Milli Eğitim Bakanı Avcı, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları cevapladı. Konuşmasına terörle mücadelede hayatını kaybeden bütün güvenlik güçlerine, askerlere, polislere, koruculara, emniyet mensuplarına, jandarmalara ve sivil vatandaşlara Allah’tan rahmet dileyerek başlayan Bakan Avcı, “Şimdi aslında bunların böyle bu kadar senkronize olması tabi sebepsiz değil. Yani bu seçimin bir kader seçimi olduğu, Türkiye’nin bu seçimden istikrarlı bir hükümetle çıkmasının ne kadar önemli olduğunu artık herkes biliyor. Dolayısıyla terör olaylarının bu kadar tırmandırılmak istenmesinin arkasında bunun da etkisinin olabileceğini herkes söylüyor zaten. Ama Türkiye bu badireyi inşallah atlatacak. Zaten şu anda özellikle bölücü terör örgütüne yönelik sürdürülen mücadele, son 30 yıllık mücadele tarihinin belki de en kapsamlı ve doğrusu bütün ilgili devlet birimlerinin en uyumlu eşgüdüm içerisinde çalıştıkları bir mücadele. Dolayısıyla ben bu defa buradan çok kesin sonuçlar alınacağını ve Türkiye’nin bu belayı da inşallah def edeceğini ve ülkemizin tekrar birlik içinde, beraberlik içinde yeni bir döneme gireceğini ümit ediyorum” diye konuştu.
Terörle mücadelede bir hususu vurgulayan Avcı, “Bu mücadele sırasında her bilginin zamanlı-zamansız her yerde ulu orta paylaşılmasını beklemek doğru bir yaklaşım değil. Terörle mücadelenin bir istihbarat boyutu var ve istihbarat adı üzerinde örtülü yürümesi gereken faaliyetler. Dolayısıyla, istihbarat birimlerimizin nerede ne zaman neye ulaştığı, neye ulaşmadığı, ne tür çalışmalar yaptığı, bütün bunların günü gününe kamuoyuyla paylaşılmasını beklemek yanlış olur. Hele hele bunların paylaşılmamasını, terörle mücadelenin ayrılmaz bir parçası olan bu çalışmaların ayrıntılarının kamuoyuyla ulu orta paylaşılmamasını bir siyasi polemik konusu yapmak da doğru yakışıksız bir davranış. Ama kamuoyu bütün bunları, yani Hükümetin ve ilgili birimlerin bu konuda yaptığı çalışmalarla bilgi paylaşımı konusunda sürdürdüğü politikayı ben genel kamuoyunun en azından sağduyuyla değerlendiğinden eminim. Dolayısıyla mücadeleye darbe vuracak, mücadeleyi zaafa uğratacak bu tür şeylerden herkesin kaçınması gerekir, özellikle siyasetçilerin bu konuda daha duyarlı olması gerekir” ifadelerini kullandı.
“26 BİN ÖĞRETMENİN TAMAMI GÖREVLERİNİN BAŞINDA”
“Biz son atamalarımızda 37 bin yeni öğretmenimizin yüzde 70’ini, 26 binini bu bölgedeki 29 ilimizde görevlendirdik ve 26 bin öğretmenimizin tamamı görevlerinin başındalar” diyen Avcı, şunları kaydetti:
“Tamamı derken, 40 öğretmenimiz meşru mazeretleri sebebiyle. İzmir’e gönderdiğimiz öğretmenlerin içinde de buna benzer göreve başlamayanlar olabiliyor. Bunlar genellikle erkek öğretmen adaylarımız için askerlik sorunu vesaire olabiliyor. Kadın öğretmen adaylarımızın bazılarının işte bakmakla yükümlü oldukları aile yakınları olabiliyor veya herhangi bir sağlık nedeniyle. Meşru bir mazeret sebebiyle başlamayanlar dışında 26 binin tamamı bölgede görevlerinin başındalar.”
“ŞUBAT AYINDA 30 BİN CİVARINDA ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILACAK”
Şubat ayında atama yapılacağına değinen Avcı, “Şimdi ben bu yapılan düzenlemeleri anlattıkça zaman zaman belli bir medya grubundan, bir dezenformasyon ve karalama kampanyasını üstlenmiş olan belli bir medya grubundan ve onun destekçilerinden, efendim, yine eğitim alt-üst oldu, her şey tepe taklak oldu, atama takvimi değişti vesaire gibi her düzenlemenin eğitimde bir yeni değişiklik anlamına geldiği tezviratı yapılıyor, Şubat atamaları da buna maruz kalıyor, ama ben kısaca manzarayı özetleyeyim. Şubat ayında, evet, atama yapacağız, yaklaşık 30 bin civarında bir atama öngörülüyor, ama bu bildiğiniz gibi Bütçe Kanunuyla ihdas edilen kadrolar üzerinden yapılıyor. Dolayısıyla, Meclis açıldığı zaman Bütçe Kanunu hazırlanırken bu ölçekte bir çalışma için siyasi irade oluşmuş durumda, bizzat Sayın Başbakan da açıkladı zaten, muhtelif yerlerdeki mitinglerinde açıkladı.
Dolayısıyla, 30 bin civarında bir atamayı inşallah Şubat ayında gerçekleştireceğiz. Burada yeni olan, eskiden, yani son atamamız da dahil olmak üzere biz atamalarımız yapar yapmaz 15 gün içinde kuralar çekildikten sonra aday öğretmenlerimiz görev yerlerine gidiyorlardı” dedi.
“YENİ ATANAN ÖĞRETMENLER ORYANTASYON EĞİTİMİ ALACAKLAR”
Yeni atanan öğretmenlerin Şubat ayında atandıkları yerler belli olduktan sonra, kuralar çekildikten sonra hemen atandıkları illere gitmeyeceklerini anlatan Avcı, şunları söyledi:
“Ne olacak? Kendi tercihlerine bağlı olarak ya bulundukları ilde, ya üniversiteyi bitirdikleri ilde veya atandıkları ilde, o da olabilir, kendi tercihlerine bağlı olarak ikinci sömestr boyunca, yani Mart, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında hizmet içi eğitim veya bir oryantasyon eğitimine alınacaklar. Her yeni başlayan öğretmenimize bir danışman öğretmen atayacağız. Bu danışman öğretmenlerimizi şimdi tespit etmeye başladık. Bunlar meslekte belli bir yılı doldurmuş, 10 yıl ve üzeri çalışmış, tecrübeli, bir genç öğretmene yol gösterebilecek donanıma sahip öğretmenlerimizden, yeni atanan öğretmenlerimize birer danışman öğretmen atayacağız. Yeni başlayan öğretmenlerimiz danışman öğretmenlerin nezaretinde, onlarla birlikte, il milî eğitim müdürlükleriyle birlikte yapılan programlar çerçevesinde değişik okul türlerinde dersleri izleyecekler. Yani sınıf öğretmeni olabilir atanan öğretmenimiz, matematik öğretmeni olabilir, İngilizce öğretmeni olabilir, sadece kendi dersiyle ilgili değil ve sadece kendi atandığı okul türüyle de ilgili değil, ilkokul öğretmeni de olsa, ortaokul matematik öğretmeni de olsa, lise fizik öğretmeni de olsa değişik okul türlerinde, ilkokulda, ortaokulda, imam hatip ortaokulunda, fen lisesinde, sosyal bilimler lisesinde, Anadolu lisesinde, Anadolu meslek lisesinde belli derslere girecek, sadece kendi branşıyla ilgili dersler değil, değişik yine tecrübeli, birikimli öğretmenlerimizin derslerine girerek onların derslerini izleyecekler. Ayrıca, öğretmenler odasında diğer öğretmenlerle, yani il müdürlerimizin yanında bir-iki gün bulunacaklar, il müdürü ne iş yapıyor, nasıl yapıyor, ilçe müdürlerinin, şube müdürlerinin yanında, maarif müfettişlerinin yanında bulunacaklar.”
“ÖĞRETMENLERİMİZ ATANDIKLARI YÖRELERİN KÜLTÜRLERİNİ ÖĞRENECEKLER”
“Özellikle doğuya, güneydoğuya atanmış olan öğretmenlerimiz gittikleri il, ilçe, köylerdeki öğrencilerin eğer farklıysa anadillerini, kültürlerini öğrenecekler” ifadesini kullanan Bakan Nabi Avcı, “Yani yaz tatilindeki meslek içi eğitimlerde, diyelim ki Batman’da bir köye tayin olmuş, orada biliyoruz ki ana dili Türkçe olmayan çocuklarımızla karşılaşacak, onlarla, aileleriyle, velilerle, çevreyle rahat iletişim kurabileceği temel bazı cümleleri biliyor olarak onları göndereceğiz. Bu dil Zazaki’de olabilir Kırmanci’de. Bu durum sadece dille ilgili de değil, yani Eskişehir’e gelecek aday öğretmen de Eskişehir’in kendi yerel koşulları, yerel geleneği, göreneğini, Yozgat’a gidecekse oranın yerel koşullarını ve kültürünü öğrenecek. Yani diyelim hanım öğretmenlerimiz, genç kız öğretmenlerimiz bir kına gecesine gittikleri zaman orada nasıl davranmaları gerektiğini, bir sıra gecesine katılan bir erkek öğretmenimiz orada nasıl davranılması gerektiğini, taziyeye katıldıkları zaman ne tür kurallara riayet etmeleri gerektiğini bilerek gidecekler” ifadelerini kullandı.
“DERSHANE DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE HER ŞEY YOLUNDA”
Dershane dönüşüm sürecinde her şeyin yolunda olduğunu kaydeden Avcı, “Ama buradan buraya geçmeniz sebepsiz değil, özellikle bu tür tezvirat Millî Eğitim Bakanlığı’na yönelik dezenformasyon ve karalama kampanyası dershanelerin dönüşüm süreciyle de başladı ve hız kazandı. Çünkü bu süreçte hem dershaneler üzerinden, hem bandrolsüz yardımcı kitap adı altında pazarlanan kitaplar üzerinden büyük bir vurgun vardı. Yani insanlar çiftini, çubuğunu, evini, arabasını satarak çocuklarını dershaneye göndereceğim diye perişan ediliyorlardı ve bizim tahminlerimize göre bu piyasada dershane artı bandrolsüz yardımcı kitap adı altında yapılan soygunun boyutları 15 milyarı buluyordu. Burada bu tezgaha büyük bir darbe vurulmuş oldu” diye konuştu.
“304 BİN 435 ETKİLEŞİMLİ TAHTA KURULDU”
“FATİH Projesi kapsamında bugüne kadar 304 bin 435 etkileşimli tahta kurulumu tamamlandı” diyen Avcı, “Şu anda günlük bin ile bin 500 arasında tahta ve altyapı yatırım devam ediyor. 1 milyon 437 bin tablet bilgisayar dağıtıldı, 41 bin 996 çok fonksiyonlu network yazıcı okullarımızda şu anda faal hale getirildi.
Okullarımızda 442 bin 915 uç internet bağlantı noktası kurulumu tamamlandı. Bu bağlantılar geniş bant internet hizmeti verilmesini sağlıyorlar” dedi.
“FATİH PROJESİ SADECE BİR DONANIM PROJESİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA İÇERİK PROJESİ”
EBA’nın (Eğitim Bilişim Ağı) FATİH Projesi’nin içerik sağlayıcısı olduğunu söyleyen Avcı, “Dünyanın en büyük eğitim portalıdır, içinde 150 binin üzerinde yardımcı ders materyali vardır. Burada bütün yardımcı ders kitapları, testler, ödev örnekleri, ders sunumları video ders sunumları, yazılı ve görsel malzemeler şimdi video ders sunumları mevcut. Örneğin bir öğrenci herhangi bir derste ilgili dersi kaçırdı. EBA’ya girdiği takdirde o konuda en az 3-4 tane başka öğretmen tarafından anlatılmış dersler var. Öğrencilerimiz bu hizmete 24 saat ücretsiz olarak ulaşabilirler. İstedikleri her yerden bağlanabilirler. EBA’nın içerisinde 21 binin üzerinde test malzemesi var. Öğretmenlerimiz bunlara sürekli olarak kendi yaptıkları sınavlardan sorular yüklüyor. Önümüzdeki 1-2 ay içerisinde bunun sayısı 60 bine çıkacak. Dolayısıyla, hiçbir öğrencimizin yardımcı ders kitabına ayrıca para vererek yardımcı ders kitabı almasına gerek yok. Öğretmenlerimiz buradan istedikleri bütün yardımcı ders materyalini sınav sorularına varıncaya kadar indirebilirler. Herhangi bir öğrenciyi burada deneme sınavına tabi tutabilirler tek tekte yapabilirler, sınıf halinde de yapabilirler. EBA, şu haliyle gittikçe genişliyor, öğretmenlerimizin katkılarıyla genişliyor” şeklinde konuştu.
“4 MİLYON 306 BİN 858 ÖĞRENCİMİZ ÜCRETSİZ TAKVİYE KURSLARINDAN YARARLANIYOR”
Okullarda açılan yetiştirme ve destekleme kurslarına değinen Avcı, “Burada 10 öğrenci herhangi bir dersten kurs almak istediği takdirde yine EBA üzerinden e-kursa girdikleri zaman oraya müracaat edebiliyorlar. Orada öğrencilerimiz hangi konularda hangi derslerden takviye kursu almak istiyorlarsa orada var liste, öğretmenlerimiz var, oradan öğretmen seçebiliyorlar, okulların adresleri var, hangi okulda hangi öğretmen hangi derste takviye dersi veriyor; orada onların listesi var EBA’da. Öğrencimiz EBA’ya girip e-kurs üzerinden girdiği takdirde diyelim ki matematik dersini kendi sınıfında çok iyi öğrenemediğini düşünüyor ve duymuş ki filanca öğretmenimizin dersi bu konuda çok iyi, işte oradan e-kurs’tan girip o öğretmenin kursuna kaydoluyorlar. Şu anda 4 milyon 306 bin 858 öğrencimiz ücretsiz takviye kurslarından yararlanıyorlar. Ücretsiz diye özellikle vurguluyorum, çünkü bazı duyumlar alıyorum; bazı yerlerde işte yardımcı ders kitabı parası adı altında falan bu takviye kurslarına gelen öğrencilerimizden para talep edildiğine dair bazı duyumlar geliyor. Buradan bir kere daha zaten okul yöneticilerimizi, il müdürlüklerimizi bu konuda uyardık, ama buradan da velilerimiz de bilsinler; bütün takviye kurslarının verildiği dersliklerde etkileşimli tahtalarımız var zaten, dolayısıyla EBA’ya oradan girilebiliyor. Bütün öğretmenlerimiz bu takviye kurslarında EBA üzerinden istedikleri yardımcı ders materyalini indirip öğrencileriyle paylaşabiliyorlar” ifadelerini kullandı.
“DERSHANEDEN DÖNÜŞECEK KURUMLARA ÇEŞİTLİ ALTERNATİFLER SUNDUK”
Avcı, konuşmasına şöyle devam etti:
“En son 1 Eylül 2015’e kadar dönüşüme müracaatlar devam etti, 12 dershane okul öncesi programı, 16 dershane ilkokula, 211 dershane ortaokula, 5 dershane Anadolu lisesine, bin 222 dershane de temel liseye dönüştü. Ayrıca, 371 kurumun da özel öğretim kursuna dönüşümüne ilişkin iş ve işlemler devam ediyor. Biz biliyorsunuz dershaneden dönüşecek kurumlara çeşitli alternatifler sunduk. İster anaokuluna dönüşün, ister ilkokula dönüşün, ister ortaokul, ister lise, ister temel lise, ister özel öğretim kursu. Özel öğretim kursu da, yine her öğrencinin ihtiyaç duyduğu branşlarda kurs alabileceği kurumlar, bunlar Millî Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı özel öğretim kursları. Bunları da yine öğrencilerimiz e-okuldan ve EBA’dan devam edebilirler.”
“ÖZEL OKUL ÖĞRENCİ SAYIMIZ 1 MİLYONU AŞTI”
“Özel okul öğrenci sayılarımız bu yıl itibarıyla bu eğitim-öğretim yılında 1 milyon 102 bin 880” ifadesini kullanan Avcı, “2002-2003 öğretim yılında, yani biz göreve başladığımızda bu sayı 222 bindi. Yani bu 13 yılda özel okul öğrenci sayımız tam 5 katın üzerinde arttı, 222 binden 1 milyon 102 bine çıktık. Geçen yıl 778 bindi, dolayısıyla sadece geçen yıldan bu yana dershane dönüşüm süreciyle birlikte özel okullaşma yüzde 41,71 oldu. Nedir? Bunu bir kere daha vurgulamakta yarar var” dedi.
“SINAVLARDA BİRTAKIM ‘ABİLER’İN RÜYALARINDA GÖRDÜĞÜ SORULAR SORULMUYOR”
Sınavları da dönüştürdüklerini ifade eden Bakan Avcı, “Sınavları sadece dershanelerde edinilen test teknikleriyle yapılabilir sınavlar olmaktan çıkardık. İşte eğitim. Bağırmalarının bir sebebi de bu, çünkü artık çocuklar okula geliyorsa, sınıfa geliyorsa, dersi dinliyorsa, bizim sınavlarımızda sorulan sorular kazanımlara ilişkin, yani çocuğun okulda öğrendiği. Yani artık sınavlarda birtakım abilerin rüyalarında gördüğü sorular sorulmuyor, çocukların sınıfta öğrendikleri soruluyor. Onun için dershane dönüşümünden bu kadar bazıları, bütün dershanecileri de, dershane sektörünü. Zaten dershane sektöründe iyi niyetle eğitimci olarak yaklaşanlar dönüştüler zaten. Ve bu dönüşüm sürecinde bizimle gerçekten çok uyumlu bir işbirliği ve verimli bir işbirliği tavrı içinde oldular. Ben hepsine çok teşekkür ediyorum. Sadece belli bir kesim, işte bu rant kesildiği için bu konuda bu tezvirat kampanyasını hala sürdürüyor. Evet ve sosyal adalete de aykırıydı, çünkü dershaneye gidebilen öğrenci sayısı yüzde 15’ti, bir de onu hesap edin” şeklinde konuştu.
“KILIÇDAROĞLU’NDAN DANIŞMANLARINI UYARMASINI BEKLERİM”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Biz böyle bir okul açacağız’ açıklamasını hatırlatan Avcı, şöyle konuştu:
“Açtık biz bunları. Efendim, öğrenciye şunu vereceğiz, bunu vereceğiz, tam gün eğitim. Evet, bizim tam gün projeksiyonlarımızı açıkladık. Bakın ben size tam güne geçilmesiyle ilgili projeksiyonumuzu çok kısa olarak özetleyeyim. Şimdi her derslik başına düşen öğrenci sayısını 34’e düşürürsek Türkiye geneli için söylüyorum, birçok yerde, Anadolu’da aslında biz Türkiye ortalaması olarak 28’in altına düştük, ama özellikle göç alan illerimizde kalabalık sınıflar ortalamayı yükseltiyor. Anadolu’nun birçok yerinde, mesela ben Bozüyük’teydim, Bozüyük’te okullaşma oranında yüzde 100, ortaokul-liselerde derslik başına düşen öğrenci sayısı 20-22. Dolayısıyla birçok yerde Türkiye idealini zaten yakalamış durumdayız. Ama pek çok yerde de, göç aldığımız yerlerde özellikle daha yapacak çok işimiz var. Şimdi diyelim ki bir dersin azami 34 öğrenciden oluşması durumunda bizim yaptığımız projeksiyon 34, 30 ve 24’e göre. Yıllara göre biz bunu planlamışız. 34 için 13 milyar lira harcayacağız önümüzdeki dönemde, 34’ün altına düşüreceğiz, 34 ve altına düşüreceğiz inşallah. Bu verdiğim rakam sadece fiziki altyapı harcaması için, yani 13 milyar lira daha harcayarak önümüzdeki dönemde 34’e düşürmüş olacağız. 30 ve altına düşürmek için 22 milyar harcamamız lazım. Yani 13 milyarın üzerine 9 daha koyarsak 30’un altına düşürüyoruz. İdeali 24’ün altına düşürmek, 24 ve altına. Toplam bütün Türkiye’deki okullarımızı, göç alan-almayan bütün illerimizi, büyük şehirlerimizi, hepsini hesaplayarak söylüyorum; 24’ün altına düşürmek için 43 milyar liraya ihtiyacımız var. Bunu da senelere yayarak inşallah önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğiz. Birçok ilimizde zaten dediğim gibi gerçekleşiyor. Şimdi ben bunları söylediğim zaman, tezviratlar yapıyorlar; efendim Milli Eğitim Bakanlığı’nın stratejik planında, diyelim ben burada 13 milyar lira lazım demişim, orada bunun yapılabilmesi için 16 diyor. Arada zaten birçok şeyi yapmış oluyorsunuz, bir. Bir de, strateji planları 2 yılda bir revize edilmek üzere yapılır. Biz şu anda kendi strateji planımıza bile bazen yetişmekte zorlanıyoruz bazı yaptığımız işlerde. Öngördüğümüz süre 3 yılmış, biz 2 yılda bunu gerçekleştirmişiz. Dolayısıyla siz niye strateji planına bağlı kalmıyorsunuz? Ya geriye çekiyorsak…Ha onun altına düşersek tamam eleştirilelim, ama daha hızlanmışsak, önüne geçmeyi amaçlamışsak, bunun için bir revizyona gidiyorsak, bu ancak takdir edilmesi gereken bir davranış. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu, bir de çok genel şeyler söylüyor; biz her çocuğumuzun en iyi eğitim almasını isteriz. Kim buna hayır diyebilir. Tabii ki hepimiz her çocuğumuzun mümkün olan en iyi eğitimi almasını isteriz. Her çocuğumuzun sağlık içinde eğitim almasını isteriz. Bunu herkes ister. Yani bu gelen lafların ötesinde yapılanlarla ilgili ciddi, hakikaten bilgiye dayanan bir eleştiri olursa eyvallah onu alırız, varsa bir eksiğimiz-fazlamız onu değerlendiririz. Ama böyle genel ifadelerle Milli Eğitim zehirlenmiş mi diyor? Yani laf mı şimdi bu? Eğitim zehirlenmiş. Son 13 yıldır. Size eğitimi zehir eden, nasıl zehir etmiş? EBA’yı açarak mı zehir etmişiz? Yani EBA ilk başladığında onun içinde teşekkür ediyorum, EBA’yı başlatan Sayın Ömer Dinçer’dir, 2012 yılında başlatmıştır. İlk başlangıcında 212 bindi giriş sayısı; öğretmen ve öğrenci girişi. Şimdi ne kadar biliyor musunuz? Eğitimi zehir ettik. 8 milyon öğrenci öğretmen EBA’dan 24 saat yararlanıyor. Eğitimi nasıl zehir etmişiz? Derslik sayısını 10 yılda ikiye katlayarak mı zehir etmişiz? Öğretmen sayısını, şu anda görev yapan, Sayın Kılıçdaroğlu karşılaştığı öğretmene sorsun, her iki öğretmenden bir tanesi bizim dönemimizde atandı. Nasıl zehir etmişiz eğitimi? Ben Sayın Kılıçdaroğlu’na gerçekten eğitim konusunda danışmanlarını uyarmasını beklerim.”
Yeni Öğretmelere Danışman Öğretmen Verilecek
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Her yeni başlayan öğretmenimize bir danışman öğretmen atayacağız" dedi.