Bir insanı tanımanın, onun hayatını nasıl devam ettirdiğini bilmek olmadığını, o insanın fikrini ve yolunu tanımak ve bilmek olduğunu ifade eden Albayrak, şunları söyledi:
'Doğru düşünce olmadan doğru düşünce faaliyeti olmaz. Büyük Doğu davası, onun mimarından öğrendiğimiz gibi söyleyecek olursak pazarlıksız Allah ve Resulü davasıdır. Bu yolda bir kelime bile boşuna yazılmamıştır. Bizler hizip ve grup olma peşinde değiliz. Kurtarıcı bir fikrin, bir dünya görüşünün peşindeyiz. Bu sempozyumun amacı da budur.
Çilesi çekilmemiş hiçbir şeyi Allah bize nasip etmeyecektir. Çalışmadığımız ve gayet etmediğimiz bir şeyi elde edemeyiz ayrıca muhafaza da edemeyiz. Büyük Doğu ideali için de çile çekmeliyiz. Necip Fazıl'a layık olmak için üreten, yaşayan ve öğrenen bir toplum olunmalı.'
Sanatta ve fikir alanında savunma değil taarruzda olunması gerektiğini kaydeden Albayrak, İslam'ın yeniden doğuşunun Büyük Doğu'nun yürüyen haliyle gerçekleştirilebileceğini belirtti.
Sempozyumda konuşan Türkiye Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Doğan da Büyük Doğu davasının uzun ve meşakkatli zamanlardan geldiğini ifade ederek, 'Geriye dönüp baktığımızda 75 yıllık bir mazisi olan bir davadan söz ediyoruz. Büyük Doğu dergi olarak kapatılmalara maruz kalsa da fikir olarak her zaman devam etmektedir. Bu dava sadece Necip Fazıl'ın veya Salih Mirzabeyoğlu'nun davası değildir, Allah'ın davasıdır ve kıyamete kadar devam edecektir.' ifadelerini kullandı.
'Yürüyen Büyük Doğu Sempozyumu' 24 Haziran'da
