'Yenidoğan çetesi' mağdurlarından kan donduran iddialar

'Yenidoğan çetesi' mağdurlarından kan donduran iddialar

Türkiye’nin kanını donduran ‘’Yenidoğan Çetesi’’yle ilgili iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Canlı yayına bağlanan mağdurlardan Perihan Özdemir, Melahat Deniz ve ismini vermek istemeyen mağdur şok açıklamalarda bulundu. Avukat Levent Karakoç canlı yayına bağlanarak olaya ilişkin bilgiler verdi. Haberin detayları Söylemezsem Olmaz’da!

Söylemezsem Olmaz'a bağlanan Perihan Özdemir'in iddiaları tüm Türkiye'yi sarstı.

Perihan Özdemir” Ben doğumunu gerçekleştirdim, sağlam bir şekilde kucağıma aldım. Gün boyunca benimle beraberdi. Yeni doğana götürdükten sonra sarılık var dediler, böbreklerinde falan sorun yoktu. Nefes alışı olsun ağlaması olsun her şeyine dikkat ederdim. Emzirirken “Yoğun bakım dolu sizi başka hastanenin yoğun bakımına nakil edeceğim.” dedi. Baş hekimle konuştum ve bize özel yardım edeceklerini söylediler. Biz çocuğumuzu verdik, doktorlarla görüştük ama doktor yok dediler. O yüzden hemşire bize ihtiyaç listesi verdi. Aldıktan 2 gün sonra doktorla görüşmeye gittik. Bize daha da kalacağını söyledi, biz de nedeni sorduk. “Buraya geldiğinde nefes darlığına girdi, uyanamadı” dedi. Biz sarılıktan getirdik, uyku hanesine girmesi çok anormal. Doktora ne kadar duracağını sorduğumuzda hiç detaylı açıklama yapmadı. Şu anlık burada olduğunu söyledi. Panik halindeyim, ben çocuğumu görmeye gittiğimde çocuğum hep uyuyordu, hiç ağlama duymadım. Hemşireler elinde kahvelerle birlikte kahkaha atarak geziyorlardı. Ben hemşirelere acil bir şey olursa arayın dediğimde “Siz her şeye hazırlıklı olun.” Diyorlardı. ölüme gidermiş gibi konuşuyorlar benimle. Ben çocuğumu nakil ettireceğiz alacağım dediğimde benim baskılarıma dayanamadılar. 1 gün sonra taburcu edildi, 800 gr vermiş alması gerekirken. Normalde 2 saatte 1 uyanan çocuğu 5-6 saatte uyandıramadım. Doktoru aradığımda “Aldığı ilaçlardan dolayıdır.” deyip beni geçiştirdi. Ben şuan bile hastaneye götürmeye korkuyorum. İlk 3 ay sebepsiz yere ağlama krizlerine girip uyuyordu, göz enfeksiyonu da vardı. Ben şuan düşünüyorum, bebeğimde hangi ilaç yan etki yaptı da o krizlere girdi. Doğduğundan beri çocuğumu detaylı hastaneye götüremedim, para konusunda hiç net konuşmadılar. "siz doktora hemşireye ne kadar iyi bakarsanız çocuğunuza o kadar iyi bakarlar" dedi hemşireler. Ben yoğun bakım ücretli mi değil diye araştırdığımda 1 ay devlet veriyor dediler. Yoğun bakımda bize yasak koyuyorlar göstermiyorlar. Ben biraz dişli davranınca 2 dakika görme fırsatım oldu. O da gördüğüm de egzamaydı ve uyku halindeydi. Taburcu olduğumuz da her yeri mosmordu ve damarları incelmişti. Ben o çocuğu o halden kurtulmak için neler çektim. Ben bebeğimi alacağım dediğimde beni tehdit ettiler. "Çocuğunuz ölürse sizin suçunuzdur." diye üstüme geldiler.


İsmini Vermek İstemeyen Mağdur” Benim çocuğum 20 gün kuvözde kaldı. Her gün çocuğum 5 gr verdi. Benim elimde 4. günde 200 gr aldı. Devlet hastanesine kontrole götürüyorum, özellerden daha iyi ve güvenilir. Bunların asıl mesleği para aklamak. Nakit çalışıyorlar, “bizde kart geçmiyor.” deyip hep nakit istediler. İban istediğim zaman da kabul etmediler, kırmızı kaşeli vergi belgesi verdiler. Ben doktorla üç kere muhatap oldum doktorlardan ziyade hemşireler ilgileniyordu. Orada on kişi masumsa bin kişi suçlu. Ben sağlık bakanlığına, Cimer’e herkese şikayette bulundum.


'Yenidoğan çetesi' mağdurlarından kan donduran iddialar

Melahat Deniz” Benim babam şeker hastası ve böbrek yetmezliği var. Bedeni %30 çalışıyor, diyalize giriyor. Bir gün rahatsızlandı, Kanuni Sultan Süleyman Hastanesine yönlendirdiler. Sabah 08:00’dan akşam 18:00’a kadar tuttular. Kalbi ile ilgili bir kitle oluştuğu söylendi ama 2 gün önce gerekli kontroller yapıldığında kitle görülmediğini ve 2 günde nasıl kitle oluşacağını sordum. Ben istemediğim halde özel hastaneye sevk ettiler. Mecbur kaldım, babamın bilinci yerindeydi ama kendinde değildi. İlk gün kriminal yoğunda kaldı bana. İlk gün kalp krizi geçirdiğini söylediler ama yoğun bakım doktoru kalp krizi geçirebileceğini söyledi. Bende hangisi olduğunu sorduğumda bana burun kıvırarak cevap verdiler. Anjiyo yapılmasını istediler sonra mide kanaması geçirdiğini söylediler o yüzden anjiyoya alamayız dediler, Kriminale sevk ettiler. Bir oyuncak gibi oynadılar babamla, aynı zamanda görme engelliydi. Sol koluna pansuman yapılması gerekirken hiç bir şekilde yapılmadı ve tansiyon ölçüyorlarmış gibi davranıyorlardı. Odaya girdiğim de babamın yapay gözünü de kaybetmişlerdi. Bende şikayet ettim ve kamera görüntülerini istedim. Bize görüntüleri göstermediler. Babamın kendi yapay gözünü kendisinin çöpe attığını söylediler. Babamın görme engelli olduğunu ve bilincin yerinde olduğunu söyledim. Bizi hastanenin en üstüne yönlendirdiklerinde bizden 14 bin lira fiyat aldılar. Tekrar kakalamaya çalıştılar. Ben devlet hastanesine sevk almak istediğim zamanda öyle bir şey olmayacağını söylediler. Her gün 5 dakika görüşme süresi vardı, ben her gün odaya girdiğimde babam daha da kötü gözüküyordu. Her girdiğim de vücuduna bakıyordum, baktım ki baş parmak ve yanındaki parmağın morardığını gördüm. Dile getirdiğim zaman kansızlıktan olduğunu söylediler. Bunların ayrı bir odaları var. İlk babamı anjiyoya alıyorlar sonra beni başka odaya alıp pazarlığa oturuyorlar. 50 binden kapı açıyorlar bana. Makbuzsuz nakit ödeme ile 30 bine anlaştık. Babam orada yatıyordu ama ben onun yanına giderken ayaklarım hep geri geri gidiyordu. Ben babamı oradan çıkarınca öğrendim ki babamın bacaklarında sorun yokmuş. Cimeri aradığımda sevk işlemini bizim doktorumuzun iptal ettiğini söylediler. Ama biz böyle bir onay vermediğimizi söylüyoruz doktor ise böyle bir şey yapmadığını söylüyor.


Levent Karakoç (Avukat)” Bu hukuksuzluğa caniliğe bir sıfatlandırma bulmak ve vermek bize zulüm gibi geliyor ve son derece ağır bir şey. Çok kısa bir sürede toplumda inkar yarattığı için mevcut inceleme yaparak her biri için görevi kötüye kullanmak, evrakta sahtecilik artık ne madde varsa hepsini arz ediyorum. Mal varlığına el koyulması istenebilir. Hiç bir yakınları ile temas kurulmaması, başta basın mensupları ile iletişim kurulmaması, kasten öldürme, kasten yaralama onlar hakkında da cinayetten nitelikli halinden canavarca suçlara kadar gidebilir. Bir takım elbisesi fiyatına alınan can hakkında sahte kaşeler ile işlem yapılması sorgulanmalı. Mutlaka SGK bakanı kontrol yapmıştır nüfus birliğine da sık sık bildirim gitmiştir, sorgulanması gerek. Devlet böyle bir ağır işi görmemesi ya da görmemezlikten gelmesin. Bunu yapan herkesin sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Davanın beklendiği gibi uzun sürmemesi için gerekenler yapılıyor. Ceza mahkemelerinin gereğince duruşma sırasında ses ve görüntü ve kayıt yasal değil. Hastanelerin ruhsatları ilk başta iptal edilir. Mağdurların hepsinin mahkeme kararı alacağını düşünüyorum.


Hande Sarıoğlu" PKK terör örgütü üyesi olduğu için 5 yıl hapis yatmış, sonra çıkıp doktorluk okumaya devam etmiş. insan diyemiyorum o kişiye. Doktorun, hemşirenin her dediğine evet demeyeceksiniz, özel hastanelere özel diye güzeldir diyoruz ama görüyoruz hepsini. Sistem nasıl işliyor biliyor musunuz? Bir doktor ve bir hastane sahibi ve yanında çalışanlar işbirliği yapıyor. Şehirlerarası 112 acil servis hattındaki görevli olanlarla da anlaşıp yetişkin ve bebekleri öldürüp para alan bir çeteden ibaret bu insanlar. Bu başınıza daha yeni gelmiş, peki şu an bebeğinizde bir hasar var mı? Sizden bu süreçte ne kadar talep ettiler? Perihan hanım siz dişli bir anne çıkmışsınız, siz böyle olduğunuz için bırakmışlar çok teşekkür ederiz size.


Didem Delen” Cinayet şüphesi olan izleyicilerin yapması gerekenler neler? Gördük ve duyduk ki maalesef bu işin arkasından daha kimler çıkacak? SGK’dan bu kanlı parayı aylarca bu örgüt üyeleri paylaşmış. Şimdi bütün aileler ölüm nedenini araştırılmasını isteyecek haklı olarak. Soyguncunun tekiler. Vicdansız kansızlar Perihan Hanımın söylediği gibi aynı şekilde öldürülmüş.


Bilal Özcan” Bu konuyla ilgili canlı yayınlar yapılsın. En acımasız, en vicdansız, çete olabilirler. Siz doktorla muhatap olabildiniz mi? Bütün hepsi devlet hastanelerinde araştırılması lazım devlet her gün bebek başına 8 bin lira ödüyor, o paradan bir haber oldukları için öldürüyorlar bebekleri. polise gitmek aklınıza gelmedi mi?


Pınar Eliçe” Bebeklerin kabri açılabilir mi? Bu olay gerçekten yüzyıllar boyunca Türkiye üzerinde gerçekleşen en büyük olaylardan biridir. Bebeklerimiz, annelerimiz, yaşlılarımızı kime emanet edeceğiz? kendilerinde nasıl bir özgüven patlaması varsa savcımızı tehdit ediyorlar. Olaya bak daha neler var, daha neler çıkacak. Avuçlarımıza düşecekler. Bebeğiniz yoğun bakımdayken yoğun bakıma aldılar mı sizi? 25 günlük bir bebekti oğlum, yoğun bakıma anneleri kendiliğinden almaları lazım. Bebek devamlı ağlar bu çok enteresan. Siz neden isminizi vermiyorsunuz, tehdit mi ediliyorsunuz?
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile