Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı eylemlerinin yıldönümünde polis tarafından bir süre alıkonulan CNN International muhabirine tepki gösterdi. Erdoğan, Watson için “CNN International'in dalkavuğu” ifadesini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısında konuştu.

Gezi Parkı eylemlerinin yıldönümünde polis tarafından bir süre alıkonulan CNN International muhabiri Ivan Watson'a tepki gösteren Başbakan Erdoğan, Watson için “CNN International'in dalkavuğu” ifadesini kullandı.

Paralel yapı konusuna da değinen Başbakan, 'Daha önce inlerine gireceğiz demiştik. Şu anda inlerine girdik, bütün pisliklerini ortaya döküyoruz. Kaçıp saklandıkları inlerinden de sorumluları çıkaracak ve adalete teslim edeceğiz. Bu ülkede artık hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak.' ifadelerini kullandı.

CHP'ye sert sözlerle yüklenen Başbakan, 'Balyoz davasıyla ilgili rapor hazırlamışlar. 4 CHP milletvekili bunu açıkladı. Pensilvanya'ya en küçük bir eleştiri yok, hükümet ve Genelkurmay'a yıkmaya çalışıyorlar. Genelkurmay Başkanı'na hakaret var. Belli ki CHP de artık haşhaş almaya başlamış. Pensilvanya'ya çok hızlı uyum sağlamış.' şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Dün sabah Afganistan'da bir bombalı saldırı neticesinde hayatını kaybeden üç vatandaşımıza Allah'tan rahmet niyaz ediyor, yakınlarımızın milletimizin başı sağ olsun diyorum. Yaralanan vatandaşımıza da acil şifalar diliyorum. Gerek şirketlerimiz gerek çalışanlarımız askerlerimiz Afganistan'da sadece ama sadece barışı tesis etmek için orada bulunuyorlar. Yapılan saldırının ciddiyetle soruşturulmasının ve önlemlerinin alınmasının takipçisi olacağız.

Pazar günü yani 1 Haziran'da 14 yerleşim biriminde seçimler gerçekleştirildi. Bu 14 birimden 13'nde seçimler yenilendi. Bir tanesinde de ilk kez seçim yapıldı. Kuşkusuz bu 14 yerleşim birimi içerisinde önemli merkezler Ağrı ve Yalova illerimizdi. Ağrı'da daha önce BDP'nin kazandığı görülüyordu, seçimin yenilenmesi kararı alındı. Pazar günkü seçimde BDP adayı kazandı. Yalova'da ise bizim AK Parti olarak itirazımız vardı. Tabi yapılan ittifak neticesinde Yalova'da da seçimi CHP adayı az bir farkla kazandı. 14 yerleşim birimi üzerinden bakıldığında 5 merkezde AK Parti, CHP 3 merkezde, MHP 3, BDP 2, Saadet Partisi bir yerde kazandı.

'İTTİFAK YAPILDIĞI NET OLARAK GÖRÜLÜYOR'
AK Parti yüzde 43,5 oy almıştı, 1 Haziran itibariyle de yüzde 45,5 oldu. Yani 30 Mart seçimlerine göre 13 yerleşim biriminde oy oranımız 2,5 puan artış gösterdi. CHP'nin oyu bir puan, BDP'nin 2,3 puan arttı. MHP'nin oyları 1,9 puan düştü. Oy oranlarındaki değişime baktığımızda, Yalova ve Ağrı'da AK Parti'ye karşı ittifakların yapıldığı net olarak görülüyor. Bunlara rağmen oy oranının AK Parti'ye yetişemediğini görüyoruz. 30 Mart'ta CHP ve MHP'nin toplam oy oranı yüzde 43 olmuştu, AK Parti'nin ise yüzde 45,5 olarak gerçekleşmişti. 30 Mart'ta bu 13 merkezde, CHP ve MHP'nin toplam oy oranı yüzde 33, AK Parti'nin yüzde 43'tü.

'MHP VARLIĞINI İNKAR ETTİ'

Biz Ağrı ve Yalova'daki sonucu analiz ettik ediyoruz. Ancak bu mikro düzeydeki seçimin hem CHP hem MHP için çok önemli yeni dersler verdiğini ama her iki partinin de ibretlik dersler almasını özellikle tavsiye ederiz, bunu fark etmediklerini de görüyoruz. MHP bir kez daha varlığını siyasetini inkar etti. 1 Haziran seçimlerinde MHP'nin esamesi okunmadı. MHP 1 Haziran'da vazifesini benimsemiş halde kimliğini CHP'ye teslim etmiş oldu. CHP sadece Yalova üzerinden kendisi için başarı tablosu çıkartmaya çalışırken bugün de genel manzarayı görmekten kaçınıyor.

'MHP VE CHP, AK PARTİ'YE YETİŞEMİYOR'
Doğu'da BDP karşısında AK Parti'den başka parti var mı? Yok. AK Parti'nin karşısında da BDP'den başka parti yok. CHP siyaseti 780 bin kilometrekarede yapmıyor, MHP de yapmıyor. Kendileri için uygun vilayetler, uygun ilçeler aramak suretiyle siyaseti böyle sürdürmek istiyorlar. Bunun adı demokratik bir mücadeleyi ülkeye yaymak değildir, ya ben burada yapabilirim, başka yerde buna gücüm yetiyor, vaka budur. Türkiye'nin her tarafında AK Parti var. Buna karşılık MHP ve CHP'nin toplam oyları bile AK Parti'ye yetişemiyor. 1 Haziran seçimleri cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir sonuç olacaksa, ortaya çıkan sonuç çatının bir kez daha uçtuğudur çöktüğüdür.

'MHP, PENSİLVANYA'NIN KUKLASI OLDU'
Bakınız 30 Mart seçimleri de 1 Haziran seçimleri de MHP tabanında, etraflı şekilde bir değerlendirmeye tabii tutulmalı. MHP artık kendi varlığını kendi kimliğini inkar eden bir partiye dönüştürülmüştür. MHP'yi adeta bir vagon partiye dönüştürmüştür. 2012 halk oylamasında, terör örgütleriyle aynı safta yer almayı seçmiştir. 2011 seçimlerinde ağır bir hezimet daha yaşamıştır. MHP Pensilvanya'nın kuklası haline getirilmiştir. Bu yapılanı MHP seçmenine ben haksızlık olarak görüyorum. MHP seçmeni gönül verdikleri partinin kimlerin yedeği haline getirildiğini görmelidir diye düşünüyorum. MHP'ye gönül vermiş kardeşlerime hatırlatmak isterim, CHP içinde sadece bir kanat yok, Suriye'nin eli kanlı rejimine destek veren bir CHP var, mezhep farklılıklarını körüklemek için tahriki yapan CHP var. Öbür tarafta kalkıp şöyle Suriye'nin batısına doğru gittikçe Türkmen kardeşlerimiz var. Bunların yanında yer alan AK Parti iktidarı var, onların karşısında yer alan CHP anlayışı var. Ey MHP sen de mi yoksa Türkmen kardeşlerimin yanında yer alıyorsun?

ZULÜM 1453'TE BAŞLADI
Gezi olaylarında başı çeken polis asker katilinin sırtını sıvazlayan bir CHP var. Hakkari'de Türk bayraklarını sallayamayan, Ankara'da bozkurt işareti yapan her türlü renge bürünebilen bir CHP var. Bir MHP'li nasıl olur da İstanbul'da duvarlara “Zülüm 1453'te başladı” diyen bir zihniyetin yanında yer alabilir? Ankara'da Türk bayrağını yakan bir zihniyetin yanında durabilir?

'CNN'İN DALKAVUĞU SUÇÜSTÜ YAKALANDI'
Gezi olaylarının yıl dönümünde yine CHP vardı, milletvekilleri vardı, ellerinden gelen her türlü oyunu oynadılar. CHP il ilçe başkanlıkları cumartesi günü, çeşitli illerde lojistik merkez görevi yaptılar. Gençleri sokağa çıkartmak için, sokakta polisle çatışmaya girmek için çağrı yaptılar. CHP ve o marjinal terör örgütlerinin çağrısına rağmen karanlık senaryo devreye sokulamadı. Polisimizin dik duruşu sayesinde geldikleri gibi gittiler. Bundan önceki gezi'de onlara destek veren sermaye vardı. Onlardan da destek gelmeyince şimdi çırılçıplak ortada kaldılar. İstanbul'un lüks kafelerinde isyan çağrısı yapanlar cumartesi günü avuçlarını yaladılar.  Bir tane o CNN'nin Dalvakuğu oralarda bir şeyler yapmaya çalışıyor. CNN International yerlisi, geçen yıl 8 saat aralıksız yayın yaptı. Niye? Ülkemi karıştırmak için. Şimdi de suçüstü yakalandı. Bunların böyle hani özgür tarafsız bağımsız basın diye bir şeyleri yok. Bunlar görevli görevli, bunlar adeta ajan görevi icra ediyorlar.



“AVUÇLARINI YALADILAR”
Pensilvanya'dan kaos çıkması için avuçlarını ovuşturanlar gazetelerini TV'lerini Twitter'daki maskeli korkaklarını görevlendirenler de onlar da avuçlarını yaladılar. Gezi olaylarının yıl dönümünde, nefret dilini faşizmin İslamafobinin dilini kullananlar avucunu yaladılar. ”Bu başbakan çok gerilimci” Sokakta polisime kurşun sıkacak, polisi mi yakacak. Bir tanesi hayati tehlike içinde. Bunu konuşmayacaklar ama farklı bir şey olduğu zaman polis şamar oğlanı, öldür vur yarala. Bunun için her yol meşru. Polisin savunma hakkı bile yok. Böyle bir şey olabilir mi?

“BİR GRUP TOPLANTIMIZDA BUNLARI YAYINLAMAK İSTİYORUM”
Geçenlerde 'bu ne sabırdır' dedim diye, beyefendiler rahatsız olmuş. Niye rahatsız oluyorsun? Sen bunu git de ABD'de yap bakalım. Git İngiltere'de İspanya'da yap bakalım. Sizlere de şöyle özellikle bazı çekimleri göstermek istiyorum. Bunları bir göreceksiniz nerede ne nasıl yapılıyor görmek lazım. Sürekli olarak bizim güvenlik güçlerimizi bu işlerde tahrik unsuru olarak hedef haline getirenler dünyada neyin nasıl yapıldığını görmeleri lazım. Onun için herhalde bir grup toplantımızda da buradan bunları özellikle yayınlamak istiyorum.

“HEDEFİN NE OLDUĞUNU BİZLER DE AZİZ MİLLETİMİZ DE GÖRDÜK”
Cumartesi günü beklenenin gerçekleşmeyeceği, isyan ve çatışma çağrılarının karşılık bulamayacağı zaten çok net biçimde görülüyordu. Bir yıl önce Ak Parti'ye, milletin iktidarına karşı o malum çevreler ellerindeki imkanları seferber etmişlerdi. Hatırlayın her yerden taarruz ettiler medya sosyal medya yazarlar, sözüm ona aydınlar, sözüm ona sanatçılar taarruz ettiler. Bu taarruzun içerisinde hepsi yer aldılar. İş dünyası, iş veren örgütleri yer aldılar. Başta CHP olmak üzere, milletten umudunu kesmiş siyasi partiler bu taarruzun içinde yer aldılar. Bu şiddet ve Vandalizm gösterileri dünyaya çevre protestosu gibi sunuluyordu. Hedefin ne olduğunu bizler de aziz milletimiz de gördük.

Bir tane sanatçı müsveddesi şunu söylüyordu “hala bunun ağaç meselesi olmadığını anlamadınız mı”

“DUVARLARA YAZDIKLARI YAZILAR UNUTULAMAZ”
Camiye girerek orada her türlü, bizim cami adabımızın aksine, orada her türlü bira şişelerine varıncaya kadar, ayakkabılarıyla camiye girenleri nasipsiz olarak savunanlar var. hemen ilerisinde dozerle yaya kaldırımlarını söktüler. Biraz ileri gittiler başbakanlık ofisimizi yakma girişiminde bulundular. Duvarlara yazdıkları yazılar unutulamaz. Onlar tamamıyla küfürname. Kendi kişiliklerini ortaya koydular. Başbakan bunları savunsun, başbakan gerilimci. Bunları söylemeyecek miyiz? Bunları millete tanıtmayacak mıyız? Yanlarına kar mı kalacak? Öyle bir paralel yargı var ki, bir kapıdan alıyor oradan bırakıyor. Neymiş? Yasalar buna müsait değilmiş. Bütün bunları bu şekilde uygularsanız o zaman tabi ki bunlarla mücadele zorlaşır.

Anadolu ve Trakya'nın iktidarda olmasını hazmedemeyenler sokağı kullanarak kendilerine göre darbe gerçekleştirmek istiyorlar.

“SADECE SANDIKTIR…”

Adama sorarlar demokrasi sandık değilse ne? Bunu bana anlat derler. Ha o zaman şurada gidersin. Dağda eli silahlı olanlarla mezrayı basarsın, dersin ki bak her ne kadar sandık önüne getiriliyorsa da bilesiniz ki sadece sandık değildir bak silahımız ensemizdedir. Buna mı evet diyeceğiz? Sadece sandık değil diyenlerin dediği budur. Sadece sandıktır, halkın iradesini birileri ipotek alma girişimine girmesin.

“KAN VARSA SİZİN OLDUĞUNUZ YERDE VAR”
Şu anda bakıyorsunuz Ağrı'da belediye başkanı seçilen kişi “devlet terörü” diyor. Ağrı'da devlet terörü estirilmiş. Şu ifadeye bak ya. Bir milletvekili olarak bu ülkede devlet teröründen bahseden bir insan önce aynaya bakmalı. Sen bir defa terörün desteğiyle belediye başkanı seçilen birisisin. Kan varsa sizin olduğunuz yerde var.

“KÖPÜKLE ORALARI YIKAMA BAHANESİYLE KOVDUNUZ”
Bak Diyarbakır'da ağlayan annelerin, belediye başkanlığı önünde oturmalarına tahammül edemediniz.Bunu neyle izah edeceksiniz? Oradan kaldırdınız. Devamlı TOMA'lardan sıkılan sudan rahatsız oluyordunuz. Orada sizler köpükle oraları yıkama bahanesiyle kovdunuz. Orta refüje soktular, yol düzenlemesi yapacaklarmış. Tehdide başladılar. Dediler ki çocukları halledeceğiz, bize bu kadar müsaade. AK Parti olarak bunun takipçisi olmaya mecburuz. Hadi bakalım, şu anda da bu çocukları getirip anne babalarına teslim etmeniz lazım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz.



“PİKNİĞE GÖTÜRÜYORUZ DİYEREK DAĞA GÖTÜRÜYORSUN”
Dedim ya B planı C planı devreye girecektir. Şu anda Hür Demokrat Partili milletvekillerinin bu işin yakın takipçisi olarak bu süreci kendilerinin çözme sorumluluğu var. Bizim çözüm yolumuz farklı olacak. Bir tarafta çözüm süreci diyeceksin sonra engellemenin mücadelesini vereceksin. Bir tarafta “barış barış barış” diyeceksin. Biz olmazsak kan olur burada, lafa bak ya. Barış barış diyorsun yavruları analarından alıp pikniğe götürüyoruz diyerek dağa götürüyorsun. Bu nasıl barış? Bazıları taciz bu nasıl barış? On binlerce insanın katili sizsiniz, bu terör örgütü. Bunları görmeyecek miyiz? Sürekli aşağıladıkları tepeden baktıkları köylülerin insafı ve vicdanı olanların ülkeyi yönetmesinden rahatsız oldular. Bir şekilde buna son vermek istiyorlardı. Sokak eylemleriyle başarabileceklerini zannettiler.  Sermayeleriyle kontrol ettikleri hatta birer kuklaya çevirdikleri marjinal sol örgütleri sokağa dökerek başarabileceklerini zannettiler.

'İNLERİNE GİRDİK'
Fezlekede benim için ‘dönemin başbakanı' ifadesi kullanılıyor. Bakanlarımızdan örgüt üyesi diye söz ediliyor. Silinmiş dosyalar bulundu. Bu fezleke ortaya çıktı. Paralel yapı kısa sürede yaptıklarının hesabını verecekler. İnlerine girdik. Kaçıp saklandıkları inlerine de gireceğiz. Hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak.

CHP genel müdürü seçim sürecinde sallayıp durdu. Bunun kadar yalanı kullanan bir kişi bulamazsınız. Yalanı yüzü kızarmadan, gülerek söylüyor. 17 Aralık'tan itibaren bir işbölümü yaptılar. Hem Pensilvanya'daki ihanet şebekesine hem de CHP'ye gereken dersi verdi.

'CHP DE HAŞHAŞA BAŞLAMIŞ'
Balyoz davasıyla ilgili rapor hazırlamışlar. 4 CHP milletvekili bunu açıkladı. Pensilvanya'ya en küçük bir eleştiri yok, hükümet ve Genelkurmay'a yıkmaya çalışıyorlar. Genelkurmay Başkanı'na hakaret var. Belli ki CHP de artık haşhaş almaya başlamış. Pensilvanya'ya çok hızlı uyum sağlamış. Genelkurmay Başkanımız dava açtı. Biz de yargı önünde hesabını soracağız. Biz bu davanın hakimi, savcısı değiliz. Hukuka yargıya müdahale etmemiz beklerlerse daha çok beklerler.

Pensilvanya'yla kol kola olan bir CHP hukukun, gerçeklerin tecellisinin peşinde değildir. Tam tersine gerçeklerin örtülmesinin peşindedir.

'TAZI BUNU TUTMAYACAK'
CHP hem Pensilvanya ile iş tutup hem yakın tarihteki davaların izini süremez. Bu türden iftira dolu, yalan dolu raporlar hazırlayarak insanların şereflerine, namuslarına dil uzatarak da gündemi değiştiremez. Pensilvanya ile ilişkilerinin üzerini örtemezler. Bu tavşana kaç, tazıya tut demektir. Tazı bunu tutmayacaktır. Bunu da bilmeleri lazım. Bize bunu yutturamazlar, millete ise hiç yutturamazlar.

17 Aralık süreci ve Gezi protestoları Türkiye'ye 1 yıl kaybettirdi. Türkiye'nin ilerlemesinin sekteye uğratılmasına artık tahammül edemeyiz. Türkiye'nin yapay tartışmalara ayıracak lüksü yok. Terör eylemleri, sokak eylemleri sonuç almadı, alamayacak. Şiddet arkasında gözyaşı, kan ve acıdan başka bir şey getirmez.

'ÇOCUĞUNUZUN YÜZÜNE NASIL BAKIYORSUNUZ?'
Bizim yavrularımız dağlara kaçırılırken şu anda bölücü terör örgütüyle el ele olan BDP ve HDP'nin başındakiler, milletvekilleri ve belediye başkanlarının çocukları ABD'de Avrupa'da eğitim alıyorlar veya turistik seyahat yapıyorlar. Doğu ve Güneydoğu'da yoksul halkın çocukları insanlık dışı hayata ve onursuzca bir ölüme mahkum edilirken, ey HDP vekilleri siz evde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz?

Evladının yaşayıp yaşamadığını bilen aileler var. Evladı ölse bile ağıt yakamayan anne-babalar var. Anneler, babalar artık çocuklarını dağa götürenlere karşı sessiz kalmıyor. Artık annelerin feryadını bastıramazsınız. Özgürlük ve barış bağımlılık yapar.

'ŞIMARIKLIĞA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK'
(Yol kesmeler) Bizim şımarıklığa tahammülümüz yok. Şımarık tavırlara göz yummayız. Çözüm için elini değil, gövdesini taşın altına koymuş bir iktidarız. BDP ve HDP'ye sesleniyorum. Dürüstseniz, samimiyseniz; siz yol kesmelere 'evet' diyor musunuz, yol kesmeler insani midir? Yol kesmek eşkıyanın işi olarak bilinir. Bazıları alıp kaçırılıyor. Haraç isteniyor, bunlar haraççı. Sanki oraya yolları yapan onlar. Biz bu sürecin sabote edilmesine izin vermeyiz.

'HDP ÇÖZMEYECEKSE BİZİM DE YÖNTEMİMİZ VAR'
Bu insanlık dışı eylemi siyaset kurumu yani HDP çözmeyecekse, bu çocuk kaçırma eylemine 'dur' demeyecekse, bu şımarıklığın sırtını sıvazlayacaksa bunu bilelim dedim. Bu sorunu çözmek için, o çocukları anneleriyle kucaklaştırmak için bizim de yöntemlerimiz var. Ama biz bu yöntemlere gerek kalmadan bu çocuk kaçırma eylemlerinin son bulmasını, kaçırılan çocukların da derhal geri getirilmesini istiyor, HDP'nin bu işi çözmesini bekliyoruz. Eğer korkuyorlarsa, tehdit varsa bunu söylesinler. Eğer Diyarbakır'daki o yürekli anneler gibi cesaretleri yoksa bunu da söylesinler.

O annelerin karşısına başka anneler çıkarmak vicdansızlıktır. Anneliğin siyaseti yoktur. Hiçbir anne tereddüt etmesin. Korkmasın, çekinmesin. Anneler ne kadar bu işin içinde olursa barış da o kadar yakındır. Diyarbakır'da eylem yapan o kahraman anneleri bir kez daha selamlıyorum.



Başbakan Erdoğan: CNN'in Dalkavuğu Suçüstü Yakalandı

Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı eylemlerinin yıldönümünde polis tarafından bir süre alıkonulan CNN International muhabirine tepki gösterdi. Erdoğan, Watson için “CNN International'in dalkavuğu” ifadesini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısında konuştu.

Gezi Parkı eylemlerinin yıldönümünde polis tarafından bir süre alıkonulan CNN International muhabiri Ivan Watson'a tepki gösteren Başbakan Erdoğan, Watson için “CNN International'in dalkavuğu” ifadesini kullandı.

Paralel yapı konusuna da değinen Başbakan, 'Daha önce inlerine gireceğiz demiştik. Şu anda inlerine girdik, bütün pisliklerini ortaya döküyoruz. Kaçıp saklandıkları inlerinden de sorumluları çıkaracak ve adalete teslim edeceğiz. Bu ülkede artık hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak.' ifadelerini kullandı.

CHP'ye sert sözlerle yüklenen Başbakan, 'Balyoz davasıyla ilgili rapor hazırlamışlar. 4 CHP milletvekili bunu açıkladı. Pensilvanya'ya en küçük bir eleştiri yok, hükümet ve Genelkurmay'a yıkmaya çalışıyorlar. Genelkurmay Başkanı'na hakaret var. Belli ki CHP de artık haşhaş almaya başlamış. Pensilvanya'ya çok hızlı uyum sağlamış.' şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Dün sabah Afganistan'da bir bombalı saldırı neticesinde hayatını kaybeden üç vatandaşımıza Allah'tan rahmet niyaz ediyor, yakınlarımızın milletimizin başı sağ olsun diyorum. Yaralanan vatandaşımıza da acil şifalar diliyorum. Gerek şirketlerimiz gerek çalışanlarımız askerlerimiz Afganistan'da sadece ama sadece barışı tesis etmek için orada bulunuyorlar. Yapılan saldırının ciddiyetle soruşturulmasının ve önlemlerinin alınmasının takipçisi olacağız.

Pazar günü yani 1 Haziran'da 14 yerleşim biriminde seçimler gerçekleştirildi. Bu 14 birimden 13'nde seçimler yenilendi. Bir tanesinde de ilk kez seçim yapıldı. Kuşkusuz bu 14 yerleşim birimi içerisinde önemli merkezler Ağrı ve Yalova illerimizdi. Ağrı'da daha önce BDP'nin kazandığı görülüyordu, seçimin yenilenmesi kararı alındı. Pazar günkü seçimde BDP adayı kazandı. Yalova'da ise bizim AK Parti olarak itirazımız vardı. Tabi yapılan ittifak neticesinde Yalova'da da seçimi CHP adayı az bir farkla kazandı. 14 yerleşim birimi üzerinden bakıldığında 5 merkezde AK Parti, CHP 3 merkezde, MHP 3, BDP 2, Saadet Partisi bir yerde kazandı.

'İTTİFAK YAPILDIĞI NET OLARAK GÖRÜLÜYOR'
AK Parti yüzde 43,5 oy almıştı, 1 Haziran itibariyle de yüzde 45,5 oldu. Yani 30 Mart seçimlerine göre 13 yerleşim biriminde oy oranımız 2,5 puan artış gösterdi. CHP'nin oyu bir puan, BDP'nin 2,3 puan arttı. MHP'nin oyları 1,9 puan düştü. Oy oranlarındaki değişime baktığımızda, Yalova ve Ağrı'da AK Parti'ye karşı ittifakların yapıldığı net olarak görülüyor. Bunlara rağmen oy oranının AK Parti'ye yetişemediğini görüyoruz. 30 Mart'ta CHP ve MHP'nin toplam oy oranı yüzde 43 olmuştu, AK Parti'nin ise yüzde 45,5 olarak gerçekleşmişti. 30 Mart'ta bu 13 merkezde, CHP ve MHP'nin toplam oy oranı yüzde 33, AK Parti'nin yüzde 43'tü.

'MHP VARLIĞINI İNKAR ETTİ'

Biz Ağrı ve Yalova'daki sonucu analiz ettik ediyoruz. Ancak bu mikro düzeydeki seçimin hem CHP hem MHP için çok önemli yeni dersler verdiğini ama her iki partinin de ibretlik dersler almasını özellikle tavsiye ederiz, bunu fark etmediklerini de görüyoruz. MHP bir kez daha varlığını siyasetini inkar etti. 1 Haziran seçimlerinde MHP'nin esamesi okunmadı. MHP 1 Haziran'da vazifesini benimsemiş halde kimliğini CHP'ye teslim etmiş oldu. CHP sadece Yalova üzerinden kendisi için başarı tablosu çıkartmaya çalışırken bugün de genel manzarayı görmekten kaçınıyor.

'MHP VE CHP, AK PARTİ'YE YETİŞEMİYOR'
Doğu'da BDP karşısında AK Parti'den başka parti var mı? Yok. AK Parti'nin karşısında da BDP'den başka parti yok. CHP siyaseti 780 bin kilometrekarede yapmıyor, MHP de yapmıyor. Kendileri için uygun vilayetler, uygun ilçeler aramak suretiyle siyaseti böyle sürdürmek istiyorlar. Bunun adı demokratik bir mücadeleyi ülkeye yaymak değildir, ya ben burada yapabilirim, başka yerde buna gücüm yetiyor, vaka budur. Türkiye'nin her tarafında AK Parti var. Buna karşılık MHP ve CHP'nin toplam oyları bile AK Parti'ye yetişemiyor. 1 Haziran seçimleri cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir sonuç olacaksa, ortaya çıkan sonuç çatının bir kez daha uçtuğudur çöktüğüdür.

'MHP, PENSİLVANYA'NIN KUKLASI OLDU'
Bakınız 30 Mart seçimleri de 1 Haziran seçimleri de MHP tabanında, etraflı şekilde bir değerlendirmeye tabii tutulmalı. MHP artık kendi varlığını kendi kimliğini inkar eden bir partiye dönüştürülmüştür. MHP'yi adeta bir vagon partiye dönüştürmüştür. 2012 halk oylamasında, terör örgütleriyle aynı safta yer almayı seçmiştir. 2011 seçimlerinde ağır bir hezimet daha yaşamıştır. MHP Pensilvanya'nın kuklası haline getirilmiştir. Bu yapılanı MHP seçmenine ben haksızlık olarak görüyorum. MHP seçmeni gönül verdikleri partinin kimlerin yedeği haline getirildiğini görmelidir diye düşünüyorum. MHP'ye gönül vermiş kardeşlerime hatırlatmak isterim, CHP içinde sadece bir kanat yok, Suriye'nin eli kanlı rejimine destek veren bir CHP var, mezhep farklılıklarını körüklemek için tahriki yapan CHP var. Öbür tarafta kalkıp şöyle Suriye'nin batısına doğru gittikçe Türkmen kardeşlerimiz var. Bunların yanında yer alan AK Parti iktidarı var, onların karşısında yer alan CHP anlayışı var. Ey MHP sen de mi yoksa Türkmen kardeşlerimin yanında yer alıyorsun?

ZULÜM 1453'TE BAŞLADI
Gezi olaylarında başı çeken polis asker katilinin sırtını sıvazlayan bir CHP var. Hakkari'de Türk bayraklarını sallayamayan, Ankara'da bozkurt işareti yapan her türlü renge bürünebilen bir CHP var. Bir MHP'li nasıl olur da İstanbul'da duvarlara “Zülüm 1453'te başladı” diyen bir zihniyetin yanında yer alabilir? Ankara'da Türk bayrağını yakan bir zihniyetin yanında durabilir?

'CNN'İN DALKAVUĞU SUÇÜSTÜ YAKALANDI'
Gezi olaylarının yıl dönümünde yine CHP vardı, milletvekilleri vardı, ellerinden gelen her türlü oyunu oynadılar. CHP il ilçe başkanlıkları cumartesi günü, çeşitli illerde lojistik merkez görevi yaptılar. Gençleri sokağa çıkartmak için, sokakta polisle çatışmaya girmek için çağrı yaptılar. CHP ve o marjinal terör örgütlerinin çağrısına rağmen karanlık senaryo devreye sokulamadı. Polisimizin dik duruşu sayesinde geldikleri gibi gittiler. Bundan önceki gezi'de onlara destek veren sermaye vardı. Onlardan da destek gelmeyince şimdi çırılçıplak ortada kaldılar. İstanbul'un lüks kafelerinde isyan çağrısı yapanlar cumartesi günü avuçlarını yaladılar.  Bir tane o CNN'nin Dalvakuğu oralarda bir şeyler yapmaya çalışıyor. CNN International yerlisi, geçen yıl 8 saat aralıksız yayın yaptı. Niye? Ülkemi karıştırmak için. Şimdi de suçüstü yakalandı. Bunların böyle hani özgür tarafsız bağımsız basın diye bir şeyleri yok. Bunlar görevli görevli, bunlar adeta ajan görevi icra ediyorlar.



“AVUÇLARINI YALADILAR”
Pensilvanya'dan kaos çıkması için avuçlarını ovuşturanlar gazetelerini TV'lerini Twitter'daki maskeli korkaklarını görevlendirenler de onlar da avuçlarını yaladılar. Gezi olaylarının yıl dönümünde, nefret dilini faşizmin İslamafobinin dilini kullananlar avucunu yaladılar. ”Bu başbakan çok gerilimci” Sokakta polisime kurşun sıkacak, polisi mi yakacak. Bir tanesi hayati tehlike içinde. Bunu konuşmayacaklar ama farklı bir şey olduğu zaman polis şamar oğlanı, öldür vur yarala. Bunun için her yol meşru. Polisin savunma hakkı bile yok. Böyle bir şey olabilir mi?

“BİR GRUP TOPLANTIMIZDA BUNLARI YAYINLAMAK İSTİYORUM”
Geçenlerde 'bu ne sabırdır' dedim diye, beyefendiler rahatsız olmuş. Niye rahatsız oluyorsun? Sen bunu git de ABD'de yap bakalım. Git İngiltere'de İspanya'da yap bakalım. Sizlere de şöyle özellikle bazı çekimleri göstermek istiyorum. Bunları bir göreceksiniz nerede ne nasıl yapılıyor görmek lazım. Sürekli olarak bizim güvenlik güçlerimizi bu işlerde tahrik unsuru olarak hedef haline getirenler dünyada neyin nasıl yapıldığını görmeleri lazım. Onun için herhalde bir grup toplantımızda da buradan bunları özellikle yayınlamak istiyorum.

“HEDEFİN NE OLDUĞUNU BİZLER DE AZİZ MİLLETİMİZ DE GÖRDÜK”
Cumartesi günü beklenenin gerçekleşmeyeceği, isyan ve çatışma çağrılarının karşılık bulamayacağı zaten çok net biçimde görülüyordu. Bir yıl önce Ak Parti'ye, milletin iktidarına karşı o malum çevreler ellerindeki imkanları seferber etmişlerdi. Hatırlayın her yerden taarruz ettiler medya sosyal medya yazarlar, sözüm ona aydınlar, sözüm ona sanatçılar taarruz ettiler. Bu taarruzun içerisinde hepsi yer aldılar. İş dünyası, iş veren örgütleri yer aldılar. Başta CHP olmak üzere, milletten umudunu kesmiş siyasi partiler bu taarruzun içinde yer aldılar. Bu şiddet ve Vandalizm gösterileri dünyaya çevre protestosu gibi sunuluyordu. Hedefin ne olduğunu bizler de aziz milletimiz de gördük.

Bir tane sanatçı müsveddesi şunu söylüyordu “hala bunun ağaç meselesi olmadığını anlamadınız mı”

“DUVARLARA YAZDIKLARI YAZILAR UNUTULAMAZ”
Camiye girerek orada her türlü, bizim cami adabımızın aksine, orada her türlü bira şişelerine varıncaya kadar, ayakkabılarıyla camiye girenleri nasipsiz olarak savunanlar var. hemen ilerisinde dozerle yaya kaldırımlarını söktüler. Biraz ileri gittiler başbakanlık ofisimizi yakma girişiminde bulundular. Duvarlara yazdıkları yazılar unutulamaz. Onlar tamamıyla küfürname. Kendi kişiliklerini ortaya koydular. Başbakan bunları savunsun, başbakan gerilimci. Bunları söylemeyecek miyiz? Bunları millete tanıtmayacak mıyız? Yanlarına kar mı kalacak? Öyle bir paralel yargı var ki, bir kapıdan alıyor oradan bırakıyor. Neymiş? Yasalar buna müsait değilmiş. Bütün bunları bu şekilde uygularsanız o zaman tabi ki bunlarla mücadele zorlaşır.

Anadolu ve Trakya'nın iktidarda olmasını hazmedemeyenler sokağı kullanarak kendilerine göre darbe gerçekleştirmek istiyorlar.

“SADECE SANDIKTIR…”

Adama sorarlar demokrasi sandık değilse ne? Bunu bana anlat derler. Ha o zaman şurada gidersin. Dağda eli silahlı olanlarla mezrayı basarsın, dersin ki bak her ne kadar sandık önüne getiriliyorsa da bilesiniz ki sadece sandık değildir bak silahımız ensemizdedir. Buna mı evet diyeceğiz? Sadece sandık değil diyenlerin dediği budur. Sadece sandıktır, halkın iradesini birileri ipotek alma girişimine girmesin.

“KAN VARSA SİZİN OLDUĞUNUZ YERDE VAR”
Şu anda bakıyorsunuz Ağrı'da belediye başkanı seçilen kişi “devlet terörü” diyor. Ağrı'da devlet terörü estirilmiş. Şu ifadeye bak ya. Bir milletvekili olarak bu ülkede devlet teröründen bahseden bir insan önce aynaya bakmalı. Sen bir defa terörün desteğiyle belediye başkanı seçilen birisisin. Kan varsa sizin olduğunuz yerde var.

“KÖPÜKLE ORALARI YIKAMA BAHANESİYLE KOVDUNUZ”
Bak Diyarbakır'da ağlayan annelerin, belediye başkanlığı önünde oturmalarına tahammül edemediniz.Bunu neyle izah edeceksiniz? Oradan kaldırdınız. Devamlı TOMA'lardan sıkılan sudan rahatsız oluyordunuz. Orada sizler köpükle oraları yıkama bahanesiyle kovdunuz. Orta refüje soktular, yol düzenlemesi yapacaklarmış. Tehdide başladılar. Dediler ki çocukları halledeceğiz, bize bu kadar müsaade. AK Parti olarak bunun takipçisi olmaya mecburuz. Hadi bakalım, şu anda da bu çocukları getirip anne babalarına teslim etmeniz lazım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz.



“PİKNİĞE GÖTÜRÜYORUZ DİYEREK DAĞA GÖTÜRÜYORSUN”
Dedim ya B planı C planı devreye girecektir. Şu anda Hür Demokrat Partili milletvekillerinin bu işin yakın takipçisi olarak bu süreci kendilerinin çözme sorumluluğu var. Bizim çözüm yolumuz farklı olacak. Bir tarafta çözüm süreci diyeceksin sonra engellemenin mücadelesini vereceksin. Bir tarafta “barış barış barış” diyeceksin. Biz olmazsak kan olur burada, lafa bak ya. Barış barış diyorsun yavruları analarından alıp pikniğe götürüyoruz diyerek dağa götürüyorsun. Bu nasıl barış? Bazıları taciz bu nasıl barış? On binlerce insanın katili sizsiniz, bu terör örgütü. Bunları görmeyecek miyiz? Sürekli aşağıladıkları tepeden baktıkları köylülerin insafı ve vicdanı olanların ülkeyi yönetmesinden rahatsız oldular. Bir şekilde buna son vermek istiyorlardı. Sokak eylemleriyle başarabileceklerini zannettiler.  Sermayeleriyle kontrol ettikleri hatta birer kuklaya çevirdikleri marjinal sol örgütleri sokağa dökerek başarabileceklerini zannettiler.

'İNLERİNE GİRDİK'
Fezlekede benim için ‘dönemin başbakanı' ifadesi kullanılıyor. Bakanlarımızdan örgüt üyesi diye söz ediliyor. Silinmiş dosyalar bulundu. Bu fezleke ortaya çıktı. Paralel yapı kısa sürede yaptıklarının hesabını verecekler. İnlerine girdik. Kaçıp saklandıkları inlerine de gireceğiz. Hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak.

CHP genel müdürü seçim sürecinde sallayıp durdu. Bunun kadar yalanı kullanan bir kişi bulamazsınız. Yalanı yüzü kızarmadan, gülerek söylüyor. 17 Aralık'tan itibaren bir işbölümü yaptılar. Hem Pensilvanya'daki ihanet şebekesine hem de CHP'ye gereken dersi verdi.

'CHP DE HAŞHAŞA BAŞLAMIŞ'
Balyoz davasıyla ilgili rapor hazırlamışlar. 4 CHP milletvekili bunu açıkladı. Pensilvanya'ya en küçük bir eleştiri yok, hükümet ve Genelkurmay'a yıkmaya çalışıyorlar. Genelkurmay Başkanı'na hakaret var. Belli ki CHP de artık haşhaş almaya başlamış. Pensilvanya'ya çok hızlı uyum sağlamış. Genelkurmay Başkanımız dava açtı. Biz de yargı önünde hesabını soracağız. Biz bu davanın hakimi, savcısı değiliz. Hukuka yargıya müdahale etmemiz beklerlerse daha çok beklerler.

Pensilvanya'yla kol kola olan bir CHP hukukun, gerçeklerin tecellisinin peşinde değildir. Tam tersine gerçeklerin örtülmesinin peşindedir.

'TAZI BUNU TUTMAYACAK'
CHP hem Pensilvanya ile iş tutup hem yakın tarihteki davaların izini süremez. Bu türden iftira dolu, yalan dolu raporlar hazırlayarak insanların şereflerine, namuslarına dil uzatarak da gündemi değiştiremez. Pensilvanya ile ilişkilerinin üzerini örtemezler. Bu tavşana kaç, tazıya tut demektir. Tazı bunu tutmayacaktır. Bunu da bilmeleri lazım. Bize bunu yutturamazlar, millete ise hiç yutturamazlar.

17 Aralık süreci ve Gezi protestoları Türkiye'ye 1 yıl kaybettirdi. Türkiye'nin ilerlemesinin sekteye uğratılmasına artık tahammül edemeyiz. Türkiye'nin yapay tartışmalara ayıracak lüksü yok. Terör eylemleri, sokak eylemleri sonuç almadı, alamayacak. Şiddet arkasında gözyaşı, kan ve acıdan başka bir şey getirmez.

'ÇOCUĞUNUZUN YÜZÜNE NASIL BAKIYORSUNUZ?'
Bizim yavrularımız dağlara kaçırılırken şu anda bölücü terör örgütüyle el ele olan BDP ve HDP'nin başındakiler, milletvekilleri ve belediye başkanlarının çocukları ABD'de Avrupa'da eğitim alıyorlar veya turistik seyahat yapıyorlar. Doğu ve Güneydoğu'da yoksul halkın çocukları insanlık dışı hayata ve onursuzca bir ölüme mahkum edilirken, ey HDP vekilleri siz evde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz?

Evladının yaşayıp yaşamadığını bilen aileler var. Evladı ölse bile ağıt yakamayan anne-babalar var. Anneler, babalar artık çocuklarını dağa götürenlere karşı sessiz kalmıyor. Artık annelerin feryadını bastıramazsınız. Özgürlük ve barış bağımlılık yapar.

'ŞIMARIKLIĞA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK'
(Yol kesmeler) Bizim şımarıklığa tahammülümüz yok. Şımarık tavırlara göz yummayız. Çözüm için elini değil, gövdesini taşın altına koymuş bir iktidarız. BDP ve HDP'ye sesleniyorum. Dürüstseniz, samimiyseniz; siz yol kesmelere 'evet' diyor musunuz, yol kesmeler insani midir? Yol kesmek eşkıyanın işi olarak bilinir. Bazıları alıp kaçırılıyor. Haraç isteniyor, bunlar haraççı. Sanki oraya yolları yapan onlar. Biz bu sürecin sabote edilmesine izin vermeyiz.

'HDP ÇÖZMEYECEKSE BİZİM DE YÖNTEMİMİZ VAR'
Bu insanlık dışı eylemi siyaset kurumu yani HDP çözmeyecekse, bu çocuk kaçırma eylemine 'dur' demeyecekse, bu şımarıklığın sırtını sıvazlayacaksa bunu bilelim dedim. Bu sorunu çözmek için, o çocukları anneleriyle kucaklaştırmak için bizim de yöntemlerimiz var. Ama biz bu yöntemlere gerek kalmadan bu çocuk kaçırma eylemlerinin son bulmasını, kaçırılan çocukların da derhal geri getirilmesini istiyor, HDP'nin bu işi çözmesini bekliyoruz. Eğer korkuyorlarsa, tehdit varsa bunu söylesinler. Eğer Diyarbakır'daki o yürekli anneler gibi cesaretleri yoksa bunu da söylesinler.

O annelerin karşısına başka anneler çıkarmak vicdansızlıktır. Anneliğin siyaseti yoktur. Hiçbir anne tereddüt etmesin. Korkmasın, çekinmesin. Anneler ne kadar bu işin içinde olursa barış da o kadar yakındır. Diyarbakır'da eylem yapan o kahraman anneleri bir kez daha selamlıyorum.



Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile