Erdoğan'dan BM'de tarihi konuşma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuştu

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:


-Birinci Dünya Savaşı'na sahne olan coğrafya halen huzurdan yoksun. Irak, Filistin, Yemen, Ukrayna, Suriye... Geniş bir coğrafya kriz içerisinde. 21. yy'de insanlar açlıktan salgın hastalıktan ölüyor. Çocuk ve kadınlar katlediliyor.

-Dünyanın zengin ülkeleri refah içinde yaşarken, fakir ülkeler açlık, kötü beslenme salgınlar ve eğitimsizlikle boğuşuyor.

-İklim değişikliği çocuklarımızın geleceğini tehdit eden bir sorun olarak ortada duruyor. Bu manzara insan onuruna yaraşır bir manzara değil. Ortada bütün insanlığı ve BM'yi doğrudan ilgilendiren bir sorun var demektir.

-Burada BM'nin 69. Genel Kurulu'nda bir kez daha vurgulamak isterim; çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyada, hiç kimse masum değildir, hiç kimsenin can güvenliği yoktur, hiç kimse de sürdürülebilir barış ve refah içinde olamaz.

'ÇOCUKLAR ACIMASIZCA YOK EDİLDİLER'


-Sadece geçtiğimiz yıl, dünyada 5 yaşın altında 6 milyon 300 bin çocuk hayatını kaybetti. Suriye'de 17 bin çocuk öldü. 375 bin çocuk yaralandı. 19 bin çocuk en az bir organını kaybetti.

-Gazze Şeridi'nde modern silahların hedefi olan 490 çocuk katledildi. Kameraların ve objektiflerin karşısında, sahilde oynayan, okullara camilere sığınan çocuklar acımasızca yok edildiler.

-Filistin'de çocukların, kadınların, hatta engellilerin katledilmesine dünyanın dikkatlerini çekmeye çalışanları susturmak için, bir takım yaftaların kullanıldığını da ibretle izliyoruz.

-Basın özgürlüğü yok diye bazı ülkeleri kıyasıya eleştirenlerin Filistin'de öldürülen gazetecileri görmezden gelmesini kınıyorum.

-Çocukların öldürülmesine, masum kadınların alçakça katledilmesine, halkın oylarıyla gelmiş iktidarların silah ve tanklarla devrilmesine seyirci kalanlar, sessiz kalanlar, tepkisiz kalanlar, bu insanlık suçuna alenen ortak olmaktadır.

-Daha da önemlisi modern dünya tarafından sergilenen çifte standart güvensizlik oluşturmaktadır. BM'ye, uluslararası kurum ve kuruluşlara karşı güven ve adalet duygusunu zedelemekte. Milyonlarca insanı umutsuzluğa sevk etmektedir.

-Terörün beslendiği kaynak bu güvensizlik duygusudur. Bunlar teröre oksijen sağlamaktadır. BM ve uluslararası kurumlardan umudunu kesenler terörün tuzağına düşüyorlar.

-Irak'ta yaşanan krizi bölge ülkelerini doğrudan etkilemektedir. Irak'ın yeni hükümetle yeni bir başlangıç yapacağını umut ediyoruz.

'SURİYE MESELESİ SINIRLARI AŞMAYA BAŞLAMIŞTIR'

-Suriye meselesi de sınırları aşmaya başlamıştır. Filistin'deki sorun bölgedeki bir çok meselenin temel kaynağı. İki devletli çözüm derhal hayata geçirilmeli. Bu siyasi, ahlaki, insani bir sorundur. Burada bunlar konuşuluyor ama konuşmak yetmez.

-Artık icraata ihtiyacımız var. Bir günde yüzlerce binlerce inanın öldürüldüğü ortamda bunu konuşmak BM'deki sorumluluk duygumuzun nerelere vardığını göstermesi bakımından soru işaretleri arka arkaya gelmektedir.

-Küresel vicdan daha fazla yaralanmadan BM ağırlığını koymalıdır. Şunu ifade etmek isterim, dünya 5'ten büyüktür. BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin BM'yi etkisiz hale getirmesi küresel vicdanın kabul edebileceği durum değildir.

-Filistin'de sadece birkaç ay içinde 2 binden fazla insan katledildi. BM çözüm üretemedi. Suriye'de 2 milyona yakın insan öldürülürken BM etkin bir çözüm bulamadı. 2 bin kişi kimyasal silahlarla öldü, bu olurken konvansiyonel silahlarla 2 milyon kişi ölüyor ama bu suç olmuyor. Bu nasıl bir zihniyettir. Canlıların ölümüne neden olan her türlü silahın kullanılması suçtur.

'BM SADECE İZLİYOR'

-Mısır'da halk oyuyla seçilen cumhurbaşkanı darbe ile indirilirken ve verdiği oyun hesabını sormak isteyenler katledilirken BM de demokratik ülkeler de bunu sadece izliyor. Ve darbeyi yapan meşrulaştırılıyor.

-Demokrasi diyorsak sandığa sahip çıkalım. Yok demokrasi değil de darbeyi savunacaksak, bu BM niye var diye merak ediyorum. Irak'ta yaşanan kontrolsüzlükte BM etkin bir tavır ortaya koyamıyor. Bu suskunluk, tepkisizlik durumunun daha fazla devam edemeyeceği açıktır.

-Küresel ve bölgesel sorunlara çözüm konusunda daha hızlı karar alma mekanizmaları kurulmalı. BM doğruyu savunma konusunda daha fazla cesur olmalıdır.

-Din adına terör kavramını hiçbir şekilde onaylamıyoruz. Bu dinlere yönelik bir saygısızlık. barış anlamına gelen İslam kavramının terörle yan yana kullanılmasına karşı çıkıyoruz. İslamla terörün yan yana kullanılması inciticidir.

'İSLAM ETİKETİ YAPIŞTIRMAK BÜYÜK SAYGISIZLIKTIR'

-Aynı şekilde insanlık dışı eylemlerine İslam etiketi yapıştıranlar da büyük saygısızlık içerisindedir. Türkiye olarak bölgede barışın tesisi için gayret gösteriyoruz. Hiçbir ülkenin içişlerine karışmıyoruz; bölgemizdeki her ülkenin toprak bütünlüğüne saygı gösteriyor, bunu güçlü şekilde savunuyoruz.

-Suriye'yi terk eden 1.5 milyon kişiyi topraklarımızda kendi imkanlarımızla barındırıyoruz. 1.5 milyon insan benim ülkemde. Dünyadan ciddi bir destek geliyor mu? Maalesef hayır. Suriyeli mülteciler için kullandığımız kaynak 3.5 milyar doları aşmış durumdadır.

-Şimdi soruyorum, zengin ve güçlü Avrupa ülkeleri sadece 130 bin Suriyeli mülteciyi kabul etmiş durumda. Bakınız 130 bin Avrupa'da sadece benim ülkemde 1.5 milyon kişi. Bunu dışında 2.5 milyon kişi de Mısır, Ürdün, Lübnan'da.

-Suriye meselesi küresel bir sorun haline gelindi. İlgisiz kalmak mümkün değil. Irak'tan göçen 30 bin Ezidi'ye kucak açtık. Sadece son 5 gün 150 bin Suriyeli ülkemize giriş yaptı. 500 yıl önce Avrupa'dan kovulan Musevilere sahip çıktığımız gibi bugün de dinlerine ırklarına bakmadan herkese yardım eli uzatıyoruz.'
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile