Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde 1944 yılında doğan Uca, ilkokula giderken saat tamirciliği yapan amcasının oğlunun yanına uğramaya başladı. Sıklaşan bu ziyaretlerde saat tamirciliği artık Uca için bir tutku haline geldi. Ortaokuldan sonra eğitimini sonlandıran Uca, tamamen saat tamirciliğine yöneldi.
Askerden sonra evlenen ve 6 çocuğu olan Uca, 46 yaşındayken Aydın'a göç etti. Burada açtığı dükkanda 10 yıl boyunca saat tamiri yapan Uca, yaklaşık 25 yıl önce mesleğini daha iyi yapabilmek için İstanbul'un yolunu tuttu.
İstanbul'daki ustalarla çalışmaya başlayan Uca, yıllar sonra, yok olma aşamasındaki mesleğinin son temsilcilerinden biri haline geldi.
Teknolojinin ilerlemesiyle şaşaalı günleri geride kalan mekanik saatin meraklıları, tamir için usta bulmakta zorlanıyor. Guguklu, bimbamlı, köstek, fanuslu, kule, bekçi ve büyük salon saatlerinin tamiri konusunda aranan isim olan Uca ise çırak bulamamaktan yakınıyor.
- Mekanik saatler ustasız kalacak
Hayat öyküsünü AA muhabirine anlatan Zeki Uca, eskiden mekanik saat ustalığının çok önemli olduğunu belirterek, pilli saatlerin ardından bu değerin azaldığını söyledi.
Uca, eski ustaların çok zor şartlarda çalıştıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Çok zor parça buluyorduk. Bulamadığımız da oluyordu. Ancak o parçaları elimizle ve kendi imkanlarımızla saati zedelemeden yapıyorduk ve mutlaka tamir ediyorduk. Saati yapabilmek için parçayı saate uyduruyorduk. Parçası geldiği zaman da diğer parçayı söküp orijinal parçayı takıyorduk. İlerleyen zamanda pilli saatler çıkınca mekanik saatler azaldı. Halen zevkle çalışıyorum. Eskiden bir saati yapamadığım zaman 'niye bunu yapamadım' diye sabaha kadar düşünürdüm."
Pilli saatlerle birlikte hazır parçaların geldiğini anlatan Uca, bu nedenle kimsenin bu mesleğe merakının kalmadığını kaydetti.
Uca, şimdilerde mekanik saat ustalarının çırak bulmakta zorlandığını aktararak, "O tarihlerde ustayla çırak arasında fark vardı. Çırak gayet terbiyeli, usta da gayet düzgün şekilde ona işi öğretiyordu. Gençlerin ilgisi olsa dahi maddi yönde sorun oluyor. Anne çocuğunu getirse 'benim çocuğuma ne vereceksin' diyor. Sen zaten kendin kazanamıyorsun ki... Kazandığını da ona mı vereceksin yoksa kendine mi ayıracaksın. Ama bugün yetkililer tarafından bir teşvik olursa belki gençler bu işe ilgi duyar. Veliler de belki çocuklarını getirir" diye konuştu.
- Mekanik saatlere dönüş var
İstanbul'da piyasada çok sayıda eski saat bulunduğunu ifade eden Uca, hem eskiyi sevenlerin hem de tarihi objelere merakı olanların bu saatleri kullandıklarını söyledi.
Son zamanlarda tekrar mekanik saat üretimine yönelindiğini belirten Uca, "Her ne kadar pilli saat üretimi yapılıyorsa da bir kısım mekaniğe dönmek üzeredir. Bizdeki bazı saatler alınıyor, gidiyor Avrupa'ya, oradaki fabrikalarda o sitilde ve o şekilde saatler çıkarılıyor. Mekaniğe dönüş var. O eski saatlere benzetilerek yeni saatler çıkarılmış, kurmalı, mekanik olarak. Pilli saatler pek fazla randıman vermiyor. Mekanikle elektronik pilli saatler arasında ben mekaniği tercih ederim. Çünkü mekanik sağlamdır, pilli gibi değildir. Pilli saat ufak bir hatada çalışmıyor" şeklinde konuştu.
Uca, eskiden saatçiliğin itibarlı bir meslek olduğunu söyleyerek, "Saatçinin makamı yüksekti. Nasıl bir doktor, bir savcı bir yerdeyse, bu meslek de bir yerdeydi. Değeri fazlaydı. Şimdi o itibar yok" dedi.
- "Avrupa'da saatçilik okulu olmayan tek ülke Türkiye"
İstanbul Saatçiler Esnaf Odası Başkanı Sedat Güngörür de babadan oğula, ustadan çırağa geçen saat ustalığının, elektronik saatlerle birlikte bitme noktasına geldiğini söyledi.
"Dünyada her geçen gün gelişen bir sektör olan saatçilik, Türkiye'de neden kaybolmuş meslek grupları içinde yer alsın?" diye soran Güngörür, bunun nedeninin eğitimsizlik olduğunu aktardı.
Güngörür, bu yönde eğitim veren okulların olmamasının sektörün geleceğini tehdit ettiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Okulun ne gibi faydaları var? Saatin, mekanizmasının, yedek parçalarının ve el aletlerinin ne olduğunu öğrenebiliriz. Böylece Türkiye saat sektöründe söz sahibi olur. Çünkü Türkiye'ye milyon adet saat giriyor. Tamir de yapılıyor. Ama şu anda ustalar çok az. Bunlar da kayboldukça saat tamir eden usta bulamayacak hale geleceğiz. Saatlerimizi yurtdışına göndereceğiz. Bunun için bir an önce bir okula ihtiyacımız var. Okulla birlikte saat sektörümüz ileri bir seviyede gelişir, endüstriyel olarak saat fabrikası açılabilir. Saat kayışı, saat kurma kolu yapabiliriz ve atölyeler kurabiliriz. Hem istihdam hem de ekonomimize büyük bir katkı sağlamış oluruz. Mesleğimiz de kaybolmaya yüz tutmaz. Bu konuda devletten destek istiyoruz. Bunun için projeler sunmaya devam edeceğiz. Bazı iş adamlarımız bu konuya el attı. Avrupa'da saatçilik okulu olmayan tek ülke Türkiye."
'Zamanın Ustası' Yıllara Direniyor
İstanbul'un en yaşlı saat ustası olan ve ilerleyen yaşına rağmen mesleğini yapmayı sürdüren Zeki Uca, çırak bulamamaktan yakınıyor.



















