Yıldırım, Sivil Toplum Kuruluşlarıyla Buluştu

Başbakan Yıldırım: (3) 'Asıl şu anda Meclis iktidar partisinin baskısı altındadır. Bu kalkıyor. Çünkü icrayla Meclisi birbirinden ayırıyoruz. Milletvekili bakan olursa milletvekilliği gidiyor. Hem onu yapayım, hem onu yapayım yok' 'Milletvekili bölgesinde bakanla eşit hale geliyor. Şimdi bir bölgede milletvekili varsa, bakan varsa oradaki siyasetin nasıl yürüdüğünü görüyorsunuz. Hepsinin gelecek beklentisi var. Dolayasıyla Meclis kendi işinde dönüyor, kendi işinde odaklanıyor, daha da güçleniyor. İcra da Cumhurbaşkanının kurduğu kabinesiyle yoluna devam ediyor'

Başbakan Binali Yıldırım, Anayasa değişikliğine ilişkin, 'Asıl şu anda Meclis iktidar partisinin baskısı altındadır. Bu kalkıyor. Çünkü icrayla Meclisi birbirinden ayırıyoruz. Milletvekili bakan olursa milletvekilliği gidiyor. Hem onu yapayım, hem onu yapayım yok.' dedi.

Yıldırım, Altındağ Kültür Sarayında düzenlenen, 'Ankara Sivil Toplum Kuruluşları Evet Diyor' programında yaptığı konuşmada, yeni sistemde Meclis soruşturmasının Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar için yapılabildiğini aktardı.

Mevcut Anayasada, bu soruşturmalarda yargılama için dörtte üç oran gerektiğini anımsatan Yıldırım, 'Ancak yapılan değişiklikle bu oran üçte ikiye iniyor, azaltılıyor, yüzde 75'ten yüzde 67'ye düşüyor. Bu mu Meclisin zayıflaması? Meclisin yargılama gücünü arttırıyor.' diye konuştu.

Cumhurbaşkanının mevcut Anayasaya göre sadece 'vatana ihanetten' suçlanabildiğine dikkati çeken Yıldırım, şunları ifade etti:

'Vatana ihanet diye de bir suç aslında yok. Soyut bir şey. Diyelim ki var. Sadece bir suçtan Meclis üye sayısının dörtte üçünün kabulüyle gidebiliyor yargılamaya. Mevcutta ne oluyor? Bütün suçlardan, görev süresince işlediği varsayılan bütün suçlardan yargılanabiliyor, hakkında soruşturma istenebiliyor. Bu mu Meclisin zayıflaması? İnsanlara doğruları söylemek mecburiyetindeyiz. İnsanları bir şey bilmez yerine koymak en büyük saygısızlıktır. Sizin bilmediğinizi vatandaş daha iyi biliyor çünkü iletişim gelişti. Artık hangi bilgi arıyorsanız giriyorsunuz internete, arama motorlarıyla her şeyi öğrenebiliyorsunuz. Eskiden olduğu gibi değil. Bir sürü abuk sabuk laflar et, duyulmuyor, bilinmiyor. Ama şimdi ağzınızdan çıkan dakikasında bütün toplum tarafından duyuluyor. Onun için sorumlu davranmak mecburiyetindesiniz, söylediklerinizin doğru olmasına dikkat etmek zorundasınız. Çünkü siz sıradan biri değilsiniz, bir sorumluluk taşıyorsunuz, ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyorsunuz. Söyleyeceğiniz her şey vatandaşı bağlar, ülkeyi bağlar. Meclis savaş ilanını yapıyor, eskiden de yeni teklifte de. Meclis para basıyor. Eskide de var yenide de var.'

-'Güvenoyunu sandıkta millet veriyor'

Meclisin eskiden olduğu gibi yine kanunları çırakacağını anlatan Yıldırım, ama yeni sistemde kanun teklif etmenin münhasıran, sadece milletvekillerine verildiğini ve yeni sistemde milletvekillerinin güçlendiğini bildirdi.

Yıldırım, şöyle devam etti:

'Şimdi nasıl oluyor? Kanunları, Hükümet tasarısı olarak verebiliyor veya teklif olarak verebiliyor. Ama iktidar partisinin istemediği hiçbir kanun Meclisten çıkmaz. Asıl şu anda Meclis iktidar partisinin baskısı altındadır. Bu kalkıyor. Çünkü icrayla Meclisi birbirinden ayırıyoruz. Milletvekili bakan olursa milletvekilliği gidiyor. Hem onu yapayım, hem onu yapayım yok. Hem yasamada olayım, hem denetleyeyim, hem de denetleneyim. Hem savcı, hem hakim olmuyor. Milletvekili bölgesinde bakanla eşit hale geliyor. Şimdi bir bölgede milletvekili varsa, bakan varsa oradaki siyasetin nasıl yürüdüğünü görüyorsunuz. Hepsinin gelecek beklentisi var. Dolayasıyla Meclis kendi işinde dönüyor, kendi işinde odaklanıyor, daha da güçleniyor. İcra da Cumhurbaşkanının kurduğu kabinesiyle yoluna devam ediyor.'

Mevcut Mecliste güvenoyunun bulunduğunu, yeni sistemde ise güvenoyunun olmadığını hatırlatan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Niye yok? Çünkü güvenoyunu sandıkta millet veriyor. Doğrudan seçiyorsun. İktidar, doğrudan seçiliyor. Öyle 'Hadi seçimleri yapalım, milletvekillerini gönderelim. Ankara'da otursunlar, Hükümet kursunlar'. Siz başkasını seçiyorsunuz, bakıyorsunuz memleketi yöneten bir başkası. 'Bu nereden çıktı? Biz, bunu seçmemiştik' diyorsunuz. Bu sistem, bunu getiriyor. İşi sağlama alıyorsunuz. Sandıkta garantili hükümet sistemi kuruyorsunuz. Kimi seçtiysen o. Beş sene muhatabın o. Onun dışında kimse yok.'

-'Milletimizin emanetini yere düşürmeyiz'

'Türkiye maalesef çok partili hayattan başlayıp 60 ihtilalinde çok kötü bir sınav verdi. Yüzde 57-60 oyla seçilen iktidarı hiçbir sebep yokken, siyasi ihtiraslar uğruna darbe ile alaşağı ettiler.' diyen Yıldırım, Başbakan ve bakanların asıldığını ve ondan sonra bu vesayet alışkanlığının devam ettiğini belirtti.

Başbakan Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:

'71'de bir darbe tehdidi. O da Cumhurbaşkanı seçimi. 'Cumhurbaşkanını siyasi irade seçemez'. Türkiye'de iki tane devlet var. Bir, siyaset, 'vatandaşın belirli hakları var, su, elektrik getir ama ülkenin gidişatına, iç, dış siyasetine karışma. Büyük laflar etme. Vatandaşın işi değil'. Vesayet, 60'la başladı, 60 ihtilalinden sonra 71'de, daha sonra 80'de açık darbe. 71'de kapalı darbe, 60'ta, 80'de açık darbe, 28 Şubat'ta yine kapalı darbe ve 2007 27 Nisanında yine kapalı darbe, 15 Temmuz'da açık darbe girişimi. Bakın bu darbelerin içerisinde sonuç alamayan iki tane girişim var. İkisi de AK Parti döneminde. Birisi 2007 elektronik muhtırasıdır, birisi de 15 Temmuz darbe girişimidir. Buna 17-25 Aralık'ı da ilave edebilirsiniz. O da yargı yoluyla bir darbe girişimidir. Bu üç girişim de akim kalmıştır. Çünkü 'Biz, AK Parti olarak bize verilen emaneti, millet dışında kimseye vermeyiz. Milletimizin emanetini yere düşürmeyiz.' dedik. Düşürmedik de elhamdülillah.'

(Sürecek)

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile