Yunan aktivistler, Gazze'ye giden gemilerde yaşadıkları dehşeti anlattı

Gazze'ye insani yardım götüren iki Yunan gemisinde bulunan 43 yolcudan 6 Yunan vatandaşı, Atina'ya döndü. Yolculardan 4'ü, bugün düzenledikleri basın

  Gazze ' ye insani yardım götüren iki Yunan gemisinde bulunan 43 yolcudan 6 Yunan vatandaşı , Atina ' ya döndü . Yolculardan 4 ' ü , bugün düzenledikleri basın toplantısında yaşadıkları dehşeti bütün ayrıntılarıyla anlattı . Türkiye ' ye taziye mesajı gönderen Yunan yardım gönüllüleri , gösterdiği direniş nedeniyle Mavi Marmara yolcularını tebrik etti .

Atina ' daki Politeknik Üniversitesi ' nde oluşturulan " Gazze için bir gemi " organize komitesinin bürosunda gerçekleşen basın toplantısını , yerli ve yabancı çok sayıda basın mensubu izledi . Yunan aktivistlerin basın toplantısında yakınları , arkadaşları , milletvekilleri ve sivil toplum kuruluşlarından yetkililer yer aldı .

" MAVİ MARMARA DUMAN VE GAZ BOMBASINDAN GÖRÜLMÜYORDU "

Gazze ' ye ulaşamadıkları için üzgün olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Papadokostopulos Aristidis , " Tek hedefimiz , Gazzelilerin ihtiyacı olan yardımı ulaştırmaktı . " dedi . " Kimlik bilgilerini vermek istemeyen bir arkadaşımızı çok feci şekilde dövdüler . " diyen Aristidis şunları söyledi : " Biri Yunan biri Amerikan iki kişiye sakinleştirmek için şırınga yaptıklarını gördüm . Çok feci şartlar hakimdi . Terörizmden öte bir şeydi . Şimdiye kadar böyle bir şey görmedik . "

Gemilerinde silah değil yardım malzemesi olduğunu ve bunları gümrüklerde çıkarılan büyük zorluklar sonrası yüklendiğini kaydeden Aristidis , Özgür Akdeniz gemisinde olan yükü şöyle sıraladı : " Su arıtıcılar , tuğla , çimento , 50 adet kolay inşa edilebilen ev , 250 adet elektrikli engelli arabası , çadır ve okul çantaları . Bu silahları götürmüştük . "

İsrail güvenlik kuvvetlerinin baskınına ilişkin ise Aristidis , sabah 04 : 00 ' dan önce taciz edilmeye başlandıklarını söyledi : " Mavi Marmara , duman , gaz bombaları ve gerçek mermilerin kullanılması nedeniyle tamamen gözden kaybolmuştu . O anı ifade etmek zor . Gemide çocuk ve kadınlar da vardı . 70 milin üzerinde uluslararası sulardaydık . " Sabah 04 : 50 sularında 2 botla komandoların gemiye ulaştıklarını belirten Yunan aktivist Aristidis , " Biz sadece geminin etrafına havadan ya da denizden çıkarma yapmalarını engellemek için tel örgüler germek suretiyle karşı koyabildik . " dedi . Komandoların gemiye çıktıktan sonra karşı koyamadıklarını belirten Aristidis , " Bize vurdular . Kabul edilmez şartlarda esir tutulduk . Götürüldüğümüz limanda polis doluydu . Hapsi boylayacaksınız şeklinde tehditler savurdular . Kimseyle konuşmamıza izin vermediler . " ifadelerini kullandı .

Yunan hükümetinin derhal gemilerin ve yolcuların dönmesi için önlem almasını isteyen Aristidis , İsveç vatandaşı İsrailli ile Amerikalı aktivistin de feci şekilde dövüldüğünü söyledi . Plastik kelepçeler ile ayak ve ellerinden bağlandıklarını anlatan Aristidis , bazı kişiler denize düştüğünü ve yaklaşık 1 saat sonra denizden çıkarıldıklarını anlattı . Gazetecilerin de kamera ve kasetlerine el konulduğunu belirtti .

" MEHMET KAPLAN , ÇOK DAYAK YEDİ "

Aynı gemide yer alan Türk kökenli İsveç milletvekili Mehmet Kaplan ' ın da bulunduğunu anlatan Aristidis , " Mehmet çok dayak yedi . Bana ' çok dayak yedim ' dedi . Milletvekili olmasına rağmen ona herhangi bir ayrım yapılmadı . " şeklinde konuştu .

" TUVALET İÇİN PARMAK KALDIRDIK "

Sfendoni gemisinde yer alan bir diğer Yunan aktivist Gelalis Dimitrios , " Barış döneminde , bir savaş oldu . Bir yanda silahlar vardı . Diğer yanda ise aktivistlerin vücutları . . . " dedi . Komandoların hem denizden hem havadan gemilere çıktıklarını anlatan Gelalis , " Tam teçhizatlı komandolar gemiyi darmadağın yaptılar . Plastik mermi ve gaz bombası kullandılar . " şeklinde konuştu .

İsrail kuvvetlerinin sert tutumunu da anlatan Gelalis şunları söyledi : " Çok sayıda arkadaşımız feci şekilde dövüldü . Bunlar arasında gemiyi teslim etmek istemeyen kaptanımız da vardı . Başından , kulağından , başından , boğazından ve ayaklarından yaralandı . Yunan , Amerikan , Filistinli ve diğer karşı koyanlar da feci dövüldü . El Cezire muhabiri kalaşnikof kabzasıyla gözünden yaralandı . " Tuvalete gitmek için çocuklar gibi el kaldırdıklarını anlatan Gelalis , " Ayağa kalkmamıza izin verilmiyordu . Silahlar üzerimize çevrilmişti . Limanda bizi oradan oraya götürüp durdular . Yapılanlar daha önce görülmeyen şeylerdi . " şeklinde yaşanan kötü anları özetledi .

" BURASI İSRAİL ULUSLARARASI SULARI "

İnşaat mühendisi Petrogiannis Thanasis de Gazze ' ye ulaşamadıkları için üzgün olduğunu söyledi . Komandolarla birlikte sadece gözleri görülebilen doktorlarla baskın yapıldığını anlatan Thanasis , orada bu doktorların tamamen göstermelik bulunduğunu vurguladı . Thanasis şöyle devam etti : " Bizi sanki katiller gibi görüyorlardı . Bir polis şefi , Evet beyfendi! Burası İsrail uluslararası suları " şeklinde bir cevap verdi . İnsanca bir tavırları yoktu . " Tam techizatlı askerlerin sanki savaşa hazırlandıklarını anlatan Thanasis , " Bizim bıçaklarla karşı koyduğumuz iddiası tam bir komedi . Ben tekrar Gazze ' ye gitmek istiyorum . İsrail yetkilileri , Amerikan büyükelçisinin Amerikan aktivisti görmesine izin verdi " diyerek yaşananları dile getirdi .

" DİRENENLER , ELEKTRO ŞOKA TABİ TUTULDULAR "

Özgür Akdeniz gemisinin en genç aktivisti Mihail Grigoropulos , yaşadıklarını sert ifadeler kullanarak anlattı . Mihail , " Uluslararası sularda bir korsanlık yapıldı . Siyonist teröristler , gemilerimize hukuksuz biçimde el koydu . " dedi . Mihail , esir alındıklarını , kötü şartlarda tutulduklarını , yere yatırılarak üzerlerine silahların çevrildiğini ve her anın videoya kaydedildiğini ifade etti .

Gazze ve Filistin ' de çocuk , kadın ve insanların öldürüldüğünü hatırlatan Mihail , Yunan hükümetini hiçbir girişimde bulunmadığı gerekçesiyle eleştirdi . Mihail ' in eleştirilerinden Güney Kıbrıs da nasibini aldı : " Kıbrıs hükümetini de suçlamalıyız . Filoyu geciktirdi . Destek vermedi . Esasında bizi resmen kovdu . Limana çıkmamıza izin vermedi . "

Yaşanan kötü şartları da anlatan Mihail şunları söyledi : " Yemek ve su vermediler . Cep telefonu , bilgisayar gibi bütün kişisel eşyalarımıza el koydular . Sadece üzerimdeki kıyafetler ve kimlik belgemle buraya gelebildim . 10 defa sağlık kontrolünden geçirildim . Sorguladılar . "

Mihail , " Bizden İbranice bazı belgelere imza koymamızı istediler . Ancak imzalamadık . Psikolojik baskı yapıldı . Direnen arkadaşlarımızı defalarca elektro şoka tabi tuttular . " dedi . Türkiye ' ye taziye mesajı gönderen Mihail , Türk yardım gönüllerinin gösterdikleri direnişi överek tebrik edince , toplantıya katılanlar tarafından uzun uzun alkışlandı .

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile