Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait yerlerde imam ve müezzinlerin hiçbir kira vermeden oturmasının, vakfiyelere ve mevzuata uygun olmadığını belirterek, " diyemeyiz. Hiç kimse kusura bakmasın'' dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda gündemdışı konuşmaya yanıt veren Arınç, bu yıl şehircilik perspektifiyle vakıf medeniyetine bakmak istediklerini söyledi.

Son yıllarda özellikle kısmen TOKİ kısmen de özel çabalarla şehirleşme konusunda yeni atılımlar içinde olduklarını belirten Arınç, tüm hizmetlerin içinde az çok fakat mutlaka yer işgal eden vakıfların, şehirlerin genel fonksiyonları olarak nitelendirilen iktisadi, idari, siyasi, kültürel açıdan değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu kaydetti.

Günümüzde şehircilikle ilgili konulara şehir ve şehircilik kavramlarıyla yaklaşıldığını dile getiren Arınç, oysa şehirleşme ve toplum arasındaki ilişkiyi kuran temel kavramın, kültür ve medeniyet anlayışı olduğunu vurguladı.

Vakıf konusunun bir medeniyet haline dönüştüğü Osmanlı döneminde şehir kavramından çok mahalle kavramının öne çıktığını anlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Daha sonra vakıflar eliyle kurulmuş ticaret merkezleri, bedestenler, kervansaraylar da yine şehirleri oluşturan, daha da ilerisinde şehirlere kimlik katan yapılardır. Vakıf öyle bir medeniyet oluşturmuştur ki fakirlerin parası yıkandığı hamamlardan, sebillerinde buzlu su hatta şerbet dağıtılmasına kadar sayısız hizmetler verilmiştir. Şehirlerin imar edilmesini sağlayan yol, kaldırım ve köprü yapımını sağlayan onlarca vakıf kurulmuştur. Vakıf şuurunun derinliklerini yansıtan en güzel örneklerden birisi, vakıf geliriyle kandil ve yağ alarak kandilciler marifetiyle sokakların aydınlatılmasıdır. Sokakların temizlenmesi için kurulan vakıflar sokak bekçilerinin ücretlerini ödeyen vakıflar da ecdadın hassasiyetine örnektir.

Diğer taraftan şehirlerarası ulaşımın temini için sayısız yol, köprü, fener ve kalelerin inşası, büyük ticaret yolları üzerinde konak yerlerine kervansarayların tesisi, vakıflar sayesinde gerçekleşmiş ve tüm bakım masraflar vakıf gelirlerinden sağlanmıştır. Bütün bunların yapımı, seyahati kolaylaştırmak, yol emniyetini temin etmek, yolcuları barındırmak ve doyurmak içindir. Mesela bir Selçuklu hanının vakfiyesinde, hana gelen her sınıf ve her dinden yolculara yiyecek, ayakkabı ve hayvan yeminin verilmesi şart kılınmıştır. Bu örnek, vakıf medeniyetimizin geniş bir hoşgörü ve vizyon sahibi olduğunun da en önemli göstergesidir. Yollar üzerinde veya şehirlerde kurulmuş olan han veya kervansaraylar ortası avlu, çevresi geniş kerevetlerle çevrili, etrafı bir nevi surla koruma altına alınmış yerlerdir. Bu tesisler sayesinde misafirlerin ve tüccarların emniyet içinde seyahati sağlanmıştır, ticaret hayatının canlanmasında bir rol oynamıştır. Eski şehirlerinde umumiyetle vakıflar yoluyla hizmetler gerçekleştirilmiştir. Bunların başında şehirlerin su ihtiyacının temini de gelmekteydi. Bu gaye için vakıf kurmak suretiyle su bentleri, kuyular, çeşmeler inşa edilmiş, yazın soğuk su dağıtılması maksadıyla sebiller yapılmıştır. Sebillerin suyunu soğutmak için bazı vakıflar buzluklar tesis ederken, diğerleri vakfiyelerinde bu iş için uzak yerlerden bile kar getirilmesini hükme bağlamıştır."



-"70 bin kişiye istihdam"

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün son yıllarda takdire şayan hizmetlerinin bulunduğunu belirten Arınç, Genel Müdürlüğün son 10 yılda ülke ekonomisine 2 milyar 600 milyon lira yatırım yaptığını ve bununla 70 bin kişiye istihdam sağladığını kaydetti.

Arınç, 2003-2012 yılları arasında ülke genelinde il ve bölge ayrımı yapılmaksızın 3 bin 750 vakıf eserinin onarım ve restorasyonunun tamamlandığını anlatarak, "Genel Müdürlüğümüz ecdadımızın emanetlerine sahip çıkma gayretini hakkıyla ortaya koymaktadır" dedi.

Bunun bir heyecan ve sahiplenme işi, hizmet etme şuuru olduğunu belirten Arınç, tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin vakıflara sıcak baktığını, bunun son derece önemli olduğunu ve devam etmesini arzu ettiğini vurguladı.

Arınç, belli dönemlerde dağılmış ve dağıtılmasına karar verilmiş olan vakıfların belli bir prosedür içerisinde yine eski kurucuları tarafından ortaya konulması, kanunen tescil edilmesi ve bunlardan gayrimenkulleri Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne intikal edenlerin iadesi konusunda değişiklik tasarısının gelecek günlerde Meclis'e geleceğini söyledi.

Kiraya verilen ve tahsis edilen vakıf taşınmazlarını, şirketlerin sigorta etmekten imtina ettiklerini belirten Arınç, sigortalama işlemini zorunluluk haline getireceklerini bildirdi.

-"Vakfı, vakfiyesine uygun kullanmak gerekiyor"-

CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ve arkadaşlarının, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait yerlerde ikamet eden din görevlilerine açılan ecrimisil davalarıyla ilgili araştırma önergesinin dün TBMM Genel Kurulu'nda görüşüldüğünü anımsatan Arınç, bunu, konuyu gündeme getirme açısından doğru bulduğunu ancak araştırma komisyonu değil yasal düzenleme teklifinde bulunulması gerektiğini kaydetti.

Vakıflar konusunda bakarken diğer emlaklar gibi düşünmemek gerektiğini vurgulayan Arınç, "Bu işin özelliği var. Çünkü vakıf konusu, vakıfların anayasası tabir edilen vakfiyelere dikkat edilmek suretiyle takip edilmelidir" dedi.

Arınç, şunları söyledi:

"Her vakfın bir vakfiyesi varsa, o vakfı, vakfiyesine uygun kullanmak ve yönetmek gerekiyor. Bu vakfiyeler bizim için önemlidir. Vakıflar Kanunu da bu vakfiyelerin ne şekilde yürürlükte olacağını dikkatle ortaya koymuş. Bize bu talepler geldikçe, ilgililere, daha çok Diyanet İşleri Başkanlığı'na ve bu konudan mağdur olduğunu iddia eden din görevlilerine durumu açık olarak bildirdik. Ancak bu bildirimlerimize karşılık para vermek istemediklerini ifade ederek, bunları parasız hale getirilmesi talebinde bulundular. Kendileri açısından haklı bir talep olabilir ama biz bunlara ret cevabı verdik. Hatta işin garibi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kendisine bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı sayın Bekir Bozdağ, bir kanun teklifi hazırlayarak bize uygunluk açısından gönderdi. Biz Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak hazırlanan teklifin uygun olmadığına karar verdik. Yani kendi Başbakan Yardımcımızın uygun bularak bize gönderdiği kanun teklifini biz 'uygun değildir' düşüncesiyle kendisine gönderdik."

Bu teklife olumsuz cevap vermelerinin, Vakıflar Meclisinin kararıyla olduğunu aktaran Arınç,"Bu güzel bir şey ama bu, vakfiyelere ve bizim mevzuatımıza uygun değil. Dolayısıyla vakfiyelerde ve mevzuatta uygun bulunmayan bir şeyin 'canım bunlar imam ve müezzinlerdir, otursunlar ne olacak' diyemeyiz. Hiç kimse kusura bakmasın. Onlar da devletin memurlarıdır. Kendi teşkilat kanunlarına tabidirler. Özlük haklar gibi konular, bir süre önce yapılan düzenlemeyle en iyi noktaya çıkarılmıştır" diye konuştu.

Din görevlilerinden alınan ecrimisil veya kira bedelinin 50 ile 160 TL arasında değiştiğini bildiren Arınç,"Bu bedelin ısrarla verilmek istenmemesini ben takdirlerinize sunmak istiyorum" dedi.

Muhabir: Alp Özden

Yayıncı: Kudret Topçu

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile