Harara, Türk Vakfı tarafından bu yıl ''Yeni Bir Dünya Kurmak-Building A New World'' ana temasıyla düzenlenen ''2. İstanbul World Political Forum IWPF'' kapsamında gerçekleştirilen ''Arap Baharı Gençleriyle Sohbet'' başlıklı oturumda yaptığı konuşmada, devrim öncesinde, demokrasi varmış gibi davranıldığını söyledi.
Bunun olmadığını ve halkın hiçbir etkinliğe katılmadığını dile getiren Harara, şöyle devam etti:
''Devrimden sonra yüksek ve özgür bir sese sahibiz. İnsanlar artık seslerini duyurabilecekleri düşüncesine kapılmış durumda. Artık etkin anlamda katılım söz konusu. Halk bunun bilincine de vardı. Devrim sonrası demokraside aslında büyük bir değişim söz konusu. Hükümet üzerine düşeni yapmaya çalışıyor ama çok ağır hareket etmekte. Şu aşamada adalet ile ilgili konularda birtakım zorlukları aşmaktayız. Yapılması gereken reformların bir an önce yerine getirilmesi gerekiyor. Halk, şu aşmada haklarının yerine geleceği ve daha iyi bir ülkede yaşayacağı konusunda bir inanca sahiptir. Gerçeklerin ortaya konması, belgelenmesi açısından sivil alanda hareketlenmeler söz konusu şu anda. Dayanışma anlamında çok büyük çabalar söz konusu. Gerçek anlamda bir katılımcılık aşamasına gelmiş bulunmaktayız. Hükümete destek anlamında halkın bir gözetim görevi de vardır aslında. Davranış bakımından yüksek derecede şeffaflık oluşmuş durumda.''
-''Gençlerin hareketi, bütün dünyayı harekete geçirdi''-
Tunuslu ''Arap Baharı'' aktivisti Walid Ayadi, Tunus devrimine gençliğin öncülük ettiğini söyledi.
Tunus'un nüfusunun büyük bir bölümünün gençlerden oluştuğunu ifade eden Ayadi, şöyle devam etti:
''Devrimden önceki yıllarda büyük bir çelişki vardı. Gençler, dünyaya açılım, bilgi birikimi, modern teknolojiyi kullanma ve modern değerlere sahip olmalarıyla, mevcut rejim arasında kendilerini çelişkili bir pozisyonda görmekteydiler. Bu çelişki ve gençlerin bunun farkına varmaları, halkın ve gençlerin harekete geçmelerine sebep olmuştur. Bu bağlamda, yeni ilkeler üzerine kurulu haklarının verildiği bir sistemi arzuladılar. Tunus'taki devrim, tamamen spontane gelişmiş bir devrimdir. Herhangi bir planlama yoktur. Gençlerin yapmış olduğu bu hareket, bütün dünyayı da harekete geçiren bir süreç olmuştur. Her şey çok kısa bir zaman içerisinde, beklenmedik bir şekilde gerçekleşmiştir. Arap dünyasında, özellikle gençlerine, halkına önem vermeyen ve gençlerdeki bu enerjinin fakında olmayan devletler bunun fakına varmaya başlamışlardır.''
-''Devrim aslında 15 Şubat'tan önce başladı''-
Libyalı ''Arap Baharı'' aktivisti Muhammed M. Alshebani de Libya'da uzun yıllar ''demir yumruk''la devleti yöneten bir rejim olduğunu belirterek, devrimden sonra herkesin özgürlüğüne kavuştuğunu, ancak kalkınma ve gelişim anlamında gençlerin çaba harcamaya devam ettiğini ifade etti.
Devrimin geçen yılın 15 Şubat'ından önceki yıllarda başladığını, ancak bu girişimlerin Kaddafi tarafından bastırıldığını savunan Alshebani, ''Bizler adaletin ve eşitliğin egemen olduğu bir devlet içinde yaşamayı arzu etmekteyiz. Bizler Libya'da bir vatana aidiyet duygusu yaşamayan insanlardık. Yani vatan sadece Kaddafi'nin bir malıdır ve istediğini yapar gibi görmekteydik. Ancak şu an vatanın bize ait olduğunu, yani bir aidiyet duygusunu hissetmeye başladık'' diye konuştu .
''Yeni Bir Dünya Kurmak-Building A New World''
''Arap Baharı''nın mimarlarından Mısırlı aktivist Ahmet Harara, ''Devrimden sonra yüksek ve özgür bir sese sahibiz. İnsanlar artık seslerini duyurabilecekleri düşüncesine kapılmış durumda'' dedi.