Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşen Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, basın açıklaması yaptı. Arınç, "Çevre duyarlılığı sonucu şiddet görenlerden özür diliyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşen Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, basın açıklaması yaptı. Arınç açıklamasında Gezi Parkı eylemleri için, "O ilk olayda, çevre duyarlılığıyla hareket edenlere karşı yapılan aşırı şiddet gösterisi yanlıştır, haksızdır. O yurttaşlarımdan özür diliyorum. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim ama sokaklarda tahribat yapanlar, sokaklarda insanların özgürlüklerine engel olmaya çalışanlara bir özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Vekili Bülent Arınç'ı Çankaya Köşkü'nde kabul etti. Gül ve Arınç, Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Bülent Arınç, görüşme sonrası basın açıklaması yaptı.

Görevim Başbakan Vekilliğidir. Görevi, yetkimi ve sorumluluklarımı biliyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımızın devam eden gelişmelerle ilgili görüşlerini alıp, neler yapabileceğimizi konuşmak istedim. Sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli vesilelerle tansiyonun düşmesi için açıklamalar yaptı.

İki gündür şiddet ve vandallık içeren gösteriler ivme kaybetmeye başladı. Şiddet içermeyen gösterileri saygı çerçevesinde karşılıyoruz. Güvenlik ve istihbarat güçlerimiz özveriyle çalışıyor.

Polisimizinn gösterinin ilk zamanlarında ortaya koyduğu aşırı tedbir tepki çekmiştir. Ancak son 5 gündür polisinn tavrı son derece hassastır. Polisimiz yasalar çerçevesinde üzerine düşenn bir hakkı yerine getirmiş ve buundann sonra da getirecektir.

Bu ülkeyi 29 Ekim 1923'te hepimiz beraber kurduk. Bu Cumhuriyet istisnasız her ferdin alın teriyle, çabalarıyla büyüdü. Kuşkusuz tüm toplumlarda olduğu gibi bizim toplumda da farklılıklar vardır. Türkiye'nin enn büyük zenginliği farklılıkları hoşgörü ile bir arada tutmasıdır.

Yaşam tarzları bizim için son derece değerlidir ve hassastır. Yaşam tarzlarıımız nedeniyle ağır baskılar yaşamış bir kadro olarak büyük bir empati kurduk.
Kendi yaşam tarzlarımızı ortaya çıkarmak yerine ortak paydada buluşmayı tercih ettik.
Herkes bizi takdir etmek zorunda değil, oy vermek zorunda değil. Ama biz bize oy vermeyebnlerin de taleplerini dikkate almak zorundayız.
Demokratik kültür ve yasalar çerçevesinde ifade edilen tüm tepkilere açığız. Toplumla inatlaşacak bir anlayışta değiliz.
Taksim'de bir yanlış anlaşılma olsa da vatandaşlarımız haklı, meşru tepkilerini ortaya koymuşlardır. Buna saygılıyız. Ama vatandaşlarıımız
illegal bazı gruplar tarafından kullanılmakta ve Türkiye'ye zarar verir konuma gelmektedir. 300'ün üzerinde vatan evladı yaralandı.
Yaralıları sayarken bugün duyduğumuz haber bizi fevkalade üzmüştür. Abdullah Cömert'in ailesine, Hataylılara ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum.
Bunun üzerine yine sosyal medyada olayı büyütmek ya da olayın üzerine yeni provokasyonlar inşa etme gayretlerini de görüyoruz.
Hatayy Valiliği açıklama yaptı. Bir ateşli silahla ölüme yol açma yok. Belki bir sert cisimle başı ezilmiş ve mölüme sebebiyet vermiştir.
Ama adli tıpın incelemesi sonucu ortaya çıkacak. Bir an önce sonuca ulaşmasını ve ölümüne yol açanlar varsa yargıya teslim edilmesini bekliyoruz.

110 POLİS ARACI TAHRİP EDİLMİŞTİR

110 polis aracı tahrip edilmiştir, 207 sivil araç yakılmıştır. Ambulanslar taşlanmaktadır. Sivil vatandaşlara karşı aşırı tepkiler gösterilmektedir. Bir takım kamu binalarına karşı, kendi özel evlerine karşı aşırı tepkiler haksız gayri meşru bir takım olaylar meydana getirilmeye çalışılmaktadır.

Çevreci duyarlılığı istismar eden bazı gruplar Ankara'da kaldırım taşlarını sökmek, kamu binalarına zarar vermek suretiyle ağır hasar meydana getirmektedir.
Bu olaylardan Türkiye ekonomisinin, altın yıl yaşama iddiasında bulunan turizmin yara aldığını da altını çizerek ifade etmek istiyorum.
Zarar gören varlıklar Ak Parti'nin değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının varlıklarıdır. Çözüm sürecinde silahlar susmuşken, ekonominin önünde sınırsız bir ufuk açılmışken kazanımlarımızın hedef alınması düşündürücüdür.

BDP VE MHP'YE TEŞEKKÜR EDİYORUZ

Biz herkesin hükümetiyiz. Biz kendimizi hesaba çekeriz ve çekiyoruz. Öz eleştirimizi yaparız. Muhalefet partilerimizin aklı selimi öne çıkararak yatıştırıcı tavır sergilemesini arzu ediyoruz. MHP'nin olayın başından beri tutumunu takdir ediyor ve teşekkür ediyoruz. BDP'nin takındığı tavra teşekkür ediyoruz. CHP Genel Başkanı'nın parti olarak değil bireysel olarak bulunduğu cümlelerine teşekkür ederiz.

CHP'NİN KONUMLARI VAR

Ama üzüntüyle görüyoruz ki Türkiye'de yaşanan bir çok olayda CHP'nin milletvekillerinin olayların içerisinde olmak gibi konumları vardır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun güçlü bir genel başkan olarak olayların vardığı bu boyutu tasvip etmediğini, tüm teşkilatlarıyla bu noktada hiçbir zaman bulunmayacakları, olayların yatışması konusunda olumlu bir dil kullanacağını bekliyoruz.

Bugüne kadar gösterileri sabırla izleyen vatandaşlarımızdan sabır ve sağ duyu bekliyoruz. Anne babalardan rektörlerden medyada sağ duyu bekliyoruz.
STK'larımızın gerginliği düşürecek bir tavır içinde olmalarını rica ediyoruz. KESK gibi DİSK gibi güçlü sendikalarımızın bu olaylar karşısındaki tutumlarının toplumsal barışı bozmayacak durumda olacağını tahmin ediyorum. İllegal örgütlerin ekmeğine yağ sürecek davranışlarından kaçınmalarını rica ediyorum.
Vatandaşlarımızın sağ duyu ve sabrıyla huzur ve güven ortamı tesis edilmiş olacaktır. Haklı taleplerini ifade eden vatandaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Öz veriyle çalışan uykusuz yorgun bulunan güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum.

SORU CEVAP:

Gözaltı sayılarını da paylaşır mısınız? Gözaltına alınanlara arasında tutuklananlar var mı? Tabiat Kanun Tasarısı var. Buna ilişkin eleştiriler yöneltiliyordu? Yeniden ele almayı düşünüyor musunuz?
Gözaltında çok fazla sayıda insan olmadığını biliyorum. Rakamı veremeyeceğim. Alınanlar bir saat sonra serbest bırakılıyorlar. Burada kolluk güçleri çok itinalı davranılıyor. Ceza muhakemesi kanunun verdiği yetkiyi de yargı minimize etmiş durumda. Bu bizce doğru bir davranıştır. Olayları tahrik eden yasa dışı faaliyette bulunduğu tespit edilenler, fiili saldırılarda bulunurken gözaltına alınan vardır. Bunların bir kısmı süratle bırakılmaktadır, çok az bir kısmın içeride tutulduğunu biliyorum.

SIRRI ÖNDER ARKADAŞIMIZIN İÇİNDE OLDUĞUNU BİLİYORUM

Şunu rahatlıkla görmemiz lazım. Olayların başlangıcında Taksim'de yayalaştırma çalışmaları olduğunu biliyoruz. Önemli bir noktaya da getirildi. Gezi Parkı diye bilinen Topçu Kışlası diye bilinen yerde betonlaşma bilgisini edinen yurttaşlarımız, özellikle iş makinalarıyla 3-4 ağacın yerinden sökülmesi birkaç tanesinin tahrip edilmesi karşısında, içlerinde çok iyi ilişkilerde olduğumuz insanlar eylem başlattılar. Sırrı Önder arkadaşımızın içinde olduğunu biliyorum.

OLUMLU KARŞILIYORUM

Fakat maalesef bu haklı taleplere karşı şu veya bu sebeple, emniyet güçlerimizin gaz kullanmaya başlaması olayları çağrından çıkarmıştır. Yaptığım basın toplantısında, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının olumlu karşıladığımı ifade ettim.

KAFA KARIŞIKLIĞINI GİDERMEK LAZIM

AVM olacak mı olmayacak mı? Gezi Parkı'ndaki yeşil alanlar ortadan kalkacak mı kalkmayacak mı? Aksini söyleyen de var, orman demek bizim işimiz diyenler var. Ama kafa karışıklığını gidermek için iyi bir bilgilendirme olmalı.

İLK EYLEMLERİ BAŞLATANLARI DA DİNLEYECEĞİM

Dava açan, dernek yetkilileriyle bugün yada yarın görüşeceğim. Yine bu konuda ilk eylemleri başlatan arkadaşlardan da dinleme imkanı bulacağım. Ağaçların kesilip kesilmeyeceği konusunda bir itiraz bir şikayet endişe var. Bunları gidermek zorundayız.

Taksim'deki gezi parkıyla yada şikayetlerle ilgili yeni gelecek kanunda bazı maddeler varsa buna rıza göstermeyeceğimizi bilmenizi isterim. Peşinen karşı çıkmayalım, bu kanun ne getiriyor ne getirmiyor kamuoyunu aydınlatma görevidir.

Şehirler hepimizin gözdeleridir. Hepimiz birşeyler söyleyebiliriz. Bir kente yapılacak bir inşaat konusunda yerel yöneticilerin belediye başkanları da meclisi de olsa, STK'ların çok daha fazla söz söyleme hakkı vardır. Kurullar vardır, kültür bakanlığına bağlı kurumlar vardır. İkazları dikkate almak gerekiyor. Bu konularda çok daha hassas olmalıyız.

SORU: Açıklamanızda öz eleştiri yapabileceğinizi söylediniz. Bu olaylar sonucunda siz hükümet olarak nasıl bir özeleştiri yaparsınız?
Hükümet ülkeyi yönetiyor. Biz ülkeyi yönetirken yanlış da yapabiliriz. Fazla da eksik de yapabiliriz. Bizim yaptığımız her şeyin bir yargısal denetimi vardır. Yanlış işlerimizin karşılığını düşünmek gerekirse, hizmet kusuru da izlemiş olabiliriz.

SOĞUK KANLI DAVRANMALIYIZ

Yargısal denetimle kamuoyunun denetimiyle bir hükümetin yapacağı şey olaylara soğuk kanlı bakmak. Çoğulculuk ve katılımcılık bunları inkar etmeden söyledikleri sözlerin özgül ağırlığını bilerek hareket etmek zorundayız. Olaylar başladığında meseleye net bakabilseydik bunun bir çevre duyarlılığı olduğunu görürdük.

Olaylar aşırı güç kullanımıyla çizgisini aşmıştır. Bugünkü duruma gelmiştir. Taksim'de benim üzüldüğüm konu gezi parkındaki üç ağacın kesilmesiyle böyle bir olayın özünden sapması değil. Çözüm süreciyle devasa bir olayla karşı karşıyayız. 30-35 yıldır her şeyimizi mahveden bir terör sorununu çözecekse bundan daha büyük bir başarı düşünülemez.

Açık yüreklilikle söylüyorum. Başka olaylarda da yanlışlıklar yapabiliriz, yapmış olabiliriz, bundan sonra da yapacak olabiliriz. Bize düşen görev ülkemizi en iyi şekilde yönetmesidir.

"ÜSLUP ÇOK ÖNEMLİ"

Soru: Bu olayların bu noktaya gelmesinde üslup sorunu olmasını düşünüyor musunuz? Başından beri hükümetiniz böyle bir tavır takınılsaydı olaylar bu noktaya gelir miydi?
Üslup şüphesiz önemli. Her birimizin kendi üslubu önemli. Siyasetçiler için de çok önemli. Bir insanın ne olduğunu anlamak için üslubuna bakmak lazım. Hepimiz üslubumuzla sert ve kırıcı olabiliriz. Öfkeyi de bunun içine koymak mümkün olabilir. Doğru olan yöneten insanların üslubların çok daha yapıcı ve kucaklayıcı olmasıdır. Ben bunda ne kadar başarılıyım bilmem, ama hepimizin önem verdiğini ifade etmek istiyorum.

Olaylar ilk başladığında bunun çığırından çıkabileceğini düşünmüş olabilirler. Buna dikkat çekmek için, uyarmak amacıyla farklı bir üslup kullanılmış olabilir. Bugün geldiğimiz noktayı meşru göstermek mümkün değil. Bu çevre duyarlılığı olmaktan çıktı, ambulansın içinde polis var mı diye ambulansın yakıldığı duruma geldi. Hiçbir insanın bu vahşeti barbarlığı onaylayacağını düşünmüyorum.

SORU: Ankara'daki gösterilerde polisin havaya ateş açması sonucu Ethem Sarısülük vardı, komadaydı. Onun durumu nedir? Havaya ateş açan polis hakkında işlem yapıldı mı? Genelkurmay'dan bir açıklama geldi. Bir askerin yaralandığı yönündeydi açıklama. Çözüm sürecini tehlikeye atıyor mu bu saldırı?
Çözüm süreci sağlıkla gidiyor. Genelkurmay başkanlığı bu açıklamayı yapar görevi sürecindendir. Bu ismi biliyorum. İlk olaylarda yaralanan bir arkadaşımız. Polisle ilgili ne işlem yapıldığını arkadaşlarım not olarak ifade etsinler. Biz dün akşam ilgili bütün bakanları, emniyet genel müdürü de 7de 12'ye devam eden bir toplantıda olayların analiz yapmalarını, hangi tedbirleri aldığımızı görüştüm.

"KENDİLERİNE GAZ KULLANMAMALARI TALİMATI VERİLMİŞTİR"

Polisler bu ülkenin yabancısı değil. Şehit gazi olduğu zaman üzüldüğümüz insanlar. Terörle mücadelede ve güvenlik görevlerini yaparken olaylar sebebiyle üzüldüğümüz kendilerini kucakladığımız bu memleketin evlatları. Bunlar ağır bir görev yapıyorlar. Aşırı şiddet kullanabiliyorlar. Şu karara da vardık. Pasif durumdalar, yani karşı taraftan bir şey gelmedikçe bekliyorlar. Bir fiili saldırıda kalkanlarını kullanıyorlar. O yetmezse su sıkıyorlar. Ancak kendi canları bahis olunca gaz kullanıyorlar. Kendilerine meşru müdafaa olmadıkça gaz kullanmamaları talimatı verilmiştir. Polislerimize ağır hakaretler yapılmakta, ölmeleri istenmektedir. Yaralı sayısına baktığımız zaman neredeyse üç misli polis memuru bulunmaktadır. Bu insanlar 5 gündür uyumadan görev içindeler. Bu milletin bu memleketin çocukları.

"BİR İNSANIN İKİ DİLİ OLUR"


Ama hayır biz size bunları yaptırtmayız ve üzerine şiddetle gidildiği zaman daha büyük bir azimle geldiler. Demokratik bütün tepkilere biz varız.
Bir insanın iki dili olur. Ya siyasetin ya şiddetin dilini kullanırsınız. Şiddetin dilini kullanırsanız kimse sizin taleplerinize bakmaz. Şiddete yöneltmeyi suç kabul ettik.
Şiddetle bir yere varamazsınız.

"DEVLETİN GÜCÜ KARŞISINDA HEPİNİZ EZİLİRSİNİZ"

Devletin gücü karşısında hepiniz ezilirsiniz. Demokratik eylemlerle bunu yapabilirsiniz. Bağırıp çağırabilirsiniz. Kendi özel hayatımızda da siyasi hayatımızda da bunları yaşadık. Terk edilmiş itilmiş kakılmışlık duygusunu yaşamış bir insanım. Eşimle hayat tarzımla reddedilmiş bir insanım. Refah kapandı isyan etmedik, fazilet kapandı dağa çıkmadık.

Şimdi bizim geçmişte yaşadığımız tüm sıkıntıları birileri paylaşmak istiyorsa onu anlarım. Ama her birimizin özgürlüğü bir başka arkadaşınkiyle sınırlı. Ben istediğimi yaparım sen bana karışamazsın düşüncesi hiçbir yerde yok.

"ÖZÜR DİLİYORUM"


İstanbul Yeniköy'de bir dostumuzun nikâhına gittim. Nikah şahidiyim. Yoldan geçen tencerelerine vura vura eylem yapan insanlarımız bizi gördüler. Nikah kıyılıyor dışarda toplanma arttı. Ben kendi adıma bir şeyden korkmam üzülürüm. Düşünün ki düğünün sahipleri, davetliler. Onların gecelerinde mutsuz etmenin kimin hakkı var arkadaşlar? Yeter ki fiili saldırı olmasın. Bütün düğün boyunca bu devam etti. En basitini size söylüyorum.

O ilk olayda çevre duyarlılığıyla hareket edenlere karşı yapılan aşırı şiddet gösterisi yanlıştır o insanlarımızdan özür diliyorum. Ama sokaklarda tahribat yapanlara özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum.


Bakan Muammer Güler: Meclis'i İşgal Mi Etsinler?

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylara ilişkin TBMM Genel Kurulu'nda açıklamalarda bulundu.
Meclis Genel Kurulu'na hitap eden İçişleri Bakanı Muammer Güler, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylara ilişkin polislere yönelik iddiaları 2 mülkiye, 2 de polis başmüfettişin incelediğini belirtti.

Güler, "Bir suç işlenmişse bunun kanuni gereği yerine getirilecektir" dedi.

Güler, Başbakanlık'ı basmaya gelenlere asla izin vermeyeceklerini de sözlerine ekledi.

Meclis Genel Kurulu'na hitap eden İçişleri Bakanı Muammer Güler, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylarla ilgili 77 ilde değişik şekillerde 603'e yakın eylem gerçekleştirildiğini belirterek, "280 işyeri, 6 kamu binası, 103 polis otosu, 207 özel araç, bir konut, bir polis merkezi ve 11 AK Parti hizmet binasına zarar verildi. 70 milyon lirayı aşan zararları da mutlaka görmemiz gerekir" dedi.

Bakan Güler, Ankara'da gruplara tolerans gösterildiğini, ancak grupların Meclis'e, AK Parti Genel Merkezi'ne ve Başbakanlık Konutu'na yönelik saldırgan eylemleri karşısında güç kullanmak zorunda kalındığını vurgulayarak,' Bırakalım yürüsün mü? Meclis'i işgal mi etsin? Asla ve asla kanunsuz eyleme göz yumma lüksümüz yoktur. Böyle bir lüksümüz de olmayacaktır" dedi.

Güler'in yaptığı açıklamalar şöyle:


'Şiddete varmadığı sürece polisin bu eylemlere müdahale etmesi söz konusu olamaz. 28 Mayıs'tan bu yana meydana gelen olaylarla ilgili tüm iddialar inceleniyor. 2 mülkiye ve 2 polis müfettişi olaylarla ilgili inceleme yapıyor. Eğer bir suç işlenmişse kanunen gereği yerine getirilecektir.

Hak arama özgürlüğünü anlayışla karşıladığımızı ifade ediyoruz. İllegal eylemlere karşı hep birlikte tavır alalım. Kanunsuz eyleme göz yumma lüksümüz yoktur. Hak arama eylemlerine tolerans gösterilmiştir. Başbakanlık'ı basmaya gelenlere asla izin vermemiz mümkün değildir.

Demokratik hak arayışının istismara dönüşmemesi için bu görüntülere artık son verilmesini istiyorum. Sorumluluk anlayışı içerisinde bu olaylara yaklaşanlara olumlu mesaj verenlere çok teşekkür ediyoruz.

280 işyeri, 6 kamu binası, 103 polis otosu, 207 özel araç, bir konut, bir polis merkezi ve 11 AK Parti hizmet binasına zarar verildi. 70 milyon lirayı aşan zararları da mutlaka görmemiz gerekir. Kanunsuz eylemlere göz yumma lüksümüz yoktur. Bırakalım Meclis işgal mi etsinler?'

Taksim Gezi Parkı protestoları TBMM Genel Kurulu'nda tartışıldı.

Söz alan CHP Milletvekili Mahmut Tanal ise Güler'e'Polisler caddelerde su tanklarıyla hukuksuz bir işlem yapmıyorlarsa ara caddelerdeki o kameralar niçin devredışı bırakıldı?'diye sordu.

Tanal şöyle konuştu:

'Polisler caddelerde su tanklarıyla hukuksuz bir işlem yapmıyorlarsa ara caddelerdeki o kameralar niçin devre dışı bırakıldı Sayın Bakan? Eğer o halka çapulcu diyorsanız ben de o çapulculardan birisiyim. Siz zalimsiniz, siz diktatörsünüz, siz Amerikanın uşağısınız. Biz sizin bu diktatörlüğünüze son vereceğiz.'

AYDIN: HALKI TAHRİK EDEN SİZLER DEĞİL MİSİNİZ?

AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın da,'Eğer AK Parti'nin demokratik anlayışı olmasaydı bu eylemler yapılamazdı.'Allah'tan bir kaç tane ölü çıksa da biz bundan rant elde etsek'diyorsunuz. Sosyal medyada halkı tahrik eden sizler değil misiniz? Ama artık bu millet sizi iktidar etmeyecektir.'

TARHAN: HEPİMİZ SABUN HALİNE GELİRDİK

Söz alan CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan da,'Başbakanınız niye kaçtı? Polislere'bunların işini bitirin'deyip neden kaçtı? Siz bizi 1930'lar yönetseydiniz hepimiz birer sabun haline gelirdik'ifadesini kullandı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile