Erdoğandan ODTÜ Yorumu

Başbakan Erdoğan Ankara'da bir alışveriş merkezinin açılışında konuştu.
ODTÜ'de çıkan olaylarla ilgili görüşlerini dile getiren Erdoğan, 'Milli irade karşısında herkes boynunu eğmek zorundadır. Biz samimi her eleştiriyi dikkate alırız' dedi.

Erdoğan, ''Ben yaptım' tavrı ne kadar yanlışsa 'ben istemiyorum olmayacak' tavrı da o kadar yanlıştır. O kadar faşizandır' diye konuştu.

'Sandıktan çıkan çoğunluğun azınlığa her şeyi dayatma hakkına sahip değil, azınlıkta olan da çoğunluğa saygı duymalı' diyen Erdoğan, 'Ben istemiyorum yapmayacaksın' demek demokratik bir tavır, özgürlükçü bir tavır, başkasının haklarına saygılı bir tavır değil, baskıcı otoriter bencil ve faşizan bir tavırdı. Ben yaptım' tavrı ne kadar yanlışsa 'ben istemiyorum olmayacak' tavrı da o kadar yanlıştır. O kadar faşizandır.

Milli irade karşısında herkes boynunu eğmek zorundadır. Biz samimi her eleştiriyi dikkate alırız. Bize oy versin ya da vermesin herkesin talebini önemseriz. Ancak demokrasilerde bunun bir dili ve üslubu var. Herkesten bu demokratik kütürü sergilemesini bekliyoruz' şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, insanların trafikte beklemekten rahatsız olduğunu ancak yeni yol yapılmasından şiyaket ettiğini söyledi.

Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:

Bu tür eserlere yabancı isim yerine yerli isim verilmeli. 90 yılda Türkiye ile beraber başkent Ankara da büyüdü.

Gerek Ankara gerekse diğer vilayetlerimiz planlı büyüyemediler. Bir strateji dahilinde genişleyemediler. Planlar yapılırken 50 yıllık 100 yıllık planlar yapılması gerekirken 5 yıllık 10 yıllık planlar yapıldı. Bir çok şehrimizde anlık müdahaleler yapıldı. Etkisi düşünülmeden çok büyük kıyımlar yapıldı. Tarihi eserler yok edildi, onlarca yüzlerce cami kale ve surlar tahrip edildi. Derelerin nehirlerin yerleri değiştirildi. Mimari estetik kaygısıyla şehri büyütmek unutuldu. Çirkin ve plansız yapılaşmayla şehirlerimiz adeta katledildi.

Burada bir noktanın üzerinde durmak istiyorum, uzun vadeli planlar yapılmadığı için ortaya çıkan sorunlara çözüm üretmek de zorlaşıyor.

Burada bir hayalimi paylaşmak istiyorum. Gönül isterdi ki TBMM penceresinden baktığımızda Ulus'u Ankara Kalesi'ni ve eski TBMM Binası'nı görebilelim.

Ankara'nın başkent olduktan sonraki planlarına baktığınızda planlamanın böyle yapıldığını da görürsünüz. Ama burada öyle bir zihniyet devreye girdi ki plansızlığa mahkum kaldı.

Herhalde depremler falan bekleyemeyiz değil mi? Böyle bir şey olduğu zaman yerle yeksan olur. O zaman yapılaşma başlatabilirsiniz.

Kentsel dönüşüm ve değişimi vurgulamak istiyorum. Şunu samimiyetle konuşalım. Trafik sıkıştığında 5 dakika beklenildiğinde haklı olarak herkes rahatsız oluyor. Ama bazıları hem trafikte hem yeni yol inşa edilirken de rahatsız oluyor. Elektrik 5 dakika kesildiğinde rahatsız olanlar aynı anda baraj yapılmasına da rahatsız oluyorlar.

Altındaki arabayla çevreye verdiği zararı hesap etmeyenler, bakıyorsunuz yol yapılırken çevreciliği hatırlayabiliyor. Gece konularda insanlık dışı şartlarda yaşanmasını eleştirenler aynı anda kentsel dönüşümü eleştirebiliyor.

Demokrasi en başta birbirine saygı, hoşgörü ve bir arada yaşama kültürüdür. Ben istemiyorum yapmayacaksın demek demokratik bir tavır değil baskıcı otoriter bencil ve faşizan bir tavırdır. Ben yaptım oldu tavrı ne kadar yanlışsa, ben istemiyorum olmayacak tavrı da o kadar yanlıştır. O kadar faşizandır…

Şunu herkesin anlaması ve hazmetmesi gerekiyor, nasıl ki bu cumhuriyet belli bir zümrenin değil 76 milyonunsa, bu şehir belli bir ilçenin mahallenin değil yaşayan 5 milyonun şehridir.

Biz yol yaparken bunu bir kişiye üç kişiye beş kişiye değil. Ankara'da yaşayan 5 milyon kişiye yapıyoruz. Ankara'ya gelen ziyaretçilerimiz için yolları yapıyoruz. Ankara'nın sadece bugününe değil geleceğine de yol yapıyoruz.

Yeşil konusunda bizimle hiç kimse rekabet edemez. Ankara'da 19 yıl önce kişi başına düşen yeşil miktarı sadece 2 metrekareydi. Şu anda ise 19 metrekaredir. Bizi yeşille tabiatla hasım gibi göstermek çok büyük haksızlık olur.

Yapılan eylemlerin altında çevre duyarlılığı yok. Farklı niyetlerin olduğunu görüyoruz. Şurada 5 ay sonra sandık kurulacak. Hem Ankara hem Türkiye sandık başına gidecek. Kimin ne meselesi varsa sandık kurulduğunda o meseleyi orada halleder. Sandıktan ne çıkarsa öperiz başımıza koyarız.


Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile