Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağa, Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, "CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, rejimle başkanlık sistemini karıştırıyor." dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bir dizi programa katılmak üzere İstanbul'a geldi. Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Bozdağ, Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi. Bozdağ, " Geçen gün Kemal Kılıçdaroğlu başkanlık sistemiyle ilgili bir açıklamada bulundu. 'Bu rejim değişikliğidir' dedi bu Meclis bunu değiştiremez diye bir yorum yaptı. Sayın Kılıçdaroğlu rejimle başkanlık sistemini birbirine karıştırıyor. Türkiye bir Cumhuriyettir, Cumhuriyet bugün parlamenter sistemiyle yönetiliyor. Başkanlık sistemine geçildiği takdirde başkanlık sistemiyle yönetilecektir. Rejim değişikliği anlamında değildir. Cumhuriyet rejimi yine devam edecektir. Tamamıyla dediği yanlış bir husustur. Başkanlık sistemine geçildiğinde Türkiye’de bir sistem değişikliği olacaktır, rejim değişikliği yaşanmayacaktır." ifadelerini kullandı. Almanya'da yaşanan Türk gazeteciler krizi hakkında da düşüncülerini paylaşan Bozdağ şunları söyledi: " Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nin 17 Nisan'da göreceği davaya Türk basınını almaması, bu yönde karar vermesi hepimizi rahatsız etti. O zaman açıklamalar yaptık. Zira Türkiye, Türkler ve Türk basını bu davada taraftır. 8 tane insanını kurban etmiş bir ülkenin basını o davayı izleme hakkına sahiptir ancak mahkeme başkanı maalesef orada pek çok Alman basınına yer verirken, başka basına yer verirken, davanın tarafı olan, davada mağdur olan Türk basınına yer vermemiştir. Bu haksız yaklaşım ve hukuka aykırı bir tutumdur. Biz bunu yüksek sesle yanlışlığını dile getirdik." şeklinde konuştu.

Malatya'daki Zirve Kitabevi cinayetini hatırlatan Bekir Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hatırlarsınız kimsenin arzu etmediği Malatya’da bir cinayet oldu ve Zirve davası diye bilinen davada mahkeme Alman basınına yer verdi, büyükelçisine yer verdi. Çünkü yaşanan vahşeti Türkiye’de tasvip eden kimse yok, üzerini örtmek isteyen kimse yok. Almanya’da her gün aşırı grupların saldırısına maruz kalan sadece Türkler değil bir çok insan var. Böylesi bir davanın yargılanmasını yapacak mahkeme başkanı işin başında davanın görüleceği salona kimlerin alınacağı yönünde yanlı tutum takınması bundan sonra alacağı kararlara gölge düşürmüştür. Biz mahkeme tarafsız olmalı objektif olmalı yargılamayı hukukun gerekliliğine uygun bir şekilde yapmasını istiyoruz. Mahkeme başkanının bu tavrını mahkemenin tarafsızlığına, yargılamanın bağımsız yapılacağı objektif yapılacağı konusunda beklentilere maalesef ters düşmüştür. Biz bu konudaki itirazlarımızı dile getirdik. Zannedersem Sabah gazetesinin Alman Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı müracaat üzerine de Anayasa Mahkemesi, mahkemeyi haksız bulan bir karar verdi. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı, mahkemenin haksızlığının hukuksuzluğunun onaylanması anlamanı gelmektedir. Onun da şu kadar üye alacaksın diye sınır koyması fevkalade yanlış olmuştur. Bu konuda Türk basının orada olması kadar normal bir şey yoktur. 50 Alman basınından temsilci oraya alıp 1 tane Türk basınından temsilci almak ne kadar adaletsizse, 3 Tane Türk basını alacaksın diye karar vermek de o kadar yanlış ve adaletsizliktir bir karardır. Umarım mahkeme bundan sonraki kararlarında kamu vicdanını rahatsız eden bir karar vermez."