Zeynep Beşerler: Nazik kadın gibi görünsem de maçta küfrederim

Zeynep Beşerler: Nazik kadın gibi görünsem de maçta küfrederim

Kadınlığı, kibarlığı beceremiyorum. Dünyanın en nazik kadını gibi görünsem de, maça gittiğinde küfreden bir tipim..

Zeynep Beşerler hareketli, hayatın tadını çıkartmayı bilen, kural tanımaz, doğru bildiğinin peşinden koşan genç bir kadın. “Kibar olmayı beceremiyorum” dese de, anne ve babasıyla birlikte doğum gününü kutlayacağı restorana beni davet edecek kadar nazik, içten biri... Ben Zeynep'i tanıdığıma çok sevindim. Bu röportajda bugüne kadar okuduklarınızdan çok farklı bir Zeynep bulacaksınız.

Hikâyeniz İzmir'de başlıyor. Biraz çekirdek ailenizi anlatır mısınız?


Kız kardeşimle birlikte çok eğlenceli bir aile ortamında büyüdük. Baba avukat, anne bir ilaç firmasının temsilcisiydi. Ağaçların tepelerinden inmeyen, futbol oynayan, orasını burasını kıran, küfür eden yaramaz bir çocuktum. Hatta bu yüzden arkadaşlarım bana “Zeynel” derdi.

Sahi mi?

Evet. Şarkıcı Sıla çocukluk arkadaşımdır. Beraber büyüdük, İstanbul'a da beraber geldik. Onun da lakabı “Sılahattin Abi”dir.

Komikmiş. Peki sonra?

Kötü bir öğrenci, sosyal bir gençtim. Voleybol, tenis oynardım, bale yapardım. Üniversitede Fransız Dili ve Edebiyatı'nı kazandığımda “Annem. Kızım doğruyu söyle, üniversite sınavında kopya mı çektin?” diye sordu. O kadar ümidi kesmişler benden... Üniversiteye girmekteki amacım da kendimi İstanbul'a atmaktı.

Neden İstanbul?

Eğlence olsun, aynı bölümü kazandığım yakın arkadaşlarımla gezelim tozalım diye... Yoksa kariyer yapmak filan gibi şeyler yok kafamda. Hayatım boyunca “büyüyünce şunu olacağım” demedim. Üniversitede okurken de ne olmak istediğimi bilmiyordum. Tek bildiğim masa başı bir iş istemediğimdi. Çok enerjik bir tipim çünkü...

“Kulüp Güzeli seçilince Sinan Çetin beni keşfetti”

O sıralar Sinan Çetin sizi keşfetti galiba...

Bir arkadaşımın gece kulübü vardı. Aktivite olsun diye her ay “Kulüp Güzeli” seçmeye karar verdiler. Jüride de Sinan Çetin, İstanbul Plak'tan Mehmet Söğütoğlu, Serdar Ortaç, Uğurkan Erez var. Beni seçtiler. “Sesin güzelse kaset çıkartalım, manken olmak istersen manken yapalım” dediler. Dalga geçtim. 15-20 gün sonra köprünün üzerinde arabadayken Sinan Çetin aradı. “Hemen buraya gel. Seni bir reklamda oynatacağım” dedi. Kinetix reklamında okuldan kaçan liseli rolüymüş. “Eşşek kadar kızım. Nasıl oynayacağım liseliyi...” diye itiraz etsem de, kendimi sette buldum.

O reklamla da tanındın.

Evet... Okuldan kaçan genç kız tiplemesi tepki çekti. Haber programlarından beni arayıp, görüş almak istiyorlardı. “Senariste sorun, ben sadece oynadım” diyordum. Her gün gazetelerde boy boy resimlerim çıkıyordu, köşe yazarları bu reklamı eleştiriyordu. Üstüne Number 1 TV'den program teklifi aldım. Moda, spor, yarış birçok program yaptım. Sonra Tarkan'ın Dudu klibinde yer aldım. O sıra Uğur Yücel'le tanıştım ve Alacakaranlık Kuşağı'nda oynamaya başladım.

Annen baban “Kızım artist mi olacaksın? Biz seni okumaya gönderdik” demedi mi?

Dediler. Kararlı olduğumu görünce önce Sinan Çetin'i araştırdılar, sonra reklamın senaryosunu istediler, öyle izin verdiler. O gün bugün babama rol aldığım bütün işlerin senaryosunu yollarım. Şimdi alıştı buna... “Sıradaki bölüm ne zaman gelecek, merak ediyoruz” diyor. Avukat olduğu için sözleşmeleri de yollarım. Ben annemle babamla çok arkadaşım. Gece bara bile birlikte gideriz. Onlarla her şeyimi paylaştığım için güvendiler bana...

“Kadınlığı, kibarlığı beceremiyorum. Dünyanın en nazik kadını gibi görünsem de, maça gittiğinde küfreden bir tipim. Küçükken annem ağzıma acı sos sürerdi. Ama bir işe yaramadı.”


Çocuk istiyorum bunun için mecburen evleneceğim

Hayattan beklentiniz ne bundan sonra?

Çocuk istiyorum, bunun için mecburen evleneceğim. İki insanı bir evin içine tıkıp, “Siz ölene kadar beraber yaşayacaksınız” demek delilik... Hele günümüzde kimsenin kimseye tahammülü yok. Ekonomik özgürlükle birlikte egolar çok şişti. Ama çok çocuk istediğim için mecbur evleneceğim. Hayırlısıysa tabii...

Arka Sokaklar dizisi ne kadar devam edecek?

Gittiği yere kadar... Bu sene dizinin altıncı senesi, benim ikinci senem. Reyting aldığı için devam ediyor. Ekip olarak da şahane bir ilişkimiz var. Set dışında hep birlikteyiz.

“Kenanla ilişkim bitti ama onunla aynı dizide oynarım”

Kenan dönemi ne zaman başladı?

Alacakaranlık Kuşağı ile birlikte...

Tüm röportajlarınızda size Kenan İmirzalıoğlu soruluyor. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?

Bu durumu hem kanıksadım, hem sıkıldım. Kenan'la ilgili konuşuyorum diye beni çok eleştiren magazinci bir abla var. Ama ben bu konuyu isteyerek konuşmuyorum ki... İnsanlar bana soruyor. 1,5 sene oldu artık... Güzel bir ilişkiydi, bitti. Köprünün altından çok sular aktı. ‘Kenan'ın eski sevgilisi' damgasından ancak yeni bir sevgilim olunca kurtulacağım.

Kenan'la aynı dizide rol almanızı teklif etseler...

Kabul ederim. Tamamen profesyonel bakarım. Kenan artık benim arkadaşım. Kavgalı değiliz, aramızda bir kan davası yok. Neden olmasın? Bunları tuhaf karşılamak tam Türk zihniyeti... Geçenlerde bir yerde merhabalaştık diye olay oldu. Merhabalaşmasak, olay olmalıydı halbuki. Altı yıl birlikte olan iki insan birbirinden bir selamı dahi esirgiyorsa, bu tuhaf karşılanmalı!

Ya Sadettin Saran...

Yanyana geldiğim tüm insanlarla yazıldığım gibi onunla da yazıldım. Bu konu hakkında hiç konuşmadım. Konuşsan bir dert, konuşmasan bir dert. Sadettin Bey “Aramızda hiçbir şey yoktur” diye açıkladı zaten. Bunun üstüne söylenecek bir şey yok.

İş için mi biraraya gelmiştiniz?

Evet, evet... Bir organizasyonda tanıştık. Sonra 8 kişi bir iş yemeğinde buluştuk. O kadar... Geçen gün de bir bara girerken flaşlar patladı. Ertesi gün gazetede “Yeni sevgilisiyle göz göze...” diye yazdılar. Konuştuğum kimdi, biliyor musun? Senelerdir gittiğim bir restoranın, çok sevdiğim garsonu... Magazin basını artık saçmaladı. İşin kötü yanı onlar yüzünden saldırgan bir insan haline geldim.

“Metroda tuhaf bakışlara maruz kalınca, sinir oluyorum!”

Zeynep Beşerler, çocukluktan beri nedeni bilinmeyen bir el titremesi olduğu için denge bileziği takıyor.

* Küçükken Ferdi Özbeğen'e aşıkmış ve onunla evleneceğine inanıyormuş. Zeynep'i cezbeden, Özbeğen'in beyaz piyanonun önünde takım elbiseyle oturduğu plak kapağı olmuş. Plağa sarılıp uyurmuş geceleri...

* Romantik bir kadın olmadığını söyleyen Zeynep'in bugüne kadar yaptığı tek sürpriz, sevgilisinin bulunduğu şehre uçmak olmuş.

* En sinir olduğu şey, metroya bindiğinde insanların “Bunun burada ne işi var ki...” bakışı...

* Kıskanç değil. Öyle telefon kontrol eden kıskanç kadınlardan hiç hoşlanmıyor.

* Zamanında çok spor yaptığı için klasik sporlardan soğumuş. Yeni tutkusu yelken... 2-3 haftada bir Bodrum'a gelip yarışıyormuş.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile