Büro Memur-Sen Genel Başkanı Metin Yılancı’dan kendilerini yandaşlıkla eleştirenlere cevap

Salondan görüntüler
-Katılımcılardan görüntüler
-Konuşmalardan detay
-Metin Yılancı'nın konuşması
-Mehmet Akif Ersoy'un torununun sunumundan detay

( KOCAELİ )- Amerika’daki birisi bizim ülkemizdeki siyasete karışacak, bu ülkenin öz ve öz evlatları siyasete karışmayacak”- “Onların, ‘Sizden bir şey olmaz’ dedikleri yerde biz bir numaralı olduk” KOCAELİ

- Kocaeli’de gerçekleştirilen Büro Memur-Sen 18. Başkanlar Kurulu Toplantısında konuşan Büro Memur-Sen Genel Başkanı Metin Yılancı, “Amerika’daki birisi bizim ülkemizdeki siyasete karışacak, Almanya’daki birisi bizim ülkemizdeki siyasete karışacak, bu ülkenin öz ve öz evlatları siyasete karışmayacak. Hadi canım, öyle bir şey olur mu” dedi.
Büro Memur-Sen, ‘18. Başkanlar Kurulu Toplantısı’nı Kocaeli’de gerçekleştirdi. Kartepe’de bulunan bir otelde Büro Memur-Sen Genel Başkanı Metin Yılancı’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya AK Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Yaşar Çakmak, sendika temsilcileri, katıldı.
Topnatıdan konuşan Büro Memur-Sen Genel Başkanı Metin Yılancı, konuşmasına toplantının amaçlarından bahsederek başladı.
Zirvede olan bir sendika olarak toplantıyı, Karatepe’nin zirvesinde gerçekleştirmek istediklerini belirten Yılancı, “Büro Memur-Sen öyle sıradan bir sendika değil. Bu milletin bel kemiğin oluşturan topluluğun be kemiğinin oluştuğu yerdir. Büro Memur-Sen 8 bakanlık, 44 kurumdan oluşuyor. Biz Türkiye’yiz, Türkiye bizdir. Bizim bu toplantıyı yapmamız için bir karar vermemiz gerekiyordu. Nerede yapalım diye düşündük, sıradan bir yerde yapamazdık. Zirvede yapmamız gerekiyordu. Memur-Sen zirvede, bizim de bunu zirvede yapmamız için Kocaeli’ye gelmemiz gerekiyordu” dedi.
“Memur-Sen, Büro Memur-Sen bir numaralı sendika olmuştur”Büro Memur-Sen’in yandaş olmakla eleştirenlere yanıt veren Metin Yılancı, “Bize hep, ‘Sizden bir şey olmaz. Siyaset sendikası sizin işiniz değil’ dediler. Tabii, biz buralarda olmazsak buraların kimin elinde olacağı belli Gezi olayları gibi, 3-5 kişi, kimin ipi kimin elinde olduğu belli olmayan, kendisini sendikacı zannedip başkalarını bu ülkeye diz çöktürtmeye çalışan grupların bu meydanın kendisinin olması için, ‘Sizden bir şey olmaz’ diyorlar. Onların, ‘Sizden bir şey olmaz’ dedikleri yerde, biz bir numaralı olduk. Memur-Sen, Büro Memur-Sen bir numaralı sendika olmuştur. Bizden siyasetçi de sendikacı da olur. Biz bu devletin kendisiyiz. Bu devletin kendinden olandan nasıl bir şey olmaz. Amerika’daki birisi bizim ülkemizdeki siyasete karışacak, Almanya’daki birisi bizim ülkemizdeki siyasete karışacak, bu ülkenin öz ve öz evlatları siyasete karışmayacak. Hadi canım, öyle bir şey olur mu? Kim demiş bunu? Biz öyle bir şeyi kabul etmiyoruz. Biz bunlarla hep karşılaşıyoruz” diye konuştu.
"Ben tabi ki hükümetimin, devletimin yanında olmaktan gurur duyacağım"Türkiye’de faydalı şeylerin olması, iz bırakmak için çalıştıklarını dile getiren Yılancı, “Bir toplu sözleşme masasında, bir kurula, bir bürokrasinin karşısında oturduğumuz zaman rakibimiz hep, ‘Siz hükümet yanlısı değil misiniz? Siz sarı sendikasınız’ diyor. Allah razı olsun, bu bizim için bir nişan. Sizin bizi görüş açınızı görüyor musunuz? Ben tabii ki hükümetimin, devletimin yanında olmaktan gurur duyacağım. Çünkü ben bu milletin kendisiyim, peki sen kimsin? Onun cevabını versene. Ama onlara hiç kimse bir şey söylemiyor. Bizim hedeflerimiz çok büyük. Bu ülke için yapacak çok şeyimiz var. Onun için biz sendikada bir şeyler yapalım, sendikayı geliştirelim dedik. Bu mücadeleyi veriyoruz. Her leyin en iyisini yapmayı istiyoruz, sıradan birisi olmayalım istiyoruz. Rahmetli Adnan Menderes, Erbakan Hoca gibi, Fatih Rüştü Zorlu gibi, Recep Yazıcı gibi iz bırakalım istiyoruz. Biz bunu bıraktığımız zaman, arkamızdan birileri biz haklı olduğumuz için bir şeyler söylesin. Onun için 7 arkadaşımız ile birlikte bunun için çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Yılancı’nın konuşmasının ardından toplantı, Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon, ‘Akif’i anlatmak’ isimli bir söyleşi ile devam etti.