TBMM Darbe ve Muhtıralar Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu, öğleden sonraki toplantısında gazeteci ve köşe yazarlarını ağırladı.

Öğleden sonra Fehmi Koru, Yavuz Donat ve Ali Bayramoğlu’nu dinleyen Komisyon, yarın da Cengiz Çandar, Abdurrahman Dilipak, Fatih Çekirge ve Ertuğrul Özkök’ü dinleyecek. Gazeteci-Yazar Fehmi Koru, karanlık bir dönem olarak nitelendirdiği 28 Şubat’ta, brifinglerde verilen talimatlarla manşetlerin atıldığını söyledi.

Türkiye’de darbelerin dış destek olmadan sonuca ulaşamadığını aktaran Koru, “O destek de genelde uzak bir bölgeden oluyor.” diye konuştu.

Koru, 28 Şubat sürecinde Refah -Yol Hükümeti'nin devrilmesi aşamasına kadar ABD’nin etkisi olduğunu, aynı zamanda fiziki bir müdahaleyi de yine ABD’nin önlediğini düşündüğünü aktardı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Refah-Yol Hükümeti'nin ömrünü kısaltmak ve başka bir hükümetin kurulmasını sağlamak için çaba harcadığını dile getirdi.

ALİ BAYRAMOĞLU: İSTİHBARAT FİŞLERİ NEREDE?
Gazeteci Yazar Ali Bayramoğlu ise 28 Şubat’ın silahlı kuvvetlerin basın, iş dünyası, belediye başkanları ve üniversiteler ile kurduğu, ana koşulları oluşturan bir hatta ilerlediğini belirtti.

Basının bilerek ya da bilmeyerek askerle birlikte hareket ettiğini ve toplumda bir korku imparatorluğu kurduğunu söyledi.

Bayramoğlu, “28 Şubat, zenciler ve beyazlar arasında kast savaşı gibi yaşandı.” ifadesini kullandı. O dönemde baskı görüp görmediği ile ilgili bir soru üzerine Bayramoğlu, “Zihniyetiniz, ahlakınız, politik duruşunuz üzerine yapılan bir baskı vardı.” cevabını verdi. Yaşadığı olaylar nedeni ile üniversiteden ayrılmak zorunda kaldığını anlatan Bayramoğlu, 28 Şubat’ta yönetmelikler iktidarı yaşandığını kaydetti.

Bayramoğlu, “Bunlar merkezi idareyi, yargıyı, hükümeti devreden çıkaran, askerlere icrai yetkiler veren yönetmelikler oldular.” şeklinde konuştu.

O dönemi en iyi EMASYA protokolünün anlattığını ifade eden Bayramoğlu, “EMASYA kapsamında toplanan istihbarat fişleri nerede? Bunlar hala kullanılıyor mu? Bunlarla ilgili işlem yapıldığını sanmıyorum.” dedi.

YAVUZ DONAT: ERKAYA, '28 ŞUBAT’TA KIYAMET KOPACAK' DEDİ
Gazeteci Yazar Yavuz Donat da, “Asker kışladan çıkmak üzereydi. Süleyman Bey önlemek için elinden geleni yaptı. Ama derdini o gün de bugün de kimseye anlatamadı.” diye konuştu.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in kendisine, “28 Şubat’tan bir gün önce olsa dahi, Erbakan ve Çiller asker ile bir araya gelseydi iş bu boyuta varmazdı” dediğini aktardı. Darbe Komisyonu Başkanı Nimet Baş, “Önlenebilecekti ise eğer, Sayın Demirel de 71 Muhtırası'nı önleyebilirdi.” ifadesini kullandı. Donat, çıkışta gazetecilerin sorularını da cevapladı. Türkiye’de darbeler döneminin sona erdiğini söyleyen Donat, “Bu işe bulaşanlar rezil ediliyor, teşhir ediliyor. Bunda da fayda görüyorum.” dedi.

Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın 28 Şubat’ı kendisinden duyduğunu söyleyen Donat, komisyonda da paylaştığı anısını anlattı: “28 Şubat’tan önceki Pazar günü Ankara’da Gençlerbirliği – Altay maçına gitmiştim. Gençlerbirliği’nde yönetici olduğum için şeref tirübünündeydim. Geri sıralardan birisi, kasketli, gözlüklü, kaşkollu… Gel yanıma otur sana yer ayırdım, diye işaret etti. Ben de kim o diye yanına gittim. Oramiral Güven Erkaya idi. Tanıdığım da bir insan... Birbirimize sorduk Ne Var Ne Yok diye. Bana, ‘Cuma günü görürsün’ dedi.

Cuma günü 28 Şubat. ‘Ne olacak’, dedim. ‘Milli Güvenlik Kurulu olacak, bu ayki toplantıda kıyamet kopacak’ dedi.

‘Biz Cumhurbaşkanından aylardan beri rica ediyoruz, MGK’yı sadece irtica tehlikesi konusunda toplayın, bu konuda endişelerimiz var, eleştirilerimiz var diye’ dedi.

‘Cumhurbaşkanı da aylardan beri öteliyor, erteliyor ama sonunda bu Cuma günü yapılacak MGK’nın özel gündemi bu konu olacak’ dedi.

‘Toplantıdan önce 20 dakika MİT brifing verecek arkasından biz hazırlıklarımızı söyleyeceğiz’, dedi.

‘Nedir hazırlıklarınız?’ dedim. Madde madde bana sıraladı. Ben de ertesi gün yazdım. Prof. Erbakan aradı… 'Bunların dışında bana söyleyeceğiniz bir şey var mı?’ dedi.

'Gördüğüm kadarıyla bir inatlaşma söz konusu’ dedim. ‘Bizim kimseye kadar inatlaşmamız yok’ dedi… '28 Şubat’ta gördüğüm kadarıyla bir kıyamet kopacak', dedim. Gerçekten de koptu.” Donat, komisyon çalışmalarını önemsediğini de sözlerine ekledi .

Darbeleri Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu, Abdurrahman Dilipak'ı Dinledi

Darbeleri Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu, sabahki toplantısında Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak'ı dinledi.

Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, komisyonda 28 Şubat sürecinde özellikle eşi ve çocuklarının yaşadığı mağduriyetleri anlattı.

Çocuklarının öğretmenleri tarafından bile ayrımcı muameleye maruz kaldığını, bu nedenle onları okuldan almak zorunda kaldığını anlatan Dilipak, ' Gece yarısına kadar polis ekipleri tebligat için apartmanın önünde beklerdi. Yatıp, ışıkları söndürdükten yarım saat sonra kapımıza dayanıyorlardı. ' ifadesini kullandı.

Konya mitinginde de bulunduğunu, Kudüs toplantısını da kendisinin düzenlediğini belirten Dilipak, ' Ama benim adım yok. Rahatsızlığımdan dolayı, kendim düzenledim ama o gün toplantıya katılamadım. ' dedi.

Dilipak, gazetecilik yaptığı 42 yıl boyunca, aynı zamanda kesintisiz sanık olduğunu ancak bugüne kadar hiçbir mahkumiyet almadığını dile getirdi. Dilipak, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın, 'derin yapının' üzerine riskli olduğu gerekçesi ile gidemediğini belirtti.

' HESAPLAŞMA VARDI '

Dilipak, çıkışta konuyla ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada ise şunları kaydetti:
' Zaten bir hesaplaşma vardı. Derin yapının tasviye edilmesi, yeniden örgütlenmesi gerekiyordu. Bütün Avrupa'da yapılmıştı. Buna bir kanat direniyordu. Kendini tavsiye etmiyordu, özel harp, JİTEM, hala da etmiyor. Bunun tavsiyesi için Erbakan'ın hükümete getirilmesi, (Çiller başka bir hükümet de kurabilirdi) bunlara karşı üzerine de gidebileceği tahmin edilen Erbakan hükümetiydi. Erbakan bu işin ülkeye çok pahalıya mal olacağını düşündüğü için bu olayın üzerine gitmedi.
Erbakan bunun hukuki ve siyasi sürecini başlatmış olsa idi, (işte kanlı mı kansız mı olacak hikayesi), burada direnenler olursa zaten Çatlı ekibi hareket geçmişti. İçeride bir iç hesaplaşma vardı. O cinayetler, faili meçhuller örgüt cinayeti gibi gözüküyor ama bir başka hesaplaşmaydı. Çatlı da öbür tarafta bekliyordu. Bunlar bu işin farkına varınca, ki aslında onlar bir şeye hazırlık yapıyorlardı, eski yapının devam için gerekirse Rusya ve İran ile ittifak kurmalıyız diyen bir yapı var. Çatlı ekibinin tavsiye edilmesiyle öbür tarafa mesaj verdiler. Arkasından da bu hükümete karşı bir örtülü operasyon yapıldı ve hükümet düşürüldü. Sincan mitingi, hiçbir alakası olmadığı halde benim düzenlediğim sıradan bir toplantı, hükümetin üzerine gittiler. Arkasından da Balyoz ve Ergenekon ortaya çıktı, diyorum. '

İLGİLİ DİĞER VİDEOLAR

Gazeteciler darbeyi anlattı

4 Ekim 2012 Perşembe

28 Şubat medyası mercek altında

4 Ekim 2012 Perşembe

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile