-YAZARLAR TOPLANTIYI DEĞERLENDİRDİ
İSTANBUL ( A . A ) - 17 . 04 . 2010 - Şair Hilmi Yavuz , Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldikleri toplantıya ilişkin olarak , ' Aslında bu toplantı bir başka açılım anlamına geliyor . O da zihinsel açılım . Gerçekten bu toplantı hepimiz için zihin açıcı oldu ' dedi .
Dolmabahçe ' deki Başbakanlık Çalışma Ofisinde ' demokratik açılım ' çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen , yaklaşık 6 saat süren toplantının ardından çıkışta gazetecilere açıklama yapan Yavuz , Başbakan Erdoğan ' ın açılımlar konusunda ' zihinleri açacak biçimde ' kendilerini bilgilendirdiğini söyledi .
Bilmediği , öğrenmekte ihmal ettiği bazı şeyleri Başbakan Erdoğan ' ın toplantıda yaptığı açıklamalardan öğrendiğini kaydeden Yavuz , anlaşıldığı kadarıyla açılımların devam edeceğini , Başbakan Erdoğan ' ın bu konuda son derece kararlı ve azimli göründüğünü belirtti . Yavuz , toplantıda bir talebini dile getirdiğini ifade ederek , şunları söyledi :
' Toplantıda , ' Bu açılımların hepsinin uzun vadeli olarak düşünülmesi gerekir . Bunun hayata geçirilmesi sadece yasalarla ya da siyasal birtakım kararlarla değil , özellikle demokratik eğitimin gelecek kuşaklara aktarılması açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum . Yasalar olabilir elbette , ama bu açılımın getirdiği bilincin ve duyarlılığın gelecek kuşaklara ancak bir hümanist eğitimle , özellikle lise eğitimine ağırlık verilerek sağlanması gerekir ' dedim . '
Yazar İskender Pala da toplantının çok yararlı olduğunu , açılımın her şeyiyle , her kademesinin konuşulduğunu söyledi .
Başbakan Erdoğan ' ın toplantıya katılan herkesin sorularını tek tek yanıtlayarak , insani öğelere vurgu yaptığını anlatan Pala , yazarlar olarak kendilerinin de açılım sürecinde üzerlerine düşeni yapacaklarını söyledi .
Yazar Altan Tan ise toplantıda isteyen herkesin söz alarak , söylemek istediğini ifade ettiğini belirtti . Tan , toplantıya katılan herkesin Türkiye ' deki demokratik açılımın devam etmesini istediklerini , hükümetin bu konuda duraksamamasını , işi savsaklamamasını ifade ettiklerini anlattı .
Yazar Bejan Matur da toplantıda Güneydoğudaki çocukların üniversite sınavına girecekleri yerlerin değiştirilmesi konusunun gündeme geldiğini , o konuda Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ' nun bir açıklama yaptığını belirtti .
Toplantıda , Türkiye kamuoyunda görüldüğü gibi bir ayrışma ve bir kutuplaşma olduğunu savunan Matur , şöyle devam etti :
' Bazı yazarlar son derece ırkçı , üstten , yukarıdan bir dille açılım sürecine itiraz ettiklerini belirttiler . Ben , Vivet Kanetti , Etyen Mahçupyan , Leyla İpekçi buna karşı çıktık . Bir arada yaşamanın kimlikleri kapatarak değil , var olduğunu görerek mümkün olduğunu ifade ettik . Bu toplumun entelektüellerinin de aslında duygusal anlamda sokaktaki insandan çok farklı düşünmediğini gördük . En sert tepkiyi Alev Alatlı gösterdi . Kimliklere indirgenmesinin , kimliklerin bu kadar ortaya dökülmesinin bu kadar anlamlı olmadığını söyledi . Alatlı , ' Bir halk jürisinden ise Cumhuriyetin yargıcı tarafından yargılanmayı tercih ederim ' dedi . Biz de ona karşı olarak , tesadüfen seçilmiş 12 kişiden oluşan bir halk jürisi tarafından yargılanmanın her zaman çok daha önemli olduğunu ifade ettik .
Buna karşılık ben Başbakana şu öneriyi yaptım : Çok naif ve romantik bir öneri . Bugüne kadar yok saydığımız kimliklere şimdi ' Evet , varsınız ' diyorsak , buna karşı oluşabilecek ayrımcılıkla baş edecek yeni mekanizmalar üretmemiz lazım . Belki bir ayrımcılığa karşı bakanlık ya da bir eşitsizlikle mücadele eden bakanlık , bir eşitlik bakanlığı kurmamız gerekiyor . Belki bir barış bakanlığı kurmamız gerekiyor . '
Yazar Alev Alatlı da gazetecilerin , ' Toplantıda açılımın kimlikler üzerinden yürütülmesine karşı çıktınız mı? ' sorusunu , ' Kimlikler üzerinden yürütülen açılımların Alev Alatlı olarak bana bir şey ifade etmediğini söyledim , doğru ' diye yanıtladı .
Kendisi için kimliklerin bir insanın tarifinde , tanımında sonda kaldığını vurgulayan Alatlı , ' Ben birine bakarken Kürt müdür , Türk müdür , Ermeni midir , Türk ise Sünni midir , vesaire midir diye düşünmem . ' Acaba kodlarımız birbirini tutar mı? ' diye düşünürüm . Aynı dili konuşuyor olmak , illa Türkçe demiyorum , ' aynı kavramlarla mı konuşuyoruz ' diye düşünürüm ' şeklinde konuştu .
Alatlı , Türkiye gibi belli eğitim süreçlerini tamamlamış toplumlarda bu kodların çok değişik olduğunu ve genelde insanların birbiriyle konuşamadıklarını söyledi .
Gazetecilerin , ' Toplantıda ' halk jürisi veya Cumhuriyet yargıcı tarafından yargılanmak ' konusuna nasıl gelindi? ' sorusuna da Alatlı , şu yanıtı verdi :
' Ülkedeki kavram dağınıklığını anlatabilmek için bir şey söyledim . Bakın , hanginiz tamamen tesadüfi yöntemle seçilmiş 12 jüri üyesi önünde mahkeme edilmek istersiniz , hanginiz Cumhuriyet yargısına koşarsınız . Bence bunun cevabı , ' demokrasiye inanıyorum ' diyen insanlar için turnusol kağıdıdır . Ben 12 kişilik halk jürisinden korktuğumu ifade ederim . Çünkü bu halk jürisi içinde ırkçısından lümpenine kadar hepsinin olabileceği bir jüri karşınıza gelebilir .
Buna işaret etmemin sebebi , ülkenin eğitim sisteminin daha bir fırın ekmek yemek zorunda olduğudur . Jüri sisteminin zorluğunu anlatarak , kullandığınız dil ve baktığınız yerin ne kadar farklı olduğunu anlatmaya çalıştım . '
Alatlı , demokratik açılım süreci konusunda Başbakan Erdoğan ' ın kendilerinden daha ileride olduğunu , toplantıda çoğu zaman ' Bunu da unuttunuz ' dediğini belirtti .
Yazar Ayşe Kulin de Kürt açılımının üzerine yoğunlaşıldığı toplantıda dostluk ve kardeşlik mesajı verildiğini ifade ederek , toplantıyı çok olumlu bulduğunu söyledi .
17 . 04 . 2010 20 : 03 : 24