AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Hayatı boyunca milli ve manevi değerleri sinemaya aktarma çabasıyla öne çıkan yapımcı, yönetmen ve senarist Yücel Çakmaklı'yı vefatının 8. yılında sinema dünyasından isimler değerlendirdi.
Yönetmen Mesut Uçakan, AA Muhabirine yaptığı açıklamada, Çakmaklı'nın Türk sineması için bir dönüm noktası olduğunu dile getirdi.
Usta yönetmenin 1970'lerde çektiği 'Birleşen Yollar' filmiyle sinemada öze dönüş hareketini başlattığının altını çizen Uçakan, 'Daha sonra Oğlum Osman, Kızım Ayşe, Küçük Ağa, 4. Murat, Bir Adam Yaratmak, Osmancık ve Minyeli Abdullah gibi verdiği çok cesur eserlerle, iktidara yürüyen zihniyeti yoğuran ana damarlardan biri oldu. Yücel Çakmaklı, öz kültür ve inancına dayalı yeni bir medeniyeti kurmaya talip bir sinemacı kuşağının gelişine kapı araladı.' diye konuştu.
Uçakan, Çakmaklı'dan önce Türk sinemasında, halkına yabancı, batılılaşma hareketine paralel ve halkın inancıyla alay eden filmlerin yapıldığına dikkati çekti.
Bu tür filmlerin halk üzerindeki tahribatının büyük olduğuna vurgu yapan Uçakan şöyle devam etti:
'Nitekim, bugün çoğu ateist, deist ya da bilmem ne 'ist' bir nesil ortaya çıktıysa bu filmlerin payını unutmamak gerekir. Bugün içine düştüğümüz yozlaşmanın, çürümenin geldiği nokta ortada. Çakmaklı, sinemada bu akışa direnen ilk ses, ilk başkaldırı, ilk cesur çıkıştır. Onun önemi sadece buradan da gelmez. O böyle bir çıkışı, o dönemler 'sinema haramdır' diyen bir çevre içinde yapmıştır. Bunun ne demek olduğunu, onun açtığı kapıdan girmiş bir sinemacı olarak, daha cesur söylemlerle kendi yerli sinemamıza doğru yürürken, ne acılara, horlanmalara, dışlanmalara maruz bıraktığını bizzat yaşadık, gördük.'
Mesut Uçakan, Çakmaklı'nın vefatının ardından hastane masraflarının da dönemin başbakanı tarafından ödendiğine işaret ederek, 'Ne yazık ki içinden çıktığı camia, bugünkü ekonomik gücüne rağmen hala sinemanın önemini yeteri kadar anlayabilmiş değil ve hala bu işin edebiyatındalar. Bugün nasip olursa bu değerli ağabeyimizi Zincirlikuyu'da, kabri başında bir grup sinemacı dostumuzla anacağız. Bu vesile ile Yücel Çakmaklı'ya, dinine, vatanına hizmet aşkıyla eserler veren, vefat etmiş bütün sinemacı dostlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun.' ifadelerini kullandı.
- 'Çakmaklı, Anadolu sinemasının kurucusuydu'
Yapımcı Nazif Tunç, usta ismin 'milletin yönetmeni' olduğunu söyleyerek, 'Çakmaklı, Anadolu sinemasının kurucusuydu. Öncü bir isimden bahsediyoruz. Sinemadaki yerli ve milli duyuştan, sağına, soluna bakmadan Anadolu insanının imanını ve maneviyatını filmlerinde yaşatmayı amaç edinmiş bir sinema mücahidinden bahsediyoruz.' dedi.
Çakmaklı'nın eserlerinde temiz ve mümin Anadolu Müslümanı'nın 70 yıl sonra perdede tekrar görüldüğünü aktaran Tunç, 'Bir ümit adamı gibi aydınlık, pırıl pırıl yansıdı perdeye. Tevazu ve derviş meşrep mizacı, sahneleri ve karakterleriyle silikleştirilmiş, sindirilmiş, itibarsızlaştırılmış, korkutulmuş Anadolu Müslümanının kendisini bulmasına ümit oldu. Anadolu Müslümanına sesini tekrar buldurdu. İrfan kaynağı gönlünü sevdirdi. Ulu tarihini, manevi zenginliklerini keşfettirdi. Sinemayı inançlı insanlara sevdirdi. O halktan gelmiştir, milletin içindendir.' değerlendirmesinde bulundu.
Tunç, Çakmaklı'nın Anadolu Müslümanı'nın yaşayışından, duygularından, iman yurdundan filmler yaptığını, aradan geçen yıllara rağmen Küçük Ağa, Osmancık, Birleşen Yollar, Kurdoğlu, Kanayan Yara Bosna, Aliş ile Zeynep, Denizin Kanı, Garip Kuş ve Ben Doğarken Ölmüşüm filmlerinin ana sütü gibi temiz olduğunu vurguladı.
Yücel Çakmaklı'nın filmlerinin sonsuza dek unutulmayacağını sözlerine ekleyen Tunç, şöyle devam etti:
'Bugün kökü iman ve irfanda olan Anadolu sinemasından bahsediyorsak, bunu Yücel Çakmaklı'ya borçluyuz. 15 Temmuz'da İstiklal Marşı ruhuyla darbecilere, işgalcilere göğsünü siper eden, boyun eğmeyen serdengeçtilerin, Anadolu Müslümanları'nın nereden beslendiklerine, aydınlandıklarına hayret edenlere şaşarım. Onlar, milletin yönetmeni Yücel Çakmaklı'nın çocuklarıdır. 15 Temmuz'un şehit ve gazileri Çakmaklı'nın maneviyat ve iman yayan filmlerini seyrederek çocukluk ve gençlik geçirmişlerdir. Bütün bunlar için teşekkürler sana Yücel Çakmaklı. Üstadın bugün ölümünün 8. senesi. Sana rahmet olsun milletin yönetmeni, Anadolu sinemasının öncüsü. Ruhun şad olsun.'
- 'Yücel Çakmaklı'yı yaşatmak, dünyada var olabilme hikayemizin bir parçasıdır'
Yönetmen İsmail Güneş, usta ismin halka sinemayı sevdirdiğini ifade ederek, 'Rahmetli Yücel Çakmaklı'nın sinemamıza kattığı en önemli durum, hayatı boyunca hiç sinema görmemiş insanları, anlattığı yerli hikayelerle salonlara çekmesidir. Yetiştikleri ortam itibariyle sinema sanatına tavırlı kitleleri bu sanatla tanıştırmış, sevdirmiş ve onları akın akın sinema salonlarına çekerek bilmedikleri bir sanat dalıyla barıştırmıştır. Bu gerçek bile onu kalıcı kılmak için yeterlidir. Rahmetle anıyorum.' diye konuştu.
Yönetmen Ensar Altay, sinemayla uğraşan herkesin Çakmaklı'yı dikkatlice okuması gerektiğini aktararak, 'Bence Yücel Çakmaklı'yı yaşatmak, dünyada var olabilme ve söz söyleyebilme hikayemizin bir parçasıdır. Birleşen Yollar ile kendi şartları göz önüne alındığı zaman devrim niteliğinde çıkış yapan biridir. Hem sinema diline hakimiyeti hem de bütün damarlarına kadar yerli ve milli olması, onu sinemamız açısından bir öncüye, yol açıcıya, devrimciye dönüştürüyor.' dedi.
Yücel Çakmaklı'nın eserlerinin niteliği göz önüne alındığında yüksek derecede sanat ve sinema algısına sahip olduğunun rahatlıkla göründüğünün altını çizen Altay, 'Örneğin 'Küçük Ağa' dizisi hem sinemamız hem de televizyonculuk açısından bir devrimdir. Kieslowski'nin Dekalog'u Avrupa sineması için ne ifade ediyorsa, bence Küçük Ağa da Türk sineması için onu ifade ediyor. Şiirsel bir varoluş, kendini bulma hikayesi. Hakeza, 'Çok Sesli Bir Ölüm' filmi de Türk sineması için eşine az rastlanır bir sanat ve ruh macerasını sahici bir duyuşla anlatır. Umarım Yücel Çakmaklı'nın milli sinema adıyla açtığı gelenek ve gelecek perspektifini daha iyi anlayıp yolumuza kendimiz olarak devam edebiliriz. O, ufkuyla bizi aydınlattı, yattığı yer nur olsun.' ifadelerine yer verdi.
- 'Toplumumuzun geçirdiği sosyolojik evreyi iyi tahlil etti'
Sinema eleştirmeni İhsan Kabil, Çakmaklı'nın 'milli sinema' akımıyla Türk sinemasında çığır açtığını, eserlerinde manevi değerleri sahici bir şekilde işlediğini ve bu değerlerin ortaya koyduğu hissiyatı kendi hayatında da yaşayan bir yönetmen olduğunu dile getirdi.
Çakmaklı'nın filmleriyle ulusal sinema yaklaşımını bir üst seviyeye taşıdığını kaydeden Kabil, 'Toplumumuzun geçirdiği sosyolojik evreyi iyi tahlil ederek, geçmişle hesaplaşmasını medeniyet anlayışıyla bezeyerek olgun bir şekilde çizmiştir.' değerlendirmesinde bulundu.
Kabil, Yücel Çakmaklı'nın sinemaya ilk olarak teorik bakımdan yaklaştığına işaret ederek, şunları aktardı:
'(Çakmaklı) Sinema yazarlığı yapmış, sinemanın gerçek manada yerlilik meselesine eğilme ihtiyacı duymuştur. Milli sinema anlayışıyla yaptığı filmlerden sonra TRT'ye girmiş ve aynı zihniyette ve sinema dili anlamında televizyon filmi ve dizisi alanında daha estetik eserler vermiştir. Sonrasında tekrar filmler çeken Çakmaklı, halkın kültürel değerlerini yakalamasını ve nabzını tutmasını bilmiş, filmleriyle geniş seyirci kitlelerinin ilgisini çekmiştir. Yaptığı film ve dizilerle ardından gelen yönetmenler için geleneğin sürekliliği anlamında elle tutulur bir istikamet çizmiştir. Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun.'
Yapımcı Ahmet Edebali de Çakmaklı'nın sinemanın önde gelen yönetmenlerinden biri olmasının yanında yapımcı olarak da çok başarılı işlere imza attığını söyledi.
Çakmaklı'nın kurucusu olduğu milli sinema akımının takipçisinin çok olduğunun altını çizen Edebali, 'Hepimize yol gösterici oldu. Dini ve milli değerlere sahip olmasına rağmen filmlerinde ve dizilerinde ünlü isimleri oynatabildi. Pek çok olmazı olur yaptı. İmkansız görünenleri başardı. Yeri zor doldurulacak bir ağabeyimizdi. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.' ifadelerini kullandı.
Sinema yazarı Suat Köçer ise asistanlıkla başlayıp ustalığa giden yolda, Yücel Çakmaklı'yı yalnızca yönetmen olarak tanımlamanın büyük haksızlık olacağını belirterek, 'Zira Yücel Çakmaklı, yaşadığı dönemin hakim sanat anlayışına bağlı kalmayarak, ideallerini sinemada yaşatma konusunda büyük mücadeleler vermiş bir dava adamıdır. Filmlerinde biçimsel açıdan Yeşilçam kodlarına sıkı sıkıya bağlı kalırken, hikayelerinde aşkın bir alemin izini sürmüş, toplumsal yozlaşmayı ve bu yozlaşmanın yol açtığı yıkımları cesur bir biçimde sinemaya taşımıştır. Bu bağlamda öncü olmanın zorluklarını tatmış, bu zorlukları tek başına göğüslemeyi de bilmiştir.' dedi.
Usta yönetmen Yücel Çakmaklı, 23 Ağustos 2009'da hayata veda etmişti.
'Yücel Çakmaklı, Anadolu İnsanının Maneviyatını Filmlerinde Yaşattı'
Yönetmen Uçakan: 'Yücel Çakmaklı, öz kültür ve inancına dayalı yeni bir medeniyeti kurmaya talip bir sinemacı kuşağının gelişine kapı araladı' Yapımcı Tunç: 'Çakmaklı, Anadolu sinemasının kurucusuydu. Öncü bir isimden bahsediyoruz. Sinemadaki yerli ve milli duyuştan, sağına, soluna bakmadan Anadolu insanının imanını ve maneviyatını filmlerinde yaşatmayı amaç edinmiş bir sinema mücahidinden bahsediyoruz' Yönetmen Güneş: 'Yetiştikleri ortam itibariyle sinema sanatına tavırlı kitleleri bu sanatla tanıştırmış, sevdirmiş ve onları akın akın sinema salonlarına çekerek bilmedikleri bir sanat dalıyla barıştırmıştır'