Yerel Yönetimler Buluşması Konferansı’nın Sonuç Bildirgesi Açıklandı

Sonuç bildirgesinde barışın inşasında yerel yönetimlerin aktif olarak katılması istendi.
Diyarbakır’da düzenlenen ve Avrupa Konseyi, Almanya, Bask Ülkesi, Belçika, Filistin, Güney Afrika, Hollanda, İrlanda, İsveç, Katalunya, Lübnan, Rojava Kürdistanı ve Türkiye’den delegelerin katıldığı konferansta iki gün boyunca pek çok konuda sunumlar yapıldı. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Tunceli Belediye Başkanı Edibe Şahin’in moderatörlüğünü yaptığı toplantıda konferans boyunca sunumları not alan komisyon sonuç bildirgesi taslağını sundu ve üzerinde tartışma yürütüldü. Konferansta kabul edilen taslakta yerel ve bölgesel yönetimlere bölgelerindeki tüm halklara anadilinde eğitim yapma yetkisinin verilmesi ve inanç özgürlüğünün önünün açılması istendi. Toplumun şiddetten arındırılması ve yeniden düzenlenmesi amacıyla yerel yönetimlerin barışın inşa sürecinde aktif olarak yer almasının istendiği; egemenlerin demokrasi algısı ile yetinilmemesi, sürekli olarak mücadele yürütülmesinin gerekliliğinin vurgulandığı sonuç bildirgesinde ayrıca belirli periyotlarla deneyimlerin paylaşılması konusunda da ortaklaşıldı. Sonuç bildirgesinde, “Evrensel insan hakları belgelerinde ifade edildiği gibi halkların kendi kaderini tayin etme hakkını savunur. Farklı inanç, etnik kimlik, kültürel ve sosyal farklılıklara sahip toplulukların ortak bir yönetim oluşturmaları ve toplumsal barışın sağlanması için yerel, yerinden ve özerk yönetimlerin oluşturulması; özerk yönetim araçlarıyla halkların kendi kendilerini ve bölgelerini yönetebilmesi ve kimliklerine, kültürlerine ve değerlerine uygun bir şekilde yaşamlarını örgütlemeliler. Çatışmalı bölgelerde yerele yetki tanıyan, yerel idarelerin güçlendirilmesini esas alan, yerelde merkeze karşı özerk yetkileri arttıran, yerinden yönetim ve demokrasi ilkelerine dayanan sistemlerin devletler tarafından kabul edilmesi. Yerel ve bölgesel yönetimlere bölgelerindeki tüm halklara anadilinde eğitim yapma yetkisinin verilmesi ve inanç özgürlüğünün önünün açılması gerekmekte. Halkların kendi kaderini tayin hakkına uygun sosyo-ekonomik ve siyasal haklara ulaşılması için, siyasi görüş farklılıkların kabul edilerek ortak amaçlar çerçevesinde tüm yapıların bir araya gelmesi, sivil toplumun bu süreçlere katılımı ve ortak bir söylem geliştirilmeli” ifadelerine yer verildi.