İsrail ordusu 5 saatlik ateşkesin ardından 8 bin askerle Gazze'ye yönelik kara harekatı başlattı.

İsrail Başbakanı Netanyahu, şu ana kadar 1'i çocuk 6 kişinin öldüğü operasyonun sükunet sağlanana kadar devam edeceğini açıkladı.

İsrail operasyonu 11'inci gününe girerken, Gazze'de hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı ise 260'a ulaştı.

Ordu birlikleri Refah ve Han Yunus kentlerinden Filistin topraklarına girdi. Filistinli gruplarla ilk çatışma haberleri Gazze'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'dan geldi.

İsrail topçu birliklerince desteklenen operasyonda şu ana kadar 1'i çocuk 6 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

Yoğun bombardıman altında tutulan bölgelere yardım ekipleri ve ambulansların ulaşamadığı öğrenildi. Çatışmalar nedeniyle yüzlerce Filistinlinin evlerini terk ettiği bildirildi.

'SÜKUNET SAĞLANANA KADAR'
İsrail Başbakanı Netanyahu yaptığı açıklamada, operasyonun hedefinin Gazze'den İsrail'e giden tünellerin imha edilmesi olduğunu söyledi. Netanyahu, "İsrail için sükunet sağlanana kadar operasyonlar sürecek" dedi.

18 BİN YEDEĞE ÇAĞRI
İsrail ordusu Hamas'a ağır darbe vurulacağını belirtti ve 18 bin yedek askeri göreve çağırdı. İsrail ordusundan bir yetkili kara operasyonunun amacının Hamas'ı devirmek olmadığını ifade etti.

HAMAS: SONUÇLARI KORKUNÇ OLACAK
Kara harekatının başlamasının ardından Hamas'tan da bir açıklama geldi. Operasyonun 'aptalca' olduğu belirtilen açıklamada, "İsrail'in kara harekatının sonuçları korkunç olacak. Siyonist işgalci, operasyonun bedelini ağır öder. Hamas karşılık vermeye hazırdır'' ifadeleri kullanıldı.

240 ÖLÜ
İsrail ordusu, Birleşmiş Milletler arabulucuğuyla sağlanan 5 saatlik ateşkesin ardından İsrail hava saldırılarına devam etmişti.

Saldırılardan birinde aynı aileden biri kız 3 çocuk hayatını kaybetti. Gazze'den de İsrail'e 50'den fazla roket fırlatıldı.

İsrail'in 7 Temmuz'dan bu yana devam ettiği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 240'a yükseldi. Hamas'ın attığı bir füze nedeniyle de 1 İsrail vatandaşı hayatını kaybetti.

5 YIL SONRA İLK
Bu, İsrail'in Gazze'ye yönelik ilk kara harekatı değil. İsrail 2008 yılının aralık ayında hava operasyonuyla başladığı saldırılarını 3 Ocak 2009'da kara harekatına dönüştürmüştü.

İnsan hakları örgütleri, yaklaşık bin 500 Filistinli ve 13 İsrailli'nin yaşamını yitirdiği savaş nedeniyle tarafları savaş suçu işlemekle suçlamıştı.

Yaşanan savaşta 2012'de de İsrail 8 gün süren hava saldırılarının ardından kara operasyonu düzenleyeceğinin sinyalini vermiş, Gazze sınırına yine asker yığmış ancak son anda vazgeçmişti.

8 gün süren saldırılarda 150'den fazla Filistinli hayatını kaybetmişti. Hamas 2007'den buyana Gazze'nin kontrolünü elinde tutuyor.

Bakan Davutoğlun'dan Gazze Açıklaması

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Filistin’e yönelik saldırılarının uluslararası toplum için bir yüz karası olduğunu belirterek, bölgede kalıcı bir ateşkese ihtiyaç olduğunu söyledi.
Bakan Davutoğlu, Türkiye-Karayip Topluluğu (CARICOM) İstişare ve İşbirliği Mekanizması Dışişleri Bakanları I. Toplantısı'nın ardından yapılan ortak basın toplantısında soruları yanıtladı.

İsrail'in Filistin'e yönelik başlattığı kara harekatının sorulması üzerine Davutoğlu, “Gerçekten bir insanlık trajedisi ile karşı karşıyayız. Uluslararası toplum için bir yüz karası tablo ile karşı karşıyayız. Herkesin bu tablo karşısında başını iki elinin arasına alıp düşünmesinin vaktidir. Bütün hakları kendisinde gören ve başkalarının güvenliğini hiçe sayan bir ülke ağır hava bombardımanından sonra şimdi de kara harekatıyla çocukları ve kadınları katletme yönündeki eylemlerine devam ediyor. Dün gece kara harekatının başlamasının hemen sonrasında başlayan telefon diplomasimiz sabah 05.00'a kadar devam etti. İki kez BM Genel Sekreteri ile görüştüm ve BM'nin derhal konuya müdahil olması yönündeki talebimizi ilettim. ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile yaklaşık 45 dakikaya yaklaşan uzun bir görüşme yaptık. Orada da bu gelişmelerden duyduğumuz infiali ve bu konularda son dönemde barış sürecine öncülük etme gayreti içindeki Sayın Kerry'nin derhal devreye girerek İsrail saldırganlığını durdurulması yönünde talepte bulunduk. Üç dört gün içinde Kerry ile üçüncü görüşmem” dedi.

“FİLİSTİN'DE KALICI BİR ATEŞKESE İHTİYAÇ VAR”

Sürdürülebilir bir ateşkesin nasıl sağlanabileceği konusunda da Kerry ile istişareler yaptıklarını kaydeden Davutoğlu, tek taraflı değil, müzakere edilmiş, kalıcı bir ateşkese ihtiyaç olduğunu söyledi.

Davutoğlu, “Tek taraflı ateşkesin doğası saldırıyı başlatanın istediği anda saldırabileceği, istediği anda ateşkes ilan edeceği, istediği anda tekrar saldırabileceği gibi bir yaklaşımın uluslararası hukukta karşılığı olan bir yaklaşım değil. Taraflardan birinin, birkaçının hiç sürecin içinde olmadığı bir takım görüşmeler silsilesi içinde bir salt ateşkes değil, aksine daha kalıcı, temel problem alanlarını tanımlayan bir ateşkese ihtiyaç var. Biz bu ateşkes için elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Dün gece İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri ile görüştüm ve derhal bu konuya müdahil olarak olağanüstü toplantı yapması çağrısını sözlü olarak ilettim, bugün de resmen başvuracağız. Gece Katar Dışişleri Bakanı görüşmem oldu, birçok Arap dışişleri bakanları ile görüşmelerim oldu. Hem El Fetih hem de Hamas tarafıyla temaslar gerçekleştirdik” diye konuştu.

Bakan Davutoğlu, Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın bugün Türkiye'ye yapacağı ziyareti de hatırlatarak, “Bugün Sayın Abbas ülkemize geliyor. Çok önceden planlanmış, ama zamanlaması itibariyle son derece önemli bir ziyaret olacak. Dün akşam ben Halid Meşal'le de görüşmüştüm. Son birkaç içinde Alman, İtalyan dışişleri bakanı ve birçok dostumla yaptığım temaslarda tek taraflı ilan edilen ateşkesin kalıcı bir ateşkese dönüşmesi için neler yapılması gerektiğini ele almıştık” dedi.

“BU SALDIRGANLIK DERHAL DURDURULMALI”
Türkiye'nin Filistin konusunda üç hedefi olduğunu belirten Ahmet Davutoğlu, “Birincisi bu saldırganlığın derhal durdurulması, kadınların, çocukların vahşice katledilmesine yol açan hava ve kara operasyonlarının her ne surette olursa olsun, hangi gerekçe ve mazeretle izah edilmeye çalışılsın insanlık vicdanında karşılığı yoktur. Bunun durdurulması için bütün uluslararası toplumu harekete geçirmeye kararlıyız. Dün New York daimi temsilciliğimiz BM Güvenlik Konseyi'ni acil toplantıya çağırdı ve bu noktada başka ülkelerin toplu çağrıları da söz konusu. Resmen mektubumuzu dün gece itibariyle ilettik. Yine BM İnsan Hakları Konseyi'ni harekete geçiriyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı'nı acil toplantıya çağırdık. Burada biz açık bir fırsatçılık da hissediyoruz. Bu operasyonların hedefi sadece sivil halk, kadınlar, çocuklar değil, aynı zamanda son dönemlerin belki de en başarılı sürecin sonunda Filistinliler arasındaki birliğin sağlanmasıydı. Bu birliğin sağlanarak bir ulusal birlik hükümeti kurulmasını İsrail hazmedemedi. Onun için biz Filistinli kardeşlerimizin birliklerini, beraberliklerini korumalarını tavsiye ediyoruz. Bugün Abbas'la da bu konuları ele alacağız” şeklinde konuştu.

Davutoğlu ikinci hedefin ise kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkesin, kalıcı bir barışın önünü açacak şekilde devreye sokulması olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Ben dün Sayın Kery ile yaptığım görüşmede de ifade ettim, eğer tünellerin olmasından rahatsızlık duyuluyorsa o zaman Gazze'deki abluka kalkmalıdır. Bir halk hem topluca cezalandırılacak, açık bir hapishaneye mahkum edilecek, hem de ona denecek ki ‘sen nefes alma borunu dahi muhafaza etmeyeceksin, refah kapısı kapatılacak, bütün havalimanları kapatılacak.' Bunun tarihte Ortaçağ savaşlarında karşılığı vardı. Barbarca bir yöntemdir. Eğer olacaksa bundan sonraki ateşkesin kalıcı olması için bir karşılıklı bir ateşkes yapılması, Filistinli tutukluların mutlaka serbest bırakılması ve Filistin'e insani yardımların sağlanacağı şekilde Filistin'e kapıların açılması, şu ana kadar uygulanan ambargoların ve özellikle maaş ödemede dahi finansal zorlukların önüne geçecek bir yeni ekonomik çerçeve planlamasının yapılması şarttır.”

“İSRAİL IRAK VE SURİYE'DEKİ ÇATIŞMALARDAN GÜÇ ALARAK FİLİSTİN'E SALDIRIYOR”
Üçüncü hedefin de bölgesel etkiler çerçevesinde olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Herhalde bu olay da göstermiştir ki İslam dünyasının ve bölge ülkelerinin kendi arasındaki ihtilaflara gömülmesinin bedelini en çok Filistin halkını ödüyor. İsrail Irak'taki, Suriye'deki çatışmalardan, diğer birçok ülkede yaşanan siyasi istikrarsızlıklardan da güç alarak Filistin'e saldırıyor. Onun için bütün bölge ülkeleri ve bütün grupları ortak tavır almaya davet ediyoruz ve iç çatışmaların barışçıl yöntemlerle bir an önce aşılması ve Ortadoğu'da kalıcı barışın sağlanması yönünde çaba göstermeye davet ediyoruz. Herkes sessiz kalsa Türkiye hiçbir adaletsizliğe, baskıya karşı sessiz kalmayacaktır. İsrail'in bu saldırganlığı karşısında sesimizi en gür şekilde çıkarmaya devam edeceğiz” dedi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile