Yoksulluğun Arttığı İddiaları

Ankara - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, basında yer alan "yoksulluğun arttığı" iddialarının gerçeği yansıtmadığını, haberlerdeki rakamların Türkiye'de yoksulluğun değil, sosyal devlet ilkesinin gereği olarak ulaşılan toplum kesiminin arttığının göstergesi olduğununu belirtti.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, son günlerde bazı basın yayın organlarında "Yoksulluk artıyor" başlığı altında gerçeği yansıtmayan haberlere yer verildiği bildirildi.

Haberlerde, sosyal yardım istatistiklerinin yanlış yorumlandığına işaret edilen açıklamada, 23,5 milyon vatandaşın yardım aldığı bilgisinin doğru olmadığı, söz konusu rakamın bütünleşik sosyal yardım bilgi sistemine kayıtlı kişi sayısını ifade etttiği vurgulandı.

Başvuru yapmış, başvurusu reddedilmiş kişilerin de bu rakamın içinde yer aldığı belirtilen açıklamada, başvuru yapanın hanesindeki kişilere ilişkin bilgilerin de sisteme kaydedildiğine dikkat çekildi.

Haberlerde yer verilen rakamların, Türkiye'de yoksulluğun değil, sosyal devlet ilkesinin gereği olarak ulaşılan toplum kesiminin arttığının göstergesi olduğu bildirilen açıklamada, "Ayrıca sosyal harcamalar adı altında yapılan harcamaların çoğunluğu yoksulluk nedeniyle değil engellilik, yaşlılık gibi nedenlerle verilmektedir. Dolayısıyla yapılan bu yardımları yoksullukla ilişkilendirmek doğru değildir" ifadelerine yer verildi.

-"Gelir testine ilişkin rakamlar da yanlış değerlendirilmiştir"

Aynı haberlerde genel sağlık sigortası gelir testine ilişkin rakamların da yanlış değerlendirildiğine işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Genel sağlık sigortası uygulamasında, hane içinde kişi başına düşen geliri, asgari ücretin brüt tutarının 1/3'ünden az olan kişilerin primleri devlet tarafından karşılanmaktadır. Konunun sağlık hizmetlerinin karşılanması olması nedeniyle, uygulamadaki gelir kriteri yüksek tutulmuştur. Gelir testi sonucu 'G0' çıkan kişilerin tamamının primlerinin devlet tarafından karşılanması söz konusu değildir. 'G0' çıkan kişiler içinde başka kapsamda sağlık müstehaklığı olmayanların primleri de devletçe karşılanmaktadır. Bu çerçevede 7,4 milyon 'G0'lı, 1,3 milyon yaşlı ve engelli maaşı alan, 200 bin kişi de diğer kapsamlarda olmak üzere toplam 8,9 milyon vatandaşımızın primleri devlet tarafından karşılanmaktadır. 2011 yılında bahse konu rakam 9,6 milyondu."

Yoksulluğun, tüm dünyada kabul görmüş bilimsel yöntemler kullanılarak hesaplandığı belirtilen açıklamada, bu çerçevede başta Dünya Bankası olmak üzere birçok uluslararası kuruluş tarafından yoksulluğun, satınalma gücü paritesine göre 1 dolar, 2,15 dolar, 4,3 dolar sınırlarına göre ölçüldüğü ifade edildi. Açıklamada, TÜİK'in açıkladığı rakamlara göre, günlük 4,3 doların altında gelirle yaşayanların oranının, 2002'de yüzde 30,3 iken, 2010'da yüzde 3,66'ya, 2011'de yüzde 2,79'a düştüğü bildirildi.

Açıklamada, 2002'den bu yana ekonomide sağlanan gelişmeler çerçevesinde ortaya çıkan refah artışının, sosyal desteğe ihtiyacı olan toplum kesimlerine yoğun şekilde yansıtıldığı vurgulanarak, 2002'de 1,3 milyar lira olan sosyal harcamaların tutarının, geçen yıl yaklaşık 20 milyar liraya yükseltildiğine işaret edildi.

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin bir ölçüsü olan Gini katsayısı incelendiğinde, 2006-2010 döneminde düşüş yaşandığının görüldüğü belirtilen açıklamada, "Gini katsayısı 0,428 iken bu oran 2011'de 0,404'e düşmüştür. Gini katsayısındaki düşüş, gelir dağılımındaki iyileşmeyi ifade etmektedir. Uygulanan sosyal politikalarla Gini katsayısının daha fazla düşürülmesi hedeflenmektedir" ifadeleri kullanıldı.

-Sosyal transferlere ayrılan kaynağın artması, yoksulluk oranlarını düşürür"

Geçen yıl temmuzda yapılan kanun değişikliğiyle sosyal yardımların kapsamının da genişletildiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bu çerçevede daha önce hanede sosyal güvenceli birey olmaması şartına bağlı olan yardımlardan, hane içinde kişi başına düşen gelirin net asgari ücretin 1/3'ünden az olması şartına geçilmiştir. Bu durum belirli bir düzeyde sosyal yardımların hedef kitlesini genişletmiştir.

Sosyal yardım ve hizmetlere esas oluşturmak üzere yapılan gelir tespitlerinde kişinin öz gelirlerine bakılmakta, sosyal transferler bunun dışında tutulmaktadır. Yoksulluk tespiti ise sosyal transferler de dahil kişinin ya da hanenin tüm geliri dikkate alınarak yapılmak durumundadır. Nitekim Avrupa Birliğine üye ülkelerde yoksulluk ve sosyal transferlerle ilgili rakamlar incelendiğinde, sosyal transferler öncesinde yoksulluk oranı yüzde 40 iken, sonrasında yüzde 16'ya düştüğü görülmektedir. Aksi takdirde, söz gelimi Avrupa ülkelerinde yoksulluğun yüzde 40 seviyesinde olduğu gibi anlam çıkarmak gerekirdi.

Haberde yoksulluk oranı olarak gösterilmeye çalışılan rakamlar, sosyal yardım ve sosyal hizmetlerden yararlanmaya ilişkin gelir tespitlerinden ibarettir. Yani sosyal transferler öncesi durumu ifade etmektedir. Sosyal transferler yoksullukla mücadelenin en önemli araçlarındandır. Sosyal transferlere ayrılan kaynağın artması, yoksulluk oranlarının artması anlamına gelmez, aksine yoksulluk oranlarını düşürür."

AK Parti hükümetleri döneminde sosyal devlet ilkesinin hayata geçirildiği, ekonomik gelişmelerden toplumun en dezavantajlı kesimlerinin yararlanmasının sağlandığı kaydedilen açıklamada, bu nedenle sosyal harcamalara daha fazla kaynak aktarıldığı ve kapsayıcı sosyal yardım programlarının uygulanarak yoksulluk oranlarının düşürüldüğü bildirildi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile