'Yeşilçam Kore'ye Türker İnanoğlu Sayesinde Gitti'

Yerli Düşünce Derneği tarafından düzenlenen Türk Dünyası Kültür Başkenti OŞ Türk Filmleri Haftası kapsamında, Oş Devlet Üniversitesi Sanat Fakültesinde etkinlik gerçekleştirildi Yapımcı Yeşim Kocaman: 'Türker İnanoğlu'nun, zamanında, 70’ler ve 80’lerde çektiği 130 filmi Kore’ye satmasıyla Türk filmleri, o zamanki Yeşilçam sineması filmleri oraya gitti' Yapımcı Ahmet Edebali: 'Filmlerimizi Kore’ye gönderdik. Koreliler bizim filmlerimizi aldılar kendi kültürlerine uyarladılar ve tekrar bize sattılar. Şimdi biz onların filmlerini veya dizilerini alıp yeniden kendi kültürümüze uyarlayıp tekrar dünyaya pazarlıyoruz' Türk Filmleri Haftası Genel Koordinatörü Öner Kılıç: 'Türk filmleri Haftası düzenlerken amacımız, Türk sinemasını sizlerle tanıştırmak, Kırgız, Kazak, Özbek, Azerbaycanlı sinemacılarla Türk sinemacıları bir araya getirmek, ilerde ortak filmler yapmak'

Yapımcı Yeşim Kocaman, Türker İnanoğlu'nun 1970'lerde ve 1980'lerde çektiği filmleri Kore'ye sattığını belirterek, "130 filmi Kore'ye satmasıyla Türk filmleri, o zamanki Yeşilçam sineması filmleri oraya gitti. Kore’de önce doğrudan gösterime girmek yerine filmler üzerinde proje ürettiler. O yüzden aslında bizim hikayelerimiz oraya gitti, şimdi o hikayelerin bazıları bize geliyor." dedi.

Yerli Düşünce Derneği tarafından düzenlenen Türk Dünyası Kültür Başkenti OŞ - Türk Filmleri Haftası kapsamında Türkiye'den gelen misafirlerin katılımıyla bir söyleşi programı yapıldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kırgızistan Kültür, Enformasyon ve Turizm Bakanlığı, Türkiye'nin Bişkek Büyükelçiliği, Oş Belediyesi ve TÜRKSOY'un destekleriyle düzenlenen etkinlik kapsamındaki söyleşi Oş Devlet Üniversitesi Sanat Fakültesinde gerçekleştirildi.

Türk Filmleri Haftası Genel Koordinatörü yönetmen Öner Kılıç, programda yaptığı konuşmada, "Türk filmleri Haftası düzenlerken amacımız, Türk sinemasını sizlerle tanıştırmak, Kırgız, Kazak, Özbek, Azerbaycanlı sinemacılarla Türk sinemacıları bir araya getirmek, ilerde ortak filmler yapmak. Türk filmleri burada seyredildiği gibi, Kırgız filmlerinin de Türkiye’de seyredilmesi için böyle etkinlikler yapıyoruz." diye konuştu.

Yapımcı Yeşim Kocaman, bir yapımın en önemli kısmının hikayesi olduğuna dikkati çekerek, "Bütün dünyada şu an 'format' adını verdiğimiz, belirli hikayelerin her ülkede farklı şekillerde kullanılır hale getirileceği bir yapılanma var. Yani hikayeyi alıyorlar onun ana tabanını, hikayenin içeriğini, dramaturjisini, yani nasıl akacağına dair belirli noktaları belirliyorlar ve bunu her ülke alıp kendi kültürüne yönelik olarak tekrar yapabiliyor. Çünkü Kırgızistan’da geçiyorsa başka bir dünyası, Türkiye’de geçiyorsa başka, Hollanda’da geçiyorsa başka bir hikayesi oluyor." ifadelerini kullandı.

Birçok önemli projeye imza atadan yapımcı Türker İnanoğlu'nun Yeşilçam'daki duruşuna değinen Kocaman, şunları kaydetti:

"Türker İnanoğlu'nun, zamanında, 70’ler ve 80’lerde çektiği 130 filmi Kore’ye satmasıyla Türk filmleri, o zamanki Yeşilçam sineması filmleri oraya gitti. Kore’de önce doğrudan gösterime girmek yerine filmler üzerinde proje ürettiler. O yüzden aslında bizim hikayelerimiz oraya gittiler, şimdi o hikayelerin bazıları bize geliyor. Çünkü aslında Türk kültüründen faydalanılarak yapılmış filmler."

- "Paradan önce iyi bir film projesi olması gerekiyor"

Yapımcı Ahmet Edebali, her toplumun beğeneceği, dünya diline çevrilmiş daha evrensel filmler üretmek gerektiğinin altını çizdi.

Film yapmak için gerekli bütçeden bahseden Edebali, şunları kaydetti:

"Paradan önce, proje üretmek yani iyi bir film projesi olması gerekiyor. Yeşim hanım size Kore’yle Türkiye arasındaki ilişkiyi anlattı. Filmlerimizi Kore’ye gönderdik. Koreliler bizim filmlerimizi aldılar kendi kültürlerine uyarladılar ve tekrar bize sattılar. Şimdi biz onların filmlerini veya dizilerini alıp yeniden kendi kültürümüze uyarlayıp tekrar dünyaya pazarlıyoruz. İşte burada yapılması gereken ya da bizim yapmak istediğimiz şey, aslında Kırgızistan, Kazakistan Özbekistan, Azerbaycan’da da bu ilişkiyi kurup ortak projeler üretmek. Kendi filmlerimizi getirip burada göstermek, buradaki filmleri alıp bizde göstermek, sizin filmlerinizi bizim yaşadığımız coğrafyaya uyarlamak."

"Diriliş Ertuğrul"da Ertuğrul Gazi'nin ağabeyi Sungur Tekin rolünü canlandıran oyuncu Sezgin Erdemir de oyuncuların ihtiyaçlarından bahsetti.

- "Koruma kalkanlarımız gelişe gelişe büyürüz"

Erdemir, oyunculuk eğitiminin önemine vurgu yaparak, şöyle devam etti:

"Biz çocukluğumuzdan itibaren yaşadığımız kültür, toplum, aile düzeni, hangi sosyal ortamdaysak, üzerimize kılıflar koyarak büyürüz ama sadece oyuncular değil bütün bireyler. Koruma kalkanlarımız gelişe gelişe büyürüz. Oyuncular için bu çok zor bir durumdur. Çünkü yapmanız gereken şey, bu yaşa gelene kadar o edindiğimiz kavramları teker teker tekrar yerine bırakmak. Ondan sonra bir karaktere bürünmek için sıfırdan yalın hale ulaşmamız lazım. Onun üzerine ekleyerek performansımızı gerçekleştiriyoruz."

Sadece fiziksel durumlarına özen göstermediklerine işaret eden Erdemir, " 'Elim, kolum ayağım öyle olsaymış'tan ziyade, bir izleyici olarak sahnenin duygusunu yaşadığımız için izlerken nerede o duygunun düşüp düşmediğini daha çok takip ediyoruz. Evet 'Burada duyguyu devam ettirirken düşmüş bu olmamalıydı'yı yakalamaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu.

- Son olarak "Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı" filminde rol aldı

Fatih Sultan Mehmet’in savaşçı birlikleri Osmanlı Akıncıları'nı merkeze alan ve Mehmet Bozdağ'ın yapımcılığında hayata geçirilen "Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı" filminde de rol alan Erdemir, oyuncuların kazancına dair sorulan soruya, "Yaşıyorum, hayatımı idame ettiriyorum." şeklinde cevap verdi.

Türkiye ile aynı zamanda Avrupa, Latin Amerika, ABD, Orta Doğu ve Asya'da da vizyona girecek filmde Cemal Hünal, Ebru Özkan, Levent Özdilek, Selda Alkor, Olgun Kaptanoğlu ve Ece Çeşmioğlu ile aynı kadroda bulunan Sezgin Erdemir, her projede yeni şeyler öğrendiğini ve bu kazanımlarını bir sonraki projelerde kullandığını dile getirdi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile