Kanalturk'te yayınlanan Telegol programına katılan Adnan Polat, "Sessizliğimizin efendiliğimizden olduğunu kimse anlamadı. Sustukça suçlamaları kabul ediyormuşum gibi algılandı." diyerek sözlerine başlarken, 1992-93 sezonunun son maçı olan Ankaragücü maçını da yorumladı.

İşte Adnan Polat'ın futbol dünyasını derinden sarsacak açıklamaları:

ANKARAGÜCÜ MAÇI
'Ankaragücü maçı hakkında en ufak bir hata veya kasıt görmüyorum. Bu olay; Beşiktaş'ın çok başarılı olduğu ve serisinin sona erdiği bir döneme geldiği için olay oldu. Averajla şampiyonluk kaybetmek büyük hayal kırıklığı. O maçın 1 hafta öncesinde İhsan Kalkavan şöyle dedi: 'Ben Beşiktaş için teşvik primi de veririm, her şeyi yaparım'. Sayın Süleyman Seba'yı bekledik açıklamalar yapar diye. Ben de medya üzerinden Beşiktaş yönetimine saldırdık. Ankaragücü'ne teşvik verilecek korkusu yaşadık. Medya üzerinden göndermeler yaptık birbirimize. Kalli maçtan önce geldi 'takıma konuşma yap' diye.

Galatasaray futbolcuları o gün çok hırslıydılar. 'Çıkın oynayın' dedim. 'Kazanın ya da kaybedin bizim gönlümüzün şampiyonusunuz' dedim. Bize 2 fark yetiyordu ve Beşiktaş 1-0 gerideydi. Sonra maçın başlarında 3-0 oldu. 8-0'la bitince maç olay oldu. İlk yarıda biz Ankaragücü'nü 3-0 yenmiştik. Yani iki maçta 11 gol atmışız. O gün tribünler Galatasaray ile doluydu. Beşiktaş ilk yarı 4-0, ikinci yarı 6-0 yenmiş Ankaragücü'nü ve 10 gol atmış.. Biz 11 gol atmışız. O sezon küme düşen Konya bile Ankaragücü'nü 5-0 yenmiş. Neden Galatasaray'a yapıldı bu suçlamalar?. Averajla kaybetmelerini içlerine sindiremedi Beşiktaş. Süleyman Seba bizim aleyhimizde beyanatları dosya haline getirdi ve Şenes Bey'e gönderdi. O dosyada Süleyman Seba'nın beyanatları vardı. Ben de Şenes Bey'e, 'Maçı alın, izletin bir yanış varsa şampiyonluğumuzu iptal edin' dedim. O maçla ilgili hiçbir şekilde Ankaragücü ile iletişimimiz olmadı. Fanatik gözle baktığınızda Zalad'ı suçlamak gerekiyor. 2010'da Belgrad'a gittik. Murat Yalçındağ ile yürüyoruz, karşımızdan iki kişi geliyor. Birisi 'yanınızdaki Adnan Polat mı? 'dedi.

Bir baktık Zalad. Ben 2 sene önce ilk defa gördüm Zalad'ı. 'Beni karaladılar, futbol hayatımı bitirdiler. Kimse bir şey söylemedi ama siz söylediniz, teşekkür ederim' dedi. Çamur at izi kalsın politikası maalesef var, Türkiye'de prim yapıyor. Averajla şampiyonluk kazanmak büyük bir şey, averajla kaybetmek de büyük bir hayal kırıklığı. 8-0'a takıldı insanlar. Futbol bana bağlıydı o zaman. Ne Ankaragücü, ne başka bir maçla ilgili kanun dışı, ahlak dışı, etik dışı bir şey yapmadık. Benim kafam da, vicdanım da rahat. Galatasaray o gün herkesi yenecek kapasiteydi. 2-0, 3-0 bize yetiyordu.'

'AZİZ YILDIRIM YANLIŞ BİR YOL SEÇTİ'
Teşvik primini 90'lı yıllarda alenen yaptıklarını biliyorum. Şike ile ilgili bir şey bilmiyorum. 4 şampiyonluk yaşadım benim dönemlerimde. İlkinde Beşiktaş ile çekiştik. Averajla şampiyon olduk. İkincisinde Fenerbahçe ile çekiştik. 3 puan farkla şampiyon olduk. Bir şey olmadı. Meşhur 20.45 şampiyonluğu var. Biz kazandık, Fenerbahçe Denizli'de berabere kaldı. Şampiyon olduk. Sonuncusunda hocasız şampiyonluk olduk. Her şampiyonluğumuzda; biri hariç hep olay oldu. Aziz Bey'le birçok konuda hareket ettik. Yayın haklarından, vergi aflarına kadar birlikte çalıştık. Fenerbahçe-Galatasaray işbirliği yaparsak bütçe alabiliyorduk. Aziz Bey'in kendisini savunması lazım, başka kulüpleri suçlayarak bir strateji ortaya koydu. Diğer kulüplere saldırarak bir yön çizdi, bence yanlıştı.'

MAHMUT USLU İLE GÖRÜŞMESİ
'Mahmut Uslu ile aynı uçakta gittik. 'Siz hep orta hakemlere bakıyorsunuz ama asıl yanlışları yan hakemler yapıyor, onlara da dikkat edin' dedim. Yan hakemleri satın aldına geldi. Bilmiyorum bunu kim çıkardı. Ben hayret etmiştim. 'Yan hakemleri gidin bağlayın 'geldi karşıma. Dost olarak bir şey konuşmuştuk.'

ÖZGENER'İ TOPA TUTTU
'Özgener federasyonunun insan içine çıkacak yüzü kalmadı. Bu şike soruşturmasında diyelim ki, bazı şike işleri kanıtlansın bazılarını affedebilirsiniz. Çünkü arma aşkı için yapıldığını düşünebilirsiniz ama federasyon başkanının forması olmaz. Mahmut Özgener'i asla affetmem. Galatasaray'ı 2 sezon hakemleri kullanarak arkadan vurdu. Herkese aynı mesafede olması lazım federasyon başkanının. Özgener federasyonunun Türk futbolunu nereye getirdiği ortada. Hiç katılımcı olamadık o dönemde Avrupa'da. Televizyondan izledik Dünya Kupası'nı.'

20.45 OLAYI
'Yardım kampanyasında 2 milyon TL oynadık. Fenerbahçe ile kafa kafaya yarış vardı. Galatasaray'ın o dönem 23 dosyası vardı UEFA'da. O paralar ödenmezse puanlar silinecekti lafları vardı. O parayı oraya kullandık. Özhan Canaydın bana geldi 'seçimlerde beraber olalım 'dedi. Israr etti. Kabul etmek zorunda kaldım. Seçimlere girdik ve kazandık. Beni başkan yardımcısı olarak görevlendirdi. Seçildik ertesi gün Fenerbahçe maçı vardı. Haldun Üstünel ile gittik o maça. 4-0 yenildik Fenerbahçe'ye. Çıkışta bize ve taraftarımıza eziyet ettiler açıkçası. Ben de çıkşta o sinirle, '20.45'te biz şampiyon olacağız 'dedim. Manşetlere taşındı. 5 Nisan'da görev dağılımı oldu. O zaman Özhan Bey bana dedi ki: 'sen takımla Florya'da ol '. Fenerbahçe 1 puan önümüzdeydi onlara yenilmemize rağmen. Biz 1 puan farkla şampiyon olduk. Meşhur 20.45 şampiyonluğu. Yorucu bir işti. Şampiyonluktan sonra ben eve gittim yattım. Pestilim çıkmıştı. Yorgunluk vardı, ses de gitmişti. Maçtan sonra Galatasaraylılar sokağa döküldüler. Dediğim gibi maçtan sonra eve gittim ve yattım. 2 gün evden çıkmadım.'

DENİZLİSPOR-FENERBAHÇE MAÇI
'Fenerbahçe'ye golü Denizlispor'a biz mi attırmadık?. O dönem bitti, 1-2 hafta sonra Rüştü ile tesislerde karşılaştık. Milli maç kampı vardı o sırada. 'Rüştü sizi gibi şampiyonluğa oynayan bir takım Denizlispor'u nasıl yenemez? 'dedim. Rüştü, 'İnan ki bacaklarımız bile titriyordu 'diye cevap verdi. Kendi beceremediklerini başkalarına çamur atıyorlar. Niye yardım kampanyası yaptık? Futbolcular antrenman boykot ediyor, bankalar para vermiyorlar. Haciz kuyrukları uzamış... Para bulacağız ve Denizli'ye göndereceğiz? O paraları verecek gücü bile yoktu Galatasaray'ın. Orada neden galip gelemiyor Fenerbahçe. Pozisyon bulamıyorlar. Son 6 dakikada Denizlispor'un kümede kalması kesinleşmişken neden gol atamıyor Fenerbahçe? İredelensin bu maç benim lafım yok.'

BÜLENT TULUN'UN MEKTUBU
'Böyle bir mektubun bana yazıldığı söyleniyor. Bu mektubun fotokopisi savcının eline geçiyor. İlgili savcı 'gidin Galatasaray'ı arayın diyor '. O dönemin kasa defterine bakıyorlar. Mayıs 2006'da böyle bir para (1.5 milyon dolar) kulüp kasasına girmiş. Sonra çıkmış Florya'ya gitmiş. Florya'ya muhasebeci imzasıyla gitmiş. Florya'ya gidiyorlar kasa defeterine bakıyorlar çıkış var mı diye. Hakan Şükür'e, Hasan Şaş'a ve diğer futbolculara ödemeler var. Bunların makbuzları var, makbuzlar birbirlerini tutuyor. Para bulunuyor. Bir bakanla görüşüyorum. Televizyonda benim evimi gördüm. 9 polis gelmiş evimi arayacak. Murat Yalçındağ gelmiş iş yerine, beni arıyor '9 polis geldi 'diyor. Bir mektubun fotokopisi ile para aranıyor ve o para bulunuyor. Bu mektupta 1.5 milyon dolar lafı var. Takipsizlik kararı berdi savcılık. Büyük para çıkışları varsa onlara da bakın diyor savcılık daha sonra. 1 milyon doların hepsinin kaydı var. 16 Mayıs'ta 1 milyon dolar muhasebede kayıtlı ama makbuz yok. Olmayan makbuzdan dolayı mahkemeye veriliyorum. Dernekler yasasına muhalefetten, adi bir suç var mı diye bakılıyor. 5 Nisan'da göreve gelmişim. 14 Mayıs'a kadar Florya'dayım. 16 Mayıs'ta böyle bir para çıkışı var. Gayri-resmi bir şey olsa muhasebe kaydı olmaz. 5 tane eski yönetimden insan var. Savcılık neden beni seçti, bilmiyorum. O dönemde bu tür dedikodular oldu Bülent Tulun'la ilgili. Bana bazı insanlar geldi ama kayda değer bir şey olmadığını gördüm. Tulun hakkında öyle bir araştırma yapmışım gibi gösterildi. Ben birlikte çalıştım Bülent Tulun'la sezon sonuna kadar. Kalmasını da istedim ama ayrılmak istedi. Bülent Tulun, Adnan Sezgin ile çalışmak istemedi. Kendisi görevden ayrıldı, tazminat da verdik. Sözleşmesi öyleydi.'

YENİ YÖNETİME ELEŞTİRİ
'Galatasaray yönetiminin ilk yaptığı uygulama; Galatasaray Dergisi beyaz kapakla çıkıyor. Beyaz sayfa açtık diye. Genel yayın yönetmenini arıyorum. Bu ne iş diye. Sanki kirliydik de; şikeye bulaşmamış bir Galatasaray var ama beyaz sayfayla çıkıyor. Sonra ben disiplin kuruluna sevkedildim. Disiplin Kurulu başkanı geldi bana dedi ki, 'Mart ayında Türker Arslan ve ekibinin mesleki itibarları zedelendiği için seni mahkemeye verdiler 'Savunma falan vermedim. Karar çıkardılar. Beni azmettirici olarak lanse ettiler sesimi çıkarmadım. 21 Mart'ta idari ibrasızlığı kaldırmak için mahkemeye gittiğim için disiplin kuruluna sevkediliyorum. Galatasaray bizim dönemimizde şike veya teşvik olayına karışmadı. Takipsizlik kararı verildi. Ben başkan yardımcısıyım ama ben seçiliyorum 15 yönetici arasında. Mahkemeye neden gideceğimi bilmiyorum. Ben mahkemede her şeyi anlatacağım. Ne karar çıkarsa saygılıyım.

'BENİM İÇİN DÜĞMEYE BASILDI'
'Benim için düğmeye basıldı. Galatasaray'da liseli lisesiz ayrımı var. 5500 tanesi çok beyefendi insanlar. 500 tanesinin içinde Galatasaray'dan sebeplenenler var. O kongrede bağıran çağıranlar vardı. Onların ayağına bastım sanırım. 'Tüzüğe dokunma 'dediler. Biz sürekli ihtar alıyorduk içişlerinden. 'Tüzüğünüzü güncelleyin 'diyorlardı. Doğal olarak tüzük değişikliği için genel kurula gitmemiz gerekiyordu. Değişiklikler yapıldı. İdeal bir tüzük olmadı ama dışarıdan yüzde 3 adam alma şartı koydum. Bundan rahatsız olanlar oldu sanırım. Belki dengeye gelirdi, liseli-lisesiz sayısı. Galatasaray, lisenin duvarlarının dışına çıkacaktı belki de ileride ama bundan rahatsız oldular.'

'AYSAL'A DOSYA VERDİM'
'Ben en ufak bir yolsuzluk yapan çalışanları kulüpten ihraç ettim. Ünal Aysal Bey'e kim neden işten çıkarıldı diye bir dosya verdim.. İşten çıkarılanların bazılarını geri almışlar maalesef.'

'TABANA GÖMERLERDİ'
'Bazen medya üzerinden verilen mesajlar futbolcu üzerinde daha etkili oluyor. Bu 20.45 öyle bir şeydi. Sporcularımı ve taraftarımızı medya üzerinden motive etmek için mesajlar veriyordum. Hem taraftarı hem futbolcuyu şampiyonluğa motive etmek için verilen bir mesajdı 20.45. Doğrudur, yanlıştır ona kamuoyu karar versin. 'Her şeyden önce Galatasaray şeffaf olacak 'diye bir şey dedim göreve geldiğimde. Bize her türlü denetimi yapın dedim. Denetim yaptırdım uluslararası bir şirkete. Her şey ortada olsun istiyordum. Ben spor ve kanun etiğinin dışına çıkacak bir şey yapmazdım.. Aziz Yıldırım'ın yerinde ben olsam, beni herhalde Metris'in tabanına gömerdi bizim liseliler.'

İLGİLİ HABER

Adnan Polat'a büyük şok




Adnan Polat: Beni Metrisin Tabanına Gömerlerdi

Kanalturk'te yayınlanan Telegol programına katılan Adnan Polat, ' Sessizliğimizin efendiliğimizden olduğunu kimse anlamadı. Sustukça suçlamaları kabul ediyormuşum gibi algılandı. ' diyerek sözlerine başlarken, 1992 - 93 sezonunun son maçı olan Ankaragücü maçını da yorumladı.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile