Yasadışı balıkçılığın, arz-talep dengesiyle çok yakın ilişki içinde olduğu saptanırken, kimi yasadışı sualtı avcılarının resmi kurumlarca düzenlenen sualtı balık avı yarışmalarına katılarak ve madalya ile ödüllendirildiği belirtildi.
KORUMADA ANA FAKTÖR DENİZ DENETİMİ DEĞİL
Proje ekibinin alanda gerçekleştirdiği bilgi toplama çalışmaları, balıkçılar, yerel halk ve özellikle restoran işleten esnafa yönelik olarak yürütülüyor. Görüşmelerden elde edilen veriler denizde denetimin, sanıldığının aksine denizlerin korunmasında ana faktör olamayacağına işaret ediyor. Denizde denetimin zorluğuna dikkat çekilirken, karada denetimin önemi öne çıkıyor.
RESTORANLAR VE TALEP EDEN TÜKETİCİLER
Yapılan alışmalarda, yasadışı balıkçılığa ilişkin sorumluluğun büyük oranda balığı alan restoranlar ve talep eden tüketicilerde olduğu ortaya çıkıyor. Yasadışı balıkçılık yüzünden kıyı balıkçılarının varlıklarını korumakta zorlandığı ifade edilirken, talep olduğu sürece yasadışı balıkçıların hem denizde, hem karada adeta şebeke gibi çalıştıkları da belirtiliyor. SAD yasadışı balık ticaretini engellemede artık “sorumlu restoranlar” ile “sorumlu tüketicilerin” başrolde olmaları gerektiğini ve Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün, belediye zabıta ekipleri ve muhtarlıkların denetimlerini karada restoranlar ve balık pazarlarına yöneltmeleri gerektiğini savunuyor.
YAPTIRIMLAR ZAYIF, ÖDÜL BİLE VERİLİYOR
Mevzuatta yer alan yetersiz yaptırımlar nedeniyle yasadışı balıkçılar, bir gecelik dalış maliyetlerine denk gelen düşük maddi cezaları ödeyip avlanmaya devam ediyorlar. Ayrıca, sosyal paylaşım ağlarında yakaladıkları balıkları “gururla” sergileyen kimi yasadışı balıkçıların, resmî kurumlarca düzenlenen sualtı balık avı yarışmalarına katılıyor ve madalya ile ödüllendiriliyor olmaları da koruma çalışmaları adına oldukça talihsiz bir durum olarak öne çıkıyor.
Türkiye’de zıpkınla balık avcılığı yarışlarını düzenleyen Türkiye Sualtı ve Su Sporları Federasyonu’nun Türkiye’nin de tarafı olduğu Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından tehlike altında tür olarak kabul edilen orfozların yarışmalarda avlanmasına olanak tanımaması gerektiğini savunan SAD bu konuda önemli aşamalar kaydetmiş Fransa ve İspanya’nın örnek alınabileceğini ifade ediyor.
Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün bu konuda ilgili Su Ürünleri Avcılığı Tebliğinde orfoz ve sinarit gibi IUCN tarafından bilimsel araştırmalar sonucunda tehlike altında olan balık türlerinin zıpkınla balık avı yarışmaları ve antrenmanlarında kesin kapsam dışı tutulmasını temin etmeleri gerektiği düşünülüyor.
Yasadışı Avcılığıa Ödül
Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD), tarafından yürütülen ve GEF Küçük Destek Programı (SGP)-COMDEKS destekleriyle “Sorumlu Balıkçılık Uygulamalarına Geçiş Projesi” kapsamında devam eden çalışmalarda, ortaya çarpıcı sonuçların çıktığı açıklandı.