Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, çözüm sürecinin başarılı olacağı konusunda ümitlerinin çok yüksek olduğunu belirterek, “Ayağımıza pranga olan bu sorun ortadan kalktığında Türkiye’nin gerçek potansiyeli ortaya çıkabilecek” dedi.Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Forum İstanbul 2013’ün açılışına katıldı.

Forumda konuşan Babacan, çözüm sürecinin son derece önemli olduğunu belirterek, “Bu çözüm süreci yapmış olduğumuz siyasi reformların da bir bakıma doğal bir sonucu. Çözüm sürecinin özü; etnik kökeni ne olursa olsun, mensubu olduğu din, mezhep ne olursa olsun, kültürel oryantasyonu ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesi devletin aynı samimiyetle kucaklayabilmesi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin aynı haklardan ve özgürlüklerden doyasıya istifade ede bilmesi. Gerçek anlamda temsili bir demokrasi, halkın beklentilerinin, arzularının, isteklerinin ve en küçük azınlıkların dahi haklarının korunduğu ve kendini güçlü hissettiği sosyal ve siyasi yapı. İşte özü bu. Tabii ki uygulamayla ilgili çok detaylar var. Uygulamanın başarılı olabilmesi için devlet kurumlarının çok çok uyumlu çalışması gerekiyor. Çözüm sürecine benzer daha önce de farklı dönemlerde denemeler yapılmış. Biz 2006-2007 döneminde yine benzer bir süreç başlatmıştık. Ancak belki de ilk defa şu anda kamu kuruluşlarımız, devlet birimlerimiz, güçlü bir eşgüdüm içerisinde ve aynı politika etrafında bütünleşmiş şekilde bu süreci yürütüyoruz. Daha önceki dönemlerde maalesef eşgüdüm ve uyumlu çalışmayı pek yakalayamamıştık. Onun içindir ki bu defa çözüm sürecinin başarısı konusunda ümitlerimiz çok çok yüksek” şeklinde konuştu.

“İnşallah terör konusu Türkiye’nin gündeminden çıktığı zaman tabii ki bambaşka bir Türkiye göreceğiz” diyen Babacan, şunları söyledi;
“Başta Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgemiz olmak üzere ama sadece o bölgeyle sınırlı değil, ülkenin tümünde çok farklı bir atmosfer göreceğiz. Bir bakıma ayağımıza pranga olan, koşmak isteyen Türkiye’yi yavaşlatan bu sorun ortadan kalktığında Türkiye’nin gerçek potansiyeli açığa çıkabilecek. 2023 hedeflerimiz için bunun da çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. 2023’e giderken 11 yıl geçti, 10 yıl daha var önümüzde.”
Babacan, geçen 10 yılda çok şeyin değiştiğini ve Türkiye için olumlu gelişmelerin olduğunu belirterek, küresel finans krizinin bu yüzyılın tarihinde iz bırakacak bir gerçek olduğunu söyledi.

Krizin henüz bitmediğini ve bunun çok iyi anlaşılması gerektiğini dile getiren Ali Babacan, “Geçici rahatlamalar sağlamak için merkez bankalarının sağladığı likidite bugün için büyük finans kuruluşlarının batmasını engellemiş durumda ve yine büyük ekonomilerin batmasını önlemiş durumda. 'Batmak' gibi keskin bir ifade kullanıyorum çünkü krizin ilk dönemlerinde finans kuruluşları ve bankalarla başladı problem. Bir kaç banka iflas edince baktılar ki çok derin sarsıntılara yol açıyor, 'artık büyükleri hiç olmazsa, batırmayalım, destek verelim' diye pek çok ülke farklı politikalar uyguladı. Ancak büyük bankaların ülke ekonomilerine ve hazinelerine getirdiği yük ve krizi atlatmak adına özellikle 2008-2009 yıllarında pek çok ülkenin harcama artırıcı yönde adımları kamu borç stoğunun çok yüksek seviyelere çıkmasına neden oldu. Krizin ikinci safhası diyebileceğimiz 2010-2011 yıllarında da artık ülkelerin kredibilitesi sorgulanmaya başlandı ve bu çok daha vahim bir durumdu”
Babacan, pek çok finans kuruluşuyla ilgili sorunların devam ettiğini, şu anda belki de en önemli problemin güven sorunu olduğunu ifade ederek, “Bankalar birbirlerine güvenmeyince, bankalar kredi müşterilerine güvenmeyince, merkez bankaları ne kadar likidite sürerse sürsün piyasaya yine fayda etmiyor. Bu sürülen likidite bir şekilde bir yerlere takılıyor” şeklinde konuştu.

Türkiye ekonomisiyle öngörülerini de paylaşan Ali Babacan, “Tasarruf oranlarımızın artması olmazsa olmaz bir şart. Önce hak edeceğiz, sonra hak ettiğimiz refahı yaşayacağız. Hak etmeden refaha ulaşmaya çalışıyorsak, burada sorun başlıyor. Kazanacağız sonra harcayacağız. Kazanmadan harcamak aileleri de, ülkeleri de felakete götürüyor. Hemen yanı başımızdaki Yunanistan belki en önemli örnek. Kayıt dışılık temel problem alanlarımızdan bir tanesi. Rekabetin iyi işlemesi, haksız kazancın önlenmesi için ve kamu maliyemizin sağlamlaşması için sıkılaştırmaya devam edeceğiz. Vergi oranlarımızı düşürdük. Artık bu oranları gerçekten uygulatmak için daha katı bir duruşumuz olacak” dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile