Zirve Yayınevi Cinayeti'nde 50'nci Duruşma

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savunmasını tamamlayan tutuklu sanık Haydar Yeşil'e, savunmasıyla ilgili sorular soruldu. Yeşil, katılan avukat Murat Dinçer’in, "Hristiyan ya da misyonerlikle ilgili herhangi bir suç tanımı yapılmıyor. Misyonerlikle ilgili bir suç tanımı olmadığı halde Zirve Yayınevi çalışanlarını takip ettiniz. Herhangi bir suç duyumu aldınız mı? Bununla ilgili yapılan bir çalışma var mı" sorusuna, "Benim dönemimde olmadı. Takip etme benim kişisel tercihim değil. Bu istihbarat yapmamız gereken konulardan biridir" cevabını verdi.

Dinçer’in, Malatya’da bir otelde misyonerlikle ilgili toplantı yapıldığını, bu toplantıya katılıp katılmadıkları ve tutuklu sanık Emre Günaydın'ın o toplantıda görülüp görülmediğiyle ilgili sorusunu da cevaplayan Yeşil, "2006 Noel kutlamasına tesadüfen bir haber elemanı davetli olarak gitmiş. Bunun ödeme makbuzu da var. Emre Günaydın'ın orada olduğuyla ilgili bir bilgi yok" dedi.

Daha sonra söz alan Zirve Yayınevi cinayetinde öldürülen Tilman Geske’nin eşi Suzanna Geske, tutuklu sanık Emre Günaydın’ın Noel kutlamasında otelde olduğunu ve yanında da Hristiyan dinine mensup arkadaşlarının bulunduğunu öne sürdü

Yeşil’in savunmasıyla ilgili soru-cevap bölümünün sona ermesinin ardından, eski Malatya İl Jandarma Komutanı tutuklu sanık emekli Albay Mehmet Ülger’in savunmasına geçildi. Dava kapsamında hazırlanan yeni iddianamede, Zirve Yayınevi'ndeki cinayetlerle ilgili, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Binbaşı Haydar Yeşil ile birlikte 'terör örgütü yöneticiliği' ile suçlanan Mehmet Ülger, savunmasında tüm suçlamaları reddetti.

Ülger, Zirve Yayınevi cinayetinin elim bir olay olduğunu ve olayı kınadığını belirterek, "Yasal olarak görevini yapan benim ve arkadaşlarımın cinayetle ilişkilendirilmesini zül olarak adlandırıyorum" diye konuştu.

2,5 yıl Malatya İl Jandarma Komutanı görevini yürüttüğünü kaydeden Ülger, "Görevim boyunca yasalar dahilinde hareket ettim. Yasa dışı faaliyetler içinde yer almadım" iddiasına bulundu.

Ülger, suçlu oldukları için değil, hedef gösterilmeye çalışıldıkları için yargılandıklarını ileri sürerek, "Kamuoyunun baskısıyla 1,5 yıldır tutukluyuz" görüşünü savundu.

Hükümeti devirmeye yönelik bir eylemin içerisinde olmadığını öne süren Ülger, "Darbeden zarar görmüş ailelerden biriyim. Darbe ve darbecilerin karşısında olurum. Millet iradesine saygı duyan bir insanım. Anarşi ve terörle mücadele ettim. Devlete karşı bir eylemim olamaz. Ben devlete hizmet ettim. 10 kardeşim var ve hepsi de memur" şeklinde konuştu.

TUSHAD'ı (Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi) yıllarca görev yapmasına rağmen hiç duymadığını iddia eden Ülger, "Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile hiçbir aşamada yüz yüze ya da telefonla irtibatım yoktur. Hiçbir konuda Hurşit Tolon’dan emir almadım ve kendisine bilgi aktarmadım. TUSHAD kimlik kartını da gizli tanık ve sanık İlker Çınar’a verdiğim iddiaları doğru değildir" görüşünü öne sürdü.

Ankara'da 21 Mart 2011 tarihinde gözaltına alındığı sırada bulunan, kendisine hitaben yazılan "Gördün mü Malatya sana da kalmadı" ifadesiyle başlayan mektuba da değinen Ülger, söz konusu mektubun 2009 yılında gözaltına alındığı sırada geldiğini, eşinin, moralinin bozulmaması için kendisine daha sonra verdiğini anlatarak, "Mektup ben gözaltına alınmadan 1 hafta önce gelmiş, eşim de moralim bozulmasın diye bana göstermemiş. Gözaltına alınınca bu mektubu gördüm. Bir suretini de Jandarma İstihbarat Başkanlığı'na teslim ettim. Kim olduğunu onlar bulsun diye muhtemelen hakkında yasal işlem yaptırdığım birinin husumeti nedeniyle yazdığını düşünüyorum. Söz konusu mektupta 'sen bu boğazlarını keserek öldürttüğün insanlar gibi bağıra bağıra son nefesini verirsin mutlaka' ifadeleri yer alıyordu. İsimsiz ve imzasız mektup, içinde bir çok hakareti de içeriyordu" diye konuştu.

Ülger'in savunmasına, verilen aranın ardından devam edilecek .