Yeni Yılda Sanayicinin Beklentisi
Yeni yılın ülkemiz ve tüm dünya insanlarına daha iyi yaşam koşullar getirmesi dileğinde bulunan Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, ülkenin reel ekonomik gücünün en önemli unsuru olan sanayiciler için yeni yılın küresel ve ulusal ekonomik koşullardaki belirsizlikler nedeniyle stresli başladığını, hem bu stresin hem de ekonomideki olası yavaşlamanın azaltılması açısından yeni yılın yeni ekonomi politikası vizyonuyla daha anlamlı hale geleceğini söyledi.
Yorgancılar, 2012 yılının Türkiye ekonomisi açısından bir yeniden yapılanma ve atılım yılı olmasını dilediklerini bunun da bir ülkenin gerçek ekonomik gücünü gösteren sanayi sektörüne yönelik kritik adımlarla mümkün olabileceğini vurguladı. Başkan Yorgancılar yavaşlayan dünya ekonomisi, daralan Euro bölgesi ve büyüme hızı oldukça düşmesi beklenen Türkiye ekonomisi öngörüleri çerçevesinde 2012 yılına ilişkin beklentilerini ise şöyle sıraladı: "1. Dolar karşısında değer kaybetmesi beklenen Euro nedeniyle zaten ihracatta zorlanacak olan sanayicilerin bir de doların düşmesine imkan verilmesi halinde yoğun bir şekilde ithal girdiye yönelmesine engel olunmalı, döviz kurlarının mevcut düzeylerin altına inmesine izin verilmemelidir. Bu konuda en önemli role sahip Merkez Bankası`nın 2012 yılındaki para politikasına ilişkin açıklamalarının kurların düşmesi üzerine kurulu olduğu yönünde izlenim vermesi belirsizlikleri artırmakta, sanayicinin ümitlerini kırmaktadır. Rekabetçi kurun, güçlü ekonomi açısından taşıdığı önem unutulmamalıdır. 2. Türkiye 2011 yılında yüksek büyüme, yüksek cari açık, düşük işsizlik, yüksek enflasyon dörtlemesiyle karşılaşmıştır. 2012 yılında beklenen süreç ise düşük büyüme, düşük enflasyon ve artan işsizlik ve yine yüksek cari açık şeklindedir. Ekonomik ve sosyal etkileri açısından bu seçeneklerin yeniden gözden geçirilmesinde fayda bulunmaktadır. Türkiye`nin hedefi; yüksek büyüme, düşük işsizlik, düşük enflasyon ve makul cari açık şeklinde olmalıdır. Bu ise ekonomi politikalarında yeni bir vizyona ve stratejiye ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır. 3. Yeni bir ekonomi politikası vizyonu küresel yavaşlama ortamını fırsata dönüştürmeye yönelik olmalıdır. Bu ise gerek ülke içi gerekse küresel talebin hızlanacağı dönem için ilave üretim kapasitesi yaratılmasını, dolayısıyla yatırım ikliminin iyileştirilmesini gerektirmektedir. Sadece coğrafi boyutu referans alan, komşu iller arasında tamamlayıcılık değil rekabet ilişkisini önplana çıkaran ve yatırım artışından ziyade mevcut yatırımların dağılımını değiştiren teşvik sistemleri yerine, tüm ülkeyi bir yatırım sahası olarak gören, doğru sektörde, doğru yerde ve doğru ölçekte yapılacak ve ülkenin dış girdi bağımlılığını azaltacak yepyeni bir “yatırım iklimini iyileştirici ve teşvik edici” modele ihtiyaç bulunmaktadır. Bu model konusunda başta EBSO olmak üzere tüm sanayicilerimizin fikirleri değerlendirilmelidir. 4. 21 Aralık 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan “Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı” oldukça önemli bir belgedir. Kurumsal nitelikleri yüksek, Türkiye`yi yarınlara taşıyacak özelliklere sahip sanayicilerimizin uğradığı haksız rekabetin sürdürülmesi artık mümkün değildi. Bu belgede öngörülenlerin önemine uygun olarak yerine getirilmesini beklemekteyiz. 5. Sanayiciler olarak bir diğer beklentimiz konjonktürel etkilerin sürecini tamamlamasının ve kamunun ilk çeyrekteki yüksek borç ödemelerini gerçekleştirmesinin ardından faiz ve enflasyonun yılın ikinci yarısında düşmesidir. Üyelerimizin kredi kullanım takvimini iyi ayarlamaları gerekmektedir. Bu süreçte yatırımların hem teşviki hem de aksamaması açısından ise kamu bankaları aracılığıyla verilecek “yatırım kredisi faiz teşviki” oldukça işlevsel olacaktır. 6. Bütçe dengelerinin Türkiye`nin hiç de alışık olmadığı düzeyde iyileşmiş olması kamunun özel kesim reel yatırımlarını desteklemesi açısından oldukça uygun imkanlara sahip olduğu anlamına gelmektedir. Kamu altyapı yatırımlarıyla paralel olarak özel sektör reel yatırımlarının artırılması ve reel üretim hinterlandının harekete geçirilmesi hem büyüme hızının öngörüldüğü düzeyde düşmemesine hem de işsizliğin fazla artmamasına imkan vererek 2012 yılının ekonomik olduğu kadar sosyal açıdan da kolay atlatılmasına imkan verecektir. 7. 2012 yılında çağdaş demokratik değerler ve etkin demokratik işleyiş açısından daha hızlı bir gelişmeye imkan verecek anayasa değişikliğinin yapılacak olması biz sanayicileri de heyecanlandırmaktadır. Ekonomik, politik ve bunlara bağlı olarak güçlü bir sosyal yapı Türkiye`yi bölgesinin değil, dünyanın lider ülkelerinden biri yapacaktır. Bu nedenle gerek anayasa değişikliği gerekse ekonomi ve teşvik politikalarında katılımcı demokrasinin gerektirdiği ölçüde bir diyalog ortamının oluşturulması ve korunması 2012 yılında Hükümetimizin en temel önceliklerinden biri olmalıdır. 8. 2012 yılında da toplum olarak en çok ihtiyacımız olan şey çok daha fazla çalışmak, çok daha fazla üretmek, çok daha fazla değer yaratmaktır. Dünyada sahip olduğu potansiyele oranla oldukça düşük bir üretim ve gelişme düzeyine sahip belirgin ülkelerinden biri olan Türkiye`nin geleceğin değil yarının yıldızı olabilmesi doğru kamusal yönlendirme, yeterli çalışma azmi ve yüksek üretim düzeyiyle kısa sürece mümkün olabilecektir. Bunun başarabileceğimize olan inancımız ise her zamankinden daha fazladır"