Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin kararın gerekçesinde, sandık kurulu başkanının mülki amir tarafından bildirilen kamu görevlileri listesinden seçilmesinin yasal zorunluluk olduğu, bu zorunluluğa ilçe seçim kurullarınca makul ve hukuki bir gerekçe ileri sürülmeksizin uyulmamış olması ve bu suretle kanunla getirilen sandık kurulu başkanının belirlenmesine dair şekil şartlarının ihlalinin, seçimin güvenilirliğini ortadan kaldırdığı belirtildi.
YSK'nin gerekçeli kararında, anayasanın "Seçimlerin genel yönetim ve denetimi" başlıklı 79'uncu maddesi, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un "Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır" başlıklı 14'üncü, "İl seçim kurulu ve başkanlarının şikayet üzerine verecekleri kararlarla, sair kararlarına ve tutanaklara itiraz ve olağanüstü itiraz” başlıklı 130'uncu, "İtiraz üzerine verilecek karar" başlıklı 113'üncü maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden, YSK'nin seçilme yeterliliğine ilişkin tam kanunsuzluk halleri hariç olmak üzere ancak süresi içinde olağan veya olağanüstü itiraz yoluyla önüne gelen itirazları inceleyebilme yetkisi bulunduğuna işaret edildi.
Diğer yargı mercileri gibi YSK'nin de seçilme yeterliliğine ilişkin tam kanunsuzluk halleri hariç olmak üzere, süresinde itiraz yoluyla önüne gelmeyen bir konuda resen karar vermesinin mümkün olmadığı belirtilen kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Bu itibarla inceleme olağanüstü itiraz konuları ile sınırlı olarak yapılmıştır. İtiraz konusu ise Adalet ve Kalkınma Partisinin süresinde başvurusu üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin seçim iş ve işlemleri nedeniyle olağanüstü itiraz yoluyla iptaline ilişkindir. Yine yukarıda yer verilen 298 sayılı kanunun 130. maddesi hükmü uyarınca olağanüstü itirazın ancak seçimin neticesine müessir olaylar ve haller sebebiyle yapılması mümkündür. Olağanüstü itirazın kabul edilebilmesi, seçimin neticesine müessir görüldüğü takdirde mümkün olabilecektir. Keza, seçimin neticesine müessir bir olay veya halin varlığı saptandığında alt kademelerce verilen kararların kesin veya kesinleşmiş olması veya kurullara derece derece ve müddeti içinde müracaat edilmemiş olması, bu itirazın incelenmesine ve reddine sebep teşkil etmeyecektir."
-Sandık kurulu başkanlarının seçimi
Kararda, 298 sayılı kanunun, "Sandık kurulu başkanının seçimi" başlıklı 22. maddesinde 13 Mart 2018'de yapılan değişiklikle, kurul başkanının, mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi alınarak bunlar arasından belirlenmesi ilkesinin benimsendiği ve sandık kurulu başkanları yönünden istisnai başkaca bir hükme yer verilmediğine dikkat çekildi.
Kanun hükmünün yoruma yer bırakmayacak şekilde açıklığı karşısında, sandık kurulu başkanlarının mülki idare amiri tarafından bildirilen kamu görevlileri listesinden seçilmesinin kanuni zorunluluk olduğu vurgulanan kararda, bu yeni düzenlemenin sandık kurullarının oluşturulması sırasında ilçe seçim kurulları tarafından uygulanma ve YSK tarafından itirazlar aşamasında dikkate alınma zorunluluğu bulunduğu belirtildi.
Kararda, Türk hukuk sisteminde kurulların nasıl oluşturulacağının kendi özel kanunlarında düzenlendiği, bu oluşuma aykırı olarak kurulda bulunmaması gereken bir kişinin kurulda yer alması halinde, itiraz veya dava üzerine kurul kararlarının şekil yönünden geçersiz olacağı, esasa girilmeden iptal edileceğinin tartışılmaz bir uygulama olduğu ifade edildi.
Danıştayın konuya ilişkin tüm içtihatlarında disiplin kurulu, sınav komisyonu, tez jürisi, doçentlik jürisi ve benzeri gibi kurulun kanun veya yönetmeliğe aykırı şekilde oluşturulması halinde, hukuka aykırı oluşturulan bu kurulların yapmış olduğu işlemlere karşı açılan davalarda işin esasına girilmeksizin şekil yönünden işlemlerin iptaline karar verildiği aktarıldı.
Seçim hukukunun esasen bir şekil hukuku olduğu belirtilen kararda, seçim hukukunda kanun hükümlerine sıkı sıkıya bağlılığın esas olduğu vurgulandı.
-Seçim hukukunun temel ilkesi
"Özellikle seçimle ilgili kurulların oluşumunda kanunun emredici hükümlerine uyulması seçim hukukunun temel ilkelerinden birisidir" denilen kararda, sandık kurulu başkanlarının seçim iş ve işlemlerinin yönetilmesine dair geniş görev ve yetkileri bulunduğu, oy verme düzeninin sağlanması, oy verme işlemleri, seçim sonucunun belirlenmesi gibi seçim sonucuna müessir işlemleri yaptıkları anımsatıldı.
Kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"İstanbul ili genelinde büyükşehir belediye başkanlığı seçimi 31 bin 186 sandıkta yapılmıştır. Bu sandıklarda bir başkan, bir kamu görevlisi asıl üye, bir de kamu görevlisi yedek üye belirlenmesi gerekmektedir. Buna göre, İstanbul ili genelinde büyükşehir belediye başkanlığı seçimi için toplamda 93 bin 558 kamu görevlisine ihtiyaç duyulmaktadır. İstanbul ilinde, 12 bin 259'u adliye personeli, 108 bin 472'si devlet okullarındaki kadrolu öğretmenler olmak üzere sadece 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre aylık ödenen ve sandık kurullarında görev alabilecek durumda olan yaklaşık 220 bin kamu görevlisi bulunmaktadır. Bu rakamlar incelendiğinde görüleceği üzere, İstanbul ilinde sandık kurulu başkanlığı için ihtiyaç duyulan kamu görevlisinin yaklaşık yedi katı, sadece 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre aylık ödenen ve sandık kurullarında görev alabilecek durumda olan kamu görevlisi bulunmaktadır.
Bu itibarla 298 sayılı kanunun 22. maddesine ilçe seçim kurullarınca uyulmamış olmasının hukuken kabul edilebilir bir sebebi bulunmamaktadır. Zira, sandık kurulu kamu görevlisi asıl ve yedek üyesinin belirlenmesinde de, kanunun 22. maddesindeki esaslara uyulması gerektiği aynı kanunun 23. maddesinde emredilmiş olup bu maddenin son fıkrasında, üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksiklerin, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve görev verilmesinde sakınca olmayan kimselerden doldurulmasına cevaz verilmişken, sandık kurulu başkanlarının belirlenmesini düzenleyen kanunun 22. maddesinde başkanların belirlenmesi aşamasında buna izin verilmemiştir. Bu bakımdan, sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmayanlardan belirlenmesini izah etmeye çalışan bazı ilçe seçim kurullarının kanunun 23. maddesinin son fıkrasını referans göstermelerine itibar edilmemiştir. Bütün bu açıklamalar uyarınca, sandık kurulu başkanının mülki amir tarafından bildirilen kamu görevlileri listesinden seçilmesi yasal zorunluluktur. Bu zorunluluğa ilçe seçim kurullarınca makul ve hukuki bir gerekçe ileri sürülmeksizin uyulmamış olması ve bu suretle kanunla getirilen sandık kurulu başkanının belirlenmesine dair şekil şartlarının ihlali, seçimin güvenilirliğini ortadan kaldırmaktadır. Bu sebeple kanuna aykırı şekilde oluşan sandık kurullarının yaptığı seçim iş ve işlemlerine itibar edilmesi mümkün bulunmamaktadır."
(Sürecek)
YSK'nin İstanbul Seçiminin İptal Kararı Açıklandı (3)
Gerekçeli karardan: 'Sandık kurulu başkanının mülki amir tarafından bildirilen kamu görevlileri listesinden seçilmesi yasal zorunluluktur''Bu zorunluluğa ilçe seçim kurullarınca makul ve hukuki bir gerekçe ileri sürülmeksizin uyulmamış olması ve bu suretle kanunla getirilen sandık kurulu başkanının belirlenmesine dair şekil şartlarının ihlali, seçimin güvenilirliğini ortadan kaldırmaktadır' 'Bu sebeple kanuna aykırı şekilde oluşan sandık kurullarının yaptığı seçim iş ve işlemlerine itibar edilmesi mümkün bulunmamaktadır'.