Yunanistan'in Mülteci Zulmü Bitmiyor

Asilsiz Soykirim Iddialariyla Mücadele Dernegi (ASIMED) Baskani Savas Egilmez, “Avrupa’nin mültecilere karsi takindigi acimasiz tutum uzun bir süredir devam ediyor. Ülkelerindeki savastan kaçarak Avrupa’da yeni bir gelecek insa etmeye çalisan mülteciler özellikle Yunanistan tarafindan bilinçli ve sistematik bir sekilde uygulanan insanlik disi tavirlarla karsi karsiya kaliyor. Avrupa Birligi üyesi bir ülke olan Yunanistan, AB Temel Haklar Sarti’ni, 1 Aralik 2009 tarihinde yürürlüge giren Lizbon Antlasmasi’ni hiçe sayarak mültecilere acimasizca iskence ediyor. Bu antlasmayla, siginmacilara iliskin ’geri göndermeme’ ilkesi kabul edilmistir. Bu temel ilkenin esas dayanagi 1951 tarihli Cenevre Sözlesmesi’dir. Sözlesme açik bir sekilde, ülkelerin sinirlarina ulasmis siginmacilarin her ne sekilde olursa olsun geri gönderilmeyecegini hükme bagliyor. Ayrica Avrupa Sinir ve Sahil Güvenligi Kurumu (FRONTEX) ilklerine göre de sinir disi kosullarinin olusmasi halinde bile ihraç islemlerinin güvenli, onurlu ve insani sartlarda yapilmasi kabul edilmistir” dedi.

Yunan hükümetinin göçmen politikasinin, hukuk disi ve insani yönü olmayan bir anlayisa dayandigini ifade eden ASIMED Baskani Egilmez, “Ancak Yunan makamlari Ege Denizi’nde ’geri itme’ iddialarini kabul etmeyerek, bu tür haberlerin Türkiye tarafindan üretildigi iftirasini ortaya atmaktadir. Ancak bu hususta Atina’dan yapilan açiklamalarin tamamen yalan oldugu bagimsiz kuruluslar tarafindan da kabul edilmektedir. Öyle ki, birçok mülteci ve insan haklari örgütü, Yunan makamlarinin uluslararasi hukuku ve temel Avrupa degerlerini ihlal ettigi gerekçesiyle Yunanistan’i açikça kinamislardir. Dahasi Türkiye disindan çok sayida gazeteci Yunan güvenlik güçleri ve onlarin taseronlarinin Ege Denizi’nde mültecileri geri itmesini raporlamis ve karsilastiklari insanlik disi manzarayi tüm detaylariyla uluslararasi kamuoyunun dikkatine sunmuslardir. Yapilan arastirmalar dikkate alindiginda Yunan makamlarinin sadece denizde yakalanan göçmen botlarini Türk karasularina geri itmedigini, ayni zamanda adalara çikmayi basarmis siginmacilari da yakaladigi, Türk karasularina sürükleyip biraktigini isaret etmektedir. Mesela Midilli adasinda olduklari fotograflar ve elektronik veriler araciligiyla kanitlanan kisilerin, daha sonra botlarla Yunan yetkililer tarafindan Türk karasularina terk edildigi bir çok delille kanitlanmistir” diye konustu.



“Yunan otoriteleri hukuki yolu izlemek yerine insanlari tehlikeli kosullarda sinir disi etme yolunu tercih ediyor”

Egilmez, “Yunanistan’in uluslararasi sözlesmeler uyarinca göçmenleri güvenli bir sekilde karaya çikartmasi, kayit altina almasi ve uluslararasi korumaya gereksinim duyup duymadiklarini arastirmasi gerekiyor. Fakat Yunan otoriteleri bu hukuki yolu izlemek yerine siginma sürecini isletmeden insanlari tehlikeli kosullarda sinir disi etme yolunu tercih ediyor. Avrupa’da hizla yayilan yabanci düsmani politika, Yunanistan’in siginmacilara yönelik eylemlerini örtülü bir sekilde desteklemektedir. Örnegin AB Komisyonu Baskani Ursula von der Leyen’in Mart 2020’de Yunanistan ziyareti sirasinda ifade ettigi, ’Bu sinir sadece bir Yunan siniri degil, burasi ayni zamanda Avrupa siniri’ sözleri ve ardindan Yunanistan’i ’Avrupa’nin kalkani’ seklinde nitelendirmesi, mülteci meselesinde AB ile Yunanistan arasindaki iliskinin jeopolitik boyutunu gözler önüne sermektedir. Insan Haklari Izleme Örgütü, yaptigi açiklamada Türkiye-Yunanistan sinirindaki Yunanli güvenlik güçleriyle, Yunan hükümetinin organize ettigi silahli sivillerin, mültecileri ve göçmenleri zorla alikoyduklarini, cinsel veya baska sekillerde tacize maruz biraktiklarini, esyalarini gasp ettiklerini ve giysilerini çikarttiktan sonra Türkiye’ye zorla geri döndürdüklerini belirtti.

Buna ragmen ne yazik ki Yunanistan tarafindan uygulanan bu insanlik disi tavir, Avrupa Birligi’nin üst düzey yetkilileri tarafindan övgüyle karsilanarak, Avrupa Sinir ve Sahil Güvenligi Kurumu (FRONTEX) araciligiyla da desteklenmistir” açiklamalarinda bulundu.

“Yunanistan, sinirlarini disina ittigi 19 mülteci donarak hayatlarini kaybettiler, bu durum insanlik tarihine kara lekedir”

Yunan devletinin uyguladigi siddet politikasinin kayitlara geçmis sayisiz örnegi oldugunu belirten Egilmez, “Örnegin, esi ve çocuklariyla seyahat eden Suriyeli yasadiklarini söyle dile getiriyor. ’Yunanli güvenlik güçleri aramak bahanesiyle defalarca karimin gögüslerine dokunduktan sonra basörtüsünü açip, pantolonunu çikartmaya çalistilar. Onlari durdurmaya çalistigimda beni yumruklariyla, kalin plastik bir çubuk ve metal bir sopayla feci sekilde darp ettiler. 2 yasindaki kizimin kafasina kalin plastik bir çubukla vurdular. Kizimin kafasindaki morluk hala duruyor.’ Insan Haklari Izleme Örgütü bu durumu da magdur ve sahitlerin ifadeleriyle raporlamistir. Görüsülen kisiler, çok sayida vakada, aralarinda kadinlarin da bulundugu mültecilerin, silahli adamlar tarafindan, iç çamasirlariyla kalana dek soyulduklarini ve Meriç nehrini bu sekilde geçerek Türkiye’ye geri dönmeye zorlandiklarini anlattilar. Daha bir kaç gün önce Yunanistan, sinirlarini disina ittigi 22 mülteciden 19’u yazik ki donarak hayatlarini kaybettiler. Bu elim olay, Yunan tarihinde defalarca sahit oldugumuz Yunan mezalimin son örnegi olarak insanlik tarihine kara bir leke olarak geçmistir” ifadelerini kullandi.

“Yunanistan’in mültecilere uyguladigi zulmü 4 dilde anlatan 175 görselli albüm hazirlandi”

Egilmez, “Dernek olarak, Yunanistan’in mültecilere karsi yürütmege devam ettigi her türlü hukuka ve birçok anlasmaya aykiri politikayi ve insanlik açisindan utanç verici eylemlerini ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin insanlik sevgisi ve sefkat dolu politikasini, 4 dilde hazirladigimiz 175 görselli bir albümle, tüm dünyaya anlatmaya basladik. Bir ay sürecek faaliyetimiz sonunda yaklasik 200 bin mail atmis olacagiz. Baska bir degisle dünya ülkelerinin önde gelen politikaci, gazeteci, sivil toplum önderi ve aktivistine Yunan Mezalimini anlatmis olacagiz” açiklamalarinda bulundu.