Mehmet Orhan

Tüm Yazıları

ALMANYA VE FRANSA’NIN BİTMEYEN KİNİ

Avrupa Türkiye`den ne istiyor?
Avrupa`nın Türkiye ile derdi yeni değil ki?
Kurtuluş Savaşı`nda, yedi düvel diye karşımıza çıkanlar, bu Avrupalılar değil mi?
İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan… Hatta Amerika…
Birinci Dünya Savaşı`nda güya müttefikimiz olan Almanya, şimdilerde, Türkiye`ye karşı bitmez tükenmez bir kin sergiliyor.
Türkiye`nin pandemi ile mücadelesi bütün dünyanın takdirini kazanırken, Almanya Türkiye`yi riskli ülkeler grubuna sokarak, seyahat kısıtlaması getirdi. “Türkiye`ye gider de hastalanırsanız sigortanız sağlık masraflarını karşılamayacak” diyor. Sağlık harcamaları bir yana, eğer bir ülkenin insanları, devletinden böyle riskli bir liste alıyorsa zaten gelmek istemez.
Kalmış ki, Türkiye`de pandemide ölüm oranı sadece yüzde 1.7 iken, tüm Avrupa ülkelerinin ortalamaları bile bunun çok üzerinde. Almanya`daki ölüm oranı bile 4.7 ile Türkiye`nin üç katı. Belçika`da yüzde 16, İtalya`da 14.5, Fransa`da 15.2, İspanya`da 11.1.
Almanya bu ülkelere kısıtlama getirmezken, Türkiye`ye neden getiriyor? Almanya ile hemen her konuda aynı paralelde hareket eden Hollanda da aynı kısıtlamayı uyguluyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu konuları görüşmek üzere Almanya`ya gitti. Özellikle Turizm`de, Almanya, Türkiye için çok önemli. Türkiye Almanya`dan kısıtlama/uyarı kararını gözden geçirmesini ve Türkiye`yi riskli ülkeler grubundan çıkarmasını istiyor. Ki bunu istemek, Türkiye`nin en doğal hakkı. Korona salgınını, en iyi yöneten ülkeler arasında gelen ve bu hakkını, Dünya Sağlık Örgütü`nün de teslim ettiği Türkiye`ye haksızlık yapılması kabul edilemez. İsviçre, pandemi açısından riskli 29 ülke belirledi ve bu ülkeler arasında Türkiye yok.
Bu açıdan bakınca Almanya ve Hollanda`nın kısıtlamalarının, sağlıkla değil, siyasetle ilgili olduğunu anlamak zor değil. Son yıllarda, Almanya ve Hollanda, Türkiye`ye tavır almak için her fırsatı değerlendiriyor desek yanlış olmaz. FETÖ`nün merkez üssü haline gelen Almanya, 1980`lerden bu yana PKK`ya da kol kanat geriyor. Üstelik PKK, Almanya`nın da terör örgütleri listesinde bulunuyor. 15 Temmuz`dan sonra Türkiye`den kaçan FETÖ`nün üst düzey yöneticilerinin tamamına yakını şu an Almanya`da.
Fransa da, Almanya`dan çok farklı değil. 1980`li yıllarda Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand`ın eşi, kendini PKK`lıların manevi annesi(!) ilan etmişti. PKK`nın Avrupa`da cirit attığı ülkelerin başında Fransa geliyor. Üstelik PKK, hem Almanya`da hem de Fransa`da, açık açık haraç/vergi topluyor. Fransa ve Almanya devletlerinin bu haraçlardan haberi olmaması mümkün mü? PKK, her yıl sonunda bu ülkelerde yaşayan özellikle Kürt kökenli iş adamlarına makbuz yolluyor, zorla para alıyor. Vermeyenler, cezalandırılıyor ya da Türkiye`deki ailelerine zarar vermekle tehdit ediliyor. Fransa`da İnsan Hakları Mahkemesi`nin önünde 1999`dan bu yana PKK`nın standı bulunuyor. Terörist Başı`nın resimlerini, broşürlerini dağıtıyorlar.
Fransa`nın Libya konusundaki, yaklaşımı ve Türkiye`ye attığı “hedef kilitleme” yalanları da yenilir yutulur cinsten değil. Amaç, Türkiye`yi NATO nezdinde itibarsızlaştırmak. İstiyorlar ki, Türkiye geçmişte olduğu gibi, şamar oğlanı rolüne devam etsin.
Ama köprünün altından çok sular aktı. Türkiye artık eski Türkiye değil.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile