Aslı Mavitan'ın Beyaz Tv'de sunduğu, birbirinden değerli konukların ağırlandığı İşin Aslı programına Beyaz TV Genel Koordinatörü Osman Gökçek konuk oldu.

4. yılını dolduran ve ismini sürekli başarılı programlarla duyuran Beyaz TV ve Beyaz TV Genel Koordinatörü Osman Gökçek ile ilgili merak edinler Aslı Mavitan'ın sunduğu İşin Aslı programında konuşuldu.

'Nur Viral ile Bizim Soframız' programının başarılı sunucu Nur Viral'in de konuk olduğu programda Osman Gökçek çocukluğundan medya serüvenine kadar olan süreç ile birlikte gündeme dair bir çok konu ile ilgili görüşlerini paylaştı.

'BEYAZ GAZETE İLE BAŞLADIM'

Medya serüveninin BeyazGazete.Com internet sitesi ile başladığını ifade eden Gökçek, BeyazGazete'deki yöneticiliği döneminde bir çok ciddi başarılara imza attıklarını söyledi. Gökçek 'Ses TV'nin Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabit Aksoy'un daveti üzerine SES TV'de yöneticiliğe başladım. Ses TV yerel bir televizyon ve sadece Ankara'da yayın yapıyordu. İsmini Beyaz TV yapıp değişik programlar yapalım istedik. Ulusal bir kanal yaptık ve Allah'a hamd olsun 4.yılımızdayız. 15 dakikalik reyting ölçümlerinde 2.kanal haline geldik' dedi.



'BEYAZ TV AİLE GİBİ'

Beyaz Tv'nin her yıl kendi çıtasını katlayarak bir üst levele geçtiğini kaydeden Gökçek bu başarının saman alevi gibi yanıp sönen geçiçi bir durum olmadığının altını çizdi. Gökçek 'Beyaz TV'yi önümüzdeki yıllarda inşallah ilk 6-7 kanalın içine girdiğini görmek istiyoruz. Hedefimiz böyle inşallah böyle olacağına da inanıyorum. Beyaz TV'nin başarısı bir aile olmamızdan geçiyor. Biz kendi içimizde bir aile gibi olan bir kanalız. Diğer kanallara göre birbirimiz ile samimiyetimiz çok daha farklı. Ben sektördeki diğer arkadaşlarla da sık sık beraber olup bir araya gelip konuştuğumuz için biliyorum. Bizdeki bu sinerjinin diğer kanallarda olduğunu pek düşünmüyorum. Aslında hepimizin üzüntüsü bizim üzüntümüz sevinci de bizim sevincimiz. Bu televizyonda herhangi bir program iyi reyting aldığında bütün kanal bir arada seviniyor. Aslı Mavituna'nın yada Nur Viral'in reytingde iyi bir yere gelmesi hepimizi sevindiriyor' diye konuştu.

'MEDYA ARTIK DAHA OBJEKTİF '

Medyanın dördüncü kuvvet olup olmadığını konusunda Gökçek şunları söyledi:

Genelde siyaset, yargı, asker ve daha sonra medya diye söylerler. Yeni Türkiye'de bunlar geride kaldı. Eskisi gibi asker siyasete müdahale olmuyor. Medya bu durumda daha güçlü ama güçlü olurken daha objektif hale gelmeye başladı. Medya eskiden taraf halindeydi. Televizyon ve gazeteler çoğalmaya başlayınca artık her fikir ortaya çıkmaya başladı. Eskiden medya için 4.kuvvet demelerinin nedeni siyasetçileri deviren istediklerini indiren istediklerini kaldıran bir güç halindeydi ama şimdi öyle değil. Medya şimdi istediklerini söyleyebilen ve insanlara haber verebilen bir kurum haline geldi. O yüzden medyayı bir güç olarak değil de insanların haber alma özgürlüğüne insanların yaşamlarına katkı sağlayan bir kurum olarak görmek aslında daha doğru olur diye düşünüyorum.



'HAKARET ETMEK ÖZGÜRLÜK DEĞİLDİR'

Son zamanlarda medyada yapılan hakaret dolu yayınlar ile  basın özgülüğü konusunda yapılan farklı yorumları değerlendiren Gökçek Türkye'de medyanın özgür olduğunu ve istediği zaman istediğini söyleyebildiğini ifade etti.

Osman Gökçek sözlerini söyle sürdürdü: 

Gerçekten muhalefet diyebileceğimiz televizyon kanalları ve iktidarı öven televizyon kanalları rahatça istediklerini söyleyebiliyorlar. Bu söylediklerinden dolayı ceza alan herhangi bir televizyon kuruluşu bilmiyorum. Ceza alan basın mensupları kendi yaşantıları içerisindeki suç yada terör örgütlerine yardım etmekten dolayı ceza alıyorlar. Bu aldıkları cezaları da basın özgürlüğü adı altında seslendirmeye çalışıyorlar bu çok yanlış. Halk TV isminde bir kanal var ideolojik olarak baktığımız zaman benim beğenmediğim bir televizyon. Fakat Halk TV'de isteyen istediği şeyi söyleyebiliyor ve herhangi bir kişi de en ufak bir ceza almadı. Bunun içinde Sayın Dündar, Sayın Özdil de dahil. İsteyen istediğini aslında Türkiye'de söyleyebiliyor. Biz kırmızı çizgileri bazen göremiyoruz. Hakaret etmek özgürlük değildir. Ben birisinden hoşlanmıyor olabilirim ama bu hakaret etme hakkı medyadaki özgürlük hakkı demek değildir. Bakıyorum televizyon kanallarının haberlerine gazetelerin manşetlerine dibine kadar eleştiriyorlar. Bunların bazıları hakaret etmeye başlıyor ve buna özgürlük denmemesi lazım. Bunun hukuksal boyutu oluyor ve bundan dolayı ceza alıyorlar. Daha sonrada diyorlarki basın özgürlüğü yok. Ben bu düşünceye katılmıyorum.

İnsanların ailelerine,hanımlarına, annelerine ve çocuklarına hakaret etmek basın özgürlüğü olamaz. Bunun ismine de basın özgürlüğü denemez. Kişilerin yaşamlarında olumsuz bulduğunuz yönlerini vatandaşla paylaşırsınız. Eğer buna bir engel çıkıyorsa basın özgürlüğüne engel var diye konuşabilirsiniz. Sokağa çıkıp bir insana zarar verdiniz. Daha sonra polis geldi ve sizi aldı. Siz bu durumda bas bas bağırıp “Ben basın mensubuyum. Bu ülkede basın özgürlüğü var beni neden içeri alıyorsunuz” derse olmaz.Şuan basın özgürlüğü diye bağıran kimselerin hepsi maalesef yasa dışı işlere karışmış ve bunlarla haşır neşir olmuş kişiler. Bu lafları da zannediyorum onlar çıkartıyorlar.



'MİLLİ KONULARDA TARAFIZ'

Beyaz TV'nin taraflı yayın yaptığını ve bu tarafında milli konularda olduğunu belirten Gökçek 'İnsanların siyasi görüşleri, dini inanışları ve etnik kökenlerine göre ayırt etmek çok yanlıştır. Beyaz TV belirli yerlerde taraf haline dönüşebiliyor. Biz milli konularda tarafızdır. Sokaklarda bir provakasyon yada terör olayları varsa Beyaz Tv burada bir duruş sergiler. Bunun dışında bütün programlarımızda toplumun her kesimindeki kişileri eşit şekilde yansıtarak onları da izleyicilerimize yansıtıyoruz.' dedi.



'BEYAZ TV'NİN BAŞARISININ SIRRI'

Televizyonculuğa başladığı dönemde günün en az 5,5-6 saatini rejide geçirdiğini söyleyen Beyaz TV Genel Koordinatörü Osman Gökçek haber merkezi ile oturup sabahtan akşama kadar haber yazdığını dönemlerin olduğunu belirtti. Gökçek 'İşlerle bire bir ilgilenmek lazım. İşi ile ilgilenmiyorsa özveri ile yaklaşmıyorsa zaten başarılı olması mümkün değil. Ben “Ben” demeyi sevmiyorum. Biz burada bir ekip olarak çalıştık. Hep birlikte bir şeyler yapıp bir yerlere getirdik. Bizim yaptığımız bütün başarıların altında tüm personelimizin imzası var. Programcının arkasında çalışan bir ekip var. Başarıyı hep birlikte elde ettik. Ekip ruhuna inanıyorum. Ekip olacak samimiyet olacak ve Cenab-ı Allah'ın rızası olacak. Allah'a hamd olsun bizim yaptığımız işlerde Rabbim bize çok yardım etti. Bugün 4 yıllık bir kanal olmamıza rağmen muhteşem başarılara imza attık. 14 yaşımda siyasi partilerde gençlik kollarında çalışıyordum ve o dönemde de hep ekip arkadaşlarımda bir şeyler yaptım. Eğer ekibiniz yoksa size inanan insanlar yoksa samimiyet yoksa başarı elde edebilmeniz mümkün değil .Hepberaber olduğumuz zaman ancak başarıya ulaşabiliriz.' diye konuştu.



ANNE VE BABAYA SAYGI

Gökçek hayatta en çok önem verdiği şeyin anne ve babaya saygı olduğunu vurgulayarak 'Hayatta ne bulursanız bulun bir anne ve babayı bulmanız mümkün değil.' dedi.

Gökçek 'Benim hayatta en önem verdiğim şey anne ve babaya saygıdır. Bir arkadaş, dost ve evlenecek bir hanım da bulabiliriz ama maalesef bir tane anne ve baba var. Ben elimden geldiği kadar onlarla bir arada olmaya ve ilgilenmeye çalışıyorum.Fakat hem bizim işimizin yoğunluğu hem de onların yoğunluğundan dolayı görüşmelerimiz nadir oluyor. Bizim valide matematik öğretmenidir daha sonrada sivil toplum kuruluşlarında çalışmaya başladı. Kendisinden Allah razı olsun her akşam bir fakir fukaranın evinde onlara yardımcı olmaya çalışıyor. Beyaz Tv'de Cumartesi günleri Uzat Elini adlı bir programı yapıyorlar.' dedi.

'ANKARA BİZİM EVİN 3.EVLADI'

Çocukluğu döneminde uslu birisi olmadığını hatırladığını ifade eden Gökçek siyasi bir aile de yaşamanın bir takım zorlukları olduğunu belirtti. Gökçek 'Babam Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı .. Ankara bizim evin 3.evladı gibidir. Babam için ağabeyimle ben varım ama Ankara'da bir evlad gibi. Babam insanların hayatlarını güzelleştirmek onların yaşam standarlarını yükseltmek için zaman harcıyor. Buna da saygı duymak lazım. Normal ailelerde olduğu gibi biz de oturup her birlikte yemek yiyemedik. Vatan ve millet için bir şeyler yaptığı için bizim için bu durumlar çok normal hale geldi' dedi.



DİZİLER VE YOZLAŞMA

Batı kültüründen etkilenilmesinin topluma zarar verdiğini düşünen Gökçek  'Bekarlığa veda partisi hoş görülüyor ama elimize kına yakmak pek hoş görünmüyor kızlar arasında. Maalesef belli bir kesim eline kına yakmanın bir kroluk olduğu düşünür şekilde görüşleri var. Bir toplumun örfünü adetini ve dilini kaybetmesi demek insanın kendisini kaybetmesi demek. Biz bunlarla var olduk ve bunlarla yaşıyoruz. Gelecekteki nesillere de bunları göstermemiz gerekiyor. Türkiye'deki herkes televizyon izliyor. Bu izleyenlere sürekli olarak bir örf ve adetlerini anlatmaya çalışıyorsunuz. İnsanlar ister istemez onun ne kadar önemli olduğunu hayatındaki yerinin ne kadar önemli olduğunu görmeye başlıyorlar ve onunla ilgilenmeye başlıyorlar. Özellikel yeni yetişen gençliğe bekarlığa veda partisinin çok hoş gözüktüğü bir ortamı anlatmaya başlarsanız insanlar bunu almaya başlıyorlar. Bütün medya mensuplarına çok büyük görevler düşüyor. Türkiye'deki bazı dizilerin bizim örfümüz adetimiz ile hiçbir ilgisi ve alakası yok. Bizi maalesef sanki başka insanlarmış gibi gösteren diziler izliyoruz. Tabiî ki bunların topluma zararı çok fazla. Bunun yanı sıra aile bağlarını çok güzel gösteren dizilerde var. İzleyiciler eğer bunlara rağbet göstermez ise bu diziler tutunamazlar.' dedi.



'TÜRK SİNEMASI DÜNYA İLE YARIŞMALI'

Türk sineması da dünya ile rekabet edecek düzeye henüz gelemediği belirten Gökçek 'Bizim hangi filmimiz Oscar ödülü aldı? Bizim hangi filmimiz dünya çapında çok ciddi gişeler elde etti? Bizim ülkemizde bu işleri başaracak çok ciddi isimler var. Bunları ilerletmeleri için bir takım desteklere ihtiyaçları var. Ülkemizde maliyetli bir iş çıkartılsa acaba muhalefet ne diyecek? Siz bu paraları çar-çur mu ettiniz diyecekler ? İnşallah böyle bir destek kanunu çıkarsa muhalefet dahil herkesin destek vermesi lazım. Sinema da dünya ile yarışabilir hale gelmemiz lazım.' diye konuştu.



TÜRK TELEVİZYONUN EN BÜYÜK SORUNU RTÜK'TÜR

RTÜK'ün Türk televizyonculuğu adına gerekli olduğunu düşünen Gökçek seçim döneminde Beyaz TV'nin RTÜK tarafından 39 defa ceza almasını eleştirdi.

Gökçek 'Biz seçim sürecinde 39 tane ceza yedik. Ceza yememizin sebebi  Sayın Erdoğan'la Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nu haberlerde eşit şekilde vermediğimizden dolayı RTÜK, YSK'ya gönderdi YSK'da bize ceza gönderdi. Sayın Erdoğan günde iki kere miting yaparken Ekemelledin Bey sadece esnaf gezisi yapıyordu. Şimdi soruyorum bu iki kişiyide eşit şekilde nasıl verebiliriz? Bir aday günde 2 miting yaparak 4 saat konuşmuş diğer adayda sadece esnaf gezisi yapmış. RTÜK diyor ki bunları eşit vereceksin. Çünkü basına, televizyonculuğa yakışan bu. YSK bunu bu şekilde istiyor RTUK de bunu uygulayacağız diyor. Bunu haber dairemizin yapabilmesi nasıl mümkün olabilir? Bu mümkün değil! Çok çalışan çok mücadele eden adayı az çalışmış adayla aynı seviyeye indirip göstermek zorundasın demek. Bizde bunu yapmak istemiyoruz. Bunu yapmadığımız için 39 kere durdurma cezası geldi. Bu cezalara itiraz da edemiyoruz. Mahkeme yolu da açık değil. Bu kurumda kaç tane insan ekmek yiyor? Bizi reytinglerde diğer kanalların gerisine bırakarak ne yapılmış olunuyor? Halk TV belirli bir siyasi görüşe göre yayın yapıyor ve bundan dolayı rahatsızlık duymuyorum hakaret etmedikleri sürece. A HABER kanalına da bize yakın ceza kesildi. Bana ceza verirken izleyiciye de ceza veriyorsun. Senin gönderdiğin bu belgeseli izleyici izlemek zorunda mı? HD kalitede insanların izleyebileceği kalitede belgeseller gönderin. Bize eski ve insanların izleyemediği belgeselleri gönderiyorlar. Ben RTUK'ün çok saygıdeğer bir kurum olduğunu düşünüyorum. RTUK'ün içerisinde bizim temsilcimiz yok. Ben bir televizyoncu olarak oraya gidip derdimi anlatabileceğim kişi sadece oradaki üyeler. Televizyoncuların arasında bizleri temsil eden birileri yok. Bunların da mutlaka RTUK'ün içerisinde olması gerektiğine inanıyorum. RTUK bunları yapacağına Türk televizyonculuğu ile dünya televizyonculuğu arasındaki farklılıklara baksın ve bizim o seviyelere gelme adına hangi adımları atabiliriz nasıl daha iyi gelişebiliriz bize bu konularda yardımcı olsun. Neden RTUK ismini sadece ceza verirken duyuyoruz? Bir kerede bize katkı yaparken duyalım bunların isimlerini. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nu az gösterdik diye 39 kere ceza göndermeleri gerçekten hak değil' dedi.


Osman Gökçek: Türk sineması dünya ile yarışmalı

Türk sineması da dünya ile rekabet edecek düzeye henüz gelemediği belirten Gökçek 'Bizim hangi filmimiz Oscar ödülü aldı? Bizim hangi filmimiz dünya çapında çok ciddi gişeler elde etti? Bizim ülkemizde bu işleri başaracak çok ciddi isimler var. Bunları ilerletmeleri için bir takım desteklere ihtiyaçları var. Ülkemizde maliyetli bir iş çıkartılsa acaba muhalefet ne diyecek? Siz bu paraları çar-çur mu ettiniz diyecekler ? İnşallah böyle bir destek kanunu çıkarsa muhalefet dahil herkesin destek vermesi lazım. Sinema da dünya ile yarışabilir hale gelmemiz lazım.' diye konuştu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile