina eden kimselerin belli bazi ortamlara alinmamasi yahut bu kisilerin maske kullanmadan belirli bazi yerlere girememesi durumunda söz edilen asinin zorunlu bir asi ilkesiyle uygulandigindan bahsedilebilecektir. Zira temel hak ve hürriyetlerin kisitlanmasi hususu Anayasa’nin ruhuna da uygun olmalidir. Asi olmamis kisilerin belli bazi haklari kullanmaktan yoksun birakilmasi Anayasanin özüne uygun düsmeyeceginden söz konusu asinin zorunlu bir asi olarak nitelendirilmesine sebep olabilecektir. Söz edilenlerin yaninda zorunlu bir asilama prensibiyle hareket edilmesinin AIHM, AYM ve Yargitay ekseninde degerlendirilmesi durumunda ise her ne kadar açik bir içtihada rastlamak mümkün degil ise de mezkur yüksek mahkemelerin önceki kararlarindan yola çikarak bir fikir edinmek mümkün olabilecektir. Yargitay ilgili Ceza Dairesinin ’Ana ve babanin asi uygulamasina riza göstermemeleri halinde, çocugun üstün yararina açikça aykiri olan bu durumda ana-babanin rizasi aranmaz’ seklinde yerlesik bir içtihadinin mevcut oldugu bilinmektedir. Bu anlayistan yola çikarak adli yargi temyiz merciinin zorunlu asi politikasinin mevcut olmasi durumunda da bu hale kararlariyla örtülü bir onay verebileceginden bahsedilebilir. Anayasa Mahkemesi her ne kadar önceki bir kararinda anne ve babaya sorulmadan çocuga asi yapilmasinin hak ihlali oldugu yönünde bir karar vermis ise de zorunlu asi yapilabilmesi yönünde bir kanun hazirlanmasi halinde bu durumun Anayasa için bir aykirilik olusturmayacagindan bahsedilebilir. Sonuç olarak; her ne kadar su an için zorunlu bir asilama politikasi mevcut olmasa da gelecekte böyle bir durumun varligi halinde yeni bir kanun düzenlemesinin gerektigi söylenebilir. Mezkur salgin için asilama tibbi bir zorunluluk olustursa da Anayasa’nin 17.maddesi tibbi zorunlulugun yaninda kanunda sayilan halleri de aradigindan Umumi Hifzissihha Kanunu’ndan hariç olarak bu hususta yeni bir kanuna ihtiyaç duyulacagindan aksi halde bu islemin idari karar noktasinda kalacagindan ötürü hukuka aykirilik teskil edebileceginden bahsedilebilir.”
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile