Kumluca'da 400 metre rakımda 'Kardelen çiçeği' şaşkınlığı

Çiçeklerden görüntü
-Çiçeklerin arasında gezen çocuk ve vatandaşlar yakın detaylar
-Tarım İlçe Görevlisi ve Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökce’nin çiçekleri incelemesi
-Vatandaş Hasan Ali Acar ile röportaj
-Ziraat Odası başkanı Hidayet kökçe ile röportaj

( ANTALYA - ÖZEL)- Göçebe hayatı yaşayan yöre halkının yıllar önce çiçeğin tohumlarını bölgeye attığı tahmin ediliyor- Nesli tükenme tehlikesi bulunan 'Kardelen' Torosların zirvesinden Kumluca'ya indi ANTALYA

- Antalya’nın Kumluca İlçesine bağlı Yeşilköy Mahallesi Gücer mevkiinde, Toros Dağlarında bin 800 betrede yetişen ve nesli tükenmekte olan Kardelen çiçeğinin özelliklerini taşıyan çiçek bulundu. Bölge halkının yıllardır nergisgillerden olarak bildiği çiçek için bölgeye gelen İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri çiçeğin kardelenin tüm özelliklerini taşıdığını tespit etti. Kumluca İlçesine bağlı Yeşilköy Mahallesi Gücer mevkiinde nesli tükenmekte olan ve bin 800 metre yükseklikte yetişen Kardelen çiçeğine benzeyen bir çiçek bulundu. Kumluca Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğüne bağlı ekipler çiçeğin olduğu bölgede inceleme yaptı. Kumluca Tarım ve Orman Müdürlüğü görevlisi, çiçeğin nesli tükenmekte olan bir tür kardelen çiçeğinin özelliklerini taşıdığını ifade ederek, "Atalarımız tarafından soğanı Toroslardan getirilip bu bölgeye dikilmiş olabilir." dedi.
Yeşilköy’de yaşayan Hasan Acar adındaki vatandaş ise, "Ben burada doğup büyüdüm, 1960 yılında doğdum. 35 - 40 yıldan beri bu çiçeğin burada hava şartlarına göre Kasım- Aralık aylarında açtığını bilirim. Bu çiçeğin ne olduğunu bilmiyorum” dedi.
Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökce' de, “Kardelen çiçeği aslında Toroslarda karın altında açan bir çiçektir. Burada 400 rakımında olması bizi gerçekten duygulandırdı. Koruma altında olan bir çiçeğimiz. Nisan, Mayıs aylarında karın altından çıkan bir çiçeğimiz. Yalnız burada nemden veya gölgede olmasından dolayı açması enteresandır. İncelenmesi lazım. Çünkü nesli tükenmekte, koruma altında olan bir çiçek diye biliyoruz. Atalarımız Yörük hayatı yaşıyordu, yani göçebeydi. Bu çiçeğin soğanını nergis gibi görerek büyük ihtimalle yaylalardan getirip buraya dikmişler. . Burada görünce hayran kaldık. Yalnız yerli halk bunun ne olduğunu bilmiyor” dedi.