Yaşamaz dedikleri çocuğunu hayata döndürdü

Yaşamaz dedikleri çocuğunu hayata döndürdü

Ekranların sevilen Haber Spikeri Özge Uzun'un örnek savaşı. Yaşamaz dedikleri çocuğunu hayata döndüren Uzun, oğlu Dağhan'ın hastalığını anlattı.

Kanal D ekranlarında yayınlanan Doktorum programına bugün oğlu Dağhan ile birlikte konuk olan Haber Spikeri Özge Uzun oğlunu nasıl hayata döndürdüğünü anlattı.

"Web sayfamıza hiç çekinmeden, utanmadan, birileri beni eleştirilir diye de düşünmeden her şeyi yazıyorum" diyen Uzun, "Bir dönem çok eleştirildim, niye anlatıyorum diye.  biraz bizim toplumumuzda var galiba kol kırılır yen içinde kalır durumu. Ama ben inatla bunu yapıyorum çünkü ben Dağhan'ı anlatırken durumu acıte etmiyorum, durumu duygusallaştırmıyorum ya da dramatize etmiyorum. Yaptığım şey sadece örnek olabilmek" dedi.

Gebelikte Dağhan'ın durumunun farkedilmediğini belirten Uzun, "Bir sürpriz yumurta durumu Dağhan'da. Tabi o doğduğunda annem, eşim, hastanede olanlar biz bunu Özge'ye nasıl söyleyeceğiz diye düşünmüşler. Çünkü çok uzun süre bebek sahibi olmayı bekledim. Bir uzman psikolog eşliğinde doktorumuz söyledi durumu" diye konuştu.

3,5 YAŞINDAKİ OĞLUMA HALA TEŞHİS KOYULAMADI

Başta kendisine sadece kalça çıkıklığını söylediklerini ifade eden Uzun, "Sonra parmak yapışıklılığını söylediler, sonra kas güçsüzlüğünü söylediler. Sonra kalp sorunu çıktı. Ama bunların hepsi doğduktan hemen sonra değil mesela iki günde bir kontrole gidiyoruz her gittiğimizde birşey çıkıyor. İlk bir ay kabus gibiydi" dedi.

Oğluna hala bir teşhis koyulamadığını söyleyen Uzun, "En son Nöroloğumuz biz buna Dağhan sendromu diyelim başka birşey diyemeyeceğiz çünkü dedi" diye konuştu.

DAĞHAN'IN ALGISI OLDUKÇA İYİ

3,5 yaşındaki Dağhan'ın zeka gelişimini anlatan doktoru Çocuk Gelişimi Uzmanı Nilgün Pekçağlıyan, "Dağhan tabi bize ilk geldiğinde pek çok şeyi başaramıyor olarak gözüküyordu. Boynunu tutmak, oturmak bir şeye uzanmak, tutmak, bir nesneyi elinden eline geçirmek gibi pek çok şeyi yapamıyor gibiydi. Ama sonrasında pek çok şey için çaba gösterdi, çalıştık ve yaptı. Algısı son derece iyi Dağhan'ın ve pek çok şeyi daha iyi yapabilir durumda. Nesneleri tutabiliyor bir yerden bir yere aktarabiliyor artık tutmazken" ifadelerini kullandı.
 
Şu anda Dağhan'ın yaklaşık 20'ye yakın söcüğü olduğunu belirten Pekçağlıyan, "Anne, anneanne, bitti, gitti, dede sözcüklerini tekrar edebiliyor. Daire şeklini tanıyabiliyor, uygun yere yerleştirebiliyor.  Kalemi eline alıp çizgiler çizebiliyor ve pek çok şeyin resimini yapabiliyor. Ve bilgisayarlarla daha çok ilgileniyor. en meraklı olduğu şey bir oyuncağın nereden açılıp kapandığı ile ilgili. Bir oyuncağı aldığında hemen onu keşfetmek ister. Algısı oldukça iyi. Yürüme ve konuşma ile ilgili şeyler tamamladıktan sonra epeyce bir yol katetmiş olacak Dağhan" şeklinde konuştu.

UZUN'UN EN ZOR DÖNEMLERİ

"Bana Dağhan'ın yürüymeyeceklerini söylediklerinde sütümün kesilmesine neden oldu o an" diyen Uzun şöyle devam etti:

"Dağhan yaklaşık 1 ay önce en son bir operasyon geçirdi.  Ankara'da oldu. Bende çalıştığım için 10 gün oradan yayın yaptım. Dağhan hep orada kaldı. Sonra bende İstanbul'dan her hafta sonu yanına gidip gelebildim. Yaklaşık 1,5 yıl böyle yaşadım.

Her anne sağlıklı bir çocuk doğrumak istiyor. 9 ay boyunca onun hayalini kuruyorsunuz Çocuğuma şunu giydireceğim, bunu yedireceğim diye. Bir anda bütün bu hayalleriniz suya düşüyor. Bizim için en zor dönem alçılı dönemdi. Kalça çıkıklığından kaynaklı olarak iki operasyon geçirdi. Ve ondan dolayıda yakşalık 4,5 - 5 ay alçıda kaldı ve alçılı bir bebeğe bakmak çok zor. Neredeyse göğsünden parmak ucuna kadar alçıdaydı. Yeni yeni yöntemler geliştiriyorduk daha steril ve sağlıklı olabilmesi için. Biz dışarı çıkarttık gezdirdik ne kadar garip bakışlara maruz kalsakta, bunu yaptık. Ama çok ağırdı tabi arabada gezdirmek mümkün değil sığmıyor arabaya, bir şey giydiremiyorsunuz o en zoruydu."

Uzun, "Ben neyi yanlış yaptım, ben ne naptım da böyle oldu dediğiniz oldu mu hiç" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Tabi o ister istemez oluşuyor. İlaç mı kullandım, birşey mi yaptım, bilmeden bir kimyasala mı maruz kaldım diye. Çünkü bana söylenen ne olduysa Dağhan'a 6'ncı ile 8'inci haftada olmuş ve kalple beraber başlayan bir problem. Yani kalp sorunu oluşmuş ve ondan sonra kas ve diğer iskelet sistemi ona göre şekillenmiş. İlk oradan başlamış ve o yüzden de düşünüyorum acaba ne yaptım, ne ettim diye. Ama bir yerden sonra bu haksızlığı kendinize yapmaktan vazgeçiyorsunuz. Çünkü bazen diyorlar ki nasıl bu kadar mutlu olabiliyosun ya da nasıl bu kadar rahat anlatabiliyorsun? Çünkü uçaklarda da vardır ya önce kendi maskenizi takın sonra çocuğunuzun maskesini takın derler. Bende önce kendi maskemi takıp oksijenimi alıyorum ki, çocuğuma rahat verebileyim diye."

AMACIMIZ ANNELERE YARDIMCI OLMAK

Uzun amacının, özellike 0-3 yaş arasındaki bebeklere ve onların annelerine hitap etmek olduğuna işaret ederek, "Çünkü ben kendi yaşadığım için, biraz özel bir çocuğu doğurduktan sonra annenin yaşadığı psikolojiyi anlayabiliyorum. Ondan dolayıda isetediğim şey eğer bir tane bile ufakta olsa bir sorunu varsa bir annenin, bebeğinin maalesef anne ilk dönemde onu reddetme psikolojisine girebiliyor. Bunu yaşamadan örnekleri inceleyerek bakarak ve uzmanlardan yardım alarak bu dönemi çok daha kolay atlatması ve çocuğuna yardımcı olabilmesi" diye konuştu.

"Benim oğlum şu an bu aşamaya geldiyse, ben bu dönemi çok rahat atlattığım için bu aşamada" diyen Uzun şunları söyledi:

"Evet dile kolay ancak yaşayan bilir bunu. Bir annenin yüreğinde yarattığı sızıyıda yaşayan bilir. Çünkü bazen gidersiniz bir parka çocuklar koşturur, salıncağa biner ama siz aynı hissiyatı kendi çocuğunuzda yaşayamazsınız ya da çocuğunuzla aynı yaştaki bir grubun olduğu doğum günü partisine gidersiniz, çocuklar kendi kendine oynarlar bir odada ama sizin çocuğunuz onlara eşlik edemez. Ve bundan dolayıda içiniz acır. Ama sadece göz yaşlarınız 10 dakika akar. 10 dakika sonra silkinip kendinize gelip, bu böyle ama biz bunu başaracağız demeniz gerekir. İşte bizim amacımızda bu annelere yardımcı olmak."

BEYAZ GAZETE

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile